Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/545 E. 2020/795 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/545 Esas
KARAR NO : 2020/795

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2019
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25/07/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin yıllardır ticari ilişki içerisinde olduğunu, bu ilişki çerçevesinde müvekkilinin muhtelif tarihlerde davalı borçluya medikal malzeme satışı yapmış olduğunu, yapılan tüm satışların faturalandırıldığını, tarafların ticari defterlerine kaydedildiğini, müvekkilinin son olarak 06/11/2018 tarihinde davalıya medikal malzeme satışını yaptığını, bu tarih itibari ile müvekkili ile davalı arasındaki takibe müsnet irsaliyeli faturalardan da davalının borcunun 13.952,52 TL olduğunu, davalının dava konusu fatura bedelini ödememesi üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası marifetiyle icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu bildirerek davanın kabulü ile, davalı borçlu şirketin Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi asıl alacağı olan 13.952,52 TL’ye vaki itirazının iptaline, kanuni vade tarihlerinden itibaren ticari faizleri ile birlikte tahsiline, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla takibin devamına, davalı borçlunun takip konusu asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında, davacı tarafça açılan davanın kesinlikle kabul edilmediğini, iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın zaman aşımından reddi gerektiğini, müvekkili şirketin dava dışı …’ de bulunan özel Optimed cihazlarında kullanılması için davacıdan konsinye olarak bir miktar kit aldığını, alınan kitlerin dava dışı hastane tarafından kullanılmak istenildiğini, konsinye satışlarda malların, gönderinin belirleyeceğinin fiyatlarla müşterilere kullanmak üzere veya kullanılmadığı takdirde iade edilmek kaydıyla, gönderilenin zilyetliğine bırakıldığını, müvekkilinin konsinye olarak almış olduğu malları kullanmaması nedeniyle davacıya iade etmek istediğini, malların kargo ile davacıya gönderildiğini, davacı tarafından malların alınmayarak iade edildiğini, müvekkili firmanın sürekli davacı firma ile görüşerek kendisine konsinye olarak bırakılan malların kullanılmadığını, bu nedenle iade etmek istediğini, aksi halde ürünlerin zayi olacağını bildirmiş ise de faturanın gönderildiğini, davacı tarafından gönderilen iade faturalarının iade edildiğini, bu durumun birkaç kez tekrarlandığını, ticari defter ve kayıtların incelendiğinde söz konusu maddi gerçekliğin anlaşılacağını bildirerek davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzre tazminata çarptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. takibe konu icra dosyası, faturalar ve ticari defter kayıtları dosyamız içerisine alınmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı (davacı) … Kimyevi ve Tıbbi Ürünler San Tic. Ltd Şti vekili vasıtası ile 11/03/2019 tarihinde borçlu (davalı) … Elektronik Tıbbi Cihazlar San Tic. Ltd Şti aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile fatura alacağını dayanak göstererek, 13.952,52 TL asıl alacak, 708,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 14.660,66 TL toplam alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık faizi, icra, harç ve giderleri ile avukatlık ücreti birlikte tahsili amacıyla takibe geçmiştir. Davalı borçlu 25/03/2019 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilinin takip konusu alacağa ilişkin olarak hiçbir borcunun bulunmadığına, bu nedenle borca, ferilerine ve yetkiye itiraz etmiştir. Borçlunun yapmış olduğu vaki itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Her iki tacirin ticari defterleri de lehlerine delil oluşturmaktadır.
Mali müşavir bilirkişi …ın 27/03/2020 tarihli raporunda, davacının defterlerinin lehine delil niteliğinde olduğu ve davacını ticari defterlerine göre, takip tarihi (11/03/2019) itibariyle davacının davalıdan 13.952,52 TL alacaklı olduğunu, davalının 2018 yılı defteri kebir ve envanter defterlerinin ve 2019 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, 2018 yılı yevmiye defterinin sunulmadığından lehine delil niteliği hususunda değerlendirme yapılamadığını, davalının ticari defterlerine göre, takip tarihi (11/03/2019) itibariyle davalının davacıya 3.439,80 TL borcunun bulunduğunu, takip tarihi itibari ile taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farkının (13.952,52 TL-3.439,80 TL) 10.512,72 TL olduğunu, bu farkın sebebinin ise takip tarihinden önce davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalının davacıya düzenlemiş olduğu iade faturasından kaynaklı olduğunu, özetle taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının davacıdan alınan malların konsinye olarak alındığını ve bir kısım malları iade etmek istemesine rağmen davacı yanca kabul görmemesinden kaynaklandığını, taraflar arasında davalının iddia ettiği gibi konsinye satış olduğuna dair sözleşme ve/veya uygulama olup olmadığının tespiti yönünden yapılan incelemede gerek taraflar arasında konsinye satışa ilişkin yazılı bir sözleşme olmaması gerekse malların konsinye alımda yapılması gerektiği gibi sevk irsaliyesi ile konsinye olarak alındığına dair şerh ile değil normal satış faturası şeklinde düzenlenmiş olduğu hususları nazara alındığında davalının konsinye satış iddiasının ispata muhtaç olduğu bildirilmiştir.
Sektör bilirkişi tıbbi mamul uzmanı …’dan alınan rapora göre, davaya konu malzemelerin sağlık sektöründe … isimli tahlil cihazında kullanılan test kitleri olduğunu, davaya konu anlaşmazlığın test kitlerinin kalitesi, kullanımı, teknik özellikleri vebenzeri olmadığını, davalı tarafından test kitlerinin konsinye ürün olarak alındığını bu sebeple kullanılmaması durumunda geri iade etmek istemesine rağmen davacının bu ürünlerin konsinye ürün olarak verilmediği bu sebeple geri almak istemediği iddiasına ilişkin olduğunu, faturadaki malzeme birim fiyatlarının son tüketiciye satış fiyatı olarak değerlendirildiğinde fatura tarihi itibari ile makul ve ederinde olduğunu bildirmiştir.
Konsinye kavramı bir malın mülkiyet devri yapılmaksızın başka bir kişiye satılması amacıyla gönderilmesi olarak tanımlanabilir. Bu şekilde gönderilen mala konsinye mal , satış işlemine de konsinye satış denilmektedir. VUK’nun 230/5’inci maddesi uyarınca mal hareketinin sevk irsaliyesine bağlanması zorunludur. Bu nedenle malın konsinyiye gönderilmesi sırasında, konsinyör tarafından (taşımayı konsinyi yapıyorsa konsinyi tarafından) sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve malların konsinye suretiyle gönderildiğinin belirtilmesi gerekir. Davalı tarafından konsinye şeklinde satışın hesabına borç yazıldığı yönündeki savunması usulünce kanıtlanamamıştır.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacıdan alınan malzemelerin ayıplı, eksik ve istenen kalitede olmadığından alınan malzemelerin iadesini davacıya bildirildiği savunulmuşsa da bu hususun cevap dilekçesinde yer almadığı, ayıp iddiasının ispatı bakımından hangi ürünlerin ne şekilde ayıplı olduğuna ilişkin somut bir beyanda bulunulmadığı gibi söz konusu ürünler mahkemeye sunulmamış, ayrıca davacıya ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin de dosya kapsamına göre herhangi bir delil sunulmamıştır.
Tüm dosya kapsamında davalının aksine bir delilinin bulunmadığı, neticeten davacının faturadan kaynaklı alacaktan dolayı takip tarihi itibariyle davalıdan olan asıl alacağının 13.952,52 TL olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile takibin 13.952,52 TL açısından iptaline, takibin 13.952,52 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile devamına, dava İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak belirlenebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen toplam alacağın %20’si oranında İİK’nun 67.maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmış aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABÜLÜNE,
1-Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 13.952,52 TL asıl alacak yönünden iptal ile takibin 13.952,52 TL asıl alacağı takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 2.790,40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 953,09 TL karar ve ilam harcından 164,98 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 73,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 714,81 TL harcın davalıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 164, 98 TL peşin harç, icra dosyasına yatırılan 73,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 89,80 TL posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.289,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 21/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza