Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/159 E. 2020/199 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/159 Esas
KARAR NO : 2020/199

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesiyle; …..’de yolda yürüdüğü sırada birinin broşür uzatarak güzellik merkezi hakkında bilgi verdiğini, broşürü uzatan kişinin öğrenci olması ve bu işten prim alacağını anlatması üzerine güzellik merkezine girerek fiyat sorduğunu, bitkisel tedavi göreceği hususunda anlaşmaya vardıklarını, anlaşma karşılığında 600,00 TL bedelli senet imzaladığını, 100,00 TL kapora verdiğini, ilk seans gittiğinde seans ücreti olan 120,00 TL’den kaporayı düşerek seansa sadece 20,00 TL verdiğini, ilk seanstan sonra söz konusu hizmetin karşılığı bir sonuç vermeyince beklemesi gerektiğini düşündüğünü, 15 gün sonra 2. seansa katıldığını ve 120,00 TL daha ödediğini, 2. seanstaki tedaviye ek olarak 1 göz çevresi bakım jeli, 1 vücut ve yüz peelingi, 1 yüz temizleme jeli, 1 canlandırıcı yüz toniği, 1 nemlendirici yüz kremi satacaklarını, hediye olarak da 50,00 TL değerinde olduğunu söyledikleri vücut spreyini vereceklerini ve bunları kullanması gerektiğini söylediklerini, bu ürünleri de aldığını, ürünler karşılığında 700,00 TL ödeme yaptığını, ertesi hafta taahhüt edilen sonucu gözlemyelemediği ve satılan ürünlerin de yüzünde döküntü yapması nedeniyle sözleşmeden caymak istediğini söylediğini, ürünleri iade alamayacaklarını yalnızca inceleyemeye gönderebileceklerini ifade ettiklerini, sözleşmeden cayma hakkının olmadığını, borcun taamını ödemesi gerektiğini söylediklerini, karşı tarafla aralarında hukuki işlem sebebiyle takibe konu bononun düzenlendiğini, imzaladığı sözleşme ile aynı hukuki ilişkiye dayandığını, karşı taraf ile aralarındaki sözleşmenin niteliği itibariyle bir taksitli satış sözleşmesi olduğunu, aralalarındaki ilişkinin tüketici- sağlayıcı ilişkisi olduğunu, sözleşmenin taksitli satış sözleşmesi olması sebebiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca düzenlenen senedin nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı düzenlenmiş olmasının gerekeceğini, takibe konu olan bononun kanunen emre yazılı olması, aynı zamanda her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı düzenlenmemiş olması sebebiyle geçersiz olduğunu, aynı zamanda takibe konulan 600,00 TL’lik senetten aralarındaki taksitli satış sözleşmesi uyarınca ödediği taksit bedellerinin düşürüldüğünü ve kalan 360,00 TL için takip başlattıklarını belirterek, tüm bu nedenlerle senedin geçersizliğine hükmedilmesine, takibin iptaline, sözleşmenin geçersizliğine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, tüketici işlemine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, davacı tarafından davalıdan satın alınan ürünlere ve hizmete dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davanın TTK.’nın 4. maddesinde sayılan ve diğer kanunlara atıf yapılan hususlardan kaynaklanmadığı, davacının tacir olmadığı gibi tüketici olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da tüketici işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ticari olmayan işbu davada görevli mahkeme 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesi olup, tüketici mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK.nn 5/3. maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları ise dava şartıdır. Bu itibarla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.25/02/2020

Katip … Hakim …
¸e-imza ¸e-imza