Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/295 E. 2021/623 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/295 Esas
KARAR NO : 2021/623

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 30/04/2019
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı müflis arasında süregelen ticari ilişki neticesinde, ödemediği faturalar sebebiyle … Dış Ticaret A.Ş.’nin müvekkili şirkete cari hesap borcu oluştuğunu, 140.580,35 TL tutarındaki söz konusu cari borç sebebiyle … Dış Ticaret A.Ş. aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile bir icra takibi başlatıldığını, söz konusu bedele haksız ve mesnetsiz olarak yapılan itiraz sebebiyle duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile görüldüğünü ve davanın lehine neticelendiğini ve söz konusu hükmün kesinleştiğini, itirazın iptali davası neticelendikten sonra şirketin unvanının Tasfiye Halinde … Dış Ticaret A.Ş olduğu ve 10.02.2016 tarih ve … İflas Sayılı yazısıyla Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasından 21.05.2015 tarihinde iflasına karar verildiğinin öğrenildiğini, ilgili mevzuat gereği iflas masasına iflas tarihi itibariyle ilgili söz konusu dava neticesinde kesinleşen alacak miktarının 203.166.01 TL olduğunun bildirildiği ve alacak kaydı için 19 Haziran 2017 tarihinde gerekli belgeler de ibraz edilmek suretiyle başvuruda bulunulduğunu ve gerekli harçlar ile evrakların ikmal edildiğini ancak yasaya ve usule uygun başvurumuzdan yaklaşık iki yıl sonra alacak talebinin “sunulan belgelerin alacağın aslını ispat eder nitelikte olmaması” sebebiyle haksız ve mesnetsiz bir biçimde reddolduğunu, ayrıca söz konusu kararda masaya toplam 42.535.42 TL alacak talebinde bulunulduğu yolunda gerçek dışı tespitlerin yer aldığını, bu nedenlerle hüküm tarihine kadar olacak süre içerisinde iflas masasının kapatılma ihtmaline binaen iflas masasına alacak kaydının dava neticelenene kadar tedbiren yapılmasını ve davanın kabulü ile ilgili iflas müdürlüğüne alacak kaydımızın gerçekleştirilmesini, sıra cetvelinin buna göre düzenlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı müflisin savunmada bulunmadığı ve cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Bakırköy … İcra ve İflas Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenilen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; … İflas sayılı dosyadan müflis E … Dış Ticaret A.Ş. hakkındaki tasfiye işlemlerin adi tasfiye usulünce yürütüldüğü bildirilmiştir.
Bakırköy … ATM’nin … Esas sayılı dosyasından verilen iflas kararının kesinleştiği bildirilmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; İİK’nun 235. maddesi uyarınca davacı alacağının iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının kayıt kabul talebine konu alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Alacağın esas ve miktarına yönelik istem bulunduğundan mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki dava İİK. 235 ve devamından kaynaklanan, kabul edilmeyen alacağın iflas masasına kaydını amaçlayan ve uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen bir davadır.
Tarafların ticari defter kayıt ve belgeleriyle dosya kapsamı üzerinde mali müşavir bilirkişi … tarafından inceleme yapılarak bilirkişinin 19/02/2021 tarihli raporunu dosyamıza sunmuştur. Mali Müşavir Bilirkişi …. 19/02/2021 tarihli raporunda özetle; gerek dosya üzerinde, gerek İstanbul …. ATM … E sayılı dosyanın incelenmesi gerekse davacı firmanın ibraz ettiği ve sunduğu belgeler üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
Davacı … firmasının, davalı … firmasından alacaklı olduğu, Bakırköy …. İcra Dairesinin … dosya için yaptığı kapak hesabına göre 21.05.2015 iflas tarihi itibariyle … firmasının bakiye borcunun 203.166,01 TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup, tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalının defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 203.166,01 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği, gelinen aşamada davacının alacaklı olduğu kanaatine varılmış davalının borcu olmadığını ya da borcu ödediğini kanuni delillerle ispatlaması gerektiği buna ilişkin herhangi bir delil ileri süremediği dikkate alınarak tüm talepler hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;. 08/02/2021
1-Davanın KABULÜNE;
2-Kayıt kabule konu 203.166,01-TL alacağın Bakırköy … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında iflas tasfiye işlemleri yürütülen müflis … DIŞ TİCARET A.Ş.’nin iflas masasına davacı alacağı olarak KAYIT VE KABULÜNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan maktu 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç, 1.012,10-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.100,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde gider avansından artan olur ise davacıya iadesine,
Dair; Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İİK gereğince 10 GÜNLÜK süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/06/2021

Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza