Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/208 E. 2019/1314 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/208 Esas
KARAR NO : 2019/1314

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili, davalıdan cari hesaptan kaynaklanan alacağından dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı-borçlu tarafından itiraz nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, davalı borcunu ödemediğini, davalı tarafça yapılan yetkiye itirazın haksız olduğunu, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini, bu nedenle yetkili icra dairesinde takibin yapıldığını beliterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilkesinde özetle; icra takibinin yetkisiz dairede yapıldığını, yetkili daire ve mahkemenin İskenderun icra Daireleri ve İskenderun Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili narenciye ürünlerinin ilaçlama makinası ile yıkanarak ilaçlanması amacıyla suda kullanılan ilaçları faturalarda belirtilen cins ve miktarlarda davacıdan satın aldığını, davacı şirketten satın alınmış olan ve narenciyelerin çürümeden korunabilmesi, muhafaza edilmesi ve raf ömrünün uzatılması için kullanılan ilaçlar işlevlerini yerine getirmediğini, ayrıca tersine etki yaparak narenciyelerin çürümesine ve bozulmasına neden olduğunu, bu hususta davacı şirkete İskenderun …Noteri’nin 05.03.2019 tarih – … yevmiye numarası ile ihtarname keşide edilerek sözleşmeden dönme haklarını kullanarak ödenilen satış bedelinin iadesini ve uğranılan zararı talep ettiklerini, bu nedenlerle müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin koşullarının oluşmadığını, takip konusu asıl alacağın %20’nden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini davanın kabulü halinde takas-mahsup definin olduğunu belirterek davanın reddinekarar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasının gönderildiği görüldü. İncelenmesinde; cari hesap ekstresine dayalı olarak 21.638,25-Euro asıl alacağın tahsili için 10/01/2019 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 15/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun borca ve ferilerine 21/01/2019 tarihli dilekçe ile itiraz ettiği, icra dairesine itirazın yasal süresinde yapıldığı, itirazın iptali davasının yasal bir yıllık süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı küllîyen tetkîk edildiğinde;
Dava davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptâli davasıdır.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K. ).
Kaldı ki itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır.(Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102)” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı)
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10.maddesine göre ise sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Takip davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Takibin konusu para borcu olduğunda ise, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Somut olayımızda her ne kadar uyuşmazlığın konusunu para borcu oluştursa da TBK madde 89’un olayımıza uygulanabilirliği yoktur. Şöyle ki; TBK madde 89’da,
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” hükmü mevcuttur.
Olayımızda ise davacı tarafından delil dilekçesi ekinde sunulan faturaların incelenmesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu malların sevkedildiği yerin Arsuz/Hatay olduğu ve bu haliyle sözleşmenin ifa yerinin örtülü olarak Arsuz/Hatay olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin ifa yerinin tespiti halinde TBK madde 89’daki seçimlik haklar uygulama alanı bulamayacaktır. Dolayısıyla davacının genel hükümlere göre ya davalının yerleşim yerinde ya da sözleşmenin ifa edileceği yerde icra takibi yapması gerekmektedir. Olayımızda davacı doğru yerde icra takibi başlatmamış olup söz konusu itirazın iptali davalarında usulüne uygun geçerli bir takibin olması özel dava şartı olması nedeniyle davalının itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.652,04 TL harçtan mahsubu ile kalan 1.607,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısım olur ise, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 16/12/2019

Katip …
E-imzalıdır ¸

Hakim …
E-imzalıdır ¸