Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/832 E. 2021/480 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/832 Esas
KARAR NO : 2021/480

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafın uluslararası nakliyat ve kargo işi ile uğraştığını, davalı tarafa taşıma hizmeti verildiğini, davalı taraftan alacaklarının olduğunu, alacağın ödenmediğini, davalı tarafa karşı alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, davalının itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, 174.073,27 TL asıl alacak üzerinden takibin ticari avans faizi ile birlikte devamına, davalı tarafın aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili ve görevli mahkeme olmadığını, eksik harcın ikmali için davacı tarafa kesin süre verilmesini, harcın, verilen kesin sürede ikmal edilmemesi durumunda, dava şartlarından olan harcın ikmal edilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, yargı yerinin caiz olup olmadığı, aynı konuda kesin hüküm bulunup bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, kesin yetki kuralının bulunup bulunmadığı gibi hususlar, dava şartlarından olduğundan, bu hususların da ayrıca Sayın Mahkeme’ce resen araştırılmasını ve usule aykırılığın tespiti halinde, dava şartlarının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini; Davacı tarafın, iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olup, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç biri, usul kuralları çerçevesinde, iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını, Davacı ile müvekkilim arasında, dava dilekçesinde iddia edilen hususlar, hiç bir zaman gerçekleşmemiş olup, davacının talepleri, tamamen karşılıksız maddi menfaat temin etmek üzere dile getirildiğini, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı taraf aleyhine %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 11/11/2020 tarihli duruşmasında; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 25/01/2021 tarihli raporda; davacı tarafın 2019, 2020 yıllarına ait ticari defterlerinin incelendiğini, davalı tarafın defter getirmediği ve incelemeye katılmadığı davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinde kendi lehine kayıt yaptığı KDV dahil 174.073,27 TL tutarlı toplam 13 adet fatura kaydının olduğu, faturalara davalı tarafın itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname evrak ya da belgeye rastlanılmadığı, davacı tarafın 2019 2019 yılında BA formları ile davacı tarafa ait 22 adet belgeyi KDV hariç 167.818,00 TL üzerinden beyan ettiği, buna karşılık davacı tarafın BS formları ile karşılaştırma ekranında 26 adet belgeyi KDV hariç 309.664,00 TL üzerinden beyan ettiği, buna karşılık davalı tarafın karşılaştırma ekranında davalı tarafın BA formu üzerinden beyan ettiği, buna karşılık davalı tarafın karşılaştırma ekranında davalı tarafın BA formları 22 adet belgeyi KDV hariç 167.818,00 TL üzerinden beyan ettiği, davacı tarafın davalı tarafa göre 4 adet ve KDV hariç 141.846,00 TL fazla beyanda bulunduğu, davalı tarafın BA formları ile 22 adet belgeyi KDV hariç 167.818,00 TL üzerinden beyan ettiği, buna karşılık davacı tarafın BS formları ile karşılaştırma ekranında 26 adet belgeyi KDV hariç 309.664,00 TL TL üzerinden beyan ettiği, davalı tarafın davacı tarafa göre 4 adet ve KDV hariç 141.846,00 TL eksik beyanda bulunduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde takip tarihi itibariyle 174.073,27 TL alacağının talep edebileceği, davacı tarafın 25/07/2019 tarihi ile 06/08/2019 takip tarihi arasında toplam 1.115,98 TL işlemiş faiz talebinin olduğu, davacı tarafından dosya muhteviyatın sunulan borç ödeme ihtarı isimli belgede 22/07/2019 tarihinin olduğu, 171.759,40 TL alacak bakiyesinin davalıdan talep edildiği, davacı tarafın kaşe ve imzasını olduğu, davalı tarafın unvan bilgilerinin olmakla birlikte imzasının ve kaşesinin belge üzerinde bulunmadığı, davalı tarafa teslim edildiğinin ispatlanamadığı, bu durumda davalı tarafın takip öncesi temerrüde düşürülmediği, takdirin mahkememize bırakılarak 25/07/2019 tarihi ile takip tarihi arasında geçen süre için 1.115,98 TL işlemiş faiz hesaplandığı, davacının takip tarihinden itibaren asıl alacağı işleyecek %19,50 faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisi nedeniyle cari hesap alacağının tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 174.073,27 TL asıl alacak ve 1.115,98 TL faiz olmak üzere toplam 175.189,25 TL’ nin tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu alacak miktarı 174.073,27 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi … ve …’ in hazırlamış olduğu 25/01/2021 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının, icra takibine konu alacaktan kaynaklı 13 adet faturaya dayalı olarak 174.073,74 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan taşıma hizmetine esas hizmetin görüldüğüne yönelik 13 adet faturanın davalı tarafa teslim edildiği ispat edilememiştir. Davalı taraf, icra takibine yapmış olduğu itirazında takibe konu alacak yönünden borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Kural olarak, hizmetin görüldüğünün ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 174.073,27 TL üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Asıl alacağın %20’si olan 34.814,65 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafın yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
-Yasal şartları oluşmayan davalının mal kaçırdığına dair mahkememizce kanaat oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 11.890,94 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 2.096,79 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 9.794,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

– Davacı tarafça sarf edilen toplam 2.147,59 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.752,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 20.486,96 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza