Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/662 E. 2021/894 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/662 Esas
KARAR NO : 2021/894

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2019
KARAR TARİHİ : 27/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı müvekkilinin ile davalı şirket arasında 26.01.2013 tarihinde Taşınmaz Satış İnşaat Sözleşmesi ve Taahhütname başlıklı sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşme ile müvekkili, … İli … İlçesi … Ada … Parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazda 110.000,00-TL bedelle hisse payı satın alındığını ve bedelini de davalı şirkete ödediğini, davalı şirket de müvekkilince alınan hisse payı üzerinde inşaat yapımını üstlenmiş olduğunu müvekkilinin söz konusu arsa hissesine karşılık 26.01.2013 tarihli adı geçen sözleşmeye ek projede 125 numara ile belirlenmiş teraslı dükkanı satın aldığını, davalı şirketin, 26.01.2013 tarihli sözleşme ile müvekkiline hisseleri karşılığında 26.1.2013 tarihli sözleşmeye ek projede 125 numara ile belirlenmiş teraslı dükkanı( anahtar teslimi) teslim etme borcu altına girdiğini, ancak; davalı şirket sonrasında projeye aykırı davranarak, sözleşme konusu taşınmazı taahhüt ettiği şekilde değil de müvekkilini zarara uğratacak yeni projeye göre teslim ederek borcunu gereği gibi ifa etmemiş ve ayrıca taşınmazın tapusu 07.08.2014 tarihinde müvekkili adına kat irtifakı tescil edilmişse de fiilen belirtilen teslim süresinden 1 yıl gecikmeli olarak teslim ettiğinden borcunu zamanında ve gereği gibi ifa etmediğini, müvekkilinin, davalının sözleşmeye aykırı ifası neticesinde, sözleşmede kendisine taahhüt edilenden farklı bir netice ile karşılaştığını, müvekkilinin, hem sözleşmeye uygun olmayan ifa hem de geç ifa nedeniyle maddi zarara uğradığını, dava konusu sözleşmeye göre gayrimenkul zamanında teslim edilmemiş olduğundan , geç teslim nedeniyle 1 yıllık kira bedelinin müvekkiline ödenmesine hükmedilmesi gerektiğini, davanın kabulüne, geç ifa neticesinde sözleşme konusu dükkanın kiraya verilememesi nedeniyle vade tarihi ile fiilen teslim tarihi tarihi arasında mahrum kalınan kira alacağına esas olarak yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda artırılmak üzere şimdilik belirsiz olarak 10.000,00-TL gecikme tazminatının vade tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 26.01.2013 tarihli Taşınmaz Satış İnşaat Sözleşmesi ve Taahhütname başlıklı sözleşmeye dayanak projeye aykırı ifa nedeniyle dava konusu taşınmazın uğradığı değer kaybının şu an için tespiti mümkün olmadığından yapılacak bilirkişi incelemesi ile belirlendikten sonra artırılmak üzere şimdilik belirsiz olarak 10.000,00- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili şirket arasında taşınmaz satış,inşaat sözleşmesi ve taahhütname adı altında müvekkilinin maliki olduğu …. İli … İlçesi … ada … parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazdan hisse verilmesi ve bu hisse karşılığında sözleşmede belirtilen vasıfta bir adet dükkan verilmesi hususunda anlaşma imzalandığını, söz konusu anlaşma uyarınca müvekkili Şirket tarafından davacı tarafa arsadan hisse devri yapıldığını, akabinde taraflar arasındaki sözleşmede belirtildiği üzere inşaat işinin üçüncü bir şahıs tarafından kat karşılığı yapılmasını teminen Bakırköy … Noterliğinin 15.02.2013 tarih ve … yevmiye numarası ile Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde belirlenen şekilde Müteahhit … İNŞAAT VE YAPI MALZEMELERİ SAN. TİC. A. Ş. tarafından arsa vasıflı taşınmaz üzerinde inşaat yapıldığını ve hak sahiplerine teslim edildiğini, sözleşme konusu dükkanlar teslime hazır hale geldikten sonra 2016 yılında davacı taraf dükkanı teslim aldığını ve kiraya vermek sureti ile taşınmazın fiili ve hukuki semerelerinin tamamından faydalanmaya başladığını, bugüne değin davacı alıcı tarafından dükkan fasılasız olarak üç ayrı kiracıya kiralanmış olduğunu , içinde kiracı tarafından ticari faaliyet gösterilmekte olduğunu, davacı tarafa kendisi ile imzalanan sözleşmeye uygun olarak taşınmaz teslim edildiğini, anılan sözleşmede arsanın başka bir arsa ile tevhit edilebileceği yazılı olduğunu, bunun doğal sonucu olarak projede bir takım değişiklikler olmasının tabi olduğunu, davacı taraf sıradan bir tüketici değil inşaat yapılan arsa da hissedar vasfına sahip bir toprak sahibi olduğunu, kendisi ile imzalanan sözleşmede bu hususun açıkça ifade edildiğini, davacı yanın ileri sürdüğü ayıp iddiası gizli ayıp niteliğinde olmayıp teslim anında sıradan ve uzmanlık gerektirmeyen bir bakışla anlaşılabilecek türden oduğunu, davacı tarafın dükkanı 2016 yılında teslim alarak siteye kaydını yaptırması, kiraya vermesi üç yıldır da kira geliri elde etmesi karşısında teslimden itibaren üç yıl geçtikten sonra projeye aykırılık ve geç teslim nedeni ile tazminat talebinin zaman aşımı nedeni ile işin esasına girilmeden reddi gerektiğini, davacı tarafın taşınmazı kontrol ettiğini ve hiç itirazi kayıt ileri sürmeden teslim aldığını aradan geçen süre zarfında da bu iddiaları ile ilgili hiçbir bildirimde bulunmadığını, yüklenici … İNŞAAT VE YAPI MALZEMELERİ SAN.TİC.A.Ş. nin davaya dahil edilmesini talep ettiklerini, netice itibari ile İmal edilen yapı davacı ve davalının müşterek iradesinin vücut bulduğu sözleşme ve onaylı projesine uygun olarak imal edilmiş olduğundan sözleşmeye aykırı imalat iddiasına dayalı tazminat ve borcun geç ifasından kaynaklı olduğu iddiasına dayalı cezai şart bedeli talebinin reddine; yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı …….. arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili şirketin, davaya konu sözleşmenin (Davalı şirket ile davacı …….. arasında imzalanan) tarafı olmadığı gibi, bu sözleşmede herhangi bir imzası, kefaleti veyahut taahhüdü bulunmadığını, davalı şirket ile davacı .. arasında imzalanan davaya konu sözleşmedeki yükümlülüklerden, davalı şirket sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dolayısıyla davalı şirket ile davacı … arasında imzalanan, davaya konu sözleşmenin hükümlerinden kaynaklanan iddia ve taleplerin muhatabının davalı şirket olduğunu, davaya konu bu sözleşmeden kaynaklanan iddia ve taleplerin müvekkili şirkete yöneltilmesinin hukuki dayanakları bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkili şirkete tebliğ edilen dava dilekçesi ve ihbar dilekçesindeki talepleri kabul etmediklerini, davalının tüm beyan ve iddialarına itiraz ettiklerini, bu husustaki her türlü hukuki haklarının saklı olduğunu beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı eksik ve geç teslimden kaynaklanan zararın tazmini davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut olayda yapılan araştırmalar neticesinde davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu eser sözleşmesine konu taşınmazın dükkan olduğu göz önüne alınarak davacının tüketici olmayacağı kanaatine varılmış, bu haliyle uyuşmazlığı çözmede mahkememiz görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.27/09/2021

Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza