Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/965 E. 2022/126 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/965 Esas
KARAR NO : 2022/126

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete olan fatura borcu nedeniyle, davalı borçlu aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takip konusu borca itiraz ettiğini ve bunun neticesinde takibin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisine dayanan bir ticari ilişki olduğunu, iş bu ticari ilişki gereğince müvekkili şirket tarafından davalı tarafa 8.420,78 TL tutarında gıda malzemeleri (döner, köfte, şıra) teslimatı yapıldığını, müvekkili şirketin, söz konusu teslimatı yaparak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, bu işle ilgili olarak 27/05/2017 tarihli …. sıra nolu irsaliyeli fatura düzenlendiğini, düzenlenen faturanın müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisi …’e teslim edildiğini, faturanın bu şekilde imza altına alındığını, davalı tarafın tüm başvurulara rağmen fatura bedelini ödemediğini, müvekkili şirketin, dava konusu fatura nedeniyle, davalı şirketten alacaklı olduğunu belirterek her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak koşulu ile davanını kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı taraf aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, işleyen ve işleyecek olan faizin, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacaklı görünen şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişki mevcut olmadığını, zira müvekkili şirketin, başlatılan takibe konu bir borcu bulunmadığını, talep edilen alacağın gerçek ve mevcut bir alacak olmadığını, müvekkili şirketin özellikle tantuni satan ve döner yahut köfte satmayan bir firma olup tantuni hususunda İstanbul’un sayılı lezzet noktalarından biri olduğunu, bu nedenle davaya konu gıda ürünlerini almasının beklenemeyeceğini, borçla alakalı fiş, fatura, irsaliye dökümü bulunmadığını, müvekkili aleyhine yapılan icra takibinin haksız, hukuksuz ve kötü niyetli olduğunu, icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap ekstresinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Büyükçekmece .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş olmakla incelenmesinde; alacaklı davacı şirket tarafından borçlu davalı hakkında 27/05/2017 tarihli 8.928,00-TL bedelli faturadan kaynaklı 8.928,00-TL asıl alacak, 1.052,28-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.980,28-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 19/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı şirket vekili tarafından 20/09/2018 tarihli dilekçe ile yetkiye, borca, faize ve ferilere itiraz edilmesi üzerine 24/09/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, yasal süre içerisinde mahkememize itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Mahkememiz dosyası tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, dosya kapsamı belgeler, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, lehlerine delil niteliğinde olup olmadığı hususları ile takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağın miktarı, davacının talep edebileceği faiz var ise, türü, oran ve miktarı hususlarında rapor düzenlenmek üzere SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
17/06/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “…Davacı tarafın incelemeye ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalı tarafından incelemeye sunulan, 2017-2018 mali dönemlerine ilişkin ticari defterlerin, ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. Ve V.U.K. hükümlerine göre tutulduğu, ticari defterlerin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu, 2018 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde olduğu, delile dayanan taraf bakımından sahibi lehine delil niteliğinde olduğu, davalı tarafa ait 2017 ve 2018 yılları ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, gerek ticari defter açılış kapanış fişleri, gerek Mayıs 2017 dönemine ait alış kayıtları ve gerekse cari hesap kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafından takip ve dava konusu yapılmış olan 27/05/2017 tarih … nolu 8.928,08-TL miktarlı irsaliye faturanın kaydına rastlanmadığı, yine davalı tarafa ait Mayıs 2017 dönemine ait BA/BS kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı firmaya ait fatura bildirim kaydına rastlanmadığı, davalı taraf ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava ve takip konusu faturanın davalı taraf kayıtlarında yer almadığı” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Avcılar ve Yenibosna Vergi Dairesi Müdürlüklerinden taraf şirketlerin 2017 yılına ait BA/BS formları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
04/03/2020 tarihli celse ara kararı gereğince davacı vekili tarafından Mahkemeye ibraz edilen fatura asılları ve taraf şirketlerin BA/BS formlarının incelenerek ek rapor hazırlanmak üzere dosyanın SMMM bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
14/09/2020 tarihli ek bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… Dava ve icra takibine konu 27/05/2017 tarih ve 8.928,08-TL (KDV Dahil) miktarlı faturanın, Yenibosna Vergi Dairesince gönderilen BA beyan kayıtları arasında yer almadığı, Form BA karşılaştırma ekranı başlıklı belgede “sorgulanan mükellef BA bildirimi vermemiş” uyarısının yer aldığı görülmüş olmakla, davalı tarafın takip konusu faturayı BA beyannamesi ile beyan etmemiş olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Ek bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri bilirkişi ek raporuna karşı yazılı dilekçe sunmamıştır.
17/02/2021 tarihli celse ara kararı gereğince; Davaya konu fatura aslı celp edilmiş, dava konusu edilen 27/05/2017 tarih ve 8.928,08-TL bedelli fatura üzerindeki davalı şirket yetkilisi …’e atfen atılan imza ile Mahkeme huzurunda alınan imza örnekleri mukayese edilerek davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığı hususlarında dava ve icraya konu fatura esas alınmak suretiyle rapor hazırlanması için dosyanın imza incelemesi konusunda uzman bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş, 21/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;” …İnceleme konusu 229811 seri nolu, 27/05/2017 tarihli irsaliyeli fatura 2. Nüshasında … ismine atfen atılmış imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla davalı şirket yetkilisi …’in ile ürünü olmadığı kanaatine varıldığı” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187, 190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
HMK. 219. maddesine göre taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup, yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Bununla birlikte, iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için, yemin deliline açıkça dayanılmış olması da zorunludur.
İİK’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’un 67/2.maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, 17/06/2019 tarihli SMMM bilirkişi kök ve 14/09/2020 tarihli ek raporu, 21/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalıya gıda ürünleri ( döner, köfte, şıra ) satışı yapıldığı, karşılığında düzenlenen faturadan dolayı alacaklı olduğu iddia edilerek davalı hakkında faturaya dayalı olarak icra takibine girişildiği, davalı tarafça borca, faiz ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali istemli davanın açıldığı, davalı tarafça ticari ilişkinin kabul edilmediği, taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı tarafın ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere ibraz etmediği, 17/06/2019 tarihli kök ve 14/09/2020 tarihli ek bilirkişi raporu ile davalı tarafa ait 2017 ve 2018 yılları ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, gerek ticari defter açılış kapanış fişleri, gerek Mayıs 2017 dönemine ait alış kayıtları ve gerekse cari hesap kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafından takip ve dava konusu yapılmış olan 27/05/2017 tarih 229811 nolu 8.928,08-TL miktarlı irsaliye faturanın kaydına rastlanmadığı, dava ve icra takibine konu 27/05/2017 tarih ve 8.928,08-TL (KDV Dahil) miktarlı faturanın, Yenibosna Vergi Dairesince gönderilen BA beyan kayıtları arasında yer almadığı, Form BA karşılaştırma ekranı başlıklı belgede “sorgulanan mükellef BA bildirimi vermemiş” uyarısının yer aldığı görülmüş olmakla, davalı tarafın takip konusu faturayı BA beyannamesi ile beyan etmemiş olduğu hususlarının tespit edildiği, 21/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporu ile takibe konu 27/05/2017 tarihli fatura üzerindeki … ismine atfen atılmış imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla davalı şirket yetkilisi …’in eli ürünü olmadığı tespitlerinin yapıldığı anlaşılmakla, kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; davacının ticari ilişkiyi ancak açıkça dava dilekçesinde veya delil listesinde dayanılmış olması şartı ile yemin delili ile ispatlaması lazım geldiği kabul edilerek, davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, davalı şirkete gerekli uyarıyı da içerecek şekilde yemin metni tebliğ edilerek, yeminin ifası istenilmiş, davalı şirket yetkilisinin yeminli beyanı ile borcu kabul etmediği görülerek dosya kapsamında yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporları ile davacı ile davalı arasında dava ve icraya konu fatura kapsamında ticari ilişki olduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı değerlendirilerek davalı tarafça da davacının kötüniyetinin ispatı yapılamadığından davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 152,47-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 71,77-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸