Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/39 E. 2019/303 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/39
KARAR NO : 2019/303

DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/03/2018
KARAR TARİHİ : 08/03/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2019

Mahkememizin ….. Esas, 14/03/2018 tarih ve … sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi 08/11/2018 tarih ve…… Esas, …. Karar sayılı ilamıyla bozulmakla; mahkememizin ….. Esas numarasını almış olup, mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkili şirketin eski çalışanlarından davalının 28.02.2014 tarihinde müvekkili şirkete ait olan … plakalı kendi yönetiminde olduğu araç ile trafik kazasına karıştığını, bu kapsamda …. tarafından Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….. Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davada verilen karar ile müvekkili ile davalı ve …. sigorta hakkında tazminat kararı verildiğini, söz konusu karar doğrultusunda dosya davacısı ….’a Bakırköy …. İcra Dairesi’nin ….. Esas sayılı dosyasında 32.260,95 TL tazminat ödemesi yapıldığını, davalının kazanın oluşumunda %65 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle zarardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 32.260,95 TL tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 14/03/2017 tarihli karar ile davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddi ile dosyanın Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’nin ….. Esas sayılı ve 13/12/2018 tarihli ilamı ile uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, davacının çalışanı olan davalının yine davacıya ait … plaka sayılı araç ile karıştığı trafik kazası sonucunda zarar gören 3. kişinin açtığı tazminat davasında tazminat ödeyen davacının, çalışanı olan davalıya kazadaki kusuru oranında rücu istemine ilişkin olduğu, davanın TTK.’nın 4. maddesinde sayılan ve Türk Borçlar Kanununa atıf yapılan sözleşmelerden kaynaklanmadığı, davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’nin kararında da belirtildiği üzere davalı olay tarihinde davacı şirket çalışanı olup, işçi sıfatıyla iş vereni kendi kusuru ile zarara uğratması halinde iş verene karşı kusuru oranında sorumludur. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi ilişkisi dikkate alındığında uyuşmazlığın iş mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları ise dava şartıdır. Bu itibarla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy İş Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama Harç ve giderlerinin görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı karar verildi.08/03/2019

Katip …

Hakim …