Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/965 E. 2021/979 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/965 Esas
KARAR NO : 2021/979

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket, müvekkili şirketin uzmanlık alanı olan Altyapı Rehabilitasyon işiyle ilgili ticari hizmet aldığını, ancak yurtdışından ithal edilen ve döviz ile alınan mal ve hizmetlerin bedelinin bir kısmını ticari ilişkinin başlarında döviz ile yapmaktayken daha sonra ödemelerinde temerrüde düştüğünü, müvekkil ile davalının ticari bir ilişki olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin talepleri ve yönlendirmesi ile davaya konu projeleri hayata geçirilerek davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirket, yerli ve yabancı rakiplerinin tekliflerinden daha iyi bir teklif verererek davaya dayanak fatura konusu iş ve işlemlerin imali ve yapımı konusunda davalı şirket ile mutabakata varıp imal, sevk ve kurulumunu tamamlayarak teslim ettiğini, bu konuda tarafların bir itirazının da bulunmamakta ancak ihtilaf konusu husus ödeme noktasında gerçekleştiğini, davalı şirketin tek ortağı …, Kasım 2019 başında ödemeyi yapıp bakiyesini kapatacağını belirtmesine rağmen bugüne kadar 1 USD ödeme yapmadığnıı, yapılan araştırmalarda davalının durumunun giderek bozulduğunu, borçlarını ödemediği gibi mal kaçırma girişimleri içinde bulunduğunu, Müvekkilinin de alacağını teminat altına alamadığını bu nedenle öncelikle ihtiyadi tedbir kararı verilerek, davalının gayrimenkul ve araç kayıtları üzerine ihtiyadi tedbir konulmasını, 43.626,72 USD’nin (KırküçbinAltıyüzyirmialtı Amerikan Doları Yetmişiki Cent) dava tarihinden tarihinden fiili ödeme gününe kadar 3095 Sayılı Kanunun 4.md/a bendi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bulunan bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında faiz uygulanarak fiili ödeme tarihindeki kur karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davaya konu tutar bakımından herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının hayata geçirdiği projeler ve müvekkili şirkete söz konusu projelerin tesliminin akabinde müvekkili şirket verilen hizmet karşılığı davacıya ödeme yaptığını, müvekkili şirket defterleri ve kayıtları incelendiğinde 68.755,51-TL tutarında borç gözüktüğünü, davacı TBK madde 99/son fıkra uyarınca her ne kadar varlığı iddia edilen borcun USD cinsinden ödenmesini talep etse de alacaklının yabancı para cinsinden olan alacağının aynen, vade ya da fiil ödeme tarihindeki rayiç üzerinden ödenmesinin seçebilmesi için bedelin taraflar arasında yabancı para cinsinden kararlaştırılmış olması gerekli olduğunu, açılan davanın haksız olduğunu, bu nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi …’nun 26/04/2021 havale tarihli raporunda özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2018 yılı öncesine dayandığı ve taraflar arasındaki faturaların bazılarının TÜRK LİRASI, bazılarının ise yabancı para (döviz) cinsinden düzenlendiği ve ticari defter kayıtlarına kaydederken o günkü döviz cinsinin kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek TÜRK LİRASI olarak kayıtlara işlendiği, olması gerekeninde bu şekilde ticari defterlere işlenmesi, Taraflar arasında en son 23/10/2019 tarihinde kayıt işlemin yapıldığı ve bu tarihteri sonra 68.755,49-TL bakiye olarak devrettiği, davalı şirketin yevmiye defter kayıtlarında ve cari hesap ekstresinde görüleceği üzere davacı şirkete borcunun 68.755,49-TL olarak gözüktüğü ve davacı şirket tarafından kesilen faturaların ve yapılan ödemelerin davalı tarafın ticari defter kayıtlarına usulüne uygur olarak işlendiği ve 2018-2019 Yıllarına ait ticari defter tasdiklerinin rapor ekinde sunulduğu, davalı şirketin ticari defterlerini 6102 sayılı TTK’nun 64. Maddesi ve 213 sayılı VUK’nun 219, 224, 225 maddelerindeki hükümlerine göre usulüne uygun olarak tasdiklerinin yapıldığını belirten raporumu, 6100 HMK’nun 282. Madde hükmü gereğince hukuki takdir ve nihai kararın mahkeme yetkisinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Davacı her ne kadar incelemeye esas olacak şekilde defter sunmamışsa da davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı ile hesabının ilk başta döviz olmasına rağmen daha sonra Türk Lirası cinsinden takibini yaptığı, davacının döviz cinsinden alacağı olduğu iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiği, bu konuda ispata yarar delil sunamadığı dikkate alınarak, davalı defterlerinde tespit edilen 68.755,49-TL üzerinden davalının davacıya borçlu olduğu anlaşılmakla davacının talepleri hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
A)68.755,49-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile DAVACIYA ÖDENMESİNE,
B)Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 4.696,69- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.414,49-TL harcın mahsubu ile artan 282,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 351,12-TL’sinin davalıdan tahsili ile, geri kalan 968,88-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.738,21-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın red miktarına göre tayin ve takdir olunan 21.731,91-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 4.414,49-TL peşin harç, 1.030,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.489,39-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.460,17-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza