Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/575 E. 2020/621 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/575 Esas
KARAR NO : 2020/621

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/587 ESAS, 2019/1405 KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), asıl ve birleşen davaların yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin 03.05.2019 tarihli genel kurul toplantısına müvekkil asil olarak katıldığını, … Ana Sözleşmesi Ana Sözleşme Değişikliği Başlıklı 26’ncı maddesinde “(A) grubu hisseyi temsil eden …’ni temsilen bir kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi esası değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez. ” hükmü yer aldığını, şirket esas sözleşmesi şirket anayasası hükmünde olup, söz konusu olayda esas sözleşme dışına çıkıldığını, …’nin de hisselerinin devri halinde şirketin hem iç piyasa da hem uluslararası piyasada itibarı zedelenmiş olacağını, müvekkilinin ortağı ve hissedarı olduğu davalı şirketin faaliyet gösterdiği sektörün ülke ekonomisi içerisindeki katkısı ve önemi ile buna bağlı olarak …’nin hissedarlar arasında bulunarak yönetim kurulunda yer alması ülke ekonomisi açısından önem arz etmekte ve bu doğrultuda esas sözleşmede “(A) grubu hisseyi temsil eden …’ni temsilen bir kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi esası değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” hükmü yer aldığını, buna göre ilgili maddenin ve söz konusu madde ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan diğer esas sözleşme maddelerinin değiştirilmesi şirketin hem kuruluş amacına, hem de şirket esas sözleşmesinin genel ilkelerine aykırılık arz etmekte ve söz konusu maddelerin onaylanması hukuka aykırı olduğunu, dava konusu genel kurulun 10. Gündem maddesi ile alınan karar hukuka aykırı olup butlanına/iptaline karar verilmesi gerektiğini, hal böyle iken, söz konusu genel kurul kararının iptali için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek 03.05.2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının 10. maddesi ile alınan kararın icrasının geri bırakılmasına kanuna aykırı olması, esas sözleşmeye açıkça aykırı olduğunun tespiti ile butlanına karar verilmesine, butlanına karar verilmemesi halinde genel kurul kararının iptaline, işbu davanın açıldığına ve geri bırakma kararlarının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne ilan için bildirilmesine ve davalı şirketin internet sitesinin ana sayfasında yayınlanmasına ek olarak tirajı yüksek bir gazete de davanın ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Birleşen dosyada davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 05/08/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; …. Rafinerisi A.Ş.’nin …. Borsası ve …. Müsteşarlığı’nın altın rafinerileri listesinde ilk resmi altın rafinerisi olarak kurulan ve Davacılardan … ve … kardeşlerin babası, …’ın eşi merhum …. tarafından 2002 yılında satın alınan bir şirket olduğunu, davacıların her biri hali hazırda 1 TL beher değere sahip 7.909.030 adet olmak üzere toplamda 23.727.090 adet hisse ile, 100.000.000 TL sermayeli şirketin %23,72 oranına sahip olduklarını, davacı çocukların …. amcası … ise şirkete %13.82 şahsen, %47,03’lük bir oranda da hisselerinin tamamına sahip olduğu şirket hissedarı … Pazarlama San. ve Tic. A.Ş ile toplamda 60.85‘lik hisse oranı ile TTK m. 195 kapsamında hakim teşebbüs konumunda olduklarını, her biri bakımından tek tek yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde, 03.05.2019 tarihinde yapılan 2018 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan; gündemin 3. Maddesinde oylanan faaliyet raporunun onaylanması, gündemin 5. Maddesinde oylanan Finansal Tabloların kabulü, gündemin 6. Maddesinde oylanan Yönetim Kurulu’nun ibrası, gündemin 7. Maddesinde yer alan, kârın kullanım şeklinin, kâr ve kazancın dağıtımına ilişkin karar, gündemin 9. Maddesinde oylanan Kayıtlı Sermaye Tavanının 300.000.000 TL’ye artırımına ilişkin kararın, öncelikle aynı konuda önceki genel kurulda karar verilmiş olması ve kararın tescil ve ilan edilmiş olması nedeniyle, tedbiren icrasının geri bırakılmasına, gündemin 10. Maddesinde yapılan oylamalarda, …nin şirketten ayrılmasına, ilişkin keyfi kararının ana sözleşme, yasa ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduklarının tespitine ve ayrı ayrı butlanına, butlanına karar verilmemesi halinde iptaline, iş bu davanın açıldığına ve geri bırakma kararlarının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ilan için bildirilmesine ve davalı şirketin internet sitesinin ana sayfasında yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından müvekkil şirketin her yıl yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali istemi ile hukuksuz, dayanaksız, şirkete zarar vermek ve zora sokmak amacıyla dava açılması bir gelenek haline getirilmiş olmakla birlikte bugüne kadar açılmış olan onlarca davadan hiç birisi müvekkili şirket aleyhine sonuçlanmadığını, bahse konu davanın konusu 03.05.2019 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı olduğunu, toplantıdan 1 gün öncesi olan 02.05.2019 tarihinde davacının şirket info adresine e-mail yolu ile gönderdiği ihtarnamede TTK madde 437’de düzenlenen “Bilgi alma ve İnceleme Hakkı” kapsamında, birtakım belgeleri incelemek ve bilgi almak amacıyla 03.05.2019 tarihinde yapılacak Genel Kurul Toplantısında hazır edilmesini ve en geç Genel Kurul Toplantısında cevaplanması gerektiği şirkete gönderilmiş, 45 soru ihtiva eden e-mail, 03.05.2019 tarihli Şirket Olağan Genel Kurul Toplantısından sadece 24 saat öncesinde gönderildiğini, davalının avukatlarından bazılarının FETÖ/PDY terör örgütünün adliye yapılanması içerisinde oldukları gerekçesi ile tutuklandıkları birisinin ise yurt dışına kaçtığını, davalının bu avukatlar ile aynı vekaletname ile vekil ettiği avukatlara yeni bir vekaletname vererek FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmakla suçlanan avukatlar ile bağlantısını sürdürdüğünü ve ısrarla bu örgüt ile irtibat içerisinde bulunarak ve bu örgüt eliyle velayeti altında bulunan küçükler adına da hareket ettiğini, davacılar tarafından müvekkili şirketin her yıl yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali istemi ile hukuksuz, dayanaksız, şirkete zarar vermek ve zora sokmak amacıyla dava açılması bir gelenek haline getirilmiş olmakla birlikte bugüne kadar açılmış olan onlarca davadan hiç birisi müvekkil şirket aleyhine sonuçlanmadığını, davacı tarafça dilekçelerinin 2 no’lu paragrafında 03.05.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan finansal tabloların onaylanmasına ilişkin kararın yasa ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile butlanına, butlanına karar verilmemesi halinde ayrı ayrı iptaline karar verilmesi talebinin de yasal dayanağı ve haklı gerekçesi bulunmadığını, davacı tarafın bu talebinin de haklı bir nedeni ve hukuki dayanağı bulunmadığını, Yargıtay’ın, yönetim kurulunun ibrasını dahi şirket ile yönetim kurulu üyesinin usul füruu arasında “kişisel nitelikte bir iş” olarak kabul etmez iken davacıların, şirket ortağı ve genel müdürü …’ın hissedar olduğu bir başka şirketin oydan yoksun olduğunu iddia edebilmeleri mümkün olmadığını, özetlenen mahkeme kararları ve benzerleri davacı tarafın her bir sermaye artışına ilişkin olarak alınan genel kurul kararının, müvekkil şirketin LBMA üyeliği için aranan asgari sermaye miktarını sağlama çabasının gerçeği yansıtmadığı iddiası ile açtığı iptal davalarının kabul görmediğini gösterdiğini, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, alınan kararların şirket ana sözleşmesine ve kanuna uygun olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Asıl dava; TTK 448.madde ve devamı uyarınca davalı şirketin 03/05/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 10.maddesinin iptali istemine, birleşen dava; davalı şirketin 03/05/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 3, 5, 6, 7, 9 ve 10.maddelerin iptali istemine ilişkindir.
Asıl davada; taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 03/05/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 10. Maddesi ile alınan kararların , birleşen davada ise; davalı şirketin 03/05/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 3, 5, 6, 7, 9 ve 10.maddelerin yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, anılan kararların butlan koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verilmiş, istenen bilgi ve belgeler gönderilmiş, incelenmesinde; …. sicil nolu …. Rafinerisi A.Ş.’nin … Sitesi …. Bloğu … Nolu Fabrika … – … / … adresinde sicilde kayıtlı olduğu, 19/07/1996 tarihinde kurulduğu, yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, …, …, …, yetkililerinin …, …, …,…, …, …, …. , …, …, … oldukları anlaşılmıştır.
Davalı şirket ana sözleşmesi, defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde şirketler ve finans muhasebe konusunda uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak ….. Borsasına şirket bünyesinden ayrıldığı taktirde şirketin mali durumu, hedefleri açısından bir değişiklik olup olmayacağı, dava konusu 03/05/2019 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 10. Maddesi ile alınan kararların yasa , ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 30/12/2019 tarihli raporda özetle; dava konusu genel kurul kararına ilişkin mevzuatta yer alan butlan sebeplerinin oluşmadığı, genel kurulda kararlaştırılan ana sözleşme değişikliklerini imtiyazlı pay sahibi …’nin haklarını etkilediği, genel kurulda …temsilcisi tarafından söz konusu değişikliklere olumlu oy kullanıldığından ana sözleşme ihlalinin oluşmadığı, bu nedenle iptal edilebilirlik şartlarının bulunmadığı, genel kurulda alınan kararların yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturmadığı, yapılan ana sözleşme değişikliğinin şirketin mali durumunu ve hedeflerini etkileyecek nitelikte olduğuna dair herhangi bir bilgi, belge ve veri bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosyanın mahkememiz bilirkişi heyetine tevdi edilerek ve heyete finans uzmanı bilirkişi olarak Doç. Dr. ….’in de dahil edilerek asıl dosyada itirazlar bakımından birleşen dosya yönünden ise davalı şirkete ait 03/05/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 3,5,6,7 ve 9 nolu kararlarının şirket ana sözleşmesi, kanun ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tespiti hususlarında bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 11/06/2020 tarihli raporda özetle; genel kurulda karara bağlanan gündem maddeleri ile ilgili olarak, 3.madde açısından; davalı şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren dava dışı … Sanayi ve ticaret A.Ş.’nin şirketler topluluğu oluşturmadığı, bu nedenle hakim teşebbüsten söz edilemeyeceği, dolayısıyla şirketler topluluğunun varlığı halinde faaliyet raporunda yer alması gereken hususlara yer verilmemesinin aykırılık oluşturmayacağı, 5.madde açısından; …’ın şahsi giderlerinin de davalı şirketin gideri olarak gösterildiği, davalı şirketin işçilerinin şirket müdürünün şirketlerine bila bedel ya da göstermelik ücretlerle dava dışı şirketlere hizmet verdiği, davalı şirketin şirket müdürüne ait şirketlerin ürünlerini sattığı ve bu şirketlerin reklamını yaptığına ilişkin bir veriye ulaşılamadığı, 6.madde açısından; yönetim kurulu üyelerinin dava dışı … Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de ortak olduklarına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, ancak ortak olmalarının sınırsız sorumlu olmadıkça yasaya aykırılık oluşturmadığı, yönetim kurulu üyelerinin dava dışı şirkette yönetim kurulu üyesi olup olmadıklarına ilişkin dosyada veri olmadığı, ancak açık kaynaklardan yapılan incelmede bu tür bir bilgiye rastlanmadığı, 7.madde açısından; kar dağıtımının 500.000 TL olarak belirlenmesinin yasal açıdan aykırılık oluşturmadığı, öte yandan TTK’da kar dağıtımın zorunlu tutulmamakla birlikte, karın bünyede tutulması kararının TTK kapsamında belirlenen haller çerçevesinde haklı görülmesinin gerektiği, şirketin kısa vadeli borçları dikkate alındığında bu durumun haklı görülebileceği, 9.madde açısından; kayıtlı sermaye tavanının belirleme yetkisinin genel kurula ait olduğu, tavan belirlemenin sermaye artırım anlamı taşımadığı, yönetim kuruluna belirlenen tavana kadar sermaye artırım yetkisi verilmesi anlamına geldiği, sermaye artırım kararı verilmesi halinde bmuna ilişkin yönetim kurulu kararının iptal davasına kon olabileceği, öte yandan LBMA üyeliğinin devamının sağlanması açısından sermaye artırım kararının haklı görülebileceği, ancak aynı konuda daha önceki genel kurulda alınmış bir karar mevcut olduğundan alınan kararın bu açıdan geçerli olup olmayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu, 10.madde açısından; kök raporda belirtilen heyet görüşlerinin bu ek rapor açısından da geçerli olduğu, yapılan ana sözleşme değişikliğinin …’nin haklarını etkilediği, genel kurulda …. İstanbul A.Ş. temsilcisi tarafından söz konusu değişikliklere olumlu oy kullanıldığından ana sözleşme ihlalinin oluşmadığı, yapılan ana sözleşme değişikliğinin şirketin mali durumunu ve hedeflerini etkileyecek nitelikte olduğuna dair herhangi bir bilgi, belge, veri bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, yapılan yargılama, alınan raporlar, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlık, davalı şirket Genel kurulunda alınan 03-05-2019 tarihli genel kurul kararların yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususlarında rapor hazırlanması görevi heyetimize tevdi edilmiştir.
Konuyu düzenleyen TTK. m. 445 uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykın kararlara karşı iptal davası açılabilir. Dolayısıyla anılan kararlann iptalinin sağlanabilmesi için bu kararların kanun, anasözlesme veya afaki iyiniyete aykırı olması da gerekir. Bir başkı deyişle sadece bir takım usuli eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle alınan kararlann iptali sağlanamaz.İptal yaptırımı açısından, dava açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından ilki ise ortada bir genel kurul kararının bulunmasıdır. Ortada şeklen dahi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı ile karşılaşılır. İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır (TTK. m.445). Üçüncü olarak aranacak şart ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır. 6762 sayılı ETK. 381 karar ile aykırılık arasında illiyet bağından söz etmemiş, daha doğrusu illiyet bağını varsaymış ise de TTK. 446/1’in (b) bendi toplantıya katılmış olsun olmasın her bir pay sahibine iptal davasını çeşitli şartlarla açma hakkı tanımış, ancak hakkın kullanılmasını sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olmasına bağlamıştır. TEKİNALP söz konusu yeniliği “etki kuralı” olarak nitelendirmekte, etki kelimesinin ifade ettiği anlamı, “ileri sürülen kanuna aykırılık yapılmasa idi iptali istenen genel kurul kararı alınamazdı veya genel kurul başka şekilde karar verirdi” şeklinde açıklamaktadır. (Ü.TEKİNALP, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul, 2013, N. 15-06 vd.) 6762 sayılı TTK.nun 331’nci maddesi uyarınca toplantıya katılıp karara muhalif oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri iptal davası açabilir. .Anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası açabilecekleri düzenleyen TTK.nun 446/1-(a) maddesi uyarınca toplantıya katılıp karara muhalif oy kullanıp ve bu muhalefetini toplantı tutanağına geçiren kişiler iptal davası açabilirler. denmiştir.
Davacı Ortaklardan …, … ve …’ın temsilcilerinin söz alarak yapılan alınan kararların esas sözleşme ve yasalara aykın olduğunu ayrıca sözleşme değişikliğine muhalefet ettiklerini tutanağa geçirdikleri anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada dava konusu Gündemin 3.maddesi yönünden,
Davacı 03/05/2019 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısının gündeminin 3. maddesi kapsamında görüşülen faaliyet raporunun “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelîk”te yer alan şartları taşımadığı, faaliyet raporunun anılan Yönetmeliğin ilgili maddelerine aykırılık oluşturduğu bu nedenle butlan veya iptaline karar verilmesi talep etmiş ise de davalı şirkete iştirak eden dava dışı … Pazarlama San. Ve Tie. A.Ş.nin hâkim konumda olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Davalı şirkete iştirak eden …. Pazarlama San. ve Tie. A.Ş. davalı şirkette toplam oy hakkının % 47.03’üne sahiptir. Dolayısıyla oyların çoğunluğuna sahip olduğunu ifade etmek olanaklı değildir. Bu nedenle, TTK 195/l(a) bağlamında iki şirket arasında hâkim şirket-bağlı şirket ilişkisi bulunmamaktadır.
Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelere göre TTK m. 195/1 (b) kapsamında davalı Şirket ana sözleşmesinde bir diğer ticari şirkete yönetim organlannda çoğunluğu sağlayacak bir imtiyaz tanınmamıştır. Bu düzenleme çerçevesinde de bir şirketler topluluğunun varlığından söz edilmesi olanaklı değildir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 195/1 (c) uyarınca davalı şirketle diğer bir ticari şirket arasında oy haklarının çoğunluğuna sahip olunması sonucunu doğuracak bir sözleşme de bulunmadığından hâkim şirket-bağlı şirket ilişkisine bu hüküm çerçevesinde de rastlanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı şirket ve … Pazarlama San. ve Tie. A.Ş.’nin birlikte şirketler topluluğunu oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır. TTK m. 195/5 hükmü gereği, hâkim teşebbüsten bahsedilmesinin öncülünün de hâkim şirket-bağlı şirketten oluşan şirketler topluluğunun varlığı olduğu dikkate alındığında, ortada TTK bağlamında bir şirketler topluluğu olmadığından, …’ın hâkim teşebbüs konumunda olduğu iddiasının geçerli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Diğer taraftan dosya içeriğinde, dava dışı … Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin pay dağılımına ilişkin olarak bir belge bulunmamaktadır. Davacı vekili dava ditâkçesinde dava dışı şirketin tüm paylarının davalı şirket ortağı …’a ait olduğunu/dgia etmekle birlikte tüm payların …’a ait olduğuna İlişkin bir bilgi ve belge dosyada yer almamaktadır. Ancak, tüm payların …’a ait olduğu varsayıldığında bile yukarıdaki açıklamalarımız çerçevesinde, TTK bağlamında bir şirketler topluluğunun varlığından söz edilemeyeceğinden …’ın hâkim teşebbüs olarak nitelendirilmesi de söz konusu olmadığından davacının …’ın aynı zamanda … Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.nin hisselerinin tamamına sahip olduğunu, dolayısıyla …’ın TTK m. 195 hükmü kapsamında “Hakim Teşebbüs” konumunda bulunduğunu, davalı şirketin bağlı şirket olduğunu ve bağlı şirkete yönelik olarak faaliyet raporunda yer alması gereken hususlara faaliyet raporunda yer verilmediği, aynca hakim teşebbüs konumunda olan ….’ın bağlılık raporu da düzenlemesi gerekirken düzenlemediği gerekçesiyle iptal talebi yerinde görülmemiştir.
Gündemin 5. Maddesi Kapsamında Görüşülen Finansal Tabloların Onaylanmasına İlişkin Kararın Butlanı/İptaline ilişkin talpe yönünden ise şirketin masraflarının gerçeğe aykırı olarak fazla gösterildiğini, şirket müdürü ….’ın şahsi giderlerinin de davalı şirketin gideri olarak gösterildiğini, davalı şirketin işçilerinin şirket müdürünün şirketlerine bila bedel ya da göstermelik ücretlerle hizmet verdiğini, davalı şirketin şirket müdürüne ait şirketlerin ürünlerini sattığı ve bu şirketlerin reklamını yaptığı, işbu hususların şirket hesapları incelendiğinde ortaya çıkacağı ifade etmiştir. Dosyada ve bilirkişilerce şirkette yapılan incelemede, bağımız denetimden geçmiş finansal tablolarda gerçeğe aykırılık bulunduğuna ilişkin herhangi bir somut belge ve delile rastlanmadığından soyut iddiadan öte bulunmayan iptal talebi yerinde görülememiştir.
Gündemin 6. Maddesi yönünden davacılar yönetim kurulu üyesi olamayan ….’ın davalı şirkette müdür de olmasının mümkün olmadığını, Mahkeme kararı uyannca şirketle aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği için yönetim kurulu üyesi olamayan …. ‘ın şirketi müdürü olarak atanmasının tedbir kararını dolanmak anlamına geldiğini, bu durumda davacılar tarafından ibra maddesinin görüşülmesi sırasında, yönetim kurulu üyeleri …, .. ve …’ün ibra karanna muhalefet edildiğini, kararın butlanına bunun mümkün olmaması durumunda iptaline karar verilmesini talep ettiklerini ifade etmiş; dilekçenin sonuç kısmında ise tüm yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin karann iptalini istemişlerse de …. davalı şirkette yönetim kurulu üyesi değildir.
TTK’nın 395/1 maddesinde ”Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz. ”, 396/1 maddesinde de ”Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Dosyadaki bilgilere göre … davalı şirkette genel müdürdür. TTK 395 ve 396’ıncı maddelerinde düzenlenen yasaklar yönetim kurulu üyelerine yönelik olduğundan ve …. da davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmadığından bu hususta bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmadığına kanaat getirilmiştir. … ise davalı şirketin yönetim kurulu üyesidir. Dava dışı şirkette ortaklığının bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmamakla birlikte ortak olduğu varsayıldığında, şirket ortağı olmanın sınırsız sorumluluk söz konusu olmadığı sürece TTK’nın rekabet yasağına ilişkin hükümlerine aykırılık oluutmaz. …ln aynı zamanda … Pazarlama San. Tic. Ve A.Ş.de yönetim kurulu üyesi olduğuna dair dosyada bir belge bulunmamakla tescil kayıtlarında da buna ilişkin kayıt olmadığı tespit edilmiştir. İbra kararının iptali istenen diğer yönetim kurulu üyelerinin dava dışı Şirkete ortaklığına ilişkin herhangi bir belge dosyada yer almamakla birlikte, ortak oldukları varsayıldığında, dava dışı şirket anonim şirket olduğundan ve bu nedenle ortakların sınırsız sorumluluğu söz konusu olamayacağından, hukuka aykırı bir durum olmadığı anlaşılmış olup davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin dava dışı … Pazarlama San.ve Tic. A.Ş.de kamuya açık kaynaklardan yapılan araştırmaya göre yönetim kurulu üyesi olmadıkları ve buna ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığından ibra edilmeye ilişkin kararın iptali talebi yerine görülememiştir.
Gündemin 7. Maddesi Kapsamında Kârın Kullanım Şeklinin, Kar ve Zararın Dağıtımına İlişkin Kararın Butlanı/İptaline İlişkin Talep Davacı vekili dava dilekçesinde, şirketin 12.826.550.-TL kar elde etmesine rağmen 500.000.- TL kar dağıtımına karar verilmesi kararının hukuka aykırı olduğu iddiası ile butlanını/iptalini talep etmiş olup davalı şirketin 03/05/2019 tarihli genel kurul toplantı tutanağında, yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisinin, gereken yasal yedekler ayrıldıktan sonra kalan tutardan 500.000.-TL’nin pay sahiplerine dağıtılmasına, geriye kalan kısmın ise olağanüstü yedek akçe olarak şirket kayıtlarına alınması şeklinde olduğu ve önerinin bu şekilde kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davacıların temsilcileri tarafından genel kurulda, 2018 yılı karının 12.826.550.-TL olduğu, bu meblağ dikkate alınarak biriken kardan 3.000.000 TL dağıtım yapılması önerilmiş ve genel kurulda kabul görmüştür. Kural olarak Türk Ticaret Kanunu’nda şirketin her yıl elde ettiği kârın asgari bir oranını her halükarda pay sahiplerine dağıtma zorunluluğunu düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bir anonim şirketin yıllık kârı üzerinde tasarruf yetkisi münhasıran genel kurula aittir. TTK m.408 f.2 (d) bendinde bu kural açıkça düzenlenmiştir. Buna göre, genel kurul, yıllık yedek akçeler üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini bizzat kullanmak zorundadır, bu yetkiyi herhangi bir başka organa devredemez. Genel kurul yıllık kâr üzerinde tasarrufta bulunurken tamamen serbest değildir. Zira genel kurulun şirket kârını kullanma konusundaki takdir yetkisi hem kanun hem de esas sözleşme hükümleri ile sınırlanmıştır. Hissedarlara şirkette kâr edilen her yıl temettü ödenip ödenmeyeceğinin ve ödenecekse bunun tutarının belirlenmesinde önem taşıyan hüküm TTK m.523’dür ve bu nedenle, kâr payı dağıtma zorunluluğu konusu bu hüküm çerçevesinde ele alınmalıdır. Zira genel kurulun kâr dağıtmayarak ya da çok az tutarda dağıtarak, dağıtılmayan kârın bünyede tutulması kararının yukarıda belirtilen haller çerçevesinde haklı görülmesi gerekmektedir. Davalı şirketin toplam borçlarının tamamına yakınının kısa vadeli borçlardan oluştuğu, kısa vadeli yabancı kaynak elde etmesinin dönem içi finansman yükü getireceği, kısa vadeli yabancı kaynakların şirket pasifindeki payı düşünüldüğünde düşük kar payı dağıtımının haklı görülebileceği mali bilrikişilerin tespitin yerinde görüldüğünden bu talep bakımından da iptal istemi yerinde görülmemiştir.
Gündemin 9. Maddesi Kapsamında Görüşülen, Kayıtlı Sermaye Tavanının 300.0. 000.-TL’ye Çıkarılmasına İlişkin Kararın Butlanı/İptaline İlişkin davacı, davalı şirketin 22/10/2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, kayıtlı sermaye tavanının 300.000.000.-TL.sına yükseltilmesine ilişkin karar alınmasına ve sqz? konusu karar tescil ve ilan edilmesine rağmen, sermaye tavanının 3000.000.-TL’ye yükseltilmesi için tekrar aynı kararın alındığını, bu nedenle oylamanın batıl olduğunu, davalı şirketin sermaye artışı gerekçesi olarak LBMA üyelerini ileri sürdüğü, LBMA üyeliği için sermaye şartının 15 milyon sterlin olması gerektiğinin ifade edildiğini, hâlbuki davalı şirket tarafından LBMA’nın gönderdiği yazının tercümesinin yaptırıldığını ve 18/05/2015 tarihli Üsküdar …. Noterliğinin … yevmiye nolu Türkçe tercümesinde, “sermaye” değil, “özkaynak” ifadesinin yer aldığını, şirketin özkaynaklarının da 13.072.527.-TL olduğu bunun da sterlin karşılığının 28.313.303,68 Sterline karşılık geldiğini, dolayısıyla Şirketin sermaye artırım gerekçesinin gerçek olmadığını ifade etmiştir.

Kayıtlı sermaye tavanını belirleme yetkisinin genel kurula ait olduğu, tavan belirlemenin sermaye artırım anlamı taşımadığı, yönetim kuruluna belirlenen tavana kadar sermaye artırım yetkisi verilmesi anlamına geldiği, sermaye artırım kararı verilmesi halinde, buna ilişkin yönetim kurulu kararının iptal davasına konu olabileceği, öte yandan LBMA üyeliğinin devamının sağlanması açısından sermaye artırım kararının haklı görülebileceği dikkate alınarak iptal talebi yerinde görülmemiştir.
Asıl dava konusu olan Gündemin 10. Maddesi açısından ana sözleşmenin değiştirilen 26. maddesinde yer alan hükmün ve ana sözleşmenin 7 ve 9. maddelerinde yapılan değişikliklerin TTK ve ana sözleşmeye aykırılık teşkil edip etmediği bu bağlamda iptale konu olup olmayacağının noktasında uyuşmazlık toplanmış olup , Ana sözleşmenin yukarıda belirtilen 26. maddesinin değiştirilmeden önceki haline göre “Ana sözleşmenin yönetim kurutu He ilgili 9. maddesinde değişiklik yapılması halinde A Grubu hisseyi temsil eden …’ni temsiien bir kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi esası değiştirilemez ve değiştirilmesi de teklif edilemez.” Ana sözleşmenin 9. maddesinin (a) bendinin ise değiştirilmeden önceki şekli şöyledir: “Şirketin işleri ve yönetimi; birisi A Grubu hisseyi temsil eden … tarafından gösterilecek adaylar arasından olmak üzere Genel Kurul tarafından seçilen en az üç üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu tarafından yürütülür. “ …’ye de (A) grubu pay sahibi olarak tanınan bu yönetim kurulunda temsil edilme, aday gösterme hakkının TTK’nın 360. maddesi bağlamında tanınan bir imtiyaz olduğundan kuşku yoktur. Davalı şirket tarafından gerçekleştirilen ana sözleşme değişikliğiyle de (A) Grubu pay sahibi olarak …ye bu imtiyazlar kaldırılmıştır.
TTK’nın 454.md.si “imtiyazlı pay sahipleri maddesi uyarınca, genel kurulun ana sözleşmenin değiştirilmesine, yönetim kuruluna sermayenin arttırılması konusunda yetki verilmesine dair kararıyla yönetim kurulunun sermayenin arttırılmasına ilişkin kararı İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte İse bu karar anılan pay sahiplerinin yapacakları özel bir topianbda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamaz. Maddenin dördüncü fıkrasında, genel kurulda, imtiyazlı paylann sahip veya temsilcileri, esas sözleşmenin değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel toplantı yapılmaz. Üçüncü fıkrada öngörülen nisap ise imtiyazları paylan temsil eden sermayenin yüzde altmışının çoğunluğu ile toplantının yapılması ve toplantıda temsil edilen paylann çoğunluğuyla karar alınmasıdır. Davalı şirketin 03.05.2019 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında (A) grubu yönetim kuruluna temsilde imtiyazlı pay sahibi … temsilcisinin toplantıya katılım sağladığı ve …’ye taranan imtiyazın kaldırılmasına ilişkin ana sözleşmenin 7, 9 ve 26. maddelerine yönelik değişikliklerine olumlu oy verdiği anlaşılmaktadır. Toplantı tutanağında, ana sözleşmenin “sermaye” başlıklı 6. maddesi değişikliğine ise … temsilcisinin çekimser oy kullandığı belirtilmiştir. Ancak, ana sözleşmenin 6, maddesine ilişkin değişikliğin; …’nin imtiyazlarına yönelik olmadığı tespit edilmiştir. Ana sözleşmenin 6. maddesi değişikliğine davacı tarafından da muhalefet edilmediği toplantı tutanaklarından anlaşılmıştır. Davacının bu maddeye yönelik muhalefet şerhi bulunmadığından, TTK hükümleri uyarınca bu maddede değişiklik yapan karan davacının iptal davasına konu yapması da düşünülemez, İmtiyazlı pay sahibi ortak sadece … İstanbul A.Ş. olduğundan ve genel kurula katılarak imtiyazların kaldırılmasına yönelik yapılan ana sözleşme değişikliklerine olumlu oy kullandığından TTK madde 454’ün üçüncü fıkrasında öngörülen nisabın sağlandığı ve aynca özel toplantıya gerek bulunmadığının kabulü gerektiği değerlendirilmektedir. Kaldı ki, davalı şirketin ana sözleşme değişikliğine ilişkin öneri de …den geldiği tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere İstanbul Altın Borsasının faaliyete geçmesi ile birlikte işlemler, organize piyasada belirli kurallar dahilinde gerçekleşmeye başlamış, Borsa, sadece bir işlem platformu olarak değil, o günkü konjonktür gereği piyasanın gelişimi amaçlı olarak ilk rafineri şirketinin kuruluşuna öncülük etmiştir. Piyasa gelişimini sağladıkça Altın Borsası da paylarını devretmiş ve kuruluşunda yüzde 87 oranında paya sahip olduğu şirketteki payı çok sembolik miktarlara düşmüştür, Zira, Borsa piyasanın hem …. düzenleyicisi hem de denetçisidir. Dolayısıyla İlanfhaye aynı zamanda denetimine ilişkin hak ve yükümlülüklerinin bulunduğu bir şirkete ortaklığının devam etmesinin beklenmemesi gerektiği değerlendirilmektedir. …nin resmi internet sitesine bakıldığında, “Kıymetli madenler üretimi veya ticareti İle iştigal eden şirketler kategorisinde, davalı şirketin de yer aldığı 17 firmanın bulunduğu görülmektedir tüm bu gelişmeler çerçevesinde piyasanın kuruluş aşamasında Borsanın üstlendiği rol ile bugünkü konjoktür farkı olduğu, piyasada yaşanan gelişim neticesinde artık Borsanın katkısına ve öncülük etmesi gereken bir duruma ihtiyaç bulunmadır ve sermaye piyasası düzenlemeleri çerçevesinde düzenleme ve denetleme görevini daha sağlıklı yerine getirmesi için de şirket yönetiminde bulunmama talebinin mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir. Şirkette sembolik bir paya sahip …nin, Şirket yönetim kurulunda yer almamasının Şirketi zarara uğratacağına; mali durumu ve hedeflerinde değişiklik yaratacağına ilişkin somut bir veriye dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile davalı Şirket kayıtlarında yapılan incelemede rastlanmadığından anılan sebeplerle günümüz borsa yapısı dikkate alındığında düzenleme ve denetleme yetkisi olan ….rsa İstanbul’un imtiyazının bulunmaması tam tersine daha uygun olduğundan asıl dava yönünden davanın reddine, Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosya yönünden davanın reddi ile gündemin 10.maddesi ile ilgili davanın ise asıl davada daha önce dava edildiği dikkate alınarak derdestlik sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE,
1.1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
1.2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
1-3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
2-BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ATM’NİN … ESAS SAYILI DOSYA YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİ İLE GÜNDEMİN 10.MADDESİ İLE İLGİLİ DAVANIN İSE DERDESTLİK SEBEBİYLE REDDİNE,
2.1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2.2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2.3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
4-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/09/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸