Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/100 E. 2020/415 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/100
KARAR NO : 2020/415

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 08/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 30 yıllık komşuları olan …, … ve … ile kot jeans ürünlerini dış pazarlarda satabilmek için tanıdıkları ile irtibata geçtiğini, şifahi olarak parça paşo 50 cent komisyon bedeli alacağı şeklinde anlaştığını, dava evvel çalışmış olduğu firmalarda tanıdığı ve sevkiyat işlerini yaptırdığı Ukraynalı … yı bu kişilerle tanıştırdığını, ayrıca İranlı ….’yi de tanıdığını, … ve ….’un telefonlarının kendisinde mevcut olduğunu, … ve ….’ın sahip olduğu …. firmasının ….’deki mağazalarında çalışan Rusça tercüman aracılığıyla görüştürdüğünü, müşterilerinin telefonlarını da kendisinin tercümana verdiğini, böylece anlaşma sağlandığını, bu zamana kadar 6.200,00 $ alacağının üzerine yattıklarını, kendisi sayesinde …. firmasının İran’da tanınan marka olduğunu, işi resmi anlaşmaya dökmek istediğinde kendisine 900 $ vererek işten koparmaya çalışıldığını ve silahla tehdit edilip darp edildiğini, bununla ilgili raporları olduğunu,ve en son arabuluculuk anlaşma talebini reddettiklerini, elinde sözleşme olmadığı için hiçbir sonuç alamadığını, kendisini kasten yaraladıklarını, hala tehdit edildiğini, şuana kadar takriban 36.000,00 TL parasını alamadığını ve sözleşme olmadığından bunu icraya veremediğini, sonuç olarak 36.000,00 TL alacağının hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının açtığı soruşturmaların tamamında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar alındığını, davalara konu olan suçlamalardan beraat ettiğini, davacının elinde herhangi bir sözleşme veya senet bulunmadığını kendisinin de belirttiğinin görüldüğünü, haksız ve mesnetsiz bir dava olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz konu davada ise davacının açıkça dürüstlük kurallarını ihlal ettiğinden davanın reddinin gerektiğini,davacının açmış olduğu davanın bir alacak davası olduğunu, ancak belge ve delil olmadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, görev yönünden davanın reddinin gerektiğini, sonuç olarak davanın görev yönünden reddine, davanın husumet yönünden reddine, davacının önceye dayalı bir alacağı bulunmadığından davanın reddine, adli yardım talebinin reddi ile eksik harcın tamamlatılmasına dair karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine dair karar verilmesine ve kkötüniyet ile açılan bu dava sebebiyle 2 katı vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacının delillerinde yer alan ceza dava dosyaları celp edilmiş, tarafların tacir olup olmadığı hususunda yazı yazı yazılmıştır. Davacı duruşmaya gelerek kendisinin ticaret yapmadığı, işçi olduğu, aracılık karşılığı primle çalıştığını beyan etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda davacının tacir olmadığı anlaşılmış olup, davanın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmaması nedeniyle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalının yokluğunda karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 08/07/2020
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza