Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/167 E. 2019/769 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/167 Esas
KARAR NO : 2019/769

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 14/03/2019
KARAR TARİHİ : 04/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin, Türkiye’de ve yurt dışında otomotiv satış – üretim, inşaat, sanayii, sigorta gibi sektörlerde faaliyet gösteren ve birçok dünya markası ürünün Türkiye distribütörlüğü üstlenen … şirketler grubunun bünyesinde bulunan bir şirket olup, uzunca bir süre …. bayii ve servisi olarak faaliyet gösterdiğini, ancak … şirketler grubunun kurucusu ….’ın …., …., … üyelerinden olması, siyasi partilere maddi – manevi desteği, …ile…. isimli şirkete ortak ve yönetim kurulu başkan yardımcısı görevini üstlenmesi gibi nedenlerle 28 Şubat sürecinde karalama kampanyası başlatıldığını, grup şirketlerin tüm ticari ortaklıkları ve sözleşmeleri feshedildiğini, müvekkili şirketin borçlarının ödenmekte zorlanmaya başladığını, bu süreçte teminat niteliğinde verilen çeklerin usulsüz olarak işleme konduğunu, birçok usulsüz ve hileli işlem ile İstanbul – Maltepe, .. Mah. .. Pafta, …. Ada, …. Parsel sayılı taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takip akabinde Kartal … İcra Müdürlüğü’nün …. Tal. Sayılı dosyası ile davalı şirkete 16.11.2009 tarihinde ihale edildiğini, davalı şirketin 01.04.2009 tarihinde kurulduğunu, davalı …’in esas sözleşme ile münferit şekilde şirketi idare etmek üzere yönetim kurulu başkanı seçilmiş ve müvekkili şirketin ihale işlemleri ile ilgili her türlü işlem ve yetkilendirmeler kendisi tarafından gerçekleştirildiğini, yönetim kurulu başkanı seçildiği dönem itibariyle; cezalandırıldığı ve yüz kızartıcı suç işlediği anlaşıldığını, ihale tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 315/2. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca davalı …’in tüzel kişilik yetkilisi sıfatını kazanamaması gerekirken davalı kurum tarafından bu husus nazara alınmaksızın tüzel kişiliğin tesciline karar verildiğini, müvekkili şirket yetkilisi … tarafından 20.09.2011 tarihinde resmi bir başvuru ile davalı kurumdan anılan husus ile ilgili olarak bilgi talep edilmişse de arşiv kayıtlı olmayan bir sabıka kaydı gerekçe gösterilerek gerekli araştırma ve işlemlerin yerine getirilmediğini, davalı … ise usulsüz şekilde yönetim kurulu üyeliğini yürüttüğü davalı şirket aracılığı ile müvekkil şirketin taşınmazını 16.11.2009 tarihinde ihale yoluyla satın almış ve bu ihale süresince müvekkil şirketin zararına olacak birçok usulsüz işlemin gerçekleşmesine sebebiyet verdiğini, bu usulsüz işlemler sebebiyle de müvekkili şirketin taşınmazı değerinin çok çok altında bir bedel ile satıldığını ve şirketin büyük maddi kayba uğradığını, müvekkili şirket tarafından bu zararların tazmini ve taşınmazının devir işlemlerinin iptali için İstanbul Anadolu …. Asliye Hukuk MAhkemesi’nin … E. sayılı Dava açılmış ve anılan davada hukuka uygun bir karar verilebilmesi açısından davalı …’in davalı şirketin yönetim kurulu üyesi seçilmesinin hukuken geçerli olup olmadığının tespitinin zaruri hale geldiğini, bu tespit davasının verilecek kararı tümden etkileyebilecek nitelikte olduğunu, Bununla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/11-1048 E., 2014/430 K sayılı ve 02.4.2014 tarihli kararında da ticaret şirketlerinin yokluk yada butlan sakat olan işlemlerinin herhangi bir süreye tabi olmaksızın herkes tarafından ileri sürülebileceği açıkça hüküm altına alındığını, davalı şirketin 01.04.2009 tarihli esas sözleşmesi ile yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyeti bulunan davalı …’in yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesi işleminin yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ….A.Ş.ve … vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket yetkilisi tarafından, müvekkili … hakkında, açılan davalardan sadece bir tanesi olduğunu, söz konusu ihalenin iptalini sağlamak üzere, davacı tarafından Kartal …. İcra Hukuk Mahkemesinde ikame edilen (… Esas-… Karar) ihalenin feshi davası reddedilmiş olup verilen kararın 18.03.2011 tarihinde kesinleştiğini, ihalenin feshi davası aleyhine kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğini, Anadolu … Asliye Hukuk Mahkemesince…. Esas sayılı dosyaya atanan bilirkişilere yönelik şikâyetin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı … Hazırlık numarasında kayıtlı olup soruşturması sürdüğünü, icra dairesinde görevli personel ile ilgili olarak vermiş olduğu şikâyet dilekçesi ise Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının …. Hazırlık numarasında kayıtlı olup, soruşturmasının devam ettiğini, davacı tarafın İstanbul Anadolu …. Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest bulunan ve on yıldan beri aleyhine cereyan eden yargılamayı bir şekilde lehine çevirmek için işbu davayı açtığını, davacının, müvekkilinin yüz kızartıcı suç işlediğini ileri sürerek adli sicil kayıtlarını çıkarıp davaya konu etmesi, yani kişisel verileri araştırıp, temin etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davalının yönetici seçildiği kararın yok hükmünde olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgeleri gönderilmiş, incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün…. sicil nosunda kayıtlı …’nin 01/04/2009 tarihinde kurulduğu, şirket yetkilisinin davalı … olduğu, yönetim kurulu üyelerinin ise … ve…. oldukları, şirketin sicil adresi itibari ile mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının yönetici seçildiği kararın yok hükmünde olup olmadığı , yok hükmünde olacak şekilde şartların oluşup oluşmadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Yokluk, hukuki işlemeni kurucu unsurlarının veya kanunen kurucu unsur olarak kabul edilen diğer olguların gerçekleşmemesi halinde söz konusudur. Yoklukla kesin geçersizlik arasında ayrımın gereksiz olduğu veya yokluk hallerinin geçersizlik başlığı altında inceleyenler bulunmakla birlikte bu ayrımın temelde farklılık yaratmadığı ifade edilmektedir. Gerçekten de ortak nokta olarak yoklukla kesin hükümsüzlük, herkes tarafından her zaman ileri sürülür ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Hatta yokluğu tespit eden mahkeme kararı, geçersizliğe benzer şekilde, taraf olmasa da herkes için bağlayıcıdır. Ancak bir hukuki işlemin geçersizliğinden bahsedebilmemiz için öncelikle işlemin hukuk dünyasında var olması gerekir. Yok olan bir hukuki işlemin geçerliliği veya geçersizliğinden bahsedilemez. Başka bir ifadeyle geçersizlik veya geçerlilik, ancak hukuki işlem kurulduktan sonra meydana gelebilir. Yoklukta, işlemin hüküm ve sonuçlarının doğması için aranan hukuki olguların eksik olmasını ifade ettiğinden, doğmayan bir geçersizlik halidir. Tüm geçersizlik halleri gibi, hüküm ve sonuçlar kurulmama sebebi ile doğmadığından işlem yürürlükte değildir. Her iki tarafın da bir bağlılığı yoktur. Ancak yoklukla geçersizlik arasında, hukuki sonuçları yönünden aşağıdaki farklılıklar söz konusudur: Geçersiz bir hukuki işlemin sonradan düzeltilmesi veya talili söz konusu olabilir. Yok bir işlem var olmadığından, düzeltilmesi veya talili söz konusu olamaz. Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağı geçersizlikte uygulama alanı bulurken, yokluk durumunda uygulama alanı bulmaz. Geçersiz bir işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ediyorsa, geçersizlik düzeltilerek aynen ifaya esas hukuki işlem olarak geçerli kabul edilmesi söz konusu olabilir” (Prof.Dr.O.Gökhan Antalya, BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER, 1.cilt İstanbul 2012 s.94-95).
TTK’da “yokluk” müeyyidesinin hangi hallerde ve neye göre söz konusu olacağına dair hiçbir hüküm yer almamaktadır.TTK 447 maddenin üst başlığında “butlan” olarak ifade edilen genel kurul kararlarının, maddenin sonunda bu terime uygun olarak “batıl”olduğu belirtilmektedir. Ancak “butlan” ve “yokluk” ile malûl GK kararları, sonuçta hukuken aynı anlamı, yani hükümsüzlüğü, geçersizliği ifade eder.
Bir genel kurul kararının yokluğu (Nicht- oder Scheinbeschlüsse), başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder. Bir işlemin ve bu arada genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde, hukukî işlemin veya genel kurul kararının yokluğu, eski deyimle “keenlemyekûn” veya mutlak butlan ile malûl olduğundan bahsedilmektedir.
Toplanan ve sunulan deliller, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf somut olayda şirket pay sahibi olmadığı halde ilgili sıfatıyla dava şirkette yönetici olarak seçilen diğer davalının yöneticisi olduğu şirketin 01.04.2009 tarihinde kurulduğunu, davalı …’in esas sözleşme ile münferit şekilde şirketi idare etmek üzere yönetim kurulu başkanı seçilmiş ve davacı şirketin ihale işlemleri ile ilgili her türlü işlem ve yetkilendirmeler kendisi tarafından gerçekleştirildiğini, yönetim kurulu başkanı seçildiği dönem itibariyle; cezalandırıldığı ve yüz kızartıcı suç işlediği anlaşıldığını iddia etmiş ise de davacının arşiv kaydına esas UYAP’tan alınan bilgilerde günce haliyle 1995 tarihinden sonra suç işlediğine dair kayıt olmadığı gibi olsa dahi silinme koşulları oluştuğundan dolayı 2009 yılı itibariyle yönetici seçilmesine engel olmadığı gibi kaldı ki yönetici seçimine engel hal olsa bile 6762 sayılı TTK’nun 315/2 maddesine göre İdare meclisi azalarından biri iflasa tabi kimselerden olup da iflasına karar verilir veya hacir altına alınır yahut azalık için lüzumlu kanuni vasıfları kaydederse, vazifesi sona ermiş olur. Ağır hapis cezasiyle veya sahtekarlık, emniyeti suiistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkumiyet halinde dahi hüküm aynıdır. denilerek söz konusu seçime engel durum olduğu durumlarda yöneticinin görev,inin son ereceğini hükme bağlanarak bunun şirket tarafından da karara bağlanacağı dikkate alındığında pay sahibi olmayan davacının yokluk talebinde hukuki yararı olmadığı gibi gelen kayıtlara göre de davalının yönetici olarak seçilmesine engel güncel bir kayıt ya da mahkeme kararının olmadığı dikkate alındığında davalının 2009 dan beri sürekli yönetici seçildiği dikkate alındığın davacının yokluk talebi yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın reddine, yokluk talebi şirkete karşı talep eddilebliceğinden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3- Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan harcın mahsubuna, başkaca harç yatırılmasına yer olmadığına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalılar Rubenis Klima San. Tic.A.Ş.ve …’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve huzurdaki davalılar vekilinin yüzlerine karşı diğer tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2019

Başkan …
¸
Üye … ¸
Üye …
¸
Katip …
¸