Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/714 E. 2019/1302 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/714 Esas
KARAR NO : 2019/1302

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 30/09/2019
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin , …… Yapı Kooperatifi üyesi olduğunu, kooperatifin 2018 yılı olağan genel kurul toplantısı 19.06.2019 günü yapıldığını, davalı yönetimin, ortaklardan toplanan aidat ve gelirleri keyfi bir şekilde kendi menfaatleri doğrultusunda harcamış olduklarını,  kooperatif yönetiminin bilanço ile gelir gider hesaplarının kabulüne ve yönetim kurulu ile denetim kurulunun ibrasına ilişkin 5. ve 6. maddede alınan kararların iptaline karar verilmesi gerektiğini, genel kurulun 7. maddesinde 2019-2020 yılı bütçesi görüşülmüş ve oy birliği ile kabul edildiği ve yönetime fasıllar arasında aktarma konusunda yönetime oy birliği ile yetki verildiğinin tutanağa yazıldığını kooperatif yönetiminin, üyelerden aidat toplanılmasına ilişkin almış olduğu kararlar ile eşitlik kuralına aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin bağlı bulunduğu blok yönetimi, temizlik, bakım, güvenlik ve onarım gibi genel hizmetleri verdiğini, oylama usulü yönünden hem de yasanın ve ana sözleşmenin amacına aykırı, afaki ve fahiş gider kalemlerinden oluşan bütçenin kabulüne ve fasıllar arasında aktara yapılmasına yönelik genel kurulda alınan 7. nolu kararının iptali gerektiğini, kooperatif yönetimi tarafından, ana sözleşmeye aykırı olarak tasfiye sürecine geçilmediğini, kevcut durum korunarak, kooperatiften haksız kazanç elde edilmek istenildiğini, bu nedenle kooperatifin süresinin uzaltılmasına yönelik alınan kararın iptali gerektiğini belirterek öncelikle huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuk kapsamında bulunup bulunmadığı hakkında karar verilerek davanın esasına geçilmesine, davalı kooperatifin 19.06.209 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan 5,6,7 ve 8 nolu kararların yasaya ve usule aykırı olduğunun tespiti ve kabulü ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından kooperatifin 19/06/2019 tarihli genel kurul’un 5. 6. 7. ve 8. maddelerinin iptali talebi ile huzurdaki dava ikame edildiğini, davacıların söz konusu talebi haksız olup davanın usul ve esas yönünden kabulünün mümkün olmadığını, huzurdaki davanın derdestlik nedeni ile dava şartı yokluğundan, hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmemiş olduğundan ve ayrıca davadan önce yapılan arabuluculuk başvurusu …. ve … adına yapılmış olup huzurdaki dava yalnızca … adına açılmış olduğundan davanın usulden reddi gerektiğini, davacının oylamadan önce dilekçe ile muhalefet koymaları, oylamadan sonra davaya konu maddelere muhaletini tutanağa yazdırmaması nedeniyle muhalefet şerhi Yargıtay kararları ışığında yok hükmünde olduğunu, davacıların iptal davasına ilişkin mahkemece uygun görülecek miktarda teminat yatırması gerektiğini, 19/06/2019 tarihli genel kurul toplantısı usulüne uygun biçimde yapıldığını, kooperatifin amacına ulaşması ve tasfiyesi için süresinin uzatılması ihtiyacı hasıl olduğunu ve bu Genel Kurul’da bu husus müzakere edilerek kooperatif faaliyet süresinin 40 yıl olarak belirlenmesi yönünde oybirliği ile karar alındığını belirterek daha önce aynı davacı tarafından aynı talep ile Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı ile dava açılmış bulunduğundan huzurdaki davanın derdestlik nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine, Kooperatifler Kanunu kapsamında yer alan düzenlemelere uygun şekilde muhalefetlerini tutanağa geçirtmeyen ve dava açma hakları olmayan davacının davasının öncelikle usulden reddine, davanın Kooperatifler Kanunu’nda belirtilen 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmemiş olması nedeni ile reddine, mahkemece kooperatifin 2000’den fazla üyesinin olması ve davacıların haksız olarak açtıkları bu dava nedeniyle zarara uğramaları ihtimalinin olması nedeniyle Kooperatifler Kanunu 53/3. Maddesi uyarınca davacıların mahkemece uygun görülecek bir miktarda teminat yatırmalarına, hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz davanın Esastan Reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava; davalı kooperatifin 19.06.209 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan 5,6,7 ve 8 nolu kararların yasaya ve usule aykırı olup olmadığının tespiti ile iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı kooperatifin 19.06.209 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan 5,6,7 ve 8 nolu kararların yasaya ve usule aykırı olup olmadığının tespiti ile iptali koşullarının bulunup bulunmadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır.

İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …sicil nosunda kayıtlı …. Yapı Kooperatifi’nin sicil adresinin ………. . ….. …..Bina …. …./… olduğu, kooperatifin 23/05/1984 tarihinde kurulduğu, son tescilinin 04/07/2019 tarihinde yapıldığı, yönetim kurulu üyeleri ve yetkililerinin …, …, …, …., …, …,…, …, …, …, İstanbul Ayakkabıcılar Esnaf Sanat Odası oldukları anlaşılmıştır.
Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında davacı ve diğer kooperatif ortağı tarafından aynı gündem maddelerinin iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesinde; aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartları arasında sayılmıştır. Derdest bir davada kesin hüküm oluşturulacak şekilde uyuşmazlık çözümlenebilecek ise ayrı bir dava açılmasında hukuki yarar da yoktur. Derdestlik bu yönüyle hukuki yarar bulunmamasıyla da ilgili olup, özünde unsur olarak hukuki yarar eksikliğini de içerir. Hukuki yarar HMK 114/1-h maddede dava şartı olarak düzenlenmiştir. Hukuki yararın varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumunun, güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. (HGK 2013/22-56 Esas, 2013/734 Karar).
Dava şartı olan derdestliğe konu ve sonraki davanın görülmesine engel derdest bir davadan söz edilebilmesi için aynı konuda açılmış başka bir davanın bulunması yeterli olmayıp esastan inceleme yapılıp taraflar arasındaki uyuşmazlığı kesin hüküm oluşturacak biçimde karar verilebilmesi mümkün olan bir davanın bulunması gerekir. Önce açılan davada, esastan inceleme yapılmasına engel olacak, hukuki yarar gibi bir dava şartı yokluğu halinde, sonra açılan davada esastan inceleme yapılıp hüküm verilmesi mümkündür. Diğer bir deyişle mevcut bir davaya rağmen sonraki davanın açılmasında hukuki yarar var ise, derdestliğe ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğundan da söz edilemez.
Mahkememizce işbu dosya ile derdestlik itirazına konu Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası birlikte değerlendirildiğinde, davacı ve diğer kooperatif ortağı tarafından aynı gündem maddelerinin iptalinin talep edildiği, daha önceden açılmış ve görülmekte olan bir davanın bulunduğu anlaşılmakla davanın HMK madde 114. 1/ı maddesi gereğince derdestlik dava şartı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın HMK madde 114. 1/ı maddesi gereğince DERDESTLİK DAVA ŞARTI nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸