Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/31 E. 2019/62 K. 18.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/31 Esas
KARAR NO : 2019/62

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 15/01/2019
KARAR TARİHİ : 18/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın … Unvanını önce, 07.08.1989 tarihinde …. Ltd. Şti. olarak tescil ettirdiğini, daha sonra işlerin daha geniş alanlara yayılması ve ekonomik yapılanmanın sonucu olarak ….A.Ş.nin kurulduğunu, 14.09.1995 tarihinde tescil ettirildiğini, Ticaret Sicil’de İlan edilererek, tescil edilen unvan ve özellikle ünvanın çekirdek unsuru olan …. görselini, Ticaret kanunu hükümlerine göre tüm Türkiye’de tek başına kullanma hakkına sahip olduğunu, davalı firmanın ise … Limited Şirketi olan ünvanını 2009 yılında nevi değişikliğine giderek …A.Ş.ye dönüştürdüğünü, yani …. görseli davacı firma tarafından kullanılmaya başladıktan 20 yıl sonra, faaliyet alanları aynı olan davalı firma tarafından, vatandaş nezninde davacı firma tarafından yaratılmış olumlu algıdan faydalanmak ve kendisine ekonomik çıkarımlar elde etmek için hukuka aykırı ve kötü niyetle, ticaret ünvanındaki çekirdek unsur olan … görselindeki -L- harfi yerine -K-harfıni değiştirerek, davacı ünvanı ile iltibas yaratacak şekilde tescil ettirildiğini, Ticaret Kanunu hükümlerine ve uygulamalarına göre, usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını tüm Türkiye’de tekel olarak kullanma hakkı, münhasıran sahibine ait olduğunu, davalı firmanın müvekkili davacı firmanın çekirdek unsuru olan …. görselini nerdeyse tıpa tıp aynı görsel ve fonetik yapısıyla tescil ettirdiğini, davacının, kuruluş ve tescil önceliği nedeniyle ülke genelinde bir hak olarak elde ettiği …. görselini kullanma hakkı ve her iki tarafın unvanlarının çekirdek unsurunun benzer oluşu, karışıklığa neden olunması ve unvana tecavüz söz konusu olması karşısında, davalı ünvanının çekirdek unsuru olan …. ibaresinin terkinini isteme hakkı olduğunu, davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak, müvekkili firmanın ticari ünvanı İle iltibas yaratacak şekilde ticari ünvanını tescil ettirerek, müvekkil firmanın müşterileri üzerinde yarattığı olumlu algıları ve ticari itibarı kendi lehine çevirmeyi amaçlayarak ve kötü niyetle hareket ettiğini, beyan ile davalı firmanın ünvanındaki çekirdek unsur olan …. ibaresinin, davacı müvekkili tarafından daha önce tescil ettirilen ticari ünvanının baskın unsuru olan …. ibaresi ile iltibas oluşturacak şekilde, ticari dürüstlüğe aykırı olarak tescil ettirilerek kullandığının tespiti ile davacı müvekkili firmanın ünvanına vaki tecavüzün men’ine, davalının Ticaret Ünvanının çekirdek unsuru olan … ibaresini kullanmasının yasaklanmasına, sicilden terkini suretiyle haksız rekabetin önlenmesine ve ilgili kararın gazetede yayınlanmasına, maddi ve manevi tazminata, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkili aleyhine hak sahipliği iddialarına dayanılarak, müvekkili firma adına tescilli markaların hükümsüzlüğü talepli İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkili firmaın yerleşim yer adresinin “… Mah. …. No…Avcılar/ İstanbul” olduğunu, gerek huzurdaki davanın gerekse de bu davanın birleştirilmesi gereken İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyası kapsamındaki dava bakımından yetkili mahkemenin Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri (İstanbul) olduğunu, davanın Türk Ticaret Kanunu md. 60 hükmünde ve yerleşik yargıtay içtihatlarında ön görülen zamanaşımı süresi içerisinde ikame edilmediğini, davacı yan aleyhine müvekkili firma tarafından dava açıldığını ve davanın Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin….Esas sayılı dosyasından görüldüğünü, davanın tarihinin 22.07.2016 olduğunu, işbu davanın ikame edildiği tarihin ise 21/08/2017 olduğunu, müvekkil firma tarafından karşı yana dava tarihinden önce de ihtarname gönderildiğini, bu ihtarname tarihinden sonra da yaklaşık 2 sene sonra işbu dava ikame edildiğini, müvekkili firmanın 2009 senesinden bu yana ticaret ünvanını kullanmakta olduğundan davacı yanın her halukarda zamanaşımı süresi içerisinde dava ikame etmediğini, “….” ibaresinin müvekkili firma tarafından 2006 senesinden ve hatta daha öncesinden beri etkin ve kesintisiz bir şekilde kullanıldığını, davacının 18 yıl sonra müvekkil aleyhine açtığı terkin davasının MK md. 2 kapsamında iyi niyet çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini, davanın zamanaşımı/süre nedeniyle reddinin gerektiğini beyan ile fazlaya ilişkin hak ve alacaklarını talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, yine usul yönünden davanın zamanaşımı süresinde açılmamış olması sebebi ile ilgili hüküm ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi içtihatları doğrultusunda reddine, mahkeme aksi kanaatte ise dosyanın İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/145 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve yargılamanın belirtilen dosya üzerinden devamına, esasa ilişkin olarak haksız ve mesnetsiz uzun süre sessiz kalma yolu ile hak kaybı da dahil olmak üzere tescilli unvan kullanımı ve tescilli markaların kullanımının tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmesi mümkün olmadığından sunulan tüm beyanlar ışığında ve delilerimiz doğrultusunda davanın esastan reddine ve vekâlet ücretinin ve dava masraflarının davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi içeriğine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunduğu ve 6102 sayılı TTK da belirtilen haksız rekabet hükümleri ile ilgili olduğu yönündeki mahkeme kararında belirtme yapılmış ve bu belirtme yönüyle de davanın genel anlamda ticari dava olduğu düşünülebilir ise de; davacı vekilinin dava dilekçesindeki iddialarının ileri sürülüş tarzı ve dayanılan deliller gözetildiğinde davacının iddiasının araştırılması MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KHK. da belirtilen hükümlerin uygulanmasını gerektirmektedir. Adı geçen hükümlerin uygulanmasında ise ihtisas mahkemesi olan mahkeme ile mahkememiz arasında görev ilişkisi olup dava Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alanı dahilinde kalmaktadır.
Yargılama tarihi itibari ile HMK 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ve şart noksanlığının giderilmesi de mümkün değil ise mahkeme HMK. 115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir.
Yapılan açıklamalar karşısında Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tarafların ve vekillerinin yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verildi. 18/01/2019
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır