Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/591 E. 2021/237 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/591 Esas
KARAR NO : 2021/237

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket davalı ile anlaşarak kamyonu şöförlü olarak kiraladığını, davalı, müvekkil şirkette … plakalı kamyon ile yük taşıma ticari faaliyeti gösterdiğini, şoförlü kamyon için müvekkilinin 4.000,00 TL + kdv olarak bu hizmetlerinin karşılığında anlaşmış olup her ay düzenli olarak davacının banka hesabına 4.000,00 TL+KDV tutar yatırıldığını, 12/01/2018 tarihinde davalının şöförünün kullanımında olan … plakalı araçta hırsıztlık meydana geldiğini, şöför bulunmaması gereken bir yerde aracı park ettiği ve içinde değerli kargolar olmasına rağmen aracı terkederek ve kapısını açık bırakarak ihmalde bulunduğunu, müvekkilinin hırsızlık olayında zararı 97.000,00 TL olduğunu, bu nedenle 97.000,00 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarını kabul etmediklerini, 12.01.2018 tarihinde gerçekleşen olayda müvekkil …’ ün rahatsız olması sebebiyle aracı bir başkasının sürdüğü, yaşanılan hırsızlık olayında davalının ve şoförün bir hatasının olmadığını, davalı … tarafından Bakırköy …. İş Mahkemesinde dava açıldıktan sonra iş bu davanın açıldığının, bu durumun kötüniyet göstergesi olduğunu; bahsi geçen olayda aracın durması olayı ise davacı şirket yetkilisi tarafından yine şirket çalışanlarından bir kişinin yol üzerinde alınması talimatıyla gerçekleştiği bir durum olup, müvekkilinin mesele ile uzaktan yakından hiç bir alakasının olmadığını kaldı ki bu noktada bir talimatının olmadığını, dolasıyla olayın gerçekleşmesine sebebiyet veren kişi davayı ikameden davacı şirket yetkilisi olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile diğer hakları saklı kalmak kaydıyla ilgili vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Hırsızlığa konu aracın trafik tescil kayıtları, davalının tacir olup olmadığına yönelik vergi dairesi ve ito kayıtları ve Bakırköy …. İş Mahkemesinin .. E. sayılı dosyası celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Davalının şoförü olan … plakalı araçtaki yükün çalınması sonucunda, davacının 97.000,00 TL zararının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
* Dosya içerisine celp edilen Bakırköy …. İş Mahkemesinin .. E. Sayılı dosyası içeriği, hüküm ve bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere; davalının 16.01.2014 – 31.01.2018 tarihleri arasında davacı iş yerinde çalıştığı, 10.09.2015 – 17.11.2015 tarihleri arasında Bağkur kaydının olduğu, bu dönem dışındaki dönemler açısından davalının davacı bünyesinde çalıştığı anlaşılmıştır. Hırsızlık olayının gerçekleştiği tarihte davalı davacının çalışanıdır. Aralarındaki ilişki İş Kanunu kapsamında kalmaktadır.
* Yine Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı içerisinde taşıma ilişkisinden bahsedilmişse de, yukarıda da belirtildiği üzere taraflar arasındaki ilişki TTK kapsamında bağımsız bir taşıma ilişkisi olmayıp, davalının davacı bünyesinde çalışırken yerine getirmiş olduğu taşıma görevidir.
* Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında, eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı) Dosya içerisine celp edilen vergi dairesi ve ito kayıtlarından anlaşıldığı üzere davacının ticari işletmesi bulunmadığı ve tacir olmadığı görülmüştür.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın gerçek kişi tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamındaki iş sözleşmesinden kaynaklı çalışanın işverene vermiş olduğu iddia edilen bir zararın tazminine ilişkin dava olduğu değerlendirilerek, davanın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu sebeplerlerle aşağıdaki şekilde yetkisizlik kararı verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi.02/03/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza