Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/640 E. 2020/692 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/640
KARAR NO : 2020/692

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/09/2019
KARAR TARİHİ : 07/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 36.000,00 TL rücuen tazminatın ödeme tarihi olan 20/09/2018 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve eklerinin davalıya tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle sigorta şirketinin sigortalısı adına ödediği hasar bedelinin tahsiline ilişkin rücuen tazminat davasıdır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanılmış, sigorta poliçeleri, ödeme belgesi, trafik kaza tutanağı, alkol tutanağı, alkol raporu, dosyaya getirtilmiştir.
Olayda kusur ve hasar durumunun tespiti için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davalı ……. San ve Tic. A.Ş’ne ait aracın sürücüsü ……’nın dava konusu trafik kazasının oluşumunda %100 oranında, davalı şirketin ödeme yaptığı sürücüsü sürücüsü ……. olan ZMMS ile sigortalı olan …… plakalı aracın dava dışı sürücüsünün …….’in dava konusu trafik kazasının oluşumunda kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Kusur durumunun tespiti için alınan rapordan sonra, davacının talep edebileceği rücu tazminatının hesaplanması için hesap bilirkişisine tevdi edilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacı … tarafından dava dışı …… Sigorta ‘ya yapılan 36.000,00 ödemenin, ödeme tarihi olan 20/09/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan istenebileceğini belirtmiştir.
Bilirkişi heyetinde yer alan nörolog uzmanı ise; dava konusu kaza sonucunda sürücülere yapılan alkol muayenesinde, sadece ……’nın 10: 23’de yapılan testte 1,15 promil alkollü bulunduğunu, Diğer iki sürücünün alkolsüz olduğunu, kandaki alkol seviyesinin yasal sınır olan 0,5 promil iken dahi dikkat azalması, koordinasyon ve muhakemede bozulmaya sebep olduğunu, 0,8 promilde kendini kontrol etme becerisinin zarar gördüğünü, Adli Tıp …. İhtisas Dairesi kararına göre ise 1 promil üzerinde, alkolle ilgili kişisel farklılıkların ortadan kalktığını, güvenli sürüş yeteneğinin kaybolduğunu, sürücü ……’nın kaza anındaki 1.15 promil alkol seviyesi ile, hem yasal sınırı aşığını, he de güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini, kazanın oluş şekli ve %100 asli kusurlu olduğu göz önüne alındığında, kazaya sebebiyet verecek başka bir kusur da bulunmadığından kazanın münhasıran alkol etkisi altında olduğu kanaatinin hasıl olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili, sigortalı aracın sürücüsü ……’nın olay anında 1,15 promil alkollü olarak, üçüncü kişiye ait araca çarparak bu araçta hasar meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, 36.000.00 TL tazminatın zarar gören hak sahibine ödediğini, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini, bu halin teminat kapsamında olmadığını belirterek, sigortalısı (akidi ) aleyhinde rücuen tazminat davası açmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasal olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1.maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, ZMSS Genel Şartlarının B.4.d.maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak araç sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, ZMSS Genel Şartlarının B.4.d.maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli aracı sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olarak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla; sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1409.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, makine mühendisi ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde,davalıya ait dava dışı sürücü ……’nın sevk ve idaresindeki …… plakalı aracın , 26/06/2018 tarihinde sürücü dava dışı …….’in yönetimindeki …… plakalı araca çarptığı, kaza neticesi …… plakalı araçta hasar meydana geldiği, kaza sırasında …… plakalı araç sürücüsü ……’nın 1.15 promil oranında alkollü olduğu kaza ve tıbbi raporlar ile tespit edildiği,hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre meydana gelen kazanın …… plakalı araç sürücüsü …… ‘nın alkolün etkisiyle trafikte güvenli araç sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu salt (münhasıran) almış olduğu alkolün etkisi ile meydana geldiği,buna göre de hasarın poliçe teminatı dışında kaldığı sonucuna ulaşılmış, davacı taraf dosya kapsamına rücu yazısı ibraz etmiş ancak bu yazının davalıya 10/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmıştır. O halde davalının temerrüdü 18/10/2018 tarihi itibariyle başlamalıdır. Sonuç olarak davacının davasına kısmen kabulü kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 36.000,00 TL’nin davalının temerrüt tarihi olan 18/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine dair,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 2.459,16 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 614,79 TL harcın mahsubuna, bakiye 1.844,37 TL harcın davalıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
Davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ile 614,79 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davanın karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince tayin ve takdir olunan 5.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yapılan 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 64.00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.464.00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Gider avansından artan olur ise davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 07/10/2020
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza