Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/676 E. 2019/1303 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/676 Esas
KARAR NO : 2019/1303

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; huzurdaki dava ile geçersizliğinin tespiti talep edilen hisse devir sözleşmeleri ile devredilen …., …., …., … Ortaklığımdaki hisselerinin, dava süresince davalılar tarafından dava dışr 3, kişilere devredilmesi halinde, müvekkilin dava açmakla elde etmeye çalıştığı hukuki menfaatin elde edilmesi oldukça güç hale geleceğinden; öncelikle ve ivedilikle dava konusu hisselerin dava dışı 3. kişilere devrini önlemek amacıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir karan verilmesine ve bu kararın davalılara derhâl bildirilmesine, yine öncelikle davanın “… Cad No; …. …. …. / …. adresinde mukim Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve “…. Mah. …, No…. …/….’’ adresinde mukim … İnşaat Tur, San. Ve Tic. A.Ş ve …. Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic. A.Ş Yönetim Kurullarına (Kayyım Heyetleri) ihbar edilmesine, Değerli Mah kemen izce bu talebimiz uygun görülmez İse, kayyım heyeti tarafından TMSF Fon Kurulu nun 07.06.2018 tarih ve … sayılı kararından sonra akdedilen … İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …. Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait … Ortaklığı ve …. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük1’ halinin bulunması ve yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 391/1 -(b) maddesi kapsamında “anonim şirketin temel yapısına uymayan ve sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen” ve yine TTK’nın 408/2-(f) maddesi kapsamında şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkisi kapsamında bulunan “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışTna karar vermek yetkisinin şirket yönetim kurutunu teşkil eden kayyım heyeti tarafından kullanılması ve uygulanması nedeniyle TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, …. İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve … Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespit kararı sonucuna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava;TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile …. İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve …. Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespiti istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı …. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ….Kısım Mah. …. Cad. No:…. …./…./İstanbul sicil adresinde kayıtlı olduğu, 52.000.000,00 TL sermaye ile 09/02/1998 tarihinde kurulduğu, mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Büyükçekmece …. Noterliğine, İstanbul ….Sulh Ceza Hakimliğine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, Beyoğlu …. Noterliğine yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır.
İhbar olunan Tasarraf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon) vekili beyan dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davacının kesin hükümsüzlük iddiasının gerçeği yansıtmadığını, adi ortaklıktaki pay devrinin zorunlu olarak üstelik daha iyi şartlarda yapıldığını, adi ortaklıktaki hisselerin devrinin şirket yönetim kurulunun kararı ve bu yöndeki taleplerin incelenmesi neticesinde fon kurulu tarafından uygun bulunduğunu ve izin verildiğini, adi ortaklıkta pay defterinin bulunmadığnıı belirterek ihbar olunan sıfatıyla davanın öncelikle yargı yolu yönünden kabul edilmediği taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiş, dilekçe ekinde 21/12/2018 tarihli …. karar sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulu Kararı ibraz edilmiştir.
Mahkememizce dava şartları bakımından yapılan incelemede ; davacı TMSF Fon Kurulu nun 07.06.2018 tarih ve …. sayılı kararından sonra akdedilen … İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …. Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait … Ortaklığı ve …. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük ” hali bulunması sebebiyle işlemin butlanınla malul olduğunun tespitini talep etmiş ise de esasen dava konusu hisse devir işlemlerinin her ne kadar kayyım temsilcisi olan şirket yöneticileri tarafından yapılmış ise de söz konusu hisse devir işleminin dayanağının 21/12/2018 tarih ve …. sayılı Fon Kurulu kararına dayalıdır.
Dava konusu hisse devir işleminin dayanağı 21.12.2018 tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararıdır. Kararda . … İnşaat San. ve Tic. A.Ş., …. İnşaat Yapı A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş. tarafından önerge ekinde sunulan taşınmazların …. İnşaat Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve …. Gayrimenkul ve Tic. Yat. San.Tic.A.Ş. ne devredilmesi karşılığında …. İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve …. Gayrimenkul ve Tic. Yak San. Tic. A.Ş.ne ait; …. Adi Ortaklığındaki %40 oranındaki, …. A VM A.Ş. deki %22,50 oranındaki hisselerin (…. İnşaat Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve … Gayrimenkul ve Tic. Yat San. Tic. A.Ş.nin …. Projesinde sahip oldukları hisselerin) …. İnşaat San. ve Tic.A.Ş. ve …. İnş. Yapı A.Ş.ne devredilmesi hususunda Şirketlerin Yönetim Kurullarına izin verilmesine karar verilmiştir.” denilmektedir.
Fon Kurulu kararı olmaksızın hisse devir sözleşmesinin imzalanmasının hukuken mümkün olmadığı dikkate alındığında ortada hukuken geçerli bir fon kurulu kararı olduğu sürece bu işlemin geçersizliği hususu fon kurulu kararının akibetine bağlı olup dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar devirlerin geçersizliğini talep etmiş ise de bu devirler şirket yöneticileri tarafından kayyım adına işlem tesis edilmiştir. Esasen şirketin yönetimi Fon olup, genel kurul yetkileri de 694 sayılı KHK’da belirtildiği üzere müvekkil Fon’da dır. Müvekkil Fon ise yetki ve görevleri 5411 sayılı kanunla belirlenmiş olan bir kamu kurumudur. Fon Kurulu 5411 sayılı Kanunun 112, Maddesinde belirtildiği üzere Fonun karar ve en yetkili organıdır. Fon Kurulunun almış olduğu kararlar idare hukuku çerçevesinde idari yargının denetimine tabidir.
5411 sayılı Bankacılık Kanununun “Fonun kuruluş ve bağımsızlığı” başlıklı 111. Maddesi;
“…Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kurulmuştur. Fon görevini yaparken bağımsızdır. Fonun kararları yerindelik denetimine tabi tutulamaz… ” hükmü ile Kurumun kamu tüzel kişiliğini haiz ve idari nitelikte bir Kurum olduğu açıkça Kanun ile düzenlenmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununda belirtilen görevlerin yanısıra OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lara istinaden el konulan şirketlerde kayyımlık görevini de ifa eden bir kamu tüzel kişisi olduğu açıktır. Davacının geçersizliğini talep ettiği devri işlemleri OHAL kapsamında yapılmış olup 686 sayılı KHK’daki “muvazaalı devir başlıklı” 4. maddesine dayandırmaktadır. Söz konusu hüküm “4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak soruşturmanın başladığı tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılır denmiş olup davaya konu devir işlemelerini fon kurulu kararına dayalı olarak Yönetim kurulu tarafından bu idari işleme dayanak gösterilerek yapmış olup ortakların yaptıkları işlem olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olay bakımından öncelikle bu idari işlemin geçerliliği tartışılması gerektiğinden davanın esasen fon kurulu kararının gerçerliliği tartışmasına dayalı olduğu ve hukuki sebebin nitelendirilmesi hakim ait olduğu da dikkate alındığında söz konusu Fon Kurulu karan olmaksızın dava konusu işlemin yapılması mümkün olayıp. Fon Kurulunun kamu gücüne dayalı olarak tek taraflı aldığı karar idari bir işlem olup Hisse devir işleminin dayanağı bu idari işlemdir. Dolayısı ile işbu davanın görülme yeri İDARÎ YARGI’dır. .İdare hukuk kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümü idari yargının görev alanında bulunmaktadır. Yukarıda alıntılanan 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılcağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bu kapsamda aldığı 07.06.2018 tarih ve …. sayılı kararın idari işlem olduğu dikkate alındığında tek taraflı aldığı karar idari bir işlem olup Hisse devir işleminin dayanağı bu idari işlemdir. Dolayısı ile işbu davanın görülme yeri İDARÎ YARGI olduğundan dava atları bakımından görev-yargı yolu hususu kamu düzeni ile ilgili olduğundan görevi gereği mahkemeizce kendiliğinden gözönünde tutulması gerektiğinden davanın mahkemece yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114 ve 115/b maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114 ve 115 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere huzurda bulunan davacı vekili ile ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …
¸
Üye ….
¸
Üye ….
¸
Katip …
¸