Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/103 E. 2019/216 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/103 Esas
KARAR NO : 2019/216

DAVA :Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2019
KARAR TARİHİ : 20/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 27/04/2018 tarihinde Peşin veya Taksitli Hizmet Satış sözleşmesi adı altında alacağı hizmet karşılığında sözleşme imzaladıklarını, imzalanan sözleşme karşılığında davalıya bu hizmet için 7 taksit üzerinden toplam 600,00-TL ödeme yapılacağını, sözleşmenin alt kısmında bu hizmetin toplam bedeli 600,00-TL üzerinden ayrıca teminat senedini sözleşmeye bitişik şekilde imzaladığını, taksit bitişinde bu sözleşme ile birlikte teminat senedi aslının kendisine verileceğinin davalı tarafça söylendiğini, ancak daha sonra bu hizmeti alamadığını, davalının kendisini bir çok defa telefonla arayarak toplam 600,00-TL bedeli ödemesini istediğini, bu hizmeti alamayacağını ve imzaladıkları sözleşmenin 5. Maddesinde belirtildiği şekilde %25 cezai şartı (150,00-TL) ödeyerek sözleşme ve teminat senedini geri almayı talep ettiğini, davalının bunu kabul etmeyerek 600-TL ödemesi halinde sözleşme ve teminat senedini verebileceğini söylediğini, davalının teminat senedini sözleşmeden ayırarak Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, 23/01/2019 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldığını, davalıya borçlu olmadığının tespitini, icra dosyasına yapılacak ödemenin ihtiyati tedbir ile durdurulmasını ve kötü niyetli ve haksız olarak icra takibi başlatılması sebebi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
HMK nın 138, 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde dosya üzerinden yapılan incelemede; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesi gereğince ; “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek tüzel kişiyi”, Aynı kanunun 3/i maddesinde; “Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1 maddesi gereğince ; ” Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” tanımlaması yapılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 73. Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.” hükmü mevcuttur.
Ticaret Mahkemelerinin görevli alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/1 maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır.
Ticari davalar ise TTK 4/1. maddesinde nispi ticari davalar, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar ise TTK 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
Kısaca belirtmek gerekirse; bir hukuki işlemin Tüketici Mahkemesinin görev alanına girmesi için satıcının ticari ve mesleki amaçla hareket etmesi, alıcının ise ticari ve mesleki amaçla hareket etmemesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının bir hizmet alma karşılığında davalı ile sözleşme imzaladığını ve sözleşmenin eki olarak teminat senedi düzenlenerek kendisine imzalattırıldığını, akabinde hizmeti almaması neticesinde sözleşmeyi cezai şartı ödeyerek sonlandırmak istediğini, davalının sözleşmenin eki olan teminat senedini sözleşmeden ayırarak icra takibine konu ettiğini beyan etmesi karşısında; aradaki ilişkinin TKHK kapsamında olduğu, davacının tüketici sıfatına sahip olduğu şu halde dosyanın Tüketici Mahkemesinin görev tanımı içine girdiği görülmektedir. Davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine aittir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu olayda davacının mesleki ve ticari amaçla hareket etmediği, davacının tüketici konumunda olduğu, davacının bu nedenle tüketici işlemi niteliğinin davada bulunduğu, bu nedenle 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı, görevle ilgili düzenlemelerin, kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinden HMK 138,114/c ve 115. Maddeleri gereğince yapılan inceleme sonucu aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 20/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır