Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/297 E. 2021/808 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/297 Esas
KARAR NO : 2021/808

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlunun … Nakliyat ile ilgili olarak Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından icra takibine geçilmiş, davalı … Nakliyat İnş. İth. İhr. San ve Tic. A.ş. Davacı müvekkili şirkete herhangi bir borcu olmadığından hareketle icra dosyasına itiraz ettiğini, davalı / borçlu şirket tarafından her ne kadar icra takibine itiraz edilmişse de davalının tüm itirazlarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davalı / borçlu şirketten takip konusu faturalardan dolayı alacaklı olduğunu, söz konusu faturalara istinaden müvekkili davacı şirkete ödemelerin yapılmadığını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iç ve dış ticaret işi ile uğraşmakta olduğunu, davacı firma ile de uzun bir süre çalıştıklarını, bu çalışmaya binaen, davacı şirket bünyesinde müvekkili firmanın bir müşteri temsilcisi olduğunu, müvekkilinin işlemlerinde yardımcı olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda yurtdışına da üretmiş olduğu ürünlerden göndermekte bu yolla ihracat yaparak ülke ekonomisine de katkıda bulunduğunu, müvekkilinin Mısır ülkesinde bulunan … firması ile kendi üretmiş olduğu tencerelerden numune gönderilmesi hususunda anlaşmış gönderim işlemi için davacı firmanın müşteri temsilcisine bir türlü ulaşılamadığından gönderi formunu internet üzerinden hazırlamak durumunda kaldığını, bu durumda da alıcı ödemeli olarak gönderim formu hazırlandığını, hatta bu durumun müvekkili firma yetkilisi ……… tarafından davacı firma yetkilisine gönderilen emailde de “Mısır müşterimiz ödeyecek” şeklinde bilgilendirme yapıldığını, hatta alıcı firmaya fatura kesilebilmesi için gerekli evraklar, iyi niyet çerçevesinde, alıcı firma ile müvekkil firma arasında aracılık eden kişiye mail olarak gönderildiğini, davacı firma, müvekkili tarafından, … firmasına teslim etmesi için kendisine verilen ürünleri adı geçen firmaya, alıcı firma gönderiye ilişkin ödemeleri yapmadan teslim ettiğini, alıcı firma ile daha sonra yapılan görüşmede, gönderilen ürünlerin KIRIK olarak teslim edildiği ancak numune olmaları nedeniyle bu hususun önemsenmeyip teslim alındığı belirtildiğini, alıcı firma ödemeli olarak gönderilen ürünleri, alıcı firma tarafından ödeme yapılmadan teslim eden davacı taraf, üzerine düşen sorumluğu yerine getirmediğini, basiretli tacir ilkesine de uygun davranmamış olduğu halde, müvekkili aleyhine 3 adet haksız fatura kesmiş huzurdaki davayı haksız ve mesnetsiz olarak ikame ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, Adana … Asliye ticaret mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişi S.M.M.Müşavir … 08/01/2020 tarihli raporunda özetle; dava dosyası ve davacının ibraz etmiş olduğu 2017-2018 yılı ticari e defter kayıt ve belgeleri üzerinde istenilen hususlar konusunda yapılan inceme neticesinde, davacının 2018 yılı ticari e defterinin 31/12/2018 tarih, ……. yevmiye kapanış kaydının 120.10.2740 – … Nakliyat İnş. İth. Ltd. Şti. Müşteriler hesabında davalı şirketten 79.517,22-TL asıl alacağın gözüktüğü görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Yeminli Mali Müşavir …’nın 09/04/2021 tarihli raporunda özetle; davacı … Davalı … Nakliyat İnş. İth. İhr. Yatırım ve Dan. San. Ve Tic. A.ş. ‘den takip tarihi itibariyle 79.517,22-TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalının defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 79.517,22-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının kısmen ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek fakat bakiye bedel yönünden davacının defterlerinde kayıtlı olmayan alacak ile alakalı iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiği, buna ilişkin yasal delil sunamadığı anlaşılmakla rapor neticesinde belirlenen bedel üzerinden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 79.517,22-TL üzerinden DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren yasal faiz İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 5.431,82- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.442,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.989,62-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 1.242,91-TL’sinin davalıdan tahsiline, geri kalan 77,09-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 11.137,24-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın red miktarına göre tayin ve takdir olunan 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 1.442,20-TL peşin harç, 2.218,70-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.705,30-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.488,91-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza