Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/158 E. 2019/746 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/158 Esas
KARAR NO : 2019/746

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile açılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi sebebiyle takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuki mesnetten uzak olduğunu, davalı tarafın imalatçısı/yetkili servis ve satıcısı olduğu …. markalı su arıtma cihazının su giriş tesisat bağlantısından patlaması sebebiyle sızan suların sirayeti sonucu müvekkilinin şirket sigortalısı …’in dairesinde 2.550-TL’lik hasar meydana geldiğini, davalı tarafa rücusu maksatlı icra takibi başlatıldığını, sigortalı tarafından verilen beyan uyarınca cihazın tüm periyodik bakımlarının süresinde ve gereği gibi yapıldığını belirterek borçlu tarafça haksız surette yapıldığından bahisle itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
HMK’nın 138, 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde dosya üzerinden yapılan incelemede;
Dava, sigorta tarafından ödenen tazminatın, rücuan tazmini istemine ilişkindir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
6502 sayılı Kanunun 2. maddesinde her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaların bu Kanun kapsamında olduğu belirlendikten sonra, 3. maddesi ile buna yönelik tanımlar yapılmış olup, 3/1-l maddesinde açıkça tüketici işlemi tanımlanmış olup, buna göre “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin” tüketici işlemi olarak tanımladığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı vekili; müvekkili sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalısı olan …’in dairesinde su arıtma cihazının su giriş tesisat bağlantısının patlamasıyla sızan suların sirayeti sonucu hasar meydana geldiğini, hasarı karşıladıklarını, rücu maksatlı davalıya icra takibi başlattıklarını, davacının TTK 1472. maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu, davalının kusurluluğunun ekspertiz incelemesi ile sabit olduğunu, beyan ettikleri görülmüş olup;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 03.07.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.Davacı, sigorta şirketi, halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının yerine dava açmış olup, sigortalı ile davalı arasında davalının satıcı/sağlayıcı sıfatının bulunması nedeniyle 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici ilişkisi bulunduğu, anlaşıldığından, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğu anlaşılmakla; görevle ilgili düzenlemelerin, kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinden HMK 138,114/c ve 115. Maddeleri gereğince yapılan inceleme sonucu aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2. maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 01/07/2019

Katip ….
E-imzalıdır ¸

Hakim ….
E-imzalıdır ¸