Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/329 E. 2019/1426 K. 31.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/329 Esas
KARAR NO : 2019/1426

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2019
KARAR TARİHİ : 31/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2020
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli …. Esas, …. Karar sayılı yetkisizlik kararı gereğince davacı vekilinin süresi içerisinde verdiği gönderme talep dilekçesi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dosyasının yukarıdaki esasa kaydının yapıldığı anlaşılmakla tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. Hava Yolları AŞ’nin merkezi …. Şubesi’nin Libya’da kurulduğunu, Libya ve diğer ülke şubeleri ile Türkiye’de şirketin yönetiminin halen davacılardan … başkanlığında yedi üyeden oluşan yönetim kurulu tarafından yürütüldüğünü, genel kurulun yönetim kurulunun tayin edilmesi ve görevden alınması ile yetkili-meşru tek merci sayıdığını, davacı yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından alınan … sayılı karar gereği tayin edildiklerini ve halen görevlerine devam ettiklerini, Türkiye ile Libya arasındaki uçuşların devam etmesini teminen yönetim kurulunun … Hava Yolları AŞ’nin …. Şubesinin açılmasına karar verdiğini ve … Hava Yolları AŞ …. Şubesi-…. ofisinde … ‘u Türkiye Bölge Müdürü, …’ı Maliye Müdürü, ….’u ise İstasyon Müdürü olarak tayin ettiğini, bu şekilde davacıların yönetim kurulu olarak tayin edilen kişilerle Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliğine uygun olarak faaliyet göstermeye başladığını, davalıların 22/11/2017 tarihinden itibaren ve halen davalıların çalışmak üzere tayin edildiklerini gösteren kararlarda sahtecilik yapmak suretiyle ….. Hava Yolları Şirketi’nin ofisine ve tüm malvarlığı ile banka hesaplarındaki paraya haksız bir şekilde el koyduklarını ve çalıştırdıklarını, davalıların bu eylemi nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … nolu dosyası ile şikayette bulunulduğunu, ancak verilen yetkisizlik gereği dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilerek … soruşturma numarasıyla soruşturmanın devam ettiğini, davalılardan …’nin kendisinin Türkiye Bölge Müdürü olarak tayin edildiğine dair düzenlenen kararı ibraz ederek sahtecilikler yaptığını, sahte belge ve noter tercümeleri yaptırarak İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna başvurup yetkili olduğuna dair tescil ve ilan işlemlerini yaptığını ve Dünya Ticaret Merkezindeki Ofi/işyerine zorla kilitleri kırmak suretiyle girdiğini, davalının müdür olarak tayin edildiğine dair böyle bir kararın şirketin meşru yönetim kurulu tarafından alınmadığını, imzaların yönetim kurulu üylerine ait olmadığını, imzaların sahte ve taklit edilerek atıldığını, davalının bu sahte kararı Türk resmi kurumlarına, Ticaret Odasına, Sicil Memurluğuna, Havalimanı yetkililerine, … Hava Yollarına, …. Hava Yollarına ve birçok bankaya sunduğunu, bankalarda işlem yaptığını ve şahsi olarak 30.000 UDS üzerinde para çektiğini, şirketin bankası ve Türkiye’deki bankalarında bulunan hesaplarından yüksek miktarlarda para çektiğini, davalılardan …’nin ise kendisini …. Hava Yolları Şirketinin Türkiye Bölge Müdürlüğü Maliye Müdürü olduğuna dair karar ile sahtecilik yaptığını, böyle bir kararın yönetim kurulu tarafından alınmadığını, yönetim kurulu adına atılan imzaların sahte olduğunu, anılan nedenlerle öncelikle tedbiren davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesi bakımından tedbir kararı verilmesine, yine davalıların vermiş oldukları zararın ve haksız kazançların fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL’nin ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle işbu davada davalıların ikametgahlarının İstanbul Adliyesi yetki sınırları içerisinde bulunmadığını, davalıların …. İli, …. İlçesinde ikame ettiklerini, … Havayolları Aş Merkezi … Şubesi’nin ise adresinin … ilçesine bağlı ….’de olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın esasına ilişkin ise davalıların Libya Yasalarına uygun olarak şirket yetkilisi tarafından usulüne uygun olarak atandığını ve hiçbirinin sahtecilik yapmasının söz konusu olmadığını, davacıların iddialarının gerçek dışı olduğunu, anılan nedenlerle öncelikle davanın usulden, her halukarda esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,TTK 553.madde devamınca yetkisiz şirket müdürünün yönetim kurulu tarafından yetkilendirilmeden yaptığı işlemler nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden sicil kaydının celp edildiği, sicil kaydının incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kaytlı …. Havayolları Anonim Şirketi (… Şubesi) … Mahallesi …. Caddesi …. Blok Apt. No:… Ofis No:… …/…. adresinde sicilde kayıtlı olduğu, 50.000 TL sermaye ile 07/07/2015 tarihinde kurulduğu, şirket yönetim kurulu üyesinin …. olduğu, şirketin havacılık (yolculuk ve kargo taşımacılığı) işiyle iştigal ettiği anlaşılmıştır.
22/11/2017 tarihli 807 sayfa sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde; 30/08/2017 düzenleme tarihli 42 nolu yönetim kurulu kararına istinaden ….’nin bölge müdürü olarak atandığı, T.C.Dışişleri Bakanlığı ikili Ekonomik İşler Genel Müdürlüğü’nün 03/11/2017 tarih …. sayılı yazısı il onaylı vekaletnamenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak 16/11/2017 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih …. Esas – …. Karar sayılı kararında; ” … Yönetici atanması talep edilen “…. Havayolları Anonim Şirketi …. Şubesi”nin adresinin “… Mahallesi … Caddesi …. Blok Apt.No:… Ofis No:… …. ….” olup, Bakırköy ilçesinin mahkememizin yetki alanı içinde bulunmayıp, yargı alanı olarak Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine bağlı bulunduğu, mahkememizin davaya bakmakla yetkisiz olduğu, mahkemenin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olması ve mahkemenin yetkili olup olmadığının yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden, dava dilekçesinin yetki nedeniyle reddine, HMKnun 114/1-c ve HMKnun 115.maddesi gereğince mahkememizin yetkisizliğine, talep halinde 6100 sayılı HMKnun 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde müracaat edildiğinde dosyanın yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, bu süre içerisinde müracaat edilmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine karar vermek gerektiği …” gerekçesi ile, 1-Yönetici atanması talep edilen şirketin sicile kayıtlı adresinin …. Mah. …. Cad. …. Blok No:…. …./….” adresi olması sebebiyle yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan dava dilekçesinin YETKİ YÖNÜNDEN REDDİNE, 2-HMK 20. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesine müteakip taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın Bakırköy Nöb. ATM’ye gönderilmesine, taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına (ihtarat yapıldı), karar verilmiş ve karara karşı davalıların vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 03/04/2019 tarihli, …. Esas, … Karar sayılı kararı ile; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Valiliği İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün cevabi yazısında yapılan Göçnet sorgulamasında yabancılara ait herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı bildirilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından istenilen dosyanın Uyap üzerinden gönderilmiştir. …. Havayolları A.Ş. Merkezi …. şubesi’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …. sicil numarası ile kayıtlı olduğu ve adresinin Bakırköy olduğu anlaşılmıştır
Dava, … Havayolları A.Ş …. şubesini temsilen 6 adet Libya vatandaşı tarafından açılmıştır. Davacılar, davalıların … Havayolları A.Ş İstanbul şubesinin yönetimini haksız yollarla ele geçirdiklerini öne sürmüş, şirket yönetiminin davacılardan …’a kayyım olarak tevdii ile birlikte birtakım tedbirler talep edilmiş ve davalıların verdikleri zarar ve haksız kazançların tespiti ile tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
Davalılar vekili, …. Havayolları A.Ş nin yönetiminin davalılara ait olduğu yönünde Libya Ankara Büyükelçiliğinin yazılarını sunmuş ve davadan feragata dair beyanda bulunmuşlardır.
Uyuşmazlık …. Havayolları A.Ş Merkezi Libya İstanbul şubesinin yönetiminin kime ait olduğuna ilişkin olup, dava mezkur şirket yöneticilerinin sorumluluk davasıdır.
Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait olup, ortaklığın yanı sıra zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yöneticinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sonucunda ortağın doğrudan zarara uğraması söz konusu ise, ortak uğradığı zararın tazmin edilerek kendisine verilmesi için yönetici aleyhine tazminat davası açabilecektir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesinde yer alan “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü uyarınca ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2015 tarih ve 2014/11886 Esas 2015/5364 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2016/2892 Esas 2017/5003 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/8965 Esas 2018/2193 Karar sayılı emsal ictihatları).
TTK m. 553/1 göre, meydana gelen zarardan şirket, ortaklar ve alacaklılar doğrudan zarara uğramışlar ise bunlar, müdürlere karşı doğrudan sorumluluk davası açabileceklerdir. Bu nedenle TTK ortakların ve şirket alacaklılarının doğrudan uğradıkları zararlar nedeni ile müdürlere karşı dava hakkına sahip olduklarını açıkça hüküm altına almıştır.
Yapılan yargılama sonunda tarafların iddia ve savunmaları ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle üzerinde durulması gereken husus davacı …. Hava Yolları Anonim Şirketi …. Şubesi’ni temsilen davayı açan …, …, …, …, … Ve …’ın TTK hükümlerine göre tazminat talep edebilme hakları olup olmadığı yani aktif dava ehliyetlerinin bulunup bulunmadığıdır. Somut olayda davacılar esasen Libya’da kurulu bir anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olup, davacı şirketle bir ortaklık ilişkileri söz konusu değildir.
…. Havacılık Holding Şirketine bağlı ve libya Devletine ait bir Anonim Şirkettir. Dosyaya gelen sunulan belgelerden ve İTSM sicil kayıtları ve sicil gazetesi ilanına göre; …. Havacılık Holding Şirketi Yönetim Kurulu, …. Havayolları şirketi Yönetim Kurulu ile 09.03.2017 tarihinde yaptığı toplantı uyarınca, … Yönetim Kurulu başkanı olarak atanmış ve bu karar 13.04.2017 tarihinde libya Ticaret Sicilinde Tescil edildiğine dair yazıya göre bu yönetim değişikliği Libya Devleti’nin talimatları doğrultusunda ve libya yasalarına göre alınmış bir karar olduğu gelen resmi yazı atamalarından anlaşılmıştır.
Libya devletinde alınan karar göre Yönetim Kurulu başkam olan …., …. ve yetkili Yönetim Kurulu, davacılardan ve İstanbul Merkez Şubesinin müdürü olan …’un görevine son vermiş ve 07.12.2017 tarihinde de …. …. Şube Müdürü olarak diğer davalıları da görevlere atadığı anlaşılmıştır. Söz konusu atama karan ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Dış işleri Bakanlığı onayı alınmış ve noter tercümesi yapılmıştır. Müvekkilim …’nln atama karan 22.11,2017 tarihli ve 9457 sayılı TTSG’de İlan edilmiştir. İlana konu karar ve vekaletname incelendiğinde konsolosluk ve kaymakamlık onayının olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığının da onayının olduğu anlaşılmıştır. Bahse konu belgede konsolosluk onayına ek olarak Dış İşleri Bakanlığının da onayı ayrıca alınmıştır. Davacılar, libya Devletine ait olan ve Libya’da faaliyette bulunan bir şirketin işleminin usulsüz olduğunu iddia etmelerine rağmen libya ülkesinde dava açarak da sö zkonu atamaların iptalini talep edebilirler. Kaldı ki huzurdaki davada usulsüz yapıldığı iddia edilen işlem Libya ülkesinde gerçekleştirilmiş olup bahse konu iddianın doğru olup olmadığı, Libya yasalarına uygun olup olmadığı ancak Libya Devletinde yapılacak bir yargılama sonunda açıklığa kavuşacaktır. Mevcut haliyle Sİcil müdürlüğü gelen resmi yazışmalara göre işlemler yapmış ve davalıların yönetim yetkisi aksi ispat oluncaya geçerli belgelere göre işlem yapmış olup davacıların davalıların sahte evrak iddiasının Türkiye’de çözülmesi bu haliyle mümkün görülmemektedir.
Nitekim Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 18 Ocak 2017 tarih, 9244 sayılı nüshasının 742 sayfasında yayınlanan vekaletname örneği incelendiğinde, davacılardan yalnızca …’nın şirketi vekaletname ile temsil yetkisi olduğu anlaşılmakta, yönetim kurulu üyesi olduğu iddia edilen diğer davacıların şirket ortağı olduklarına resmi bir belge dosyada mübrez deliller arasında yer almadığı gibi, davacının beyanından bu şirketin ortağı olmadıkları ve zarar gördüğü ileri sürülen şirketin de Libya’da yerleşik …. şirketi olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar dava tarihi itibariyle şirket, temsile yetkili işiler dedğildirler. Kaldı ki davacılar şirket şubesini temsilen açtıkları iş bu davada yönetici sorumluluğu davasının özel dava şartı molan Genel kurul kararı da sunmamışlardır. Bu sebepler birlikte dikkate alındığında davacıların sorumluluk davasını açma yetkileri bulunmadığı açıktır. Her ne kadar davalılardan … ve …’nin açık adresi tespit olunamayıp teati işlemleri tamamlanamamış ve bu konuda Libya İstanbul Başkonsolosluğu’na müzekkere yazılmış ise de, gönderilen müzekkerelere cevap alınamadığı gibi, davacıların aktif dava ehliyetleri olmaması sebebiyle zaten reddi gereken davada, dilekçe teatisinin tamamlanmasını beklemenin usul ekonomisi ilkesi ile bağdaşmayacağı değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacıların aktif dava ehliyetleri bulunmaması sebebiyle DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL harçtan mahsubu ile artan 809,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00 -TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini bir vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/12/2019
Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸