Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/258 E. 2020/256 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/258 Esas
KARAR NO : 2020/256

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili alacaklı ile davalılara ait adi ortaklık arasında ticari ilişkinin olduğunu, müvekkilinin takibe konu fatura adresinde, davalılara ait iş yerine mal vermiş ancak alacağını alamadığını, müvekkilinin davalıdan 12.517,6 TL fatura alacağının bulunduğunu, davalı tarafın müvekkilini oyaladığını ve ödeme yapmaktan kaçındığını, müvekkilinin alacaklı olduğu hususunun faturalarla, ticari defterler ve kayıtlarla sabit olduğunu, davalıların borcunu ödememesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını ve ödeme emrinin karşı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, ancak davalılar tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edilerek açılan takibin durdurulduğunu, karşı tarafça haksız ve hukuka aykırı itiraz sonucu icra takibinin sürünceme de bırakılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını, akabinde dava şartı nedeniyle arabulucuya başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalıların takibe asıl alacak miktarına ve dosya masrafları ve ferilerine ilişkin haksız itirazının iptali ile icra takip işlemlerinin devamına ve davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine ikame edilen davada, dava konusu faturalar hakkında müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, zira 30.11.2017 tarihli faturada yer alan malların tesliminin hiçbir zaman gerçekleşmediğini, diğer faturanın kesildiği tarihte ise müvekkilinin ilgili ortaklık bünyesinde yer almadığından ve aynı teslim olgusu bu fatura ile de ispatlanamadığından, davacının davasının tümden reddini talep etmiştir.
Tüm dosya muhteviyâtı küllîyen tetkîk edildiğinde;
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar gözetilerek davacının açtığı dava neticesinde mahkememizce yargılama sırasında yapılan yazışmalar ile davalıların tacir olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinden kaynaklanması, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması ve mutlak ticari dava olarak sayılan hususlardan da olmaması karşısında uyuşmazlığın esasını çözmede görevli mahkeme genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
Açıklaması gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda karar verildi. 09/03/2020

Katip …
E-imzalıdır ¸

Hakim …
E-imzalıdır ¸