Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/709 E. 2020/1057 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/709 Esas
KARAR NO : 2020/1057

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/10/2015
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan bozma sonrası yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ……. Tarım ve Tekstil Ürün. Paz. A.Ş’de % 48,8 oranında ve 258.749.896 adet paya sahip bulunduğunu, davalı şirketin 29.07.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4, 5 ve 6. gündem maddelerinin kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük/objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 29.07.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara karşı muhalefet şerhinin tutanağa yazıldığını, toplantıda yönetim kurulu başkanı ……’ın ibra oylamasında kardeşi ……. ve kardeşinin karısı …..; yönetim kurulu başkan yardımcısı …….’ın ibra oylamasında eşi ….. ve kardeşi ……, yönetim kurulu başkan yardımcısı …..’ın ibra oylamasında ise eşi …….’ın görümcesi ……’ın oydan yoksun olması gerekmekte olduğu halde divan başkanlığınca genel kurulda kullandıkları oyların geçerli sayılarak …… ve …..’ın ibra edildiklerini, pay sahiplerinin akrabalık bağı haricinde TTK 436/2 maddesi gereğince şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarını, yönetim kurulu üyesi olan ortakların kendileri dışındaki üyeler hakkında oy kullanarak birbirlerini ibra ettiklerini, yönetim kurulu üyeleri arasında kural olarak müteselsil sorumluluğun bulunması nedeniyle üyelerin birbirleri hakkında tarafsız olmaları düşünülemeyeceğinden birbirlerine verilen oylar sonucu alınan ibra kararlarının yok hükmünde olduğunu, gündemin 5.maddesi kapsamında yönetim kurulu üyeleri ve denetçiye ödenecek ücretin belirlenmesine ilişkin oy çokluğu ile alınan karara karşı muhalefet şerhinin genel kurul tutanağının 3.sayfasına derç edildiğini, bu kararda yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılarına yıllık brüt 96.000,- TL, yönetim kurulu üyelerinin her birine yıllık brüt 4.800,- TL huzur hakkı ve denetçiye yıllık brüt 4.800,- TL ödenmesine karar verildiğini, toplamda 3 yönetim kurulu üyesi için yıllık brüt 288.000,- TL ödenmesine ilişkin kararın davalı şirketin mali durumu dikkate alındığında fahiş olduğunu, şirketin 2014 yılı net karı yalnızca 8.822,52 TL olup, söz konusu genel kurulda alınan karar gereği şirketin nakit ihtiyacı gerekçesiyle söz konusu kar payının sahiplerine dağıtılmaksızın oy çokluğu ile davalı şirkette bırakıldığını, huzur hakkı adı altında toplam brüt 288.000,- TL ödenmesine karar verilmesinin örtülü kazanç dağıtımı niteliğinde olduğunu, gündemin 6.maddesinde genel kurulca oy çokluğu ile yönetim kurulu üyelerine TTK.nun 395 ve 396.maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine karar verildiğini, TTK 395 ve 396 maddelerinde yer verilen şirketle işlem yapma ve rekabet izinlerine ilişkin olarak yapılan oylamada yönetim kurulunda yer alan akrabaların birbirine oy vermesinin TTK.nun 436/1 maddesine aykırı olup, yönetim kurulu üyelerinin birbirleriyle hısım akrabalık bağları nedeniyle yapılan oylamada oydan yoksun sayılmaları gerektiği halde oylamaya katılarak ilgili izinlerin kendilerine verilmelerini sağladıklarını ileri sürerek davalı ……. Tarım ve Tekstil Ürün. Paz. A.Ş’nin 29.07.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında 4, 5 ve 6.gündem maddeleri uyarınca alınan kararların açıkça yasa ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle TTK.nun 445.maddesi gereğince iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle TTK.448/son maddesi uyarınca müvekkili şirketin işbu dava nedeniyle uğraması muhtemel zararlarına karşılık davacı tarafından teminat yatırılması gerektiğini, davacı tarafça, müvekkili şirket tarafından usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirilen birçok genel kurul toplantısı akabinde mesnetsiz beyan ve iddialar ile genel kurul kararlarının iptalinin talep edildiğini, bu durumun yaşanan ekonomik kriz de dikkate alındığında müvekkili şirketin kredi kuruluşları, bankalar ve 3.kişiler nezdindeki itibarını olumsuz yönde etkilediğini, davacı beyanlarının aksine alınan kararların usul ve yasaya uygun biçimde alındığını, davacı tarafça her ne kadar …… ile …….’ın kardeş olmaları nedeniyle oy hakkından mahrumiyet bulunduğu yönünde beyan ve iddialarda bulunulmuş ise de, aralarında yan soy hısımlığı bulunan alt soy veya üst soy olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan kardeşlere ilişkin herhangi bir kısıtlama ve düzenlemenin bulunmadığını, ancak davacının her nasılsa ……’a ilişkin oylamada verilen izinde kanunun ilgili maddesinde kardeş ve görümceye ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamasına rağmen ……’ın kardeşinin ve kardeşinin eşinin oylarının geçersiz olduğununun iddia edildiğini, bu iddiaların haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin genel kurul kararının toplantıya katılanların oy çokluğu ile usul ve yasaya uygun olarak alındığını, daha önce davacı tarafından müvekkili şirketin 11.06.2008 tarihinde yapılan 2007 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararlar aleyhine Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası ile açılan davada tüm yönetim kurulu üyelerine verilen izinlerin iptaline ilişkin verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay …… Hukuk Dairesinin kararı ile bozulduğunu, bozmadan sonra mahkemece …… Esas sayılı dosyada yapılan yargılamada yönetim kurulu üyelerine TTK.nun 334 ve 335 maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin alınan kararın sadece yönetim kurulu üyesi ……. yönünden iptaline karar verildiğini, yine davacı tarafından davalı şirketin 26.06.2010 tarihinde yapılan 2009 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemiyle Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyası ile açılan davanın kabulüne ilişkin verilen kararın Yargıtay ……Hukuk Dairesince bozulmasından sonra dosyanın ……. Esas numarasını aldığını ve TTK 334 ve 335 maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin alınan kararın sadece ……. yönünden iptaline karar verildiğini, davacı tarafça dava konusu edilen genel kurul toplantısında alınan bir diğer kararın yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olduğunu, TTK.nun 436 maddesindeki yoksunluk halinin gerçekleşmesi için gündem maddesinin pay sahibi veya eşi veya usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe yahut davaya dair olması gerektiğini, oysa yönetim kurulu üyelerinin ibrasının “şahsi bir iş” olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, davacının beyan ve iddialarının aksine söz konusu yasa hükmünün yönetim kurulu üyelerinin ibrası konusunda oy hakkından yoksunluk hali olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının iptalini talep ettiği bir genel kurul kararının ise yönetim kurulu üyelerine ve denetçiye huzur hakkı verilmesine ilişkin 5 nolu gündem maddesi uyarınca alınan karar olduğunu, davacının her ne kadar şirket genel kurulu tarafından belirlenen huzur hakkı miktarının yüksek olduğu ve sair hususlarda birtakım mesnetsiz beyanlarda bulunulmuşsa da bu hususun tamamıyla şirket ve genel kurulunun takdirinde olduğunu, alınan kararın oylama yapılmak suretiyle usul ve yasaya uygun olarak alındığını belirterek fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile TTK.nun 448/son maddesi uyarınca müvekkili şirketin uğraması kuvvetle muhtemel zararlara karşılık davacı tarafça teminat yatırılmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; TTK 446.madde ve davamı uyarınca davalı şirketin 29/07/2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4,5 ve 6 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sicil kayıtları, davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, gündem, hazirun cetveli, yönetim kurulu ve denetim raporları, bilanço ve gelir tablosu getirtilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Davalı vekilinin davacıdan teminat alınmasına yönelik talebi dosya kapsamına göre mahkememizce reddedilmiştir.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde şirketler konusunda uzman ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan kurula inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Doç. Dr……., Yrd. Doç. Dr……, mali müşavir ……. tarafından düzenlenen 28/09/2016 tarihli raporda özetle; 4 nolu gündem maddesi bakımından denetçi …….’un ibrasına ilişkin kısım yönünden iptal koşullarının oluşmadığı, ancak yönetim kurulu üyeleri …… ve …..’ın ibra edilmelerine ilişkin kısmının TTK’nun 436/2 maddesine aykırılık dolayısıyla iptali gerektiği, 5 nolu gündem maddesi bakımından yönetim kurulu üyelerine ve denetçiye ödenmesine karar verilen ücretlerin objektif iyi niyet kurallarına aykırılık dolayısıyla iptali koşulunun oluştuğu, 6 nolu gündem maddesi bakımından ise iptal koşullarının oluşmadığı mütalaa olunmuştur.
ÖNCEKİ HÜKÜM:
Mahkememizin 29/12/2016 tarihli …….. Esas, ……… Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne, a) Davalı şirketin 29/07/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan (4) nolu kararın yönetim kurulu üyeleri …… ve …..’ın ibra edilmelerine ilişkin kısmının yoklukla malul olduğunun tespiti ile iptaline, b) (4) nolu kararın denetçi …….’un ibrasına ilişkin kısmının iptali talebinin reddine, c) (5) nolu kararın iptaline, d) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi …..’a TTK.’nun 395 ve 396.maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin kısmının yokluk sebebiyle iptaline, e) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi ……’la ilgili kısmının iptali talebinin reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nin 12/07/2017 tarihli …… Esas, …… Karar sayılı kararı ile, “Davacı vekilince mahkemece kurulan hükümde, Denetçi …….’un da ibra edilmesine ilişkin 4.nolu karar kısmının iptali talebinin reddine dair hüküm kurulduğunu, oysa dava dilekçesinde denetçinin ibrasına ilişkin 4. nolu kararın bu kısmına yönelik iptal talep ve davalarının olmamasına rağmen hüküm kuruldu ileri sürülmüştür. Dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmında açıkça ……. Şirketinin 29/07/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı genel kurul toplantısında 4,5,6. gündem maddeleri uyarınca alınan kararların TTK 445 maddesi uyarınca iptallerine karar verilmesinin istendiği anlaşılmakla; ve 4. nolu gündem maddesi ile alınan kararda denetçi ibrası da yer almakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Yine davacı vekilince 6. nolu genel kurul kararının …….. yönünden de iptali gerektiği ileri sürülerek hüküm bu yönüyle istinaf edilmekle; TTK 436/1 maddesinde “pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu” açık düzenlemesi ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi kapsamında bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe tayin eder” ve HMK 146 maddesindeki “Mahkeme, taraflarca gösterilmiş olan delillerin incelenmesinden sonra, davanın muhakeme ve hüküm için yeterli derecede aydınlandığını anlarsa, tahkikatın bittiğini kendilerine bildirir.” düzenlemesi de gözetildiğinde; davalı vekilince ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna itirazları karşılanmaksızın ve bu surette eksik inceleme ile karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Davalı vekilinin dava konusu 4,5 nolu kararların iptali ve yine 6 nolu genel kurul kararının yönetim kurulu üyesi ….. yönünden iptaline yönelik istinaf nedenin değerlendirilmesinde; dosyada yer alan tarafların yakınlık derecesini gösterir nufus kayıtları, genel kurul hazurun cetveli, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında İlk Derece Mahkemesince TTK 445 ve TTK 436 maddesindeki yasal düzenlemeye göre kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca her iki taraf vekilinini istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak traf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verildiği, bu defa İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin 12/07/2017 tarihli …… Esas,…… Karar sayılı kararının taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2019 tarihli, …… Esas, …… Karar sayılı kararı ile,
“Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Dava, davalı şirketin 29.7.2015 tarihli, 2014 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 4, 5 ve 6 no’lu gündem maddelerinin iptali istemine ilişkindir. Dava konusu genel kurul toplantısının 5 no’lu gündem maddesi ile, yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılarının her birine yıllık/brüt 96.000,00 TL ve yönetim kurulu üyelerinin her birine yıllık brüt 6.000,00 TL, denetçiye yıllık brüt 6.000,00 TL ücret ödenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan bilirkişi raporunda, kararın yasaya ve şirket esas sözleşmesine aykırılık teşkil etmemekle birlikte objektif iyiniyet kuralları bakımından da bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, davalı şirketin 2014 yılında oluşan 8.822,52 TL’lik kârının şirket karlılığının sürdürülebilmesi ve kredilerinin azaltılabilmesi amacıyla şirket bünyesinde tutulmasına karar verilen bir genel kurulda davalı şirket yönetim kurulu üyelerine ödenmesi kabul edilen ücretlerin pay sahipleri arasında eşitsizlik yarattığı, çoğunluğun gücünü kötüye kullanarak azlığın menfaatlerinin ihlaline yol açtığı zira, bu yolla çoğunluğu elinde bulunduran ve aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin kârın dağıtılmaması kararından etkilenmediği, yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahiplerine nazaran kendilerini daha avantajlı konuma getirdikleri bu durumun objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu belirtilmiş, ilk derece ve istinaf mahkemesince de anılan görüş benimsenerek hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
Ancak, huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi, aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise, şirketin mali yapısı, bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulu ve denetçilerin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yönetici ve denetçilerin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip, şirketin kapasitesi gözetilerek aynı sektörde faaliyet gösteren benzer büyüklükteki emsal şirketlerin yaptıkları ödemeler de nazara alınıp, bilirkişi incelemesi ile açıklanan şekilde araştırma ve değerlendirme yapılarak tespit edilmesi ve bunlara kıyasla bir kanaat oluşturulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiş, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,” karar verilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA:
Davacı vekili bozma kararına direnilmesini, davalı vekili bozma kararına uyulmasını istemiştir.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2019 tarihli, …… Esas, ……. Karar sayılı kararına uyulmasına karar verilerek; davalı şirketle aynı sektörde faaliyet gösteren benzer büyüklükteki emsal şirketlerin isimlerinin bildirilmesi için davacı vekilince süresi içerisinde 02/01/2020 tarihli beyan dilekçesi sunulmuş, bozma ilamı kapsamında; şirketlerin yaptıkları huzur hakkı ile ilgili ödemelerin sorulmasına, cevap geldikten sonra dosyanın günsüz olarak bilirkişiye heyetine tevdii ilie Uyulmasına karar verilen Yargıtay Bozma İlamında belirlenen hususlarda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, Yrd. Doç. Dr. ……., SMM bağımsız denetçi ……. ve Prof. Dr. ……. tarafından tanzim edilen 28/05/2020 tarihli raporda; gerek ek rapor kapsamında davalı şirket defterleri üzerinde gerçekleştirilen incelemeler gerekse dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden ……’a 2015 yılında 32.000.00TL huzur hakkı ödendiği huzur hakkından feragat eden diğer üyelere ise ödeme yapılmadığı, her ne kadar davalı şirketin 2102 ve 2013 yıllarına ait genel kurullarında yöentim kurulu başkan ve yardımcısına aynı tutarda ücret ödenmesine karar verilmiş ise de şirketin mali verileri bu yıllarda elde ettiği kar ve zararı dikkate alındığında şirkette ortak ve yönetici konumunda olanların eşitsizliğe yol açacak şekilde yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine karar verilmiş olmasının pay sahipleri arasında eşitsizlik yarattığı, bu yolla çoğunluğun gücünü kötüye kullanarak azlığın menfaatlerinin ihlaline yol açtığı, böylece çoğunluğu elinde bulunduran ve aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri karın dağıtılmaması kararından etkilenmemekte, hatta şirket kar elde etmediği zaman dahi yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahiplerine nazaran kendilerini daha avantajlı konuma getirdikleri, her ne kadar 2015 yılı bakımından davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden …… hariç diğer üyelere ödeme yapılmadığı, bu üyelerin haklarından feragat ettikleri beyan edilmişse de bu durum alınan kararın objektif iyi niyet kuralına aykırı olduğu ve bu nedenle iptal edilebileceği gerçeğini değiştirmediği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Yargıtay Bozma ilamı kapsamında emsal mahkeme dosyaları incelenerek ve huzur hakkı konusunda emsal şirketlerden re’sen araştırma yapılarak davaya konu 5 Nolu Genel Kurul kararına göre huzur hakkı ücretlerinin şirketin mali yapısı, benzer şirketlerden emsal ücretler ,yönetim kurulu denetçilerin harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak Yargıtay bozma ilamı kapsamında denetime elverişli gerekçeli rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş, 18/11/2020 tarihli raporda; davalı tarafından ibraz edilen 2012-2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin davalı yanın lehine delil niteliğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, yanlar arasında, davacı tarafından davalıya muhtelif peyzaj ve bahçe malzemeleri, araç kiralama hizmeti, kullanma suyu gibi değişik kalemlerde mal ve hizmet verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davalı şirketin 31.12.2012 itibarı ile 16.260.308,38 TL Net Satış Tutarı karşılığında 85.306,09 TL kar elde ettiği, Özkaynaklarının 4.367.513,57 TL, Sermayesinin 5.300.00,00 TL, olduğu Sermayesinin (-)932.486,43 TL Özkaynaklarında korunamadığı ve dönemde %1 oranında kar elde ettiği , davalı şirketin 31.12.2013 itibarı ile 18.612.183,71 TL Net Satış Tutarı karşılığında (-) 151.611,37 TL zarar raporladığı, Özkaynaklarının 4.215.902,20 TL, Sermayesinin 5.300.00,00 TL, olduğu Sermayesinin (-)1.084.097,8 TL Özkaynaklarında korunamadığı ve dönemde % 1 oranında yaklaşık zarar elde ettiği , 31.12.2014 itibarı ile 19.355.028,21 TL Net Satış Tutarı karşılığında 8.222,52 TL kar raporladığı, Özkaynaklarının 4.224.724,72 TL, Sermayesinin 5.300.00,00 TL, olduğu Sermayesinin (-)1.075.275,28 TL Özkaynaklarında korunamadığı ve dönemde % 1 oranında kar raporlandığı , davalı şirketin 29.07.2015 Tarihli Genel Kurul toplantısı kararında yer alan Huzur Hakkı Ödemeleri toplamı (Yönetim Kurulu Başkan ve Başkan Yardımcısı (96.000,00TL *2) 192.000,00 TL + Y.Kurulu Üyesi 6.000 olmak üzere 198.000,00 TL Maliyeti bulunduğu, 31.12.2015 itibarı ile 21.712.085,31 TL Net Satış Tutarı karşılığında 168.949,51 TL kar raporladığı, Özkaynaklarının 4.393.674,23 TL, Sermayesinin 5.300.00,00 TL, olduğu Sermayesinin (-)906.325,77 TL Özkaynaklarında korunamadığı ve dönemde % 1 oranında kar raporlandığı , Şirket Yönetim Kurulu üyelerine ödenmesi karar verilen toplam 198.000,00 TL tutarın 31.12.2015 itibarı ile Şirket Net karı olan 168. 949,51 TL ‘sı ile karşılaştırıldığında Şirketin bu maliyet karşısında zarar edeceği diğer bir ifade ile Şirketin Mali yapısının 31.12.2015 itibarı ile 198.000,00 TL Huzur hakkı ödemesine uygun olmadığı, yapılan huzur hakkı ödemelerinin Şirket Mali Yapısına uygun olması gerektiği, Ödemelerin borçlanma /yabancı kaynak yolu yerine öz kaynaklarla yapılabileceği ve Şirketlerin Sermaye büyüklüklerine göre ödeme tutarlarına karar verilmesi gerektiğinden hareketle yukarıdaki tabloda da özetlendiği üzere İncelenen Emsal Şirketlerin Sermayelerine kıyasen ödedikleri Huzur Hakkı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ücretleri karşılaştırıldığı, davalı şirketin sermayesi 5.300.000,00 TL olup , anılan Genel Kurulu kararı ile ödenmesine karar verilen Yönetim Kurulu üyelerinin aylık 500,00 TL/Yıllık 6.000,00 TL ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Yardımcına ödenecek ücretinin Aylık 16.000,00 TL/Yıllık 192.000,00 TL tutarların Sermayesine oranının emsallerine göre yüksek olduğu, diğer taraftan Sermayeye oran yapılmadığı takdirde de Emsallerine kıyasen Genel Kurur Kararı ile ödenmesine karar verilen Huzur Hakkı ücretlerinin, emsallerine kıyasen yüksek olduğu ve aynı zamanda söz konusu maliyetin Şirketin 31.12.2015 tarih itibarı ile mali yapısına uygun olmadığı, diğer taraftan, Huzur Hakkı alan ortaklar, kendilerine şirketin mali yapısına uymayan yüksek miktarda ücrcet tayin ederken, Huzur hakkı almayan ortağın yıl sonunda alacağı kâr payını da önemli oranda azaltmış olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Alınan ek ve kök raporlar, bozma sonrası yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yargıtay bozması sonrasında yargılama sadece Davalı şirketin 29/07/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan (5) nolu gündem maddesi kapsamında sürdürülmüş olup bozma sonrası alınan raporlar toplanan delillere göre dava konusu genel kurul toplantısının 5 no’lu gündem maddesi ile, yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılarının her birine yıllık/brüt 96.000,00 TL ve yönetim kurulu üyelerinin her birine yıllık brüt 6.000,00 TL, denetçiye yıllık brüt 6.000,00 TL ücret ödenmesine oy çokluğu ile karar verilmiş olup bu huzur hakkı ücretlerinin şirketin mali yapısı, bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulu ve denetçilerin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olması gerektiği yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yönetici ve denetçilerin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmekte olup mahkememizce bozma ilamı kapsamında davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip, şirketin kapasitesi gözetilerek aynı sektörde faaliyet gösteren benzer büyüklükteki emsal şirketlerin yaptıkları ödemeler de nazara alınıp, bilirkişi incelemesi ile bunlara kıyasla bir kanaat oluşturulması bakımından iki kez rapor alınmış ve emsal şirketlere müzekkere yazılmış ve son bilirkişi tarafından da araştırma yoluyla resen alınan veriler ışında 31.12.2015 itibarı ile 198.000,00 TL Huzur hakkı miktarı diğer yıllarla karşılaştırılmış olup buna göre 2016 tarihli Genel kurulda yıllık brüt 96000 TL olduğu görülmüş ve bu karar için açılan iptal davası Bakırköy …… ATM’de görülen dosyada iptal talebi şirketin yapısı ve benzer nitelikli ücretler dikkate alınaraka red edilmiştir. Ancak her iki genel kurulda alınan ücret miktarları karşılaştırıldığında iş bu davaya konu ücretleri iki katına çıktığı dikkate alındığında şirket yönetim kurulu üyelerine ödenmesi karar verilen toplam 198.000,00 TL tutarın 31.12.2015 itibarı ile Şirket Net karı olan 168. 949,51 TL ‘sı ile karşılaştırıldığında Şirketin bu maliyet karşısında zarar edeceği diğer bir ifade ile Şirketin Mali yapısının 31.12.2015 itibarı ile 198.000,00 TL Huzur hakkı ödemesine uygun olmadığı, yapılan huzur hakkı ödemelerinin Şirket Mali Yapısına uygun olması gerektiği, Ödemelerin borçlanma /yabancı kaynak yolu yerine öz kaynaklarla yapılabileceği ve Şirketlerin Sermaye büyüklüklerine göre ödeme tutarlarına karar verilmesi gerektiğinden hareketle yukarıdaki tabloda da özetlendiği üzere İncelenen Emsal Şirketlerin Sermayelerine kıyasen ödedikleri Huzur Hakkı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ücretleri karşılaştırıldığı, davalı şirketin sermayesi 5.300.000,00 TL olup , anılan Genel Kurulu kararı ile ödenmesine karar verilen Yönetim Kurulu üyelerinin aylık 500,00 TL/Yıllık 6.000,00 TL ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Yardımcına ödenecek ücretinin Aylık 16.000,00 TL/Yıllık 192.000,00 TL tutarların Sermayesine oranının emsallerine göre yüksek olduğu, diğer taraftan Sermayeye oran yapılmadığı takdirde de Emsallerine kıyasen Genel Kurur Kararı ile ödenmesine karar verilen Huzur Hakkı ücretlerinin, emsallerine kıyasen yüksek olduğu ve aynı zamanda söz konusu maliyetin Şirketin 31.12.2015 tarih itibarı ile mali yapısına uygun olmadığı, diğer taraftan, Huzur Hakkı alan ortaklar, kendilerine şirketin mali yapısına uymayan yüksek miktarda ücrcet tayin ederken, Huzur hakkı almayan ortağın yıl sonunda alacağı kâr payını da önemli oranda azaltmış olduğu dikkate alınarak önceki hüküm gibi talebin kabulü ile 5 no.lu gündem maddesinin iptaline karar verilerek diğer gündem maddeleri bakımından Yargıtay’ca itirazlar red ediliğinden sonuç olarak önceki hükümdeki gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile, a) Davalı şirketin 29/07/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan (4) nolu kararın yönetim kurulu üyeleri …… ve …..’ın ibra edilmelerine ilişkin kısmının yoklukla malul olduğunun tespitine, b) (4) nolu kararın denetçi …….’un ibrasına ilişkin kısmının iptali talebinin reddine, c) Gündemin (5) nolu kararı ile ilgili talebin kabulü ile 5 no.lu gündem maddesinin iptaline, d) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi …..’a TTK.’nun 395 ve 396.maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin yoklukla malül olduğunun tespitine, e) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi ……’la ilgili kısmının iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
a) Davalı şirketin 29/07/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan (4) nolu kararın yönetim kurulu üyeleri …… ve …..’ın ibra edilmelerine ilişkin kısmının yoklukla malul olduğunun tespitine,
b) (4) nolu kararın denetçi …….’un ibrasına ilişkin kısmının iptali talebinin reddine,
c) Gündemin (5) nolu kararı ile ilgili talebin kabulü ile 5 no.lu gündem maddesinin iptaline,
d) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi …..’a TTK.’nun 395 ve 396.maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin yoklukla malül olduğunun tespitine,
e) (6) nolu kararın yönetim kurulu üyesi ……’la ilgili kısmının iptali talebinin reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubuna, bakiye 26,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davanın kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacının reddedilen talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 94,- TL tebligat, 26,80 TL müzekkere ve 4.250,00- TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.426,20 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 2.950,80,- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan bir tebligat giderinden oluşan 74,50,- TL yargılama giderinin davanın red oranı dikkate alınarak takdiren 24,80 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2020

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza