Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/930 E. 2022/990 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/930 Esas
KARAR NO : 2022/990 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 04/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın kozmetik ve sağlık ürünleri satışı yaptığını ve bu kapsamda davalı şirkete mal satışı yapıldığını, satışa konu olan ürünleri davalıya teslim edilmesine ve faturaların düzenlenmesine rağmen davalı şirket tarafından bedellerinin ödenmediğini, ödenmeyen cari hesap alacağının tahsili için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalı tarafın haksız, yersiz ve mesnetsiz itirazı üzerine takibin durduğunu, her iki tarafın da ticari defter ve kayıtlarında davacının alacağının görünmekte olduğunu, bu hususun tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile de açıkça görüleceğini, davalının takibe itirazı üzerine arabulucuya müracaat edilmesine rağmen anlaşılamaması sebebi ile davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, likit ve muaccel olan alacağın ödenmemesi, davalının kötü niyetli olarak süreci uzatmak maksatlı haksız ve yersiz itirazı sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini iddia ederek; davalı borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı firmanın, dava konusu alacağın sebebi olan aralarında ticari ilişkinin bulunduğunu ve bu ilişkiden kaynaklı olarak 52.563,10 TL müvekkili şirketten alacağı olduğu yönündeki iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafın taraflar arasında yapılan anlaşmaya aykırı olarak göndermiş olduğu ayıplı mallar ile müvekkili şirketten haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı firmanın anlaşmaya ve ticari hayata aykırı şekilde son kullanma tarihi yaklaşmış, tüketimi kısa sürede mümkün olmayan malları faturalandırarak gönderdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin ürünleri teslim alması sırasında alınan ürünlerin bir fayda sağlamayacağının, son kullanma tarihinin yaklaştığının görüldüğünü ve davacı şirket yetkililerine ürünlerin geri alınması konusunda sözlü olarak bilgilendirildiğini, yapılan uyarılara rağmen davacı şirketin söz konusu kozmetik ürünleri geri teslim almadığını, bunun üzerine ürünlerin iade faturası ile davacıya geri iade edildiğini, fakat davacının iade edilen ürünleri teslim almaktan kaçınıp tekrar davalı firmaya geri göndermiş olduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin, son kullanma tarihleri geçen ürünleri halk sağlığı açısından tehlike arz ettiği gerekçesiyle atıl bir vaziyette, müvekkili iş yeri deposunda beklettiğini, alanında uzman bilirkişilerce alınacak bilirkişi raporuyla da son kullanma tarihi geçen ürünlerin müvekkili şirket taraafından kabulünün ve kullanımının müvekkilinden beklenemeyeceği tespitinin kolaylıkla yapılabileceğini, müvekkiline gönderilen ürünlerin, müvekkili şirketin üründen beklediği faydayı sağlamasına engel teşkil edecek derecede ayıplı olduğunu, davacının son kullanma tarihi geçmiş ürünleri geri teslim alması gerektiğini, davacının alacak iddialarını kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, davacının alacak iddiasının likit alacak olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca, müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de mümkün olmadığını, somut olaydaki fatura alacağı iddialarının ise likit alacaklardan olmadığının sabit olduğunu, alacağın varlığının ispatının yargılamayı gerektirdiğini, davacı tarafça farazi alacak iddialarıyla Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatmasının kötü niyetli ve haksız olduğunu, işbu sebeple mezkur icra takibine itiraz edildiğini, akabinde davacı tarafın haksız ve mesnetsiz bir şekilde işbu davayı ikame ettiğini savunarak; davacı şirketin iddia ettiği bedellere hak kazanmamış olması sebebiyle, haksız ve mesnetsiz açtığı işbu davanın reddine, haksız ve mesnetsiz bir şekilde icra takibi başlatan davacı taraf aleyhine, İİK md 67 gereği takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Büyükçekmece .. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş olmakla incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap alacağından kaynaklı 52.563,10-TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete 23/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 25/02/2019 tarihli dilekçesi ile borca, faize, faiz oranına ve her türlü ferilerine itiraz ettiği, davalı vekilinin itirazı üzerine 01/03/2019 tarihinde icranın durdurulması kararı verildiği, işbu itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Ümraniye Vergi Dairesi Müdürlüğünden; davacı şirketin 2017 yılı BS formları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğünden; davalı şirketin 15/11/2017-01/03/2018 tarihleri arasında vermiş olduğu BA formları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Mahkememiz dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre; her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile; takip tarihi itibari ile taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı hususlarında rapor düzenlenmek üzere mali müşavir bilirkişi ile davacı tarafından davalıya teslimi yapılan ve davalı nezdinde bulunan kozmetik ürünleri üzerinde inceleme yapılarak ayıplı ifa olup olmadığı, ayıp var ise niteliği, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarında rapor düzenlenmek üzere tıbbi mamul uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; tıbbi mamul uzmanı bilirkişi …. tarafından 22/11/2020 havale tarihli rapor; mali müşavir bilirkişi tarafından 21/02/2021 tarihli rapor tanzim edilerek mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
22/11/2020 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… Aynı üründen teslim edilen bir grubun satış tarihi itibari ile yaklaşık 2 yıl; bir grubun ise yalnızca 4 ay kullanım süresi kaldığının tespit edildiği, bunun da satıcı tarafından bu ticaret sırasında, son kullanma tarihi konusuna özen gösterilmeyerek müşterinin olası zarar ya da kullanım sıkıntısı yaşamasına sebep olabileceğinin değerlendirilmediği kanaatini oluşturduğu, kozmetik ürünlerde sabit bir kullanım süresi olmadığı, ürüne ve kullanım şekline göre değiştiğinin anlaşıldığı, yine de son kullanma tarihi, satış fatura tarihi itibari ile 1 yıldan daha az kalmış ürünler için satıcının müşteriye bir uyarıda bulunmasının makul bir beklenti olduğunun değerlendirildiği, diğer ürünler hakkında kullanım süresi bakımından iadeye sebep bir durum tespit edilemediği, herhangi bir şekilde kullanılmış, ambalaj güvenliği açılmış, kullanıma hazır halde montajı yapılmış vb. ürünlerin iade talebinin uygun bulunmadığı, ürün miktarlarına göre toplam maliyetleri hesaplandığında toplam 6.413,00-TL değerindeki ürünün iade talebinin haklı olduğu ve bu tutarın davalı borcundan düşülmesi gerektiği” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
21/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… Taraf şirketlerin 2017-2018 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmasından dolayı sahipleri lehine delil niteliği taşıdığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2017 yılında başladığı, davacı şirketin 2017-2018 yıllarında davalı tarafa düzenlenen satış faturalarının toplamının 55.914,30-TL olduğu ve taraf ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davacının davalı firmaya kesmiş olduğu 5.000,00-TL üstü faturaları BS formlarında beyan ettiği, davacı tarafın kesmiş olduğu faturaların açık fatura olarak kesildiği, davalının faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediği, davalı tarafın düzenlenen faturalara karşılık hiç ödeme yapmadığı,davalı firmanın 2018 yılında davacı firmaya 15.382,12-TL iade faturası kestiği, bu faturaların davacı taraf kayıtlarında yer almadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafın 2018 yılında kesmiş olduğu iade faturaları ile başladığı, tıbbi mamul uzmanı bilirkişi raporuna istinaden; iade edilen faturaların kabulüne karar verildiği takdirde davacının davalıdan 37.182,98-TL alacağı olduğu, iade edilen faturaların iptaline karar verildiği takdirde davacının davalıdan 52.563,10-TL alacaklı olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
24/02/2021 tarihli celse ara kararı gereğince taraf vekillerinin tıbbi mamul uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna beyan ve itirazları değerlendirilmek suretiyle denetime ve hükme elverişli, gerekçeli rapor hazırlanmak üzere dosyanın Biyomedikal Mühendisi bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
25/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… ürünlerin son kullanma tarih aralığının genel olarak 30/12/2017-30/03/2019 aralığı olduğu, iade edilmek istenen kozmetik ürünlerin açıldıktan sonra oluşan kullanım ömrü bilgisinin her bir ürün için, ürünlerin İnternet üzerinde firma Web sitelerinde mevcut olduğu, yapılan incelemede, kutu veya ambalaj açıldıktan sonra kullanım ömrü bilgisinin ürünlerin büyük bir çoğunluğu için 10 ila 12 hafta; bir kısmı için 8 hafta; diğer bir kısmı için 6 ay, 12 ay ve 24 ay şeklinde olduğunun görüldüğü, kozmetik ürünlerin raf ömrü ve kapak açıldıktan sonra kullanım süresi arasındaki ilişki göz önüne alınarak; kutu açıldıktan sonra ürün kullanımı için tanınan sürenin bitimi, ürünün raf ömrünün sonuna denk gelecek şekilde değerlendirildiğinde, söz konusu kozmetik ürünlerin fatura tarihleri ve son kullanım tarihleri bakımından kullanımlarının uygun bulunduğu, insan sağlığı açısından sakıncalı bir durum bulunmadığı, fatura tarihi (satış tarihi) ile son kullanma tarihi arasında mutlaka 1 yıl veya daha uzun bir süre olması şartının kabul edilebilir bir varsayım olmadığı, bu şekilde bilinen bir kuralın olmadığı, sonuç olarak davacı tarafından davalı şirkete satılmış olan kozmetik ürünlerinin satış tarihlerinin, ürünlerin son kullanım tarihleri bakımından uygun olduğu, ürünlerin kullanımında insan sağlığı bakımından sakıncalı bir durum bulunmadığı” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.

19/01/2022 tarihli celse ara kararı gereğince; dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporları, iade faturalarına konu ürünlerin yerinde incelenmesi neticesinde davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek denetime ve hükme elverişli, gerekçeli rapor hazırlanmak üzere dosyanın Biyomedikal konusunda uzman eczacı bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
23/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… Davacı tarafından davalı şirkete satılmış olan dava konusu ürünlerin satış tarihleri ve son kullanım tarihleri açısından sakıncalı bulunmadığı, bu ürünlerin kullanımının insan sağlığı açısından tehlike arz etmediği” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.

İİK’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’un 67/2.maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası, 21/02/2021 tarihli bilirkişi raporu, 25/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporu ile 23/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında kozmetik ürünleri alım satımından kaynaklanan ticari bir ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacı tarafça düzenlenen fatura bedellerinin satıma konu ürünlerin ayıplı olduğu iddiası ile davalı tarafından ödenmediği, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin 2017-2018 yıllarında davalı tarafa düzenlenen satış faturalarının toplamının 55.914,30-TL olduğu ve taraf ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davacının davalı firmaya kesmiş olduğu 5.000,00-TL üstü faturaları BS formlarında beyan ettiği, davacı tarafın kesmiş olduğu faturaların açık fatura olarak kesildiği, davalının faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediği, davalı tarafın düzenlenen faturalara karşılık hiç ödeme yapmadığı, davalı firmanın 2018 yılında davacı firmaya 15.382,12-TL iade faturası kestiği, bu faturaların davacı taraf kayıtlarında yer almadığı hususlarının tespit edildiği, dava konusu kozmetik ürünlerin incelenmesi neticesi düzenlenen 25/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporu ile 23/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporlarında; davacı tarafından davalı şirkete satılmış olan kozmetik ürünlerinin satış tarihlerinin, ürünlerin son kullanım tarihleri bakımından uygun olduğu, ürünlerin kullanımında insan sağlığı bakımından sakıncalı bir durum bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, iade faturalarının düzenlenme tarihi dikkate alındığından ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığı anlaşılmakla; denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli 21/02/2021 tarihli, 25/08/2021 havale tarihli ve 23/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporları dikkate alınarak davalının ayıp iddiası yerinde görülmeyerek ve davacı şirket tarafından takibe konulan tüm faturaların davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu dikkate alınarak davanın kabulü ile davalının Büyükçekmece 3.İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının iptali ile, takibin aynı koşullarda devamına karar vermek gerekmiş, icra takibine konu alacağın davalı tarafından bilinebilir, hesaplanabilir ve likit olduğu anlaşıldığından, asıl alacağın % 20’si oranında, borçlu davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Davalının Büyükçekmece .. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile; takibin aynı koşullarda DEVAMINA,
2-İcra takibine konu alacağın davalı tarafından bilinebilir, hesaplanabilir ve likit olması nedeniyle itirazın iptaline konu asıl alacak miktarının %20 si oranında (10.512,62 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 3.590,58-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 634,83-TL harç ile icra dosyasına yatırılan 262,82-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.692,93-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 634,83-TL peşin harç, 262,82-TL icra dosyasına yatırılan peşin harç, 104,50-TL posta gideri, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.446,55-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2022

Katip …
¸

Hakim ….
¸