Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/933 E. 2020/255 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/933 Esas
KARAR NO : 2020/255

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kendi imkanları dahilinde genç girişimcilerden oluşan ve kendi fikirlerini geliştirmek amacı ile topluma yararlı yerli ve milli projeler geliştiren, kendi imkan ve maddi olanakları ile ayakta kalmaya çalışan, 3 ortaktan oluşan bir şirket olduğunu, müvekkilinin kendi imkanları ve bu 3 ortağın aileden aldıkları destek ile ayakta durmaya çalıştıklarını, müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcnun olmadığını, davalı tarafı kötüniyetli olduğunu, dava konusu alacağa ilişkin başlattığı ilamsız ve dayanaksız takibin tamamen haksız kazanç elde etmek için başlattığını, müvekkili …. A.Ş …. Üniversitesi …. bünyesinde sanal gerçeklik ve VR teknolojisi üzerinde sanatsal tasarım, kodlama ve animasyon AR-GE çalışmaları gerçekleştiren ve bünyesindeki genç girişimci araştırmacılarıyla büyümekte, üretmekte ve gelişmekte olan teknoloji hizmeti şirketi olduğunu, müvekkilinin …’ın …. başvuru numaralı projesi ile, uçuş korkusu veya kaygısı olan bireylerin, sanal gerçeklik gözlüğü takarak, uçuş korkusunu yenmeleri için bir proje geliştirdiğini, davalı tarafın ise uzman psikolog olduğunu, proje kapsamında … tarafından zorunlu olarak projede yer alması için müvekkil şirketçe istihdam edildiğini, davalının projede uzman psikolog olarak yer aldığını ve hiçbir fikri ve katkısı olmadan müvekkili şirket nezdinde haklarını alarak hizmet verdiğini, davalının 2 aylık hizmeti kapsamında müvekkili şirketin sahibi ve fikri olarak yaratıcısı olan projeden ayrıldığını, huzurdaki davada davalınin hiçbir hakkı olmadığını ve bu proje ile ilgili olarak herhangi bir alacağı olmadığı halde müvekkiline ve müvekkil şirketin ortaklarına karşı kötüniyetli olarak 62.796,95 TL değerinde alacağı olduğu iddiasıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyasından ilamsız takip başlattığını, davalının başlattığı takibin, müvekkili şirketinin adresinin değişmesi sebebi ile 7 günlük itiraz süresi kaçırıldığını bu sebeple sehven kesinleştiğini, müvekkilinin faaliyet adresi; …. Üniversitesi …. Kampüsü …. … No: … ….-…. olmasına rağmen, davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin ayrılmış olduğu adrese yine kötüniyetli olarak tebligat yapıldığını, davalının, söz konusu ihtarnameyi hiçbir belgeye dayandırmadan düzenlediğini ve herhangi bir alacağının olmamasına rağmen davalı tarafın müvekkilinden alacak talebinde bulunduğunu, … nezdinde gerçekleştirilen projeyi davalının kendi hususiyetini taşıdığını iddia ettiğini …. ile … projesinin, hiçbir delil ve belgeye dayanmaksızın tamamen kendi eseri olduğunu iddia ettiğini, bu nedenlerle telafisi imkansız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması adına teminatsız veya mahkemenin uygun göreceği bir teminat mukabilinde uygun görülecek bir teminat karşılığında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı takibin cebr-i icrayı kapsayacak şekilde durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından geliştirilen fikir ve ortaya çıkarılan eser, sonrasında dava dışı davacı şirket ortaklarının da katılımı ile proje halinde … nezdinde desteklenen bir proje haline getirildiğini, bu proje ile uçuş korku ve kaygısı taşıyan kişilerin sanal gerçeklik teknolojisi kullanılarak uzman bir psikolog telkinleri ile belli bir sürede korkularını yenmeleri ve güvenle uçak seyahati yapmalarının amaçlandığını, projenin başarı ile uygulandığını, katılımcıların tamamı tedavi edilerek uçuş yapmalarının sağlandığını, … nezdinde her ne kadar davacı şirket ortaklarının proje yürütücüsü olarak tanımlanmış ise de ortaya çıkan eserin tamamen müvekkili tarafından bulunduğunu, şirket ortaklarının projeye katkıları sadece yazılım desteklemesi üzerine olduğunu, bir süre sonra projenin geliştirilmesi için … tarafından gönderilen paraların şiket ortaklarının kendi kişisel harcamalarına aktarıldığını, projenin gelişimi için vaadedilen ekipmanların alınmadığını,y azımsal geliştirmelerin yapılmadığını ve psikologa gereken ekipmanların sağlanmadığını, bunun sonucunda ise müvekkilinin herhangi bir maddi gelir elde edemeğini, bu durum üzerine ortakların konuyla ilgilenmemeleri üzerine müvekkilinin de ortaklığı sonlandırarak projeden ayrılmak durumunda kaldığını, müvekkiline projenin başından bu yana hak ettiği 62.083 TL nin kendisine ödenmediğini, bu şekilde ortaklığın sona erdirilmesini talep etse de muhatapların ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine Bakırköy … Noterliği …. y. numaralı ihtarname keşide edildiğini, netice alınmaması üzerine de Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile icra takibine girişildiğini, davacının müvekkilinin projeye hiçbir katkısının bulunmadığını ve projede psikolog bulundurulması zorunlu olduğu için müvekkilinin projede yer aldığını ifade ettiğini, ancak iddianın tam tersi bir durumun söz konusu olduğunu, projenin uçuş fobisinin tedavisine yönelik bir proje olduğunu, müvekkilinin ise uzmanlık alanlarından biri uçuş fobisi olan bir psikolog olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddini, %20 den aşağı olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsilini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya muhteviyâtı küllîyen tetkîk edildiğinde;
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar gözetilerek davacının açtığı dava neticesinde mahkememizce yargılama sırasında yapılan yargılama sırasında davalının davacı şirkette sigortalı çalışanı olduğu, davalının vermiş olduğu hizmet nedeniyle icra takibi yaptığı, davalının tacir olmadığı taraf beyanlarından ayrıca anlaşılmıştır. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinden kaynaklanması, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması ve mutlak ticari dava olarak sayılan hususlardan da olmaması karşısında uyuşmazlığın esasını çözmede görevli mahkeme genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 10/03/2020

Katip …
E-imzalıdır ¸

Hakim …
E-imzalıdır ¸