Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/912 E. 2021/1169 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/912 Esas
KARAR NO : 2021/1169

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tazminat alacağının konusuz kalmaması için kazaya neden olan davalı …’na ait … plakalı (… Plakası … ) aracın 3.kişilere devrinin önlenmesi bakımından teminatsız olarak ihtiyati tedbir karan verilmesini, ayrıca tazminat alacağının yüksek oluşu sebebiyle davalı ….’na ait menkul ve gayrimenkullerin 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; … için 10.000 TL’si destekten yoksun kalma tazminatı, 150.000 TL’si manevi tazminat, …..için 1.000 TL’si destekten yoksun kalma tazminatı, 150,000 TL’si manevi tazminat, … için 10.000 TL’si destekten yoksun kalma tazminatı, 150.000TL’si manevi tazminat, cenaze ve defin giderleri için 5.000 TL maddi tazminatın olmak üzere tüm tazminat taleplerinin haksız fiilin vuku bulduğu 21.12.2018 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile hrlikte (sigorta şirketleri maddi ve manevi tazminattan teminatları oranınca sorumludur) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; fazlaya ilişkin her tür talep, beyan, itiraz, dava, şikayet ve sair yasal hakları saklı kalmak kaydıyla; Sigorta Genel Şartları ve HMK hükümleri gereğince davalı delillerin tarafımıza tebliğine, bu süre zarfında itiraz ve cevap haklarımızın saklı tutulmasına, dosya kapsamında talep edilmiş olan haklar yönünden hak düşürücü süre/zamanaşımı süresi geçmiş ise davanın bu sebeple reddine, dosya kapsamında usul itirazlarımızın haklı olduğunun tespiti halinde davanın usulden reddine ya da açılmamış sayılmasına, davanın müvekkil şirket yönünden husumet yönünden reddine, daavanın yetkisiz mahkemede açılması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesine, davanın esasına girilmesi halinde; … plakalı aracın kaza tarihi olan 21.12.2018 tarihini kapsar poliçesinin tespiti ve celbi için Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılmasına, kusur durumunun tespiti yönünden varsa ceza dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, dosya üzerinde uzman bilirkişi heyeti mağrifetiyle kusur, maluliyet ve zarar miktarı yönünden inceleme yaptırılmasına, davanın esastan reddine, dava açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkili şirket hakkında faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında hüküm tesis edilmemesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; …. tarihinde, ……… Köprüsü üzerinde, …’in idaresindeki … plakalı aracın yavaşlaması üzerine, polis memurlarını taşıyan ….(sonrasunda …. olarak değiştirilmiştir.) plakalı müteveffa …’un idaresindeki servis aracı, arızalandığı iddia edilen aracın önünü keserek durdurduğunu, müvekkilinin …’un vefat etmesinde kusurlu olmadığını, müteveffanın yolda yaya biçimde bulunması sebebiyle ölümlü kaza meydana geldiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde, araçlar park edildikten sonra her türlü önlemin alındığı beyan edilmişse de bunun doğru olmadığı tanık ifadeleri, kamera görüntüleri gibi delillerle sabit olduğunu, meydana gelen kazada …’un vefat etmesinin tek sebebi, otoyolda müteveffanın yaya vaziyette, sol /orta şeritte bulunması ve kazayı fark ettiğinde yolun sol şeridine doğru koşması olduğunu, kusur durumunun çelişkileri giderecek şekilde yeniden tespit edilmesi gerektiği halde bu talepleri karşılanmadan hüküm kurulmuş olan hatalı ceza yargılamasının bu davada bağlayıcılığı bulunmadığını, görevde olmayan memurların görev alanları dışındaki yere müdahalesi sebebi ile iş bu kazanın oluşumuna sebebiyet verildiği sonucuna ulaşılacağını, müteveffanın soldan gelen araca geçiş üstünlüğü tanımadan kaplamaya girerek can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığından asli kusurlu olduğunun ve meydan gelen zararlı sonuca müteveffanın kendi kusurlu davranışının neden olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, ceza yargılamasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun işbu davada bağlayıcılığı bulunmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı fahiş olup, kabul edilemez nitelikte olduğunu, 06.12.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davanın “dava şartı eksikliği” sebebiyle usulden reddi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapılmadan davacı vekili tarafından direk olarak dava yoluna başvurulduğunu, ancak sigorta şirketine yapılması başvuru yapılması zorunlu bir dava şartı olduğunu, işbu başvurunun öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki itirazları saklı kalmak kaydıyla, huzurdaki başvurunun hakeme havale edilmesi halinde; hesabının “aktüer” sıfatına sahip bir bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini, yeni genel şartlar uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamaları Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değil, ZMM genel şart ekinde yer alan TRH-2010 kadın/erkek tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, davacı vekili, …’un vefatı nedeniyle eşi ve çocukları için destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle işbu dosyayı ikame ettiğini, öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispat edilmesi gerektiğini, cenaze ve defin giderinin başvuran tarafından yapıldığının ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava; 6098 sayılı TBK 49.madde ve 2918 sayılı KTK uyarınca trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma talebine dayalı araç sürücüleri, araç işletenleri ile araçların zorunlu sigortacıları aleyhinde açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyaya delil olarak;
Taraflara ait Sosyal ekonomik durum, araç tescil bilgileri, nüfus kaydı, kaza tespit tutanağı, SGK kayıtları, hastane kayıtları, ceza mahkemesi dosyası, davalı Sigortaca yapılmış Zorunlu trafik poliçesi, hasar dosyası, bilirkişi raporları dosya arasına alınmştır.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler diğer taraf delilleri mahkememizce toplanmıştır. Kazaya karışan aracın trafik kayıtları celp edilmiştir.
Gerçek kişi tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, gelen yazı cevapları dosyaya konulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; meydana gelen trafik kazasında davacıların murisinin vefat etmesi sebebiyle davalı sürücünün kusurlu olup olmadığı, davacıların destekten yoksun kalma manevi tazminat taleplerine hak kazanıp kazanmadıkları, var ise miktarının tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
06/12/2019 tarihli heyet ara kararı ile davacılar vekilinin dava konusu … (… plakası …) plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin kabulü ile araç üzerine Uyap üzerinden tedbir konulması işlemlerinin yapılmasına karar verilmiş, Uyap üzerinden tedbir işlemleri işlendiği anlaşılmıştır.
Arabuluculuk Tutanak Aslının ibraz edildiği, tensip zaptının 24.maddesi ile dava dilekçesi içeriği ve ekleri, TAKBİS Malvarlığı Sorgusu, fakirlik ilmuhaberi ve mevcut dosya kapsamı gözetildiğinde davacıların adli yardım talebinin HMK. m. 334 ve devamı gereği kabulüne karar verilmiştir.
İstanbul ….. … Ağır Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 25/03/2019 tarihli raporda; kazaya karışan …’ in sevk ve idaresindeki …. marka aracın saat:…’de köprü üzerinde kamera açısına girdiği, saat: ….’de … marka araç köprü üzerinde ilerlerken dörtlü ikaz ışıklarını yaktığı, biraz daha ilerledikten sonra sağ şeride doğru geçiş yapmaya çalıştığı, bu esnada köprü girişindeki polis noktasından saat …’da çıkış yapan maktul …’un sevk ve idaresindeki polis servis aracının da köprü üzerinde ilerlediği, … isimli güvenlik kamera görüntüsünde …’in sevk ve idaresindeki … marka araç saat …da köprü üzerinde sağ şeritte yavaş bir şekilde ilerlediği ve birkaç metre sonra durduğu görülmektedir. …’in sevk ve idaresindeki … marka aracın köprü üzerinde sağ şeritte durması üzerine orta şeritten sağ şeride geçen maktul …’un sevk ve idaresindeki polis servis aracının da en sağ şeritte durarak geri geri … marka aracın yanına geldiği, saat … ‘de polis servis aracından birkaç kişinin inerek … marka aracın yanına geldikleri ve … marka araç içerisindeki kişilerle konuştukları görüldüğü, (Polis servis aracının ve … marka aracın durmadan önce de dörtlü ikaz ışıklarının yandığı, durduktan sonrada yanmaya devam ettiği görülmektedir.) Polis servis aracı ile … marka aracın (Saat …’da) köprü üzerinde durmasından yaklaşık 17(on yedi) saniye sonra ….”’nun sevk ve idaresindeki travers yüklü tırın kamera açısına girdiğildiğer kamera görüntülerinde tırın gelişini gösteren görüntü bulunmamaktadır) ve en sağ şeritten ilerlediği görülmektedir. …’nun sevk ve idaresindeki tır, sağ şeritte dörtlü ışıkları yanık vaziyette beklemekte olan araçların üzerine doğru gittiği ve çok kısa bir mesafe kalana kadarda fren ışıklarının yanmadığı görüntülerde görüldüğü, (Fren lambaları yandığında kalan mesafeyi gösteren görüntü ekte sayfa-d te bulunan 16. Fotoğrafta gösterilmiştir.) ….’nun sevk ve idaresindeki tırın kamera açısına girdiği esnada polis servis aracının Şoför kapısının açıldığı ve maktul …’un aşağı indiği görüldüğü, …’nun sevk ve idaresindeki tır bekleme yapan araçlara yaklaştığında maktul …’un tırı gördüğü ve sol şeride doğru hareketlendiği görüldüğü, …’nun sevk ve idaresindeki tırın sağ şeritte bekleyen araçlara çarpmak üzereyken sol şeride doğru ani bir şekilde manevra yaptığı, ancak bu esnada önündeki araçlar ile mesafesinin çok kısa olduğu, … marka aracın sol arka kısmına çarptığı ve tırın üzerinde bulunan traverslerin yerlerinden çıkarak yola doğru savrulduğu, maktul …’un trafik kazasındaki kamera açısına giren son görüntüsünde; maktul …’un sol şeride doğru koştuğu, tırın da aynı anda sol şeride doğru manevra yaptığı, maktul …’un görüntünün devamında tır ile servis aracının arasında kaldığından; ölüm anının görüntülere yansımadığı, saat …. de kazaya karışan bütün araçların durduğu ve kamera kaydının son bulduğu, olay anına ait güvenlik kamera görüntülerinin teknik inceleme sonucunda alınan fotoğrafları ve detaylı anlatımı rapor ekinde sunulduğu bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 08/05/2019 tarihli raporunda; OLAY:21.12.2018 günü saat …. sıralarında sanık sürücü … sevk ve idaresindeki …. sayılı kamyonetle Ankara yönünden gelip otoyol üzerinden Edirne yönünde …… köprüsü sağ şeridini takiben seyrederken aracının arızalanıp motorunun durması nedeni ile yavaşlayıp dörtlü ikazlarını yakarak aracını durdurmuş, bunu farkeden ve polis memurlarını taşıyan servis aracı sürücüsü …’ ta sevk ve idaresindeki ….(….) plakalı minibüsünü sözkonusu kamyonetin önünde durdurmuş, minibüste bulunan polislerden bir kısmı inerek kamyonet sürücüsü sanığa problemin ne olduğunu sordukları, minibüs sürücüsünün de sürücü kapısından kaplamaya indiği sırada arkadan yine sağ şerit üzerinden gelmekte olan diğer sanık sürücü … sevk ve idaresindeki … çekici plakalı dorseli tır aracı ile dörtlü ikazları yanar vaziyette olan kamyonete ve onun önündeki minibüse çarpıp kazanın etkisi ile dorsesinde yüklü kereste yükünün de yola savrulması sonucu … ölmüş, diğer polis memurları da yaralanmıştır. İRDELEME:Olay mahallinde yol bölünmüş, tek yönlü, birden çok şeritli, mahal yerleşim dışı, vakit gece, aydınlatma var, hava açık, yol düz, yüzeyi kuru, kaza yeri sağ şerit üzeri olup emniyet şeridi mevcut değildir. Dosya kapsamı, ifadeler, Trafik kazası tespit tutanağı, kroki, kaza anı kamera görüntülerinin ve kaza sonrası çekilmiş kaza fotoğraflarının kayıtlı olduğu CD ile birlikte, tümü ile tetkik edildiğinde kazanın olay kısmında anlattığımız şekilde meydana geldiği, olaydaki asli ve tek kusurlunun tır sürücüsü sanık olduğu, kamyonet sürücüsü sanığın ve minibüs sürücüsü maktülün kusurlarının olmadığı, başka da kusur izafe edilecek kişi ya da unsur bulunmadığı kanaatine varan heyetimiz kusur gerekçelerini de aşağıdaki şekilde tanzim etmiştir. Buna göre; A-Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki tır aracı ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermesi, şeridi üzerinde dörtlü ikaz ışıkları yanan aracı farkettiğinde zamanında diğer şeride geçmesi gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmemiş, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde seyredip, düz yolda dörtlü ikaz ışıkları yanmakta olan diğer sanık idaresindeki araca arkadan çarparak olaya sebebiyet vermiş olup asli ve tam kusurludur. B-Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki kamyonet arızalanması nedeni ile durduğunda dörtlü ikaz ışıklarını yakmış olup bu ışıkların düz yolda yeterli mesafeden rahatlıkla görülebilir durumda olduğu, mevcut şartlarda alması gereken başka bir önlemi olmadığından atfı kabil kusuru yoktur. C-Maktül … dörtlü ikaz ışıkları yanan aracın önünde ve yine arka ışıkları açık olan kendi aracının yanında, sağ şerit üzerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayda etkenlik arzedecek herhangi bir trafik kural ihlali görülmediğinden atfı kabil kusuru yoktur. Ç-Kazada yaralanan polis memurlarının atfı kabil kusurları yoktur. SONUÇ olarak, tır sürücüsü sanık …’ nun asli ve tam kusurlu, kamyonet sürücüsü sanık …’in kusursuz, minibüs sürücüsü maktül …’ un kusursuz olduğu kanaati bildirilmiştir.
İstanbul ….. … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında; 28/05/2019 tarihli … Karar sayılı kararı ile, sanık …’nun üzerine atılı Taksirle Bir Kişinin Ölümüne, Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma suçu subuta ermekle eylemine uyan TCK.nun 85/2. maddesi gereğince suçun işlenmesindeki özellikler ve failin amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren ve teşdiden 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak sanığın TCK’nın 62.maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak gereğince neticeten 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında TCK’nın 53/6.maddesi uyarınca takdiren 3 YIL süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına, sanık hakkında hükmolunan netice ceza miktarı ve atılı suçun nevi dikkate alınarak tahliyesine, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salınması için C.Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, sanık hakkında CMK’nın 109/3-a maddesi gereğince “yurt dışı çıkışının yasaklanması” ve CMK’nın 109/3-d maddesi uyarınca “her türlü motorlu kara taşıtını kullanmamak ve sahip olduğu sürücü ehliyetini makbuz karşılığı kaleme teslim etmek” şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına, bu hususta Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne derhal yazı yazılmasına, iş bu karara karşı tefhiminden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde İstanbul ….. …. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakkı olduğunun sanığa bildirilmesine, (bildirildi.) her ne kadar sanık … hakkında Taksirle Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma suçundan kamu davası açılmış ise de; kazanın oluşumunda sanığın taksir derecesinde bir kusuru bulunmadığı anlaşılmakla CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine, sanık …’nun gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin verilen cezasından TCK.’nın 63. Maddesi gereğince mahsubuna karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili 13/07/2021 tarihli dilekçesi ekinde 2918 sayılı KTK’nın 97.maddesi gereğice davalı sigorta şirketine başvuruya ilişkin belgeyi, 19/10/2021 tarihli dilekçesi ekinde ise veraset ilamını ibraz etmiştir.
Davacılar vekilinin 09/11/2021 tarihli dilekçesi ile bedel artırım talebinde bulunmuştur.
Ceza dosyasındaki beyan ve tutanaklar, İstanbul …..AĞCM mahkemesi dosyasına gelen raporlar bilirkişi veya ATK raporları, dikkate alınarak kusur durumunun tespiti için İTÜ’den seçilecek 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiş, Prof. Dr. Yük. Müh. …., Öğretim Görevlisi Dr.Yük. Müh. … ve Öğretim Görevlisi Yük. Müh. … tarafından tanzim edilen 09/03/2021 tarihli raporda; davalı sürücü …, yönetimindeki çekici ve bağlı yüklü darseden oluşan katar ile, bir otoyolu takiben gündüz vakti seyrettiği, belirtilen durumda kendisinin toplu dikkat halinde bulunması, yol içinde karşılaşması muhtemel her türlü engel ve tehlike durumlarına karşı her an müteyakkız olması, bu gibi durumlarda, gerekiyorsa kendi şeridi dahilinde kalarak, zamanında frenlemede bulunarak aracını kazaya karışmadan durdurabilmesi gerekli olduğu, dava dosyasında mevcut belge, ifade ve şahadetler ile olayın cereyan tarzı, anılan sürücünün belirtilen hususlara uygun davranmadığını ortaya koyduğu, kendisinin, son derecede dikkatsiz halde seyirde bulunduğu, dikkatini yola teksif etmediği, bu nedenle yolun ilerisinde duran ve flaşörleri yanmakta olan, üstelik de yola indiği, araçların arkasında kalan bir pozisyonda, uzaktan kolayca farkedilebilmesi için özel giysili olan polisin hareketli yönlendirmede bulunmasına rağmen bu özel hali son ana kadar farketmediği, son anda farkeltiğinde ise tedbir almakta artık çok geç kaldığı, sola sert ve ölçüsüz direksiyon tedbirine rağmen çarpmayı bertaraf edemediği, üstelik çarpışma ve sola sert manevra ile … yük bağlantısının kırılmasına ve yükün savrulmasına sebebiyet verdiği, savrulan traverslerin yolda bulunanlara zarar verdiği açıklık kazandığı, davalı sürücünün, yolda teknik arıza nedeniyle hareketsiz kalmış ve müdahale için önünde durdurulmuş araçları, gündüz vakti, görüşün açık olduğu, düz kesimde, yanan flaşöre ve özel giysisili polis memuru yönlendirmesine rağmen farketmemiş olmasının, tümüyle kendi dalgınlığının ve yolun ilerisini kontrol etmemesinin sonucu olarak ortaya çıktığı açık olduğu, belirtilen hususlar nazara alındığında, dikkatsiz ve tedbirsizce taşıt yöneten, taşıtı sevk ettiği, alanı kontrol etmediği aşikar olan davalı sürücünün trafik kurallarına da aykırı olan davranışı nedeniyle tamamen kusurlu sayılmasının yerinde olacağı görüşüne varıldığı, belirtildiği üzere yolun ilerisindeki taşıtları ve yayaları önceden fark etmesi, mevcut şartlarda pek kolay olan ve bu hususta mazereti sabit görüleyen davalı sürücünün, yol içindeki yayalara aracı ile çarpmadığı, olay sırasında yani yayaların aracın seyir izi ve tarama alanı dahilinde bulunmadıkları, yayaların araç çarpması ile değil, sürücü hatası ile beklenmedik biçimde dorseden savrulan traverslerin zarar verdiği anlaşıldığı, o halde, gelen aracın seyir izinde bulunmayan aracın seyir izine hamlesi söz konusu olmayan yayaların, kendi zarar görmeleri ile sonuçlanan kazaya etkileri söz konusu olmadığı, kendilerine bulundukları yerde araç çarpmadığı, dorseden travers savrulması yolda bulunanlar yönünden bakıldığında beklenmedik olup, savunma geliştiremeyecekleri anilikte görüldüğü, servis minibüsü sürücüsü de dahil yolda bulunanların, gelişen bu tehlikeden kaçamayacakları nazara alındığında kendilerinin kusursuz sayılmalarının uygun olacağı, keza, yukarıda belirtilenlere binaen yolda arıza nedeniyle zorunlu olarak hareketsiz kalan arkadan gelen sürücüler için görünebilir şartlarda olan sürücü …’in ve flaşörleri yanar haldeki bu aracın önünde denetim görevi icabı durdurulmuş bulunan servis minibüs sürücüsünün …’un da olayın meydna gelmesi ile iliyetli görülebilecek tarzda hatalı davranışları ve kusurları bulunmadığı, Trafik Kazası Tesbit Tutanağında vc bilirkişi …. tarafından hazırlanmış olan raporda yer alan kanaatlerin heyetce isabetsiz görüldüğü, buna mukabil, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca hazırlanan 08.05.2019 tarihli raporda yer alan kanaat olayın cereyan tarzına uygun ve isabetli bulunduğu, davalı sürücü …’nun tamamen kusurlu sayılmasının sürücü … ve yola inen servis minibüsü sürücüsü … ve yaralanan polis memurlarının kusursuz sayılmalarının uygun olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyaya celp edilen ağır ceza dosyası, dosyada sunulan deliller ve gelen kayıtlar, her iki mahkemede sunulan kusur raporları, sigorta poliçesi, sunulan bütün kayıtlar incelenmek suretiyle Davacıların dava konusu trafik kazası nedeniyle talep edebileceği destekten yoksun kalma ve cenaze defin giderleri sonrası yapılan masraflar ile ilgili tazminat hesabının yapılması, davacının talep edebileceği tazminatın tespiti, destek tazminatı tespiti suretiyle rapor hazırlanması için dosyanın aktüerya hesabı konusunda uzman bilirkişi ….’e tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiş, 29/05/2021 tarihli raporda; Pmf-1931 Yaşam Tablosu Ve -proğrassif Rant Yöntemi İle Yapılan Hesaplama Doğrultusunda; %100 kusur oranı üzerinden, davacıların talep edebileceği tazminatın tespiti açısından 6098 Sayılı TBK Genel Hükümlerine göre %10 arttırım %10 iskonto uygulanarak, yapılan hesaplamaya göre; davacı …’un eşi …’un vefatı nedeni ile talep edilebileceği destekten yoksun kalma tazminatı toplamının 230.448,27-TL olduğu, davacı oğul ….. …’un babası …’un vefatı nedeni ile talep edilebileceği destekten yoksun kalma tazminatı toplamının 79.417,88-TL olduğu, TRH-2010 Yaşam Tablosu Ve Prograssif Rant Yöntemi İle yapılan Hesaplama Doğrultusunda; % 100 kusur oranı üzerinden, davacıların talep edebileceği tazminatın tespiti açısından 6098 Sayılı TBK Genel Hükümlerine göre %10 arttırım %10 iskonto uygulanarak, yapılan hesaplamaya göre davacı …’un eşi …’un vefatı nedeni ile talep edilebileceği destekten yoksun kalma tazminatı toplamının 275.206,10-TL olduğu, davacı oğul ….. …’un babası …’un vefatı nedeni ile talep edilebileceği destekten yoksun kalma tazminatı toplamının 79.417,88-TL olduğu, toplam 3.110 -TL cenaze gideri yapılmış olabileceği kanaatine varıldığı, işbu cenaze giderinden davalı ZMMS sigorta şirket … Sigorta A.Ş. ve davalı sürücü müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, hesaplanan tazminata ZMMS sigortacısı yönünden temerrüt tarihi tarihinden itibaren, diğer davalı sürücü yönünden ise olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, kaza tarihi itibarı ile geçerli olan kişi başına ZMMS sakatlanma ve ölüm poliçe teminat limiti 360.000,00- TL olduğu ve hesaplanan tazminat miktarlarından kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri çerçevesinde davalı … Sigorta A.Ş. ile diğer davalı ve kusurlu sürücü …’nun birlikte müşterek müteselsil sorumlu oldukları, …. plakalı aracın ZMMS ve kasko poliçeleri kapsamında manevi tazminat klozu bulunması halinde hükmedilecek manevi tazminattan sigorta şirketlerinin teminat limitleri dahilinde davalı sürücü ile müşterek müteselsil sorumlu olabilecekleri, mahkemenin yetkisindeki takdiri indirimler haricinde aktüeryal açıdan başkaca indirim sebebine rastlanmadığı tespitleri bildirilmiş, 06/10/2021 tarihli ek raporda; davacı eş … için bilinmeyen pasif dönem destekten yoksun kalma tazminatı 233.252,21- TL, bilinmeyen aktif dönem tazminatı ise 8.884,18-TL olarak hesaplandığı, ayrıca işlemiş dönem tazminatı ise 62.733,47-TL olarak hesaplanmış olup, Asgari ücretler üzerinden yapılan hesaplama sonucu toplam destekten yoksun kalma zararı 304.869,86-TL olduğu, davacı ağul ….. … için bilinmeyen pasif dönem destekten yoksun kalma tazminatı 55.243,94 aktif dönem destekten yoksun kalma tazminatı 4.442,09-TL, işlemiş dönem destekten yoksun kalma tazminatı 31.366.73 TL olup, Asgari ücretler üzerinden yapılan hesaplama sonucu toplam destekten yoksun kalma zararı 91.052,77-TL olduğu, kaza tarihinde geçerli, Zorunlu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk /TRAFİK sigorta poliçesinin kişi başıma ölüm teminatı 360.000.00- TL olup, emsal ücretler üzerinden hesaplanan tazminatlar poliçe teminat limitlerini aşmakta olduğundan poliçe teminat limitinin garameten paylaştırılması gerektiği, iş bu kapsamda ; Toplam Tazminat miktarı : 304.869,86×91.052,77-TL – 395.922 62-TL olduğu, Poliçe Teminat Limitinin Toplam Tazminat Miktarına oranı: 360.000,00/395,922,62/=0,909226858 , eş … : 304.869,86 x 0,909226858=277.208,58 TL, oğul … : 91.052,77 x 0,909226858= 82.791,42 TL’den toplam = 360,000,00-TL olduğu bildirilmiştir.
Olayın …. günü, saat ….. sıralarında, sürücü …’in, yönelimindeki … plaka sayılı kamyonet ile Ankara yönünden gelerek, Marmara Otoyolu’nu takiben Edirne yönüne seyretmekte iken, …… Köprüsü’nü geçmekle olduğu sırada, aracının arızalanması tizerine flaşörlerini yakaraken sağ şeride geçip buradan seyrini sürdürmeye başladığı, ancak motoru duran kamyonet hareketsiz kaldığı , bu sırada arkadan gelen ve köprü koruması ile ilgili polis memurlarını taşımakta olan …. plaka sayılı servis minibüsü sürücüsü …, aracını durmakta olan kamyonetin önüne konumlandırarak durdurduğu ve araç içindeki bazı polis memurları ile yola indiği sırada en arkadan davalı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı yüklü … bağlı, … plaka sayılı çekici ile yolda durmakta olan her iki araca çarptığı, bu sırada dorsede yüklü ahşap traversler yolu saçılarak kamyonetin durma maksadını anlamak için yola inmiş olan
polis memurları ile servis minibüs sürücüsü …’a çarptığı, kaza sonucunda … hayatını kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda davalıların varsa oluşan zarardan sorumlu olup olmadıkları, kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadıkları, davacıların maddi (destekten yoksun kalma, cenaze giderleri vs ) manevi tazminat talep edip edemeyeceği konularında uyuşmazlık olduğunn tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 53 hükmü uyarınca ölenin yardımından faydalananlar, ölüm sebebiyle yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, “destekten yoksun kalma tazminatı” adı altında sorumlulardan isteyebilirler. Kanun hükmünde de açıkça ifade edildiği üzere, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 85.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa,… motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Kuru tespiti bakımından İstanbul ….. … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında; 28/05/2019 tarihli ….. Karar sayılı kararı ile, kusur tespitine yönelik ATK raporu dikkate alınarak sanık …’nun üzerine atılı Taksirle Bir Kişinin Ölümüne, Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma suçu subuta ermekle eylemine uyan TCK.nun 85/2. maddesi gereğince suçun işlenmesindeki özellikler ve failin amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren ve teşdiden 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür. Bununla birlikte; kural olarak ceza mahkemesinde, haksız eylemin öğelerinden eylem nedensellik bağı ve hukuka aykırılık yönleri saptanmış ve bunlar kesinleşmişse, bu üç öğe bakımından ceza mahkemesinin mahkumiyet ya da beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Hukuk hakimi, ceza hakimini mahkumiyet kararına götüren olaylarla bağlıdır. O halde hukuk hakimi, artık olayların başka şekilde gerçekleştiğini benimseyemez ve zararın var olmadığını kabul edemez. (Yargıtay 4. HD. 5.10.1987, 4123-7124, YKD.1987/12-1770) T.B.K.’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin sabit saydığı olaylar üzerine verdiği ve kesinleşen mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. (Yargıtay 4. HD.4.2.1992, 90/12957-92/959, YKD.1992/5-693) Bu ilke ve kurallar dikkate alındığında davalı sürücünün davacıya karşı haksız fiili olduğu sabittir. Böylece olaydaki hukuka aykırı fiil uygun illiyet bağı ve kusur durumu tespit edilerek haksız fiilin davalı sürücü tarafından ceza mahkemesinde alınan raporlarla davalı sürücü tarafından asli kusurlu olarak meydana getirildiği tespit edilmiştir ve bu hususu sabit olmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi ve yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca, hukuk hâkimi, ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı ve beraat kararı ile bağlı değil ise de, maddi olgulara ilişkin kararlarıyla bağlıdır. Bu açıdan hukuk hakimi sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı veya eylemin hukuka aykırılığını ve fâilini belirleyen mahkumiyet kararı ile bağlıdır. Ceza mahkeemsin ATK aracılığıyla kusur tespiti yaptırılmış olup buna göre araç içinde ulunan davacıların desteğinin kusurlu olmadığı tespit edilmiş davalı sürücünün meydana gelen kazadan dolayı asli kusurlu oldukları tespiti hususu mahkememizce de kabul görmüştür. Hem ceza mahkemesinde hem de mahkememizde heyetçe alınan raporlar olayın oluş şekline uygun olduğundan davalının kuru bakımından itirazları yerinde görülememiştir. Bu sebeple Borçlar kanunu uyarınca davacıların zararını tazminle araç sürücüsü ve işleten sorumludur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Aktüer bilirkişinin destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına esas aldığı hesaplama yöntemi bakımından ;
Mahkememizce daha önce itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine taşınan 6704 sayılı yasadaki değişik iptal başvurusu sonrasında Anayasa Mahkemesinin 09.10.202 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17.07.2020 tarih,…. esas,…. karar sayılı iptal kararı ile 14.04.2016 tarihli ve 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı KTK.’nın 90. Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin anayasaya aykırı olduğu bahisle iptal edilmiş olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016/19841 esas,2020/6786 karar sayılı 01/07/2020 tarihli emsal nitelikli içtihadı uyarınca iptal kararının kesinleşmemiş tüm davaları da etkileyeceği nazara alınarak huzurdaki davada da .Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6271 E., 2020/8104 K.sayılı kararında da belirlendiği gibi poliçe genel şartlarına göre değil, 2918 sayılı KTK.’nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine göre hesaplama yapılması yerinde görülmüştür.
Hesaplama yöntemi olarak kazanın 6704 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra meydana geldiği anlaşılmıştır. Uygulanacak mevzuat bakımından kanun yürürlüğü öncesinde kazanın meydana geldiği dikkate alındığında yasadan önceki mevzuatın yeni genel şartların uygulanmaması gerektiği normlar hiyerarşinin etkisi ve bağlayıcılığı genel şartın kanundan önce uygulanmayacağı kuralının gereğidir.
Zira 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden yukarıda izah edildiği üzere tarafı olmadığı zmms sözleşmesindeki şartların davacı açısından bağlayıcı olmaması ve anayasa mahkemesinin nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre 6704 sayılı kanunun 3.maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci cümlesinde yeralan “ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yeralan “ve genel şartlarda ’’ ibaresinin iptal edilmiş olması sebebiyle de uygulanması mümkün değildir. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı sigorta şirketi açısından yapılacak hesaplamaların poliçe genel şartlarına göre değil 61098 sayılı TBK ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre yapılması gerektiği dikkate alınarak aktüer bilirkişinin bu ilkeler ışığında hesaplama yaptığı desteğin kaza tarihi itibariyle de servis Şöförü olarak çalıştığı SGK hizmet dökümü ile anlaşılmış olup davacının meslek durumuna müteveffanın gelir dunumunun tespiti için emsal ücret araştırması için kurumlara müzekkere sonuçlarına …. Sendikası tarafından gönderilen emsal ücret yazısında müteveffa davacının 2018 yılındaki net ücretinin Net: 3.150,00 olabileceği belirtilmiş ve bu kapsamda Yargıtay içtihatları doğrultusunda, belirlenen emsal ücret vefat tarihindeki Yasal Asgari ücrete oranlanacak olup tespit edilen katsayı yıllara göre asgari ücret ile çarpılarak müteveffanın gelir durumu tespit edilerek davacı …’in destekten çıkmış olması nedeniyle diğer davacıların destek tazminatının hesabında yukarıdaki ilke ve kurallar uygulanarak hesaplanmış olup buna göre – Eş …; 25/10/1979 doğumlu olup, kaza tarihi itibarı ile 39 yaşındadır.TRH-2010 Yaşam tablosu uyarınca bakiye ömrü 40 yıl olmasına rağmen, müteveffa eşinin bakiye ömrünün kendi bakiye ömründen kısa olması nedeni ile desteğin bakiye ömrü kadar hesaplama yapılmıştır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda genel kabul olarak, erkek çocuklarının 18 Yaşına kız çocuklarının ise 22 yaşlarına kadar anne ya da babalarından destek görecekleri kabul edilmektedir. İş bu kapsamda ….. …; 10.01.2013 doğumlu olup kazanın meydana geldiği tarih itibarı ile 5 yaşında olup, destekten yoksunluk süresi 13 yıldır. Yine dosya da Mübrez nüfuş kayıt örneğinden anlaşıldığı üzere müteveffanın diğer çocuklarının destekten çıkmış olmaları nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı hesabına katılmamış neticeten Kaza tarihinde geçerli, Zorunlu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik sigorta poliçesinin kişi başıma ölüm teminatı 360.000.00- TL olup, emsal ücretler üzerinden hesaplanan tazminatlar poliçe teminat limitlerini aşmakta olduğundan poliçe teminat limitinin garameten paylaştırılması gerektiğinden davacılar yönünden tespit edilen destek tazminat miktarları usul ve yasaya uygun hesaplandığından ek rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Davalının indirim nedeni olarak müteveffanın ölümü sonrası sağ kalan eşin evlenme ihtimaline göre indirim yapılması itirazı yönünden ise Kadının evlenme şansı olup olmadığı ve derecesi, “hüküm tarihin¬deki” yaşı ve diğer özellikleri gözönünde tutularak saptanmalıdır. Evlenme şansının yüzdeye göre oranı takdir edilirken, kadının dul kaldığı tarihteki yaşı değil, hüküm tarihindeki yaşı ve diğer özelliklerinin gözönünde tutulması kaçınılmaz bir zorunluluktur Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları gereğince destekten yoksun kalma tazminatı hesaplarında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, dul eşin yeniden evlenme ihtimalinin nazara alınmasıdır. Hesaplama, bilinmeyen dönem için farazi bazı kriterlere göre yapılmakta ise de; evlenme ihtimali belirlemesinde dul eşin hesap tarihi itibari ile evlenip evlenmediği tespit edilebilir bir olgudur. Bu olgunun tespitinde ise Yargıtay öteden beri Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından kabul edilen yeniden evlenme ihtimallerine ilişkin tabloları uygulamaktadır. 18 yaşından küçük her bir çocuk için %5 indirim yapılması gerekmektedir.
Ancak desteğin nüfus kayıt tablosuna göre davacı eş 1979 doğumlu olup ayrıca davacı …den müşterek 2013 doğumlu çocuklarının olduğu çocuğun kaza tarihinde 8 yaşında hüküm tarihi itibari le de annenin 42 çocuğun 11 yaşında olduğu dikkate alındığında ve hüküm tarihi itibariyle de kazadan sonra da davacı eşin evlenmediği dikkate alındığında davacının bakmakla yükümlü olduğu küçük çocuğunun oluşu yaşının 42 oluşu gibi hususular yanında yaşadığı çevre ve çevrenin evlenme konusundaki düşüncelerine, uzun süredir evlenmemiş olmasının aile bağlılığının ve sadakatının bir göstergesi olacağına, ülkenin sosyal ve ekonomik koşullarına göre evlenme olasılığının olmadığının kabulü gerektiğinden bu hususta indirim yoluna gidilmemiş dosyanın ek rapora gönderilmesine gerek görülememiştir. Emsal Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2018/2651 KARAR NO : 2020/70 Ancak 1974 doğumlu olan davacı Nurdan Çetin’in rapor tarihine (42 yaşına) kadar hala evlenmediği ve AYİM’in dul kalan kadın için hazırladığı yeniden evlenme şansı tablosuna göre artık evlenme ihtimali kalmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Şu halde, bilinen dönem gerçekliğinin yani rapor tarihindeki fiili durumun esas alınması gerekirken davacı eşin evlenme ihtimalinin olay tarihine göre belirlenerek asıl davada talep edilen maddi tazminattan %12 oranında indirim yapılması doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. Yönündeki karar da dikkate alınarak davacının hüküm tarihinde 42 yaşında olduğu dikkate alındığında bu bakımdan indirime gidilmemeiştir.
Cenaze defin giderleri bakımından ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Ölüm nedeniyle yapılan cenaze giderlerinin tamamının belgelendirilmesi veya faturalandırılması mümkün olmasa da yapılan giderlerin mahalli örf ve adetlere uygun olması gerekmektedir.
Mahkememizce bu hususta müzekkere yazılmıştır. Gelen cevapta; “1998 yılından itibaren cenaze ve defin hizmetlerinin ücretsiz olarak (İstanbul içi nakil-cenaze aracı- yıkama, kefenleme, tahta, mezar kazısı, dini vecibeleri vb.) yapılmakta olup, sadece mezar yeri bedeli, inşaat ruhsat bedeli(hazır ve katlı mezar yerine defnetmek isteyenlerden) hazır merat yeri üst yapı bedeli, kar farkı ve lahit yaptırmak isteyenlerden lahit bedeli alınmaktadır” denilmiştir.
Bu durumda Cenaze giderleri için mutlaka belge sunulması gerekli değildir. Belge sunulmasa bile, geleneklere ve dinsel kurallara göre yapılan masrafların takdiren hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği dikkate alınmıştır. Bilindiği gibi, ölüm nedeniyle yapılan masraflar Için alınabilecek belgeler yok denecek kadar azdır. Daha çok geleneklere göre yapılan cenaze törenleri ile gümme sırasında ve sonrasında yapılan dinsel ödevlerin belgelenmesi neredeyse olanaksızdır. Bu tür zarar kalemlerinin BK. m. 51 çerçevesinde yargıç tarafından değerlendir!!mesi dinsel töreleri dikkate alarak günün koşullarına uygun bir miktar takdiri gerekmiştir. Bilirkişi tarafından defin giderleri olarak resmi yazıdaki (mezar yeri v.b) 3.110,00 TL belirlenmiş olup, örf ve adetler gereği cenaze sırasında yapılan ve belgelendirilemeyen diğer giderler dikkate alındığında BK m 51. MADDE kapsamında kabulüne karar vermek gerekmişitr.
Davalı vekilinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmadığına yönelik itiraz incelendiğinde YARGITAY 4. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2021/3834 KARAR NO : 2021/4568 tarili içtihadında Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, …. Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, ……… Danışmanlık, …. Üniversitesi ve …. Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010″ adı verilen”Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla; tazminat hesaplamasında, TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı 01.01.1964 doğumlu olup TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin ne kadar olduğu belirlenmemiş ve yine işleyecek aktif dönem ile işleyecek pasif dönem başlangıç ve bitiş tarihleri açık bir şekilde yazılmamış olup rapor bu haliyle denetime olanak sağlamamaktadır. Bu durumda aktüeryadan denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamıştır. Denilerek yaşam tablosu olarak TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması gerektiğini belirtmiş önceki uygulamadan dönüldüğü dikkate alınarak Poliçe başlangıç tarihi itibariyle TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesap yapılacağından PMF 1931 yaşam tablosu ve genel şartlar dönemindeki 1.8 Teknik faiz esas alınamamış bu sebeplerle davalıların itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının ıslah dilekçesi ile talep etmiş olduğu maddi tazminat kalemleri yönünden tazminatının kaza tarihinden tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte talep etmiş ise de, Sigorta Şirketleri yönünden poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere Karayolları Trafik Kanunu’ nun 99. Maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirkete müracaat tarihinden öncesinde şirketin temerrüdü söz konusu olmadığını, Sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü belgelerin ibrazından itibaren (8) iş günü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden sigorta şirketi yönünden davadan sonra başvurulduğu dikkate alındığında sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren temerrüde düştüğü dikkate alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar vermek gerekmiştir. Davacının avans faizi talebi ise davacının ve haksız fiil faili sürücünün de tacir olmadığı dikkate alındığında ,diğer davalılar tacir olsa da her iki taraf için de ticari iş sayılması gereken bir fiil olması yanında TTK’da ticari iş, ticari işletme esasına göre belirlendiğinden dolayısıyla söz konusu aracın haksız eyleminin de TTK’nın 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına, bu durumda davalılardan ancak yasal faiz istenebileceğine, bu davalının hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı sigorta şirketinden de ancak aynı oranda yasal faizi istenebileceğinden davacının avans faizi talebi yerinde görülmeyerek yasal faize hükmedilmiştir.
Kaza tarihi itibariyle ZMM sigorta poliçesinin kişi başı ölüm teminatının 360.000,00-TL olduğu, … plakalı aracın ZMM sigortasının davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından yapıldığı ve tazminatın tamamından sorumlu olduğu, dava dilekçesinde … plakalı aracın kasko poliçesinin davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapıldığının belirtildiği, dosya kapsamında söz konusu poliçeye ulaşılamadığı, ZMM sigortasının teminat miktarının destekten yoksun kalma tazminatlarının tamamını kapsaması nedeniyle kasko sigortacısının bir sorumluluğunun bulunmadığı dikkate alınarak davalı kasko şirketi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden ise ise meydana gelen olay nedeniyle duyulan acı ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesine yöneliktir. Bir teselli ve avunma tatmin aracı yaratmaktan ibarettir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine erilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. (bkz. Yargıtay 17. HD, 23/10/2018 T., 2015/18074 E., 2018/9484 K. sayılı kararı) Hâkim manevi tazminatı belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. (bkz. Yargıtay HGK 28.05.2003T., 2003/21-368-355 sayılı; 23.06.2004 T. 2004/13-291-370 sayılı kararları) Bu ilkeler ışığından tarafların sosyal ekonomik durumu müteveffanın kazanın meydana gelişinde kusuru olmadığı dikkate alıanrak alınarak davacılar yararına uygun manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; maddi tazminata ilişkin davanın bedel arttırım dilekçesi dikkate alınarak davacı … İçin 304.869,86 TL, davacı ….. … için 91.052,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’ndan 21/12/2018 tarihinden itibaren, davalı … sigorta yönünden poliçelerindeki limitlerle sınırlı olmak üzere( … için 277.208,58 TL, ….. … için ise 82.791,42 TL miktarlar ile sınırlı olacak şekilde ) davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte …. Sigorta A.Ş dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar …, ….. … ‘a verilmesine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile davacılar; … için 50.000,00 TL, …..için 30.000,00 TL, ….. … için 30.000,00 TL manevi tazminatın 21/12/2018 tarihi olan haksız fiil tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacılara verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi manevi tazminat taleplerinin reddine, davacıların cenaze ve def’i giderleri olan 5.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalı ….’dan alınarak davacılara verilmesine, davalı ….. Sigorta A.Ş yönünden davanın reddine, davacılardan …..yönünden destekten yoksun kalma kazancı tespit edilmediğinden bu davacı hakkında sadece manevi tazminata karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
A) Maddi tazminata ilişkin davanın bedel arttırım dilekçesi dikkate alınarak davacı … İÇİN 304.869,86 TL, davacı ….. … için 91.052,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … ‘ndan 21/12/2018 tarihinden itibaren, davalı … sigorta yönünden poliçelerindeki limitlerle sınırlı olmak üzere( … için 277.208,58 TL, ….. … için ise 82.791,42 TL miktarlar ile sınırlı olacak şekilde ) davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte …. Sigorta A.Ş dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar …, ….. … ‘a verilmesine,
B) Manevi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜ ile davacılar;
-… için 50.000,00 TL
-…..için 30.000,00 TL,
-….. … için 30.000,00 TL manevi tazminatın 21/12/2018 tarihi olan haksız fiil tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacılara verilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin maddi manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-Davacıların cenaze ve def’i giderleri olan 5.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalı ….’dan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı …. Sigorta A.Ş yönünden davanın REDDİNE,
5-Maddi tazminata ilişkin dava yönünden;
5.1)-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli ‭27.387,02 TL karar ve ilam harcının davalı …. Sigorta A.Ş dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, (davalı … … Şirketi davacı … için 18.936,11 TL’sinden, davacı …. … için ise 5.655,48 TL’sinden sorumlu olmak üzere )
5.2)-Maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacılar yararına tayin ve takdir olunan 36.514,58 TL vekalet ücretinin davalı …. Sigorta A.Ş. dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’a verilmesine,
5.3)-Maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … Sigorta A.Ş. yararına tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine,
5.4)-Davacı … tarafından sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 60,00 TL yargılama giderinin davalı …. Sigorta A.Ş. dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
6-Manevi tazminata ilişkin dava yönünden;
6.1)-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken ‭‭7.514,1‬‬0 TL ilam ve karar harcının davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına,
6.2)-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.maddesi uyarınca 14.400,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak kendini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
6.3)-Manevi tazminat talebinin kısmen reddi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2.maddesi uyarınca 14.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı …’na verilmesine,
6.4)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3.maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı sigorta şirketlerine verilmesine,
6.5)-Adli yardımdan karşılanan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 288,60 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.288,60 TL ‘nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 773.71 TL’nin davalı …. Sigorta A.Ş. dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA, kalan kısmın davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2021
Başkan ….
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸