Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/905 E. 2020/994 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/905 Esas
KARAR NO : 2020/994

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında cari şeklinde çalışma bulunduğunu, bu cari çalışmanın 2019 yılında başladığını ve bu ihtilafa kadar devam ettiğini, ihtilafa konu çalışmanın eser sözleşmesi olarak kurulduğunu, müvekkilinin fason işlerinin yapılması ve daha sonra boyahaneye sevk edilmesi hususunda davalı ile anlaşma yaptıklarını ve bunun sonucu olarak aralarında eser sözleşmesi kurulduğunu, davalıya eser sözleşmesine konu olan fason işlerinin yapılması için sevk olunan bir kısım malların davalı tarafından edimi yasal koşullara uygun ifa edilmeden boyahaneye sevk edildiğini ve davalının fason işlemlerini ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, davalının edimlerini nasıl ifa etmesi gerektiğini ve ayıplı ifa ettiğine yönelik yazışmaların mevcut olduğunu ve davalıya bu durumun da bildirildiğini, davalı tarafından yapılan ayıplı imalat nedeniyle müvekkili şirketçe düzenlenen faturaların davalıya ihtar edildiğini, itiraz edilen faturalar ve ayrıca faturalar haricindeki alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, yapılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu bildirerek davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmayacak olan icra inkar tazimatının en az %50 olarak hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında, davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların davacı şirket çalışanları tarafından onaylandığını ve bu onaydan sonra üretildiğini ve yine örüldükten sonra verilen onay ile teslim edildiğini, davacı şirket tarafından da kabulü yapılan bu ürünlerin kendi müşterisine gönderildiğini, ancak müşterinin beğenmediği gerekçesiyle müvekkiline ayıplı ürün iddiasında bulunulduğunu, ürünlerin ayıplı olmadığı gibi ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığını, davaya konu ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, cari hesap ilişkisi içinde davacının sipariş dahi vermeden müvekkiline ödeme yapmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacı tarafından yapılmış sipariş iptali de olmadığını bildirerek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki kumaş ticaretinden kaynaklı alacağın tahsili için açılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık belirlenmiş, ön inceleme aşaması tamamlanmıştır.
Öncelikle taraf tanıkları dinlenmiştir.
Davacı tanığı … beyanında; kendisinin örgü ustası fason takipçisi olduğunu, yaklaşık 1 yıldır davacı şirkette çalıştığını, davalıya da 2-3 kez kumaş ticareti esnasında gidip geldiğini, ihtilafa konu pantolon kumaşları ile ilgili kumaşlarda örme hatası ve makine hatası olduğunu, ama o dönemde çalışmadığını, bu kumaşlardan bilgisinin olduğunu, gösterilse kumaşları görebileceğini, kumaştan kumaşa örme fiyatları değiştiğini, sadece pantolon kumaşları değil başka kumaşların da hatalı olduğunu, bu hataları da gördüğünü bildirmiştir.
Davacı tanığı … beyanında; …nin kendilerinin örmecileri olduğunu, iplikleri onlara teslim ettiklerini onlarında kumaş haline getirir getirmez firmaları adına boyahaneye teslim ettiklerini, kendisinin herhangi bir kumaş taşımadığını, fakat kumaşlarla ilgili bir sorun çıktığında gerek mail atma gerek yazışma hususlarında kendisinin ve şirket yetkilisi … Hanım’ın bilgi verdiğini, ve bilgi aldığını, aralarında birkaç senedir verdikleri ipliklerin istedikleri kalite kumaş olarak geri dönüş olmadığına ilişkin ihtilaf çıktığını, dava konusu pantolon dikimi için gönderilecek kumaşları bizzat kendisinin gördüğünü, bununla ilgili hem … üzerinden hem de mail yolu ile davalı firmaya bildirimde bulunulduğunu, şu anda kime bildirimde bulunduğu hususunun hatırında olmadığını, ismini hatırlayamadığını ama davalı şirket yetkilisi …’un baldızı olduğunu, kendilerine kumaşların bize ait mi değil mi diye dönüş yaptıklarını, sonrasında kumaşların kendilerine ait olmadıkları yönünde dönüş yapıldığını, her ay sonunda iki şirket çalışacaksa bir kısım ödeme yapılması gerektiğini, bakiyenin de devam ettiğini, eğer o şirkette çalışmama kararı alınmışsa bakiyenin kapanması gerektiğini, davalı şirketle 1-1,5 yıl çalışmadıklarını, en son hatırladığı kadarıyla muhasebesel olarak kendilerinin ön ödeme yaptıklarını, kendilerine bakiye borçları olması lazım geldiğini, ellerindeki iplikleri örmeciye verirken sipariş formu düzenlenerek kendilerine numune ile birlikte yolladıklarını sonrasında onların ördüklerini, tüm kumaş örülmeden bir metre kadar örülen kumaşın numunesini tekrar kendilerine gönderdiklerini, kendilerinden onay almadan örme işleminin olmadığını, fakat dava konusu pantolon olarak dikilmesi gereken kumaşlarla ilgili kendilerinden örme onayı alınmaksızın örüldüğünü, tüm kumaş örüldükten sonra kendilerine dönüş yaptıklarını, bu pantolon kumaşları ile ilgili whatsap ve mailden bildirimde bulunduklarını, yüklüce bir miktar olduğunu, net bir rakam söyleyemeyeceğini, pantolon ile ilgili kumaşların kendilerine teslim edildiğini, gelip almalarını söylediklerini ancak şu ana kadar gelip alan olmadığını, o dönemde fason takip elemanı ile bu işi yürütemediklerini, dava konusu kumaşların boyahaneden kendilerine gelir gelmez dava konusu kumaşların boyahaneye gitmeden kendilerine gelmeyeceğini, boyahane ücretinin çalıştığı şirket tarafından karşılandığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı …. beyanında; kendisinin davalı firmada desinatör olarak çalıştığını, davacı firmaya gönderdiği iplikler üzerine kumaş kalitesi ve desenler gönderildiğini, hangisinin çalışılacağına karar verildiğini ve numune onayı alındıktan sonra tüm iplikler üzerinde çalışma yapıldığını, davalı firma ile 2017 yılının sonu ile 2019 yıllarına kadar çalışıldığını, işleyişle numune teyidinin …. Hanım’dan alındığını, … Hanım’ın bizzat kendisi ya da fason takipçileriyle bu işin yürütüldüğünü, kendisine sorulmuş olan pantolon kumaşları ile ilgili karşı tarafın fason takipçisi …. Bey’in … Hanım’dan teyit alması sebebiyle pantolon kumaşlarının teslim alındığını, aynı zamanda davalı firma sahibi olan … Bey’in de baldızı olduğunu, ayıplar hususunda daha çok %90 …. Bey’in ilgilendiğini, o olmadığı zaman kendisinin ilgilendiğini, davacının pantolonlarla ilgili sakat kumaş olduğunu söyleyip reklamasyon gönderildiğini, kendilerinin de İTÜ’den rapor alarak teyit etmeleri gerektiğini söylediklerini, ama gelen bir rapor olmadığını, kumaşların teslim olduktan tam 2 ay sonra reklamasyonun geldiğini, tarihini hatırlamadığını, normal bir makinenin günlük 80 ile 100 kg arasında üretim sağladığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı için Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Talimat ile dinlen …. beyanında; tarihini tam hatırlamamakla birlikte kendisinin 2019 yılı Nisan ve Mayıs ayı olmak üzere toplam 2 aylık sürede … İplik ve Kumaşçılık şirketinde fason takipçisi olarak çalıştığını, çalıştığı süre zarfında şirketin fason işçiliğini …’un yaptığını, şirketin sahibi … Hanım’ın üretilmesini istediği kumaşı ve ürünleri …’a bildirdiğini, …’un istenilen özellikteki kumaşı üretip numune halinde … İplik Şirketine gönderildiğini, … Şirketi numuneyi inceleyip olurunu …’a ilettiğinde …’a sipariş verdiğini, …’un siparişe göre üretime devam edip … Şirketine teslim ettiğini, çalıştığı süre zarfında üretilen mallarda herhangi bir sorun olmadığını, ancak kendisinin ayrıldıktan sonra üretilen mallarda sorun olup olmadığını bilmediğini, … İplik Şirketinin …’un gönderdiği numuneye onay vermeden üretim yapılmadığını, kumaşın onayı alındıktan sonra kumaşın boyahaneye gönderildiğini, hatalı ürünlerin müşterilere gönderilip gönderilmediği hususunda herhangi bir bilgisi olmadığını, kumaşlarda çıkan 3-4 tane hatalı ürün olduğunda müşterinin onu kabul ettiğini, bunun ticari hayatın getirdiği tolerans olduğunu, fazla olursa müşterilerin iade ettiğini, bir toplam 3-5 tane hatanın olduğunu, bu durumdan … Hanım’ın da bilgisi olduğunu, kendisinin çalıştığı sırada elektronik jagarlı kumaş ödürme işinin kilosunun piyasada 3 ile 5 TL arasında olduğunu, kendilerine gelen topları pastal tezgahında açılarak incelenerek incelendiğini, her topun tek tek incelendiğini, eğer çok hata varsa karşı taraf aranarak o topların gerektiğinde iadesinin yapıldığını, iade edilip iade edilmeyeceği husunun karşı tarafla anlaşmaya bağlı olduğunu, pastal firesinin bu olduğunu beyan etmiştir.
İspat yükü üstünde olan davacının taleplerinin teknik yönden incelenmesi gerekliliği üzerine davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. HMK’nun 25 Maddesine göre taraflarca getirme ilkesi benimsenmiştir. Aynı kanunun 324 maddesinde “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorundadır” hükmü amirdir. Davacıya bu konuda kesin süre tanınmış olup verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretleri yatırılmamış olup davacı bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun “dava şartları “ başlıklı 114(1) maddesinin g bendinde “Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması” hükmü bulunmaktadır. HMK’nun 120 maddesine göre;
(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
HMK’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK’nun 115/2 ve 120 maddelerinden ve 30/09/2011 tarihli resmi gazetede yayımlanan HMK gider avansı tarifesinin 1 ve 6 maddelerindeki düzenlemelerden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı mahkemenin sonradan da bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. Bu durum, davanın her aşamasına re’sen gözetilmeis gerekir. Gidera vansıınn yatırılmaması halinde dava usulden reddedilir. Tarafların bazı usuli işlemlerinin belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nun 94 ve davamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masraflar ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak, kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK’da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, bu bağlamda yatırılacak masraf tutarının ne olduğunun net bir şekilde gösterilmesi, davacıya tanınan sürenin yeterli ve elverişli olduğu, süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve bu konuda uyarıldığı anlaşılmaktadır.
17/07/2020 tarihli celsede, davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde taraflarca sunulacak ürünler üzerinde bir mali müşavir, bir tekstil mühendisi ve bir hukukçu bilirkişi ile inceleme yapılmasına karar verildiği, bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkeme veznesine depo edilmesine, aksi takdirde 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 324 maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtar edildiği, duruşmada davacı vekilinin de bulunduğu bilirkişi ücretinin davacı tarafça verilen kesin süre içinde yatırılmadığı, böylelikle davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçtiği görülmüştür.
Dosya içerisindeki delilerle ispat yükü kendisinde bulunan davacının dayandığı bilirkişi incelemesinden vazgeçtiği, tanıklarla maddi alacağını ispatlayamadığı, yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla başkaca da ispata yarar delilde sunmadığından ispatlanamayan davanın reddi yoluna gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İspatlanamayan davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından başlangıçta yatırılan 508,52 TL’den mahsubu ile kalan 454,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan 52,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza