Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/739 E. 2020/162 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/739 Esas
KARAR NO : 2020/162

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 13/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin taraflar arasındaki eser sözleşmesi çerçevesinde davalı … Şirketten toplamda 1.080.324,25 TL tutarında alacaklı olduğunu, davalı şirketin sözleşmeden doğan bir kısım ticari borçlarını ödemek için bir dizi bonoyu ciro yoluyla müvekkili şirkete teslim ettiğini, ancak işbu kısmi alacağa karşılık teslim edilen bono bedellerinin vade tarihlerinde ödenmediği için davalı şirket hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …, …, …., …, …., …., …., …. Esas sayılı dosyaları kapsamında icra takipleri başlatıldığını, zorunlu Arabuluculuk Son Tutanağının sunulduğunu, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığı üzerine çok sayıda haciz konulduğunun tespit edildiğini belirterek İİK 177/1,2.fıkraları ilgili hükümlerinden hareketle davalının iflasına karar verilmesini, İİK.nın 178.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iflas talebinin 166.maddenin ikinci fıkrasındaki usullle ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesine göre konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirildiğini, her ne kadar dava iflas davası olarak açılmış olsa da davacı sözde alacağını tahsile yönelik dava ikame ettiğini, dava dilekçesinde “dava değeri” belirtilmediğini, taraflar arasında münakit sözleşmede yer alan yetki anlaşmasına göre süresi içerisinde yetki itirazında bulunduklarını, davalı ….. İnşaat San. ve Tic. A.Ş. (“GK” veya “Davacı”) 1948 yılında kurulmuş olup Türkiye’nin en köklü inşaat geliştirme faaliyetlerinde bulunan ve en eski aktif kuruluşlarından olduğu, davalı’nın malvarlığı değerinin davacının gerçekte doğru olmamakla birlikte, hayal ürünü bir iddiadan öteye geçmeyen dava konusu sözde alacağının “binlerce” katı olduğunu, davacının davalının taşeronu konumunda olup aralarında muhtelif inşaat işlerine ilişkin sözleşmeler ve bunlara bağlı olarak cari hesap ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasında işlere ilişkin henüz kabul ve cari hesap mutabakati yapılmadığından davacının belirttiği alacak miktarı gerçeği yansıtmadığını, davacının bahsettiği takibe konu kambiyo senetlerinin yetkili hamili veya alacaklısı değildir ve bunları takip yetkisi olmadığını, davacnıın alacaklı olduğundan bahsetmesi mesnetsiz ve kanuna aykırı olduğunu, davalının aciz durumu olmadığını, ödemelerini hiçbir şekilde tatil etmediğini, davanın ispattan vareste olup gerçekleri yansıtmadığını, belirterek öncelikle arabuluculuk süreci mevzuata aykırı yürütülerek davalı ile arabuluculuk süreci ile ilgili irtibata geçilmediğinden dava şartı yokluğu ile davanın açılmamış sayılmasına, ayrıca, HMK 119/1 (d) Maddesi gereği dava dilekçesinde bulunması zorunlu olan “dava değeri” nin dava dilekçesinde bulunmaması sebebiyle HMK 119/2. Maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına, kabul edilmediği takdirde davacı aleyhine tüm tazminat hakları ile davacı yetkilileri aleyhine cezai şikayet haklarımız saklı tutularak, haksız, mesnetsiz ve hukuka açıkça aykırı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava, İİK madde 177. ve devamı maddeleri uyarınca davalının iflasına karar verilmesini istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, şirketin sicil kayıtlarının gönderildiği, şirket muamele merkez adresi itibariyle mahkememizin kesin yetkili olduğu, şirketin sicil kaydının devam ettiği anlaşılmıştır.
Ankara Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğüne, İstanbul …. İcra Müdürlüğüne, İstanbul Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne, Sarıyer Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasınaki uyuşmazlığın; İİK 178.maddeye göre doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı, tespit edilmiştir.
Davacı vekili 09/12/2019 tarihli dilekçesi ile, davayı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 123-( 1 ) ilgili hükmünden hareketle haktan feragat anlamına gelmemek üzere geri aldıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili 06/01/2020 tarihli dilekçesi ile, mahkeme nezdinde görülmekte olan dava dosyasında davacı tarafından Hukuk Muhakemeler Kanunu’nun 123. maddesi gereği davanın geri alındığı beyan edildiğini, Hukuk Muhakemeler Kanunu’nun 123. maddesinde davalının açık rızası ile davacının davasını geri alabileceği düzenlendiğini, bu doğrultuda davacı tarafın davasını geri alma talebine muvafakat ettiklerini, dava yanlarının beyanları doğrultusunda davacı tarafın davayı geri alma talebinin mahkeme tarafından kabulüne ve davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili duruşmadaki beyanında; davasını HMK 123 madde uyarınca geri aldıklarını, yargılama, harç ve gider taleplerinin olmadığın beyan etmiş, beyanını imzasıyla tasdik et miştir. miz yoktur dedi. Beyanı okundu imzası alındı.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; yazılı olarak davanın geri alınmasına muvafkat ettiklerini belirttiklerini, harç ve gider taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekilinin 12.12.2019 havale tarihli dilekçesi ile HMK 123 maddesi uyarınca  davanın geri alınmasına ilişkin talep dilekçesi verdiği, davalı vekilinin  04.02.2019 tarihli dilekçesi ile davanın geri alınması talebine muvafakat verildiği yönünde beyanda bulunduğu ve tarafların bu yöndeki beyanlarını 13/02/2019 tarihli duruşmada da yineledikleri anlaşılmaktadır.
HMK’nın 123.maddesi uyarınca, “davanın geri alınması” halinde davacı dava hakkından feragat etmemekte, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak, şimdilik davayı takip etmeyerek geri almaktadır. Davanın geri alınmasının sonucu olarak dava baştan itibaren açılmamış sayılır ve sonuçları ortadan kalkar. Davanın geri alınabilmesinin koşulları 6100 sayılı HMK’nın 123. maddesinde belirtilmiştir. Anılan madde uyarınca, “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir”. Davalının açık rızası dışında, davayı geri alma yasağı bulunmaktadır. Davalının açık muvafakatinin bulunması halinde ise, davanın esası hakkında bir karar verilmez.
Somut olayda, 6100 sayılı HMK 123 maddesi uyarınca  davacının davasını geri alması ve davalı yanın açık muvafakatinin olması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN ESASI HAKKINDA HMK. 123. MADDESİ UYARINCA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Tarifesi Uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Talep edilmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Talep edilmediğinden yargılama giderlerinin tarafların kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/02/2020
Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip ….
¸