Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/406 E. 2021/659 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/406 Esas
KARAR NO : 2021/659

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/06/2019
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uluslararası hava taşıma hizmeti vermekte olup davalı tarafa da aralarındaki cari hesap ilişkisine istinaden vermiş olduğu taşıma hizmeti sonucu keşide edilen 17.12.2018 tarihli 485,68-TL tutarında Fatura,24.12.2018 tarihli 2.049,89-TL tutarında Fatura, 22.01.2019 tarihli 3.555,98-TL tutarında Fatura, 27.02.2019 tarihli 205,51-TL tutarında Fatura olmak üzere toplamda DÖRT adet fatura bedellerinin ödenmediğini, davalı tarafın cari hesapta yer alan fatura bedellerini ödememesi sebebiyle faturalardaki son ödeme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak suretiyle davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın kendisine gönderilen ödeme emrinde belirtilen yetkiye, borca ve ferilerine, itiraz ederek borcu olmadığı bahisle icra takibini haksız ve kötü niyetli bir şekilde durdurduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itirazların yerinde olmayıp reddi gerektiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, itiraza konu edilen alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının savunmada bulunmadığı, herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Alacaklı davacının, davalı şirket hakkında toplam 6.297,06-TL asıl alacak, 235,63-TL işlemiş faiz olmak üzere TOPLAM 6.532,69- TL asıl alacağı işleyecek yıllık avans faizi ile icra masrafları ve vekalet ücretinin borçludan tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından 01/04/2019 tarihli dilekçeyle itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi S.M.M.M. ….’ın 21/02/2020 tarihli raporunda özetle; davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi 22/03/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 6.297,06-TL alacaklı olduğu, davacı tarafından tanzim edilmiş faturaların e-arşiv fatura olduğu, dava konusu alacağı oluşturan faturalardan 2.049,89-TL ‘lik faturanın fotokopisinin ve konşimentosunun dava dosyası içerisinde bulunmadığı, mahkeme tarafından dava konusu alacağın varlığının ve davacının işlemiş faiz talebinin kabulü halinde takip talebinde davacı tarafından davalıdan 70,65-TL işlemiş faiz talep edebileceği hususları mahkeme takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı tarafa ait ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bu konuda Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişiler Mali Müşavir …’ın ve Karayolu Taşımacılık bilirkişisi ….’un 25/03/2021 tarihli raporunda özetle; Dosyadaki belge ve bilgilerden gönderici …’in borcu olduğuna kanaate varıldığı, taşımacı …. firmasının taşımasını yapmış olduğu kargoların, taşımacılık mevzuatına uygun olarak yerine getirdiği görüldüğü, dosya ekinde bulunan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … şirketinin 22/03/2019 tarihinde davalı …’e 6.297,06-TL asıl, 235,63-TL faiz olmak üzere 6.532,69-TL üzerinden ilamsız takip başlattığı davalı …’in 01/04/2019 tarihli itirazı ile takibin durduğu, icra dosyasındaki takip talebinin incelenmesinde 17/12/2018 tarihli 485,68-TL tutarında fatura, 24/12/2018 tarihli 2.049,89-TL tutarındaki fatura, 22/01/2019 tarihli 3.555,98-TL tutarındaki fatura, 27/02/2019 tarihli 205,51-TL tutarındaki faturalardan bahsedilerek takip yapıldığı, toplamda 6.594,05-TL tutarında 6 adet fatura sunulduğu, toplamının 6.594,05-TL olduğu, 21/02/2020 tarihli …. imzalı bilirkişi raporunda 30/11/2018 tarihli 502,50-TL’lik faturanın hesaplamaya dahil edilmeyerek 205,20-TL noter masrafı ile davacının 6.297,06-TL alacaklı olduğu yönünde rapor hazırlandığı tespit edildiği davalı …’in ticari defterlerinin de ilgili faturalar ve takip talebi formunda bahsi geçen tarihler ve tüm ticari ilişki incelenerek; davalı …’in incelemesi yapılan 2018 yılı ticari defterlerinin işletme defteri olduğu açılış tasdiklerinin süresi içinde yapıldığı kapanış tasdiki zorunluluğunun bulunmadığı VUK hükümlerine uygun tutulduğu, 2019 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süre içinde yapıldığı kapanış tasdikinin notere görüldü ibaresi ile yaptırıldığı, davalı …’in ticari defterlerinde nihai anlamda yapılan incelemede 2018 yılı Ticari defterinin işletme defteri olduğu defterin yapısı itibariyle borç ve alacak takibi yapılmasının mümkün olmadığı, yalnız takip ve dava konusu yapılan faturalar açısından yapılan incelemede dava dosyasına davacı tarafından sunulan faturaların hiçbirinin davalı … ‘in ticari defterlerde kaydının bulunmadığı gibi davacı .. şirketine ait hiçbir fatura kaydının bulunmadığı tespit ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, taşıma ilişkisi olduğundan bahisle fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere icra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır.
İİK’nın 50. maddesi “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ S., İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 E., 2001/311 K.; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 E., 2002/208 K.; 20.11.2002 tarih ve 2002/19-900 E., 2002/994 K. sayılı kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Öte yandan, bir itirazın iptali davasının görülebilmesi, usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hâllerde, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır.
Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olur isek, davalı aleyhine yapılan icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olup, bu hususun dava şartlarından olması nedeniyle açıklığa kavuşması gerekmektedir. Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde davalının icra takibine itirazında yetki itirazının da bulunduğu anlaşılmış, mahkememizce her ne kadar yetki itirazı ilk aşamada reddedilmişse de dosya kapsamında yapılan inceleme ve alınan rapor ile davcı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu hususu davacı tarafından ispatlanamamıştır. Davalının cevap dilekçesi sunmamış olması hususu dikkate alınarak davalı davayı inkar etmiş sayılmış, dolayısıyla ticari ilişkiyi kabule dair herhangi bir beyan bulunmadığından bu hususun da inkar kapsamında olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Bu durumda taraflar arasında hukuki ilişkinin niza konusu olması nedeniyle yetkiye ilişkin Türk Borçlar Kanunu 89. Maddesi uygulama alanı bulamayacak olup HMK’nın genel yetkiye ilişkin kuralları uygulanacaktır. Bu haliyle davalının yerleşim yerinin Konya olması nedeniyle Bakırköy İcra Daireleri dışında olduğu, usulüne uygun yetkili icra dairesinde icra takibinin başlatılmadığı, bu hususun dava şartlarından olduğu dikkate alınarak talepler hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 107,54- TL harçtan mahsubuna, bakiye kalan 48,24-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Gider avansından artan olması halinde karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı ( E – DURUŞMA) , Davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/06/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza