Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/910 E. 2021/105 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/910 Esas
KARAR NO : 2021/105

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin dava dışı … Ltd.Şti. Aleyhine Bursa …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile ihtiyati haciz takibi yaptığını, bu dosyadan talimatla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasından 01/07/2019 tarihinde davacı şirkete haciz işlemi yapıldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından istihkak iddiasının ileri sürüldüğünü, Bursa …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında karar verildiğini, davalı tarafından istihkak davası açılmayarak, davacının istihkak iddiasının kabul edildiğini, davalının haksız ve hukuka aykırı haciz işlemi yapması sebebi ile davacı şirketin maddi ve manevi anlamda ciddi zarar gördüğünü, davacı şirkete haciz geldiğini gören ve duyan müşteri ve komşu esnaf tarafından dedikodular başladığını, asılsız aykırı haciz işlemi yapması ve davacı şirketin maddi ve manevi anlamda ciddi zarar gördüğünü, haciz öncesi ve sonrası satış rakamlarında meydana gelen aleyhteki durumda zarar ettiğini, açıklanan nedenlerle şimdilik 1.000,00 TL maddi ve manevi zarar olarak 20.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan işlemlerin hepsinin yasal dayanağı bulunduğunu, yapılan haciz işleminin hukuka uygun olduğunu, hacizden kaynaklanan manevi tazminat talebinin kusur sorumluluğuna dayalı olduğunu, davacının manevi tazminat talebinin BK’ın 49.maddesinde belirtilen şartları taşımadığını, sadece haciz yapılmış olmasından bahisle maddi tazminat da istenemeyeceğini, davacının maddi manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile dava dilekçesinde belirtmiş olduğu maddi zararın ispatı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından düzenlenen 07/12/2020 tarihli raporda; davacı şirkete ait 2017-2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerin tutulduğunu, davacı şirketin 2019 yılı satışlarının 2018 yılına göre azaldığından bahisle maddi zarar uğradığı yönünde bir tespitinin bulunmadığı, davacı şirketin 01/01/2019 -30/06/2019 arasındaki dönemde net satışları 8.549.959,61 TL iken 01/07/2019 -31/12/2019 tarihleri arasındaki dönemde net satış tutarının 9.449.298,99 TL olmakla artış gösterdiği ve yıl sonunda diğer bir ifade ile 01/01/2019-31/12/2019 arasındaki dönemde ise 18.049.258,60 TL olmakla arttığının tespit edildiği, 01/07/2019 tarihindeki haciz işleminden sonra satışların düşmesinden bahisle maddi zarar uğradığı yönünde bir tespitinin bulunmadığı, davacı şirketin 2019 yılındaki satışları 2018 yılına göre 4.438.042,22 TL, ticari karlılığı ise 526.834,02 TL arttığını, dönem sonu mali karlılığının ise 2019 yılında 2018 yılına göre 434.007,10 TL azaldığı, davacı şirketin 1 yıllık hesap dönemine göre yapılan hesap karşılaştırmaları ve değerlendirmeleri neticesinde 2019 yılında meydana gelen mali zarar artışının kambiyo işlemlerinden kaynaklandığı, diğer bir ifade ile USD kur farklarından ve kambiyo ve borsa değer azalışından kaynaklandığı, davacı şirketin 30/06/2019 – 31/12/2019 döneminde katlanmış olduğu finansman giderinin 01/01/2019- 30/06/2019 dönemine göre 223.693,06 TL – 162.117,39 TL = 61.575,67 TL artmış olduğu kısa vadeli borçlanma giderlerindeki artışın kur farkı giderlerinden kaynaklandığının anlaşıldığı, bu artışın davacı şirketin 01/07/2019 tarihli haciz işleminden kaynaklanmış olup olmayacağının kabul edilmesi takdirinin mahkememize ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu, davalı tarafından davacılara ait iş yerinde yaptırılan haciz işlemi nedeniyle davacıların haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemi olduğu görülmüştür.
Hükme esas alınan hukuka uygun 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere; davacı şirketin 01/01/2019 -30/06/2019 arasındaki dönemde net satışlarının 8.549.959,61 TL iken, 01/07/2019 -31/12/2019 tarihleri arasındaki dönemde net satış tutarının 9.449.298,99 TL olmakla artış gösterdiği ve yıl sonunda diğer bir ifade ile 01/01/2019-31/12/2019 arasındaki dönemde ise 18.049.258,60 TL olmakla arttığının tespit edildiği, 01/07/2019 tarihindeki haciz işleminden sonra satışların düşmesinden bahisle maddi zarar uğradığının tespit edilemediği; kur farkından kaynaklı mali zarar artışının yapılan haciz işlemi ile ilgisinin bulunmadığı ve yine bu tespitlerden başka da davacının haciz sebebiyle zarara uğradığını başka delillerle ispat edemediği görülerek maddi zarara dayalı tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
** Hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması da gözetilerek, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Davacı tarafça yapılan haciz işlemi neticesinde maddi bir zararın oluştuğunun ispat edilememesi, yapılan haciz işleminin yasal koşullar altında gerçekleşmesi, istihkak iddiasının kabul edilmesi, davacının tazminata sebebiyet verecek bir hareket – kusurunun mahkememizce tespit edilememesi ve davacı tarafların da tüzel kişilik olduğu dikkate alınarak manevi zarar iddiasının ispat edilemediği kabul edilerek, manevi zarara dayalı tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm sebepler dolayısıyla aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin sübut bulmadığından REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken toplam 59,30 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 358,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 299,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde yatıran davacı tarafa İADESİNE,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın maddi tazminat istemi yönünden red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5- Davanın manevi tazminat istemi yönünden red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza