Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/550 E. 2020/804 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/550 Esas
KARAR NO : 2020/804

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; merkezi … Blk. …. Mah. …. Cad. No:… B2 Kat:7 N:… …/…. adresinde bulunan davalı şirket 22.12.1981 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nda tescil edilerek kurulmuş bir anonim şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin dava dışı … ile kurucu ortağı olup halihazırda da ortaklığı devam ettiğini, davalı şirket payları, davalı şirket ana sözleşmesi madde 8’de belirtildiği üzere, nama yazılı olup halihazırda senede bağlanmamış çıplak pay durumunda olduğunu, ancak davalı şirket pay defterinde her ne kadar … %33,00 oranında pay sahibi olarak görünüyorsa da, müvekkilinden devralmış göründüğü %16,50 pay ile ilgili kayıt işlemi hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, bu hususta müvekkili tarafından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davalı şirket pay defterinde hukuka aykırı ve batıl şekilde davalı … adına kayıt edilmiş bulunan %16,50 oranındaki hissenin müvekkiline ait olduğunun tespiti ile pay defterindeki … adına olan %16,50 oranındaki payın kaydı terkin edilerek bu payın müvekkilimiz adına kayıt ve tescili talebi ile dava açılmış olup bu davanın derdest olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun çağrısı ile, davalı şirketin 2018 yılı genel kurul toplantısı, 26.03.2019 tarihinde şirket merkezinde yapıldığını, gerek ertelenen 26.03.2019 tarihli toplantıda gerekse 26.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında …’nın davalı şirkette pay sahibi olmadığı, payları temsil hakkı ile oy hakkının bulunmadığı dile getirilerek hazirun cetveline itiraz edilmiş ve bu husustaki muhalefet şerhleri divana sunulduğunu, toplantı tutanağının sadece divan başkanı tarafından imzalanmasına muhalefet edilmişse de aksi yönde karar alındığını ve uygulandığını, ancak konuşulan hususlar tutanağa geçirilirken tek taraflı şekilde değiştirildiğini, denetçi, gelen kurul toplantısına katılmamış olup bu sebeple de alınan kararlar mutlak butlanla malul olduğunu, 26.04.2019 tarihinde gerçekleştirilen 2018 yılı genel kurul kararlarının mutlak butlanla malul olduğunun tespiti talebimizin yerinde görülmemesi halinde, alınan genel kurul kararlarının iptali için de gerekçe oluşturduğundan öncelikle bu beyan ve itirazlarını tekrar ettiklerini, beyan ve itirazları saklı kalmak kadıyla, bunlara ek olarak, 2018 yılı genel kurulda faaliyet raporunun okunması, müzakeresi ve tasdikine ilişkin (3) nolu kararın iptali gerektiğini, denetçi genel kurul toplantısına katılmadığını, faaliyet raporunda yer alan ortaklık yapısı ve hisse oranları devam eden Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yer alan iddiaları kapsamında gerçeği yansıtmadığını, faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesi mümkün ise de tasdik edilmesi yönünde karar alınamayacağını, 2018 yılı faaliyet raporunda şirketin faaliyet konusu ile ilgili piyasa verilerine hiç yer verilmediğini, önceki yıllar ve 2018 yılı birim maliyetler detayı (kur, stok, fire ve sair detaylar kapsamında birim maliyetlerdeki değişiklikler) ve maliyet artışları ile ilgili sorularımıza tatmin edici cevaplar verilememiş olup incelenmesi gerektiğini, gerek burada değinilen gerekse muhalefet şerhte belirtilen diğer sebeplerle 2018 yılı faaliyet raporunun kabulü mümkün olmayıp faaliyet raporunun görüşülmesinin finansal tabloların onaylanması kararı ile sıkı bağının bulunduğu da değerlendirilerek bu hususta 2018 yılı genel kurul toplantısı (3) nolu kararının iptali gerektiğini, davalı şirket 2018 yılı finansal tabloların onaylanmasına dair 26.04.2019 tarihli genel kurul (4) nolu kararının da iptali gerektiğini, faaliyeti giderleri ve genel yönetim giderlerinin çok yüksek olduğunu, pazar yönetimi, alım ve satım fiyat politikası, gider planlaması vs. ile ilgili gerekli ve yeterli hiçbir açıklama yapılmadığını, bu sebeplerle dürüst resim ilkesi kapsamında davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde detaylı bir inceleme yapılmasını gerçeği yansıtmayan finansal tabloların onaylanmasına ilişkin kararın iptalini talep ettiklerini, 2018 yılı kâr dağıtılmamasına dair alınan 26.04.2019 tarihli genel kurul (5), (9), (7) nolu kararının da iptali gerektiğini belirterek davalı şirketin 26.04.2019 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların itirazlarımız kapsamında icrasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve pay sahipliği ihtilaflı olan davalı şirkete menfaat çatışmalarını önlemek için kayyım atanmasına, pay sahipliğinin ve alınan kararların sıhhati yönünden işbu davaya etki edecek olan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasının sonucunun beklenmesine, davalı şirketin 26.04.2019 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan tüm kararların mutlak butlanla malul olduğunun tespitine, aksi kanaat hâsıl olduğu takdirde (7) nolu karar dışında alınan tüm kararların iptaline, özel denetim talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirket paylarının senede bağlanmamış çıplak pay niteliğinde olduğunu, …’nın davacının %16,50 oranında payını hukuka aykırı şekilde devraldığını, bu hususta Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı derdest dava dosyası ile hukuka aykırı devredildiği iddia edilen payın davacı adına tescili, genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla malul olduğunun tespiti, genel kurulda alınan kararların iptali talepli dava ikame edildiğini, davacının hukuka aykırı davası kapsamına dava konusu hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ederek kayyum atanması isteminde de bulunmuştur. Kısaca özetlemiş olduğumuz huzurdaki işbu dava haksız olup; aşağıdaki nedenlerle esastan reddine, şartları oluşmamış ihtiyati tedbir talebi ile kayyum atanması talebinin reddi gerektiğini, davacının, …’ca devralandığı görülen %16,50 oranlık paya ilişkin kayıt işleminin hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğine dair beyanları Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosya kapsamında incelenmekte olup, bu hususun mahkemenizde görülmekte olan işbu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, butlanı istenilen genel kurul kararlarının konusu itibari ile butlan davasına konu olamayacağını, … ile davacı arasında akdedilmiş olan hisse devri sözleşmesi ile davacı şirket hissesini …’ya devrettiğini, dolayısyla dava konusu genel kurul toplantı ve karar nisapları tamamen hukuka uygun olduğunu, davacı itirazlarının dikkate alınmadığını beyan etmişse de toplantı tutanağının 7. maddesi hariç diğer tüm kararlarda itirazları açıkça yer aldığını, davacı tarafın yönetim kurulu üyeliğinden alınmış olmaısı hukuka uygun olup davacı tarafın aksi yöndeki iddialarının reddi gerektiğini, …’nın pay devrinin yapıldığı 02.04.2014 tarihinden beri şirkete nakit enjekte ettiği, şirketin dar boğazdan kurtulması için elinden geleni ardına koymadığı şirket kayıtlarında yapılacak basit bir inceleme ile kolayca anlaşılacağını, dava konusu genel kurulda alınmış kararların tamamı usul ve yasaya uygun olup; davacı tarafın aksi yöndeki iddiaları mk2 anlamında hakkında kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek kayyum atanması talebinin; ihtiyati tedbir konulması talebinin, icranın geri bırakılması talebinin haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava;TTK 446 madde ve devamı uyarınca davalı şirketin 26.04.2019 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan tüm kararların mutlak butlanla malul olduğunun tespiti, aksi kanaat hâsıl olduğu takdirde (7) nolu karar dışında alınan tüm kararların iptaline, özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 26/04/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin davalı şirketin 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, anılan kararların iptali koşullarının ve özel denetçi tayini koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verilmiş , istenen bilgi ve belgelerin gönderilmiş, incelenmesinde; …. sicil nolu …’nin … Blk. … Mah. …. Cad. No:12 B:2 K:7 No:…. …./…. adresinde sicilde kayıtlı olduğu, 08/09/1981 tarihinde kurulduğu, şirket yetkililerinin …, …, …. oldukları anlaşılmış, yazı ekinde 26/04/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, yönetim kurulu kararı belge örnekleri gönderilmiştir.
Davalı şirket finans müdürü tarafından 19/09/2019 tarihli dilekçe ve ekinde 26/04/2019 tarihli toplantı tutanağı, hazirun cetveli, muhalefet şerhleri, davet ve gündeme ilişkin belgeler ve şirket ana sözleşmesi belgelerinin ibraz edilmiştir.
Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünden davalı şirkete ait 2018 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesi celp edilmiştir.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı … tarafından davalılar … ve … tarafından pay defteri kaydına ilişkin 25/07/2019 tarihinde dava açıldığı görülmüştür.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek , dava, cevap, sunulanlar ve celp olunanlar kapsamında davacı yanın kayyum atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından bekletici mesele olarak talep edilen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı … tarafından davalılar … ve … tarafından pay defteri kaydına ilişkin olarak daha fazla pay sahibi olduğuna dair dava açılmış olup söz konusu dosya kapsamında davacının davada talebi yerinde görülerek payının %50 olarak saptandığı anlaşılmakla söz konusu davanın esası payın bedelinin ödenmemesi nedeniyle açıldığı gibi davaya konu genel kurul toplantı tarihinden sonra davanın açıldığı dikkate alındığında genel kurul toplantısından sonra bu şekilde pay oranlarının değişmesi karar sonradan kesinleşip paylar düzletilmiş olsa bile geriye yönelik olarak genel kurulda alınan kararların nisabının değiştirmesi mümkün olmadığından genel kurul tarihi itibariyle pay oranlarının dikkate alınması gerektiği gibi davacı değişen pay oranına göre yeniden genel kurulda taleplerini dile getirip karar alabilecek düzeyde olduğundan pay devriyle ilgili dava bu davanın sonucunu etkilemeyeceğinden HMK 165.madde anlamında bekletici mesele yapacak bir durum olmadığı anlaşıldığından davacının bu yöndeki talebi usül ekonomisi bakımından da yerinde görülememiştir.
Davalı şirket ana sözleşmesi, defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde mali müşavir, finans uzmanı ve şirketler konusunda uzman 3’lü bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak dava konusu 26/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yasa , ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, şirketler konusunda uzman …, yeminli mali müşavir … finans uzmanı ….tarafından tanzim edilen 27/02/2020 tarihli raporda özetle; davanın genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davası olduğu; öretide hâkim görüş uyarınca işbu uyuşmazlık bakımından denetçinin hazır bulunmamasının oluşturacağı etkinin her gündem maddesi açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, davacı vekilinin iptali istenen genel kurul kararları aleyhine oy kullandığı; kararların bir kısmına muhalefetin açıkça tutanaktan anlaşıldığı, bir kısmına ise muhalefet şerhi sunmak suretiyle muhalif kalındığının anlaşıldığı gözetildiğinde, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere davacının genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği, davacının iddialarını ispata yarar herhangi bir somut bilgi ve belge de dosya içerisinde mevcut olmadığından, gündemin 3. maddesinin iptali talebinin yerinde olmadığı, davacının iddialarını ispata yarar bilgi ve belge mevcut olmadığından, yine muhalefet şerhinin içeriği de saptanamadığından genel kurul gündeminin 4. maddesinin de iptali talebinin yerinde olmadığı, kâr payı dağıtılmamasına ilişkin 5. maddenin, iptali şartlarının oluştuğu, genel kurulun gündemde madde bulunması halinde, herhangi bir sebep göstermeksizin yönetim kurulu üyelerini görevden alabileceği gibi yerine yenisini de seçmeye yetkili olduğu; bu sebeple, genel kurul toplantısının 6. gündem maddesi uyarınca alınan yönetim kurulu üyesi …’ün azli ve diğer üyelerin göreve devamına dair kararın iptali talebinin yerinde olmadığı, TTK’nin 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesi oy kullanamayacağı gözetildiğinde, genel kurulun bu maddelerde zikredilen izinlere dair olumlu yöndeki kararının, pay sahibi ve yönetim kurulu üyeleri olan … ve …’nın kendilerine ilişkin kararlarda oy kullandığı anlaşıldığından, iptalinin gerektiği, davacı vekilinin özel denetçi atanmasını talep ettiği, genel kurul kararının iptali ile özel denetim talepli davaların birlikte ikame edilip edilemeyeceği hususunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu; talebin ise, dosya içerisinde davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının daha önce kullanıldığına ilişkin bir bilgi ve belge olmadığı gibi genel kurul tutanağından da hangi konulara ilişkin özel denetim talep edildiği anlaşılamadığından yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak; ayrıntılı, denetime elverişli, gerekçeli ek rapor alınmasına karar verilmiş, 09/09/2020 havale tarihli ek raporda; teknik açıdan; 28.02.2020 tarihli kök raporda Davalı… Elektrik ve Elektronik Gereçler San. ve Tic. A.Ş.’ne ait yasal defterlerin delil vasfının mahkemenin takdirlerinde olduğu ve şirketin 2018 yılı ticari faaliyetleri sonucunda 45.406.899,41 TL net satış hasılatı ve 721.326,14 TL dönem karı elde edildiği ifade edildiği, davalı şirket yetkililerinden temin edilen 01.01.2018 – 31.12.2018 dönemi açılış ve kapanış mizanı bakiyesi ile aynı döneme ait detay mizan bakiyelerinin, davalı şirketin 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak bağlı bulunduğu vergi dairesine vermiş olduğu Kurumlar Vergisi Beyannamesindeki bilanço ve gelir tablosu kalemleri ile uyumlu olduğu, davalı şirketin 2018 yılı mizan bakiyelerinin, şirketin 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin genel kurul toplantısının yapıldığı toplantıda görüşülen yıllık faaliyet raporu ile murakıp raporlarındaki finansal veriler ile tutarlı olduğu, 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak 22.06.2019 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Kurumlar Vergisi Beyannamesi Tasdik Raporunun düzenlendiği, bahse konu tam tasdik raporu ile şirketin faaliyetleri belirlenen ilke ve esaslar kapsamında yetkili denetim firması tarafından tasdik edilmiş ve finansal mali tabloların gerçek durumu yansıttığı konusu da bu tasdik denetim raporunda açıklandığı ve denetim raporu ekinde tasdik edilmiş mali tablolara yer verildiği, 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak düzenlenen 22.06.2019 tarihli tam tasdik raporunda bilançonun aktif hesap grubundaki varlıklar ve pasif hesap grubundaki kaynaklar ile gelir tablosu kalemlerinin her biri inceleme ve denetime tabi tutulmuş olup yapılan inceleme ve denetim sonucunda; defter kayıtlarına dayanak teşkil eden belgelerin usulüne ve gerçeğe uygun olduğu, mal-hizmet ve para hareketlerinin gerçek durumu yansıttığı, defter kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ve genel muhasebe kuralları doğrultusunda tutulduğu ve şirketin mali tabloları ile yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin gerçeği yansıttığı hususlarının ifade edildiği, sonuç olarak; toplantı tutanağının 3. maddesine göre, davacı vekilinin muhalefet şerhi (tutanağa ek yapıldığı belirtiliyor) ile birlikte 2018 yılına ait yıllık faaliyet raporunun tasdikine oy çokluğu ile karar verildiği; davacı vekilinin itirazları aksine dosya içerisinde muhalefet şerhine rastlanmadığı; dolayısıyla muhalefet şerhinin içeriğine, denetçiye hangi soruların yöneltilmek istendiği, dolayısıyla hangi soruların cevapsız kaldığı gibi hususlara ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı; yine benzer şekilde davacının iddialarını ispata yarar herhangi bir somut bilgi ve belgenin de dosya içerisinde mevcut olmadığı gözetildiğinde gündemin 3. maddesinin iptali talebinin yerinde olmadığı yönündeki görüşümüzden ayrılmanın mümkün olmadığı, gündemin 4. maddesine ilişkin olarak, davacı vekilinin itirazlarının aksine, iddiaları ispata yarar bilgi ve belge mevcut olmadığından, yine muhalefet şerhinin içeriği de saptanamadığından genel kurulun bu gündem maddesinin de iptali talebinin yerinde olmadığı yönündeki görüşümüzden ayrılmanın mümkün olmadığı, kâr payı dağıtılmamasına ilişkin kararın iptal edilebilir olduğu yönündeki görüşümüzden, TK. 523’te öngörülen hususlar ispat edilemediğinden, ayrılmanın mümkün olmadığı, genel kurulun gündemde madde bulunması halinde, herhangi bir sebep göstermeksizin yönetim kurulu üyelerini görevden alabileceği gibi yerine yenisini de seçmeye yetkili olduğundan, genel kurul toplantısının 6. gündem maddesi uyarınca alınan yönetim kurulu üyesi …’ün azli ve diğer üyelerin göreve devamına dair kararın iptali talebinin yerinde olmadığı yönündeki görüşümüzden ayrılmanın mümkün olmadığı, TTK’nin 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesi oy kullanamayacağı gözetildiğinde, genel kurulun bu maddelerde zikredilen izinlere dair olumlu yöndeki kararının, pay sahibi ve yönetim kurulu üyeleri olan … ve …’nın kendilerine ilişkin kararlarda oy kullandığı anlaşıldığından, iptalinin gerektiği yönündeki görüşümüzden ayrılmanın mümkün olmadığı, davacı vekilinin itirazının aksine, dosya içerisinde davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının daha önce kullanıldığına ilişkin bir bilgi ve belge olmadığı gibi genel kurul tutanağından da hangi konulara ilişkin özel denetim talep edildiği anlaşılamadığından ve “Denetim Talepleri ve Başlıkları” başlıklı evrak dosya içerisinde mevcut olmadığından, özel denetime dair taleplerin yerinde olmadığı görüşünden ayrılmanın mümkün olmadığı, davalı şirketin 2018 yılı mizan bakiyelerinin, şirketin 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin genel kurul tolantısının yapıldığı toplantıdaki yıllık faaliyet raporu ile murakıp raporlarındaki finansal veriler ile tutarlı olduğu, davalı şirketin 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak 22.06.2019 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Kurumlar Vergisi Beyannamesi Tasdik Raporunun düzenlendiği, bahse konu tam tasdik raporu ile şirketin faaliyetleri belirlenen ilke ve esaslar kapsamında yetkili denetim firması tarafından tasdik edildiği, finansal mali tabloların gerçek durumu yansıttığı konusunun da bu tasdik denetim raporunda açıklandığı, davalı şirketin 2018 yılı ticari faaliyetlerine ilişkin olarak düzenlenen 22.06.2019 tarihli tam tasdik raporunda bilançonun aktif hesap grubundaki varlıklar ve pasif hesap grubundaki kaynaklar ile gelir tablosu kalemlerinin her birinin incelemesi neticesinde defter kayıtlarına dayanak teşkil eden belgelerin usulüne ve gerçeğe uygun olduğu, mal-hizmet ve para hareketlerinin gerçek durumu yansıttığı, defter kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ve genel muhasebe kuralları doğrultusunda tutulduğu ve şirketin mali tabloları ile yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin gerçeği yansıttığı hususlarının ifade edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİ DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek raporları, sicil kayıtları, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı itibari ile; Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda;
Kural olarak TTK. m. 445 uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykın kararlara karşı iptal davası açılabilir. Dolayısıyla anılan kararlann iptalinin sağlanabilmesi için bu kararların kanun, anasözlesme veya afaki iyiniyete aykırı olması da gerekir. denmiştir.
Davaya konu davalı şirketin 26.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı yönünden yapılan yargılama ve toplanan delillere göre Somut uyuşmazlıkta davacı sıfatının (aktif husumet ehliyeti) bulunduğu açıktır.
Genel kurulun 3.maddesi ile, davacı vekilinin muhalefet şerhi (tutanağa ek yapıldığı belirtiliyor) ile birlikte 2018 yılına ait yıllık faaliyet raporunun tasdikine oy çokluğu ile karar verildiği, ravacı vekili dava dilekçesinde, gündemin 3. maddesi ile ilgili olarak iç kontrol ve denetime ilişkin sorularının yanıtsız kaldığını, denetim raporunun toplantı günü taraflarına sunulduğunu, faaliyet raporunun tasdikine karar verilemeyeceğini ileri sürerek kararın iptaline karar verilmesini talep ettiği, dosya içerisinde ve davacının sunduğu delillerde muhalefet şerhine rastlanmadığı, muhalefet şerhinin içeriğine, denetçiye hangi soruların yöneltilmek istendiğine, hangi soruların cevapsız kaldığına ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı, davacının iddialarını ispata yarar herhangi bir somut bilgi ve belge de dosya içerisinde mevcut olmadığı, ispat yükünün kendisinde olan davacının, iddiasını ispatlayamadığı kanaati hasıl olduğu, genel kurul gündeminin 3. maddesinin iptali talebinin yerinde olmadığına karar verilmiştir.
Genel kurulun 4.maddesi ile, davacının iddialarını ispata yarar bilgi ve belge mevcut olmadığından, yine muhalefet şerhinin içeriği de saptanamadığından genel kurulun bu gündem maddesinin de iptali talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Genel kurulun 5.maddesi ile, “şirketin ödenmiş sermayesinin %20’si oranında yedek akçenin mevcut olmaması ve şirketin içinde bulunduğu ekonomik durum sebebiyle şirket karından kanun ve esas sözleşme gereği ayrılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın tamamının dağıtılmayarak geçmiş yıl zararlarından mahsup edilmesine” karar verildiği, davacı vekili, kâr payı hakkının en temel haklardan biri olduğu ve karın dağıtımı mümkünken dağıtılmamasının kâr payı hakkının engellediği, TTK ile birinci kanuni yedek akçe dışında, pay sahipleri için %5 kâr payı ödendikten sonra ikinci kanuni yedek akçe ayrılması düzenlendiğinden bahisle, genel kurulun ilgili kararının iptaline karar verilmesini talep ettiği, Anonim şirket, ancak ekonomik sebeplerle kurulur (TK m. 331). Kârın kullanım şekli, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesi genel kurulun olağan toplantısının mutlak gündeminde yer alır (TK m. 409/I). Yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi genel kurul toplantısından en az on beş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur (TK m. 437/I). Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, payı oranında katılma hakkını haizdir (TK m. 507). Kâr payı önemli (müktesep ya da vazgeçilmez) pay sahipliği haklarından biridir.
TK m. 523 hükmüne göre genel kurul ancak maddede sayılan hallerde kârı dağıtmaktan imtina edebilir. Madde hükmü şu şekildedir:
III – Kâr payı ile yedek akçeler arasında ilgi
MADDE 523- (1) Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.
(2) Genel kurul;
a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse,
b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.
Bu haller (aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekli olması, istikrarlı kâr dağıtımı yönünden haklı görülmesi) mevcut değilse genel kurulun görevi kârın dağıtılmasıdır. Somut olayda bu hallerden birinin mevcut olup olmadığı ortaya konulmamıştır. Bu bakımdan kârın dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının TK m. 507 ve 523 hükümlerine aykırılık nedeniyle iptal edilebilir olduğuna karar verilmiştir.
Genel kurulun 6. gündem maddesi ile, davacı …’ün görevine oy çokluğu ile son verilmiş, diğer yönetim kurulu üyelerinin ise görevlerinin devamına karar verildiği, davacı vekilinin, diğer yönetim kurulu üyeleri görevlerine devam ederken haklı bir sebep bulunmaksızın müvekkilinin görevine son verilmesinin afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve kararın iptali gerektiğini ileri sürdüğü, genel kurul gündemde madde bulunması halinde, herhangi bir sebep göstermeksizin yönetim kurulu üyelerini görevden alabileceği gibi yerine yenisini de seçmeye yetkili olduğu, hal böyle iken, genel kurul toplantısının 6. gündem maddesi uyarınca alınan kararın iptali talebinin yerinde olmadığına karar verilmiştir.
Genel kurul gündeminin 8. maddesi ile; “yönetim kurulu üyelerine TTK m. 395 ve 396’daki izinlerin verilmesi oy çokluğu” ile kabul edildiği, davacı vekili dava dilekçesinde, pay sahipliğinin ihtilaflı olduğunu, verilen izinler sebebiyle müvekkilinin zarara uğramasının kuvvetle muhtemel olduğundan bahisle genel kurul kararının iptalini talep ettiği, davacının iddialarını ispata yarar herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığından iddiasının kabulü mümkün görülmemiş olup bununla birlikte, her ne kadar davacı vekili bu hususa değinmemiş olsa da, 8 no’lu genel kurul gündemi açısından oydan yoksunluk kurumunun değerlendirilmesi gerekir. Konuya ilişkin olarak Yargıtay bir kararında şu ifadelere yer vermiştir:
“TTK’nin 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesi oy kullanamayacağı gibi anılan kararlar, ortak ile şirket arasındaki şahsi bir iş niteliğinde bulunduğundan somut olaya uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nin 436/1. maddesinde sayılan yakınların da bu kararların alınmasında oy kullanmaları mümkün bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 6102 Sayılı TTK’nin 436/1. maddesi gereğince yönetim kurulu üyesi TTK’nin 395-396. maddesi gereğince izin verilmesi hususunda kendi lehine oy kullanamaz ise de diğer yönetim kurulu üyeleri için yapılan oylamada oy kullanabilir” (Yargıtay 11. HD, E. 2016/3815, K. 2017/2497, T. 27.04.2017 sayılı kararı).
Buna göre rekabet yasağına izin kararının alınmasında hakkında karar verilen yönetim kurulu üyesi pay sahibi sıfatıyla sahip olduğu oy hakkını kullanmayacaktır (Bkz. Fatih …, Ticaret Ortaklıklarında Rekabet Yasağı, İstanbul 2005, Vedat Kitapçılık, s. 109). Bu bilgiler ışığında, mezkûr genel kurul kararı incelendiğinde, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan … ile …’nın kendilerine ilişkin oylamalarda oy kullandığı tespit edilmiştir. , şirkette pay oranı %33,5 olan … kendisine ilişkin oylamada oy kullanmamış olsa idi, diğer şirket ortağı …’nın olumlu oyuna (%33) karşılık davacının olumsuz oyu (%33,5) sebebiyle ilgili gündem maddesi reddedilmiş olacak idi. Aynı durum, diğer şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan … için de geçerlidir.
Netice itibarıyla, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde böyle bir iddia ileri sürmemiş olsa dahi, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan … ve … kendilerine ilişkin oylamada oydan yoksun olmalarına rağmen oy kullandıklarından dolayı ilgili genel kurul gündem maddesinin iptaline karar verilmiştir.
Genel kurul toplantısının 9. maddesi ile; “özel denetim talebi, bilgi edinme ve inceleme hakkının kullanılmamış olması nedeniyle” oy çokluğu ile reddedildiği, davacı vekilinin daha önce bilgi edinme ve inceleme hakkını kullandığını, buna ilişkin belgeleri dosyaya sunacağını ve özel denetçi atanmasını talep ettiği anlaşılmakla; dosya içerisinde davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının daha önce kullanıldığına ilişkin bir bilgi ve belge olmadığı gibi genel kurul tutanağından da hangi konulara ilişkin özel denetim talep edildiği anlaşılamadığı, hal böyle iken, davacı vekilinin özel denetim talebinin yerinde olmadığına karar verilmiştir.
Özel denetçi atanması kurumu, yeni TTK sisteminde pay sahiplerinin ve azınlığın kontrol haklarına ilişkin üzerinde önemle durulan bir müessesedir. Kanunda bir taraftan pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkı, diğer taraftan ise özel denetim isteme hakkı genişletilmiş ve güçlendirilmiştir. Bu sayede pay sahibine ve özellikle azınlığa, şirketin işleyişi ile ilgili daha şeffaf ve güvenilir bilgi elde etme imkânı sağlanmıştır. Özel denetim isteme hakkı, pay sahiplerinin, şirketle ilgili belirli konularda bilgi sahibi olarak pay sahipliği haklarını genel kurulda daha etkin ve bilinçli bir şekilde kullanabilmelerine hizmet eder. Böylece bilhassa çoğunlukta bulunmayan, yönetim kuruluna üye belirleme imtiyazına sahip olmayan pay sahiplerinin, şirketle ilgili belirli olayları açıklığa kavuşturmaları sağlanabilmektedir.Özel denetim müessesi 6102 sayılı TTK’nun 438-444 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Özel denetimde, özel denetçi tarafından belirli olayların aydınlatılması amacıyla denetim yapılmakta ve sonuç rapor ile açıklanmaktadır. TTK md.438 ile pay sahibinin özel denetçi talebinde bulunması için, pay sahipliği haklarının kullanılması için gereklilik ve bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olması şartları aranmaktadır.Uygulamada özel denetiminin yönetici ve denetçilerin sorumluluğuna hazırlık amacı taşıdığı, şirketin sevk ve idaresi konusunda amaca uygunluk ve yerindelik incelemesi niteliğinde olmadığı, organların takdir yetkilerinin incelenmesini içermediği, kuralsızlıkların açıklanması gerektiği, olayların açıklığa kavuşturulmasının amaçlandığı kabul edilmektedir. Bu doğrultuda, 6102 s. TTK hükümleri çerçevesinde her bir pay sahibi gündemde herhangi bir madde bulunmasına gerek olmaksızın özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir. Pay sahibinin bu talepte bulunabilmesi için kanunun aradığı koşullar TTK. 438/1 ‘e göre;bilgi alma ve inceleme haklarının kullanılmış olması,özel denetimin pay sahipliği haklarını kullanmak için gerekli bulunması,açıklığa kavuşturulması istenen olayların belirli olmasıdır.Genel kurul bu talebi reddettiği takdirde azınlık (sermayenin en az yüzde onunu temsil eden payların sahipleri) veya payların itibari değeri toplamı en az 1 milyon TL olan pay sahipleri şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden üç ay içerisinde şirkete özel denetçi atanmasını talep edebilirler. ( TTK 439/1 md.)
Bilgi alma şartı bakımından; özel denetçinin atanması, pay sahibinin bilgi alma hakkı ile doğrudan ilişkili olduğundan, kanun koyucu, birinci olarak pay sahibinin öncelikle kendisine sunulan ve kapsamı genişletilen bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmış olmasını aramaktadır (TTK m. 438/1). Öte yandan, kanun koyucu verilecek bilgilerin niteliğine ilişkin de ayrı bir belirleme yapmıştır. Bu bağlamda, verilecek bilgilerin hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olması gerekmektedir (TTK m. 437/1). Kanun koyucu, pay sahiplerine verilecek olan bilgilerin amaca hizmet etmesini, şirketle ilgili konuların şeffaf bir şekilde açıklanmasını, gerçek durum ile verilen bilgilerin örtüşmesini aramaktadır.
Gereklilik koşulu bakımından; ikinci olarak kanun koyucu özel denetim yolunun pay sahipliği haklarından yararlanılabilmesi için gerekli olmasını aramıştır. Bu bağlamda, pay sahibinin oy hakkını kullanarak yönetim kurulunu ibra etmeden veya ilgililer hakkında sorumluluk davası açmadan önce gerekliliğini ispatlayarak özel denetim hakkını kullanması mümkündür.
Belirlilik koşulu bakımından; özel denetim, şirketin genel gidişi hakkında, kâr-zarar durumunun tespiti ile ilgili olarak genel bir biçimde bilgi alma amacıyla kullanılamaz. Şirket ile ilgili belli olayların, örneğin ihalelerin, projelerin, inşaatların yapımı ve akıbeti hakkında pay sahiplerinin bilgi sahibi olabilmeleri için söz konusu müessese düzenlenmiştir.Bundan dolayı, pay sahibinin özel denetime başvurabilmesi, şirketi ilgilendiren belirli olayları zikretmesi ve bunları ortaya koymasına bağlıdır. Pay sahibinin bilgi almak istediği meseleleri somut ve anlaşılabilir şekilde belirtmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda özel denetçi atanması şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirildiğinde;
Belirli şartlara başlanmış olan özel denetçi istenmesine dair hakkın kullanılabilmesi için azlık, mahkemeyi ikna edici olay ve olgulara dayanarak ve zararın varlığına dair belirli bazı olayların incelenmesini talep edebilmektedir. Azlığın başvuru talebi için gereken ön koşul ise bilgi alma hakkını kullanmış olmasıdır. Somut olayda özel denetçi atanması talep edilen şirketle ilgili kârlılık durumunun düzenli olarak devam etmesi, huzur hakkı ödemelerinin şirket hacmi dikkate alındığında fahiş olmaması, geçmiş yıllardaki oranlarla orantılı olması, şirketin sektörde üst sıralarda yer alan yerini koruması, daha önce özel denetçi atanmasına ilişkin yapılan başvuruların mahkemelerce reddedilmesi ve en önemlisi de şirketteki pay sahiplerinin zarara uğratıldıklarına ilişkin somut bir delile rastlanması iddia edilen olayların hiçbirisinin TTK, m. 438 hükmündeki şartları taşımadığı tespitleri nazara alınarak Tüm bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı şirketin 26/04/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 5 ve 8 nolu kararların iptallerine, 3,4,6 ve 9 nolu genel kurul kararları yönünden fazlaya ilişkin iptal isteminin reddine, davacının özel denetçi atanması talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalı şirketin 26/04/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 5 ve 8 nolu kararların İPTALLERİNE,
2- 3,4,6 ve 9 nolu genel kurul kararları yönünden fazlaya ilişkin iptal isteminin REDDİNE,
3-Davacının özel denetçi atanması talebi yönünden davanın reddine,
4-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Özel denetçi talebi yönünden davanın reddine karar verildiğinden ; Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Özel denetçi talebi yönünden davanın reddine karar verildiğinden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 3.400,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

9-Davacı tarafından yapılan 88,80 TL, başvurma harcı, 88,80 TL, 255,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.433,10 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 1.716,55 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
11-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/10/2020
Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸