Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/955 E. 2021/206 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/955 Esas
KARAR NO : 2021/206

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …… Yapı Mühendisliğin vekili vasıtasıyla diğer davalılar ile birlikte müvekkili de borçlu gösterdiğini, ……. bank a ait 60.000,00 TL bedelli çeke dayanarak icra takibi başlatıldığını, takibe konu çek üzerinde keşideci imzası olarak görünen imzanın müvekkile ait olmadığını, müvekkilin çekte cirantacı ve lehtar olarak görünen kişi ve şirketlerle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, çeke çıplak gözle bakılsa dahi keşideci imzasının müvekkile ait olmadığının görülebileceğini, bu nedenlerle icra takibine konu edilen çekten dolayı müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara yapılan tebligata rağmen duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesinde sunmamışlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, icra takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmaması nedenine dayanan ve İİK. 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasında tartışmalı olan husus ise davaya ve takibe esas çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, keşide tarihi öncesi itibari ile davacıya atfedilebilecek herhangi bir mukayese imzanın bulunup bulunmadığı, davacının çekten dolayı borçlu bulunup bulunmadığı, taraflar lehine tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği notkasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı dosyası kapsamına göre alacaklının …… Yapı Ltd Şti, borçlunun…… , …. Yapı Ltd Şti ve ….. Ltd Şti olduğu 58.590,00 TL asıl alacak, 986,00 TL işlemiş faiz, 5.859,00 TL çek tazminatı, 117,18 -TL komisyon olduğu, takibe esas olan çekin keşide tarihinin 30/05/2017 bedelinin 60.000,00-TL, muhatap bankasının ….. bank ……. Şubesi olduğu tartışmasızdır.
Dayanak çek aslı, dayanak icra dosyasında ve tüm belgelerde davacıya atfedilen imzalı belgeler var ise bunların asılları ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, dava konusu çekteki imzanın diğer mukayese konusu belgelerdeki imzalar ile kıyaslandığında, aynı el ürünü olduğuna dair teknik bir veri olup olmadığı, çekteki imzanın davalı şirket temsilcisinin yokluğunda atıldığının, davalı tarafından savunulması da gözetildiğinde, çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı, bu konuda davacıyı bağlayan teknik veri olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Sahtecilik ve grafoloji uzmanı üçlü bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapora göre mevcut inceleme şartları, belirlenen ve mukayese tablosunda gösterilen bulgular ışığında inceleme konusu ……. bank ……. Şubesine ait, Antalya-30/05/2017 keşide yer ve tarihli, 60.000,00-TL bedelli, ……. seri numaralı çekin arka yüzünde atılı bulunan ikinci ciranta imzasının, mukayeseye esas imzalarına kıyasla ……. ‘in elinden çıktığını gösterir bulguların bulunmadığı teknik görüş olarak açıklamıştır.
Esasen bilirkişi raporu gerekçeli, ayrıntılı hükme elverişli olup teknik olarak yeterli niteliktedir. Zaten çıplak gözle yapılan incelemede dahi imzalar arasındaki farklılık hayatın olağan akışı içinde normal bir kişi tarafından dahi tespit edilebilecek niteliktedir.
T.T.K. ‘nun 818/1-c maddesi yollamasıyla ve TTK’ nun 677. maddesi uyarınca bir çek üzerinde bulunan imzanın sahte olması halinde imza sahibinin bu çek ile bağlı olamayacağı sonucuna varmak gerekir. Elbette bu durum diğer imzaların sıhhatini etkilemediği halde kendisine imza atfedilen şahsen sorumlu olmasını ise engeller.
Esasen çekteki imzanın sahte olduğunun açıklanmış olması imza atfedilen kişi tarafından ileri sürülen bir def’i niteliğindedir. Bu def’inin niteliği ve imzanın sahte olmasına dayanılmış olması, bu def’in herkese karşı ileri sürülmesinin mümkün kılan bir def’idir. Nitekim doktrinde dahi kambiyo evrakı niteliğindeki belgede yer alan imzanın sahte olması halinde ileri sürülen definin herkese karşı ileri sürülebilen bir defi olduğu kabul edilmektedir.(Prof Dr. Oğuz İmregün, Kara Ticaret Hukuku Ders kitabı )
Açıklanan durum karşında davalı şahsın iyi niyetli olması dahi herhangi bir önem arzetmeyecek olup bu def’inin adı geçen davalıya karşı ileri sürülmesi de yasal olarak mümkün olacaktır.
Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar gözetilerek Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. E., sayılı icra dosyasına konu çek sebebi ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE
A)Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasına konu çek sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 4.477,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.119,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.358,38 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.322,00 -TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından ödenen 35,90 -TL başvurma harcı, 1.119,47 -TL peşin harç, 429,20 TL tebligat. 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.084,57 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı asil ile davacı vekilinini yüzlerine karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı24/02/2021

Katip …..
¸e-imza

Hakim …….
¸e-imza