Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/571 E. 2020/799 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/571 Esas
KARAR NO : 2020/799

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2019
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 02/08/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, yurtiçi ve yurtdışında faaliyet gösteren, Türkiye’de ahşap tasarım ve mimarlık konusunda önemli bir yere sahip, ticari itibari yüksek Türkiye içinde ve dışında bilinen bir kurum olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 30/01/2017 tarihinde …. Projesi kapsamında Mercan-1 ve Mercan-2 etapları ahşap kontrüksiyonlu, kremit kaplamalı çatı işi ile ilgili bitiş tarihi 14/04/2017 tarihi olan iki adet birim fiyat esnasına dayalı sözleşme imzalandığını, Mercan-1 Etabı için 122 TL birim fiyat bedeli üzerinden tahmini bedel olarak 806.000,00 TL+KDV, Mercan-2 Etabı için, 122 TL Birim fiyat bedeli üzerinden, tahmini bedel olarak 1.703.000,00 TL+KDV üzerinden anlaşma sağlandığını ve yer teslim tutanağı imzalanarak işe başlandığını, her iki etap için 15/07/2017 tarihinde işin tamamlandığını, 02/08/2017 tarihinde ise şantiye kapaması yapıldığını, tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren …. Ahşap’a sözleşme gereği iş bitimi sonunda kesin kabul talebine bulunulduğunu ve teminatların iadesinin talep edildiğini, davalının söz konusu talebinin kötü niyetle cevapsız bıraktığını, yaklaşık 15.000 TL tutarında teminat iadesi ödemesi yaptığını, ancak bakiye tutarının ödenmediğini, yine davalıya sözleşmelerin bedeli olan hak ediş tutarlarının vadelerinden çok sonra ödendiğini, sözleşme süresince, sözleşmeye aykırı şekilde ödemelerin çok geç yapıldığını ve vade farkları doğduğunu, davalının 78.567,73 TL bakiye teminat iade alacağını ödemediğini, yapılan ödemelerin sözleşmeye aykırı olarak gecikmeli yapılmış olup vade farklar doğduğunu bildirerek davanın kabulüne, 78.567,73 TL’nin vade tarihinden itibaren, ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine, ileride arttırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL vade farkının vade tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında, davacının talebinin teminat iadesi talebine ilişkin olduğunu, bu kapsamda teminatın iadesine ilişkin usul ve esasların taralaflar arasında akdedilen 30/01/2017 tarihli “… İli, …. İlçesi, … ada …. parsel … projesi kapsamında çatı ahşap kaplama işleri malzemeli ve işçilik imalatlarnın yapılması ” işini içeren sözleşme ile davacı tarafın taşeron olarak taahhütte bulunduğunu, söz konusu sözleşme ile tarafların teminatın iadesine ilişkin koşullar sözleşmesinin 12 ve 13 maddesinde belirlendiğini, “Buna göre, “Teminat kesintilerinin tamamı, kesin kabulün imzalandığı tarihten itibaren SGK’dan alınacak borcu yoktur belgesinin işverene teslimi ve tüm işçi haklarının ödendiğinin belgelenmesi kaydıyla, taşerona iade edilecektir” denildiğini, diğer yandan davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmenin konusunun çatı ahşap kaplama olduğundan dolayı, çatı imalatlarıyla ilgili gizli ayıp garanti sorumluluğu mevcut gereğince 5 yıl olduğunu, bu nedenle imalatların kesin kabulünün ancak 5 yıl sonra yapılabileceğini, halihazırda henüz 5 yıllık gizli ayıp sorumluluk süresinin bitmediğini, kesin hesabın yapılabilmesi için gerekli şartların oluşmadığını ve ayrıca ve buna ilave olarak kesin hesabın yapılabilmesi için davacının üzerine düşen yükümlülüklerin ifa etmediğini, ödemeler konusunda müvekkili şirketin hakediş ödemeleri konusunda herhangi bir temerrüdü olmadığını, bu konuda davacı tarafın da tacir olarak müvekkiline yönelik herhangi bir ihbarı veya temerrüt ihtarının olmadığını, dava dosyasında bahse konu edilen ihtarnamenin haklı nedenlerle tutulan teminatın ödenmesine ilişkin olup kabüllerinde olmadığını, fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından çekin ödenmiş olup, davacı tarafın ihtirazı kayıt öne sürmeden ödemeleri kabul ettiğini, davacının tacir olduğunu ve ödemeyi itirazsız olarak kabul etmesinden sonra vade farkı ve faiz talebinde bulunulamayacağını bildirerek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya bakiye teminat alacağı ile ödenen hakediş bedellerinin geç ödenmesinden kaynaklı vade farkı alacağına ilişkin alacak davasıdır.
Tarafların delilleri toplanıp bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Usulünce duruşma açılmış, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı tarafça 15/09/2020 tarihinde vade farklarına ilişkin alacak miktarı 43.333,07 TL arttırılarak dava ıslah edilmiş, davalı işveren ise Sözleşmenin 12 ve 13 Maddesine göre “Teminatın kesintilerinin tamamı, kesin kabulün imzalandığı tarihten itibaren; SGK’dan alınacak borcu yoktur belgesinin işverene teslimi ve tüm işçi haklarının ödendiğinin belgelenmesi kaydıyla, taşerona iade edilecektir” maddesi gereği iade edilmemektedir demektir.
Mahkememizce SGK Başkanlığı Esenyurt Sosyal Güvenlik Müdürlüğüne yazı yazılmıştır. Davaya konu “…. sicil numaralı, ….Tasarım Mimarlık San Tic Ltd Şti’nin 259.374,77 TL borcu bulunduğunu, …. sicil numaralı davacı ….Tasarım Mimarlık San Tic Ltd ti’nin borcu bulunmadığını, … sicil numaralı … Tasarım Mimarlık San Tic. Ltd Şti’nin 9.776,82 TL olmak üzere toplam 269.151,59 TL borcu bulunmaktadır ” cevabı gelmiştir.
Emsal Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/01/2016 tarih, 2015/4215 Esas, 2016/401 karar sayılı ilamı ile”
“Dava, davalı yanca ödenmeyen son hakediş bakiyesi ile irat kaydedilen kesin teminat mektubundan iade edilmeyen miktarın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı hizmet veren şirket davalı ise hizmet alan işveren şirket konumundadır. Davalı savunmasında davacı alacaklarının varlığına karşı çıkmamakla birlikte 08/02/2010 tarihli sözleşmenin 12.7 maddesi gereğince davacının işçilerinden alacağı ibranamelerin alınarak kendilerine ibraz edilmediğini savunarak, bu gerek yerine getirilmeden sözleşmeye aykırı şeklide talepte bulunulamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece her ne kadar işçilerin halen davacı yanında ise devam ettikleri belritilerek bu hüküm gözardı edilip davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamında bu yönde yapılmış tespit olmadığı gibi işçilerin halen davacı yanında çalışıyor olmalarındın da işçilerin bu yönde talep haklarının bulunmadığına dair sonuca varılmasını sağlamaz. Somut olayda davacının işçilerinden gerekli ibranameleri alarak davalı yana teslim etmediği sabittir. Bu durumda davanın sözleşmede yazılı hüküm gerekleri uyarınca reddi yerine kabul kararı verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir ” denilmiştir.
Davacı geçici kabul ve kesin kabul tutanağını sunamamış; kaldı ki aralarındaki sözleşmenin 13 maddesi uyarınca SGK’dan alınacak borcu yoktur belgesini teslim edememiştir. Kendi edimini yerine getiremeyen kişi karşı tarafından edimini yerine getirmesini istemeyemez
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 1.512,52 TL ve 800,00 TL ıslah harcın mahsubuna, artan 2.258,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 16.765,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 21/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza