Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/672 E. 2022/1153 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/672 Esas
KARAR NO : 2022/1153 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alanında yetkin ve deneyimli televizyon program yapımcısı olduğunu, davalının talebi ve taraflar arasında varılan anlaşma ile müvekkili şirket tarafından hazırlanan …’in sunuculuğunu yaptığı … isimli …. içerikli TV programının 142 yeni bölüm olarak hazırlandığını, davalıya teslim edildiğini ve bugüne kadar programın davalının sahibi olduğu … isimli televizyon kanalında 142 bölüm olarak yayınlandığını, televizyon programı yapımının maliyetli bir iş olup, programın başta seyahat, yolculuk, konaklama bedelleri, vize ve seyahat işlem masrafları, sunucu ücreti, kameraman, asistan, kurgu (montaj) vb. masraflarla işbu dava konusu programın maliyetinin davalının müvekkili şirkete ödemesi gereken bölüm başı (1 bölüm için) ücret 40.000 TL (Kırk bin Türk Lirası )+KDV olduğunu, televizyon ve yayıncılık sektöründeki bütçeler dikkate alındığında bölüm başına müvekkili şirket tarafından davalıdan talep edilen tutarın oldukça makul hatta düşük bir ücret olduğunu, program içinde yapılan advertorial reklamlardan, sponsorluklardan kaynaklı müvekkilinin alacakları ile ayrıca programın isim ve marka hakkı ve format hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu, buna ilişkin FSEK kapsamında müvekkili şirketin yasal haklarının saklı olduğunu, gerek taraflar arasındaki tanışıklık ve iş ilişkisinin getirdiği müvekkili şirketten kaynaklı hoşgörü ve gerekse müvekkilinin iyi niyeti gereğince müvekkili şirketin bugüne kadar alacaklarının ödenmesi konusunda davalı TV kanalına fazlasıyla zaman tanındığını, iyi niyet gösterildiğini, taraflar arasında varılan şifai anlaşma neticesinde müvekkili şirketin programın haftalık yayın takvimini aksatmaksızın 142 bölüm program bantlarının yayına hazır şekilde çektiğini ve davalı kanala teslim ettiğini, davalı kanalın dava konusu programı tekrar yayınları hariç 142 yeni bölüm olarak … logolu TV kanalında (ve bağlı sosyal medya hesaplarında) yayınladığını, davalı programın kendisine hazır şekilde teslimi ile hem yayın kuşak ve zamanını yeni bir program ve bölümleri ile oluşturduğunu ve de programın yayını sırasında reklam aralıklarında reklamlar yayınlayarak ve … Anonim Ortaklığı ve …. Anonim Şirketi ile sponsorluk anlaşmaları yaparak ciddi gelirler elde ettiğini, dava konusu, … isimli TV programının 142 yeni bölümün tüm masraf ve maliyetinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, televizyon/yayıncılık sektöründe program bütçe maliyetlerinin çok daha yüksek olmasına rağmen müvekkili şirketin davalı kanaldan bölüm başına 40.000 TL* KDV gibi oldukça makul bir ödeme talep etmiş olmasına rağmen davalı kanalın müvekkiline olan borçlarını ödemediğini, 142 yeni bölüm için( 142 Bölüm X 40.000,00 TL 5.680.000,00 TL) müvekkilinin alacağı toplam tutarın 5.680,000+ KDV olduğunu, ancak davalı yanın müvekkili şirkete olan borçlarını ödemekten kaçınması, müvekkili şirketin ödeme taleplerini kabul etmemesi ve de taraflar arasında alacak miktarı konusunda ihtilaf mevcut olması, iş bu dava kapsamında müvekkili şirkettin net alacak miktarının bilirkişi incelemesi ve bilirkişi raporu neticesinde netleşecek olması sebebi ile işbu davanın hukuki niteliği itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olmakla, davanın kısmı talepli olarak 25.000,00 TL harca esas bedel üzerinden ikame edildiğini bildirerek, fazlaya dair müvekkili şirketin davalıdan tüm hak ve alacaklarını saklı tutularak, şimdilik 25.000,00 TL müvekkili şirket alacağının işbu dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont (ticari) faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; talep edilen alacakların dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığını, davacı ile müvekkili arasında karşı yanın iddia ettiği şekilde bir anlaşmanın mevcut olmadığını, davacı tarafın dilekçesinde yer verdiği hususlar arasında gerçek olan tek şeyin müvekkiline ait televizyon kanalında ” … ” isimli programın yayınlanmış olması olduğunu, davacı tarafın iş bu programın 142 bölüm olarak yayınlandığını iddia etmiş ise de öncelikle program sayısına ilişkin iddiasını ispat etmek durumunda olduğunu, bahse konu programın sunuculuğunu davacı firmanın sahibi olan ….’in eşi …’in yaptığını, …’in bir seyahat programı hazırlama düşünceleri olduğunu, ancak bu programı ülke genelinde yayınlayabilecek ve geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayacak bir televizyon kuruluşuna ihtiyaç duyduklarını, bugüne kadar bu hayallerini gerçekleştirme noktasında çaldıkları tüm kapıların üzerilerine kapandığını vs. dile getirerek hazırlayacakları programı uzun uğraşlar sonucunda müvekkiline ait televizyon kanalında yayınlanma başarısını elde ettiklerini, davacı tarafın müvekkiline ait TV kanalında 142 bölüm programlarının yayınlandığını ileri sürdüğünü, ileri sürülen program adedi ve programların yayın aralığı düşünüldüğünde 3-4 yıllık bir süre zarfında davacı tarafın hiçbir bedel almaksızın faaliyet göstermesinin mümkün olamayacağını, bu durumun ticari hayatın tüm gerçeklerine aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki anlaşmanın davacının hazırlayacağı programların ücretsiz olarak “….” kanalında yayınlanması, bu sayede davacı yanın elde edeceği tanıtım bedelinin taraflar arasında %30’u program yapımcısı, %70’i televizyon kanalına kalacak şekilde paylaştırılması olduğunu, sektör hakkında bilgi sahibi olan herkesin de bileceği üzere benzer türdeki programların tamamı için bu şekilde anlaşmaların geçerliliği olduğunu, bu durumun mahkemece görevlendirilen bilirkişi marifeti ile ortaya çıkacağını, davacının ticari defterlerinde dahi alacak kaydının olmadığını, davacının elde ettiği gelirlerden müvekkilinin hakkettiği payın bugüne kadar ödenmediğini, davacının hazırladığı bu programlardan tanıttığı il, ilçe ve yörenin ilgili kurum ve kuruluşlarından tanıtım bedeli adı altında ciddi gelirler elde ettiğini, davacının ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile 142 bölüm programda tanıtımı yapılan kurum ve kuruluşlara yazılacak müzekkereler sonucu ortaya çıkacak gelirlerin %70’ine karşılık gelen kısmının müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini bildirerek, davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davalının elde ettiği gelirin şu an için bilinmemesi nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 107 maddesi gereğince açılan belirsiz alacak davası ile şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işlemeye başlayacak değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti alacağının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve karşı dava alacak istemlerine ilişkindir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156. maddesi uyarınca, “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.”
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olan ve davacı şirketin yapımcısı olduğu “… ” adlı TV programının davalı şirkete ait televizyon kanalında yayınlanmasından kaynaklı alacağın tahsili talebine dayalı olduğu anlaşılmış olup 5846 Sayılı Kanunun 1. Maddesinde : “…Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde, yaptırımları tespit etmektir” hükmünün yer aldığı, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde aynı yasanın 76. Maddesi uyarınca ve 6769 Sayılı SMK 156/1 maddesi gereğince Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, HMK’nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından, HMK’nun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸