Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/945 E. 2020/710 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/945 Esas
KARAR NO : 2020/710

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 07/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkil davacıların faaliyetlerine devam edebilmesi ve malvarlıklarının korunabilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nun 287, 288,294, ve 295. maddeleri gereğince; İKK’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezaları dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkil davacılar aleyhine takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasına, davacılar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasına, davacıların tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesine, muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacılara iade edilmesine, takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesine, bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına, davacılar aleyhine takas ve mahsup hakkının kullanılmasının durdurulmasına, zımnında yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati haciz tedbir kararı verilmesine ve şirketlere komiser tayinine, davacıların konkordato talebinin kabulü ile; öncelikle İcra ve İflas Kanunu’nun 287. Maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasına, geçici mühlet kararının İİK.’nın 288. maddesi çerçevesinde ilanına; geçici mühlet neticesinde İcra ve İflas Kanunu’nun 289. Maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 6 ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanına, yargılama neticesinde İcra ve İflas Kanunu’nun 305.vd. maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlu vekilince süresinde tamamlanması, konkordato talebine eklenmesi gerekli belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiser heyeti görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Geçici mühletin, kesin mühlet ve kesin ek mühlet verilmesine ilişkin ilanların ayrı ayrı Türkiye Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu Portalında yapıldığı ve İİK’nun 288. Maddesi uyarınca gerekli yerlere bildirimlerin yapıldığı görülmüştür.
Talep edenlerin kayıtlı adresi ve muamele merkezi … olduğundan işbu konkordato talebi yönünden mahkememiz görevli ve yetkilidir. Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde konkordato tasdik talebinde bulunulabileceğine ilişkin yetkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacıların dava dilekçesi ve ekindeki ön projesi ve belgelerine istinaden yapılan inceleme sonucu İİK’nun 286. ve devamı maddelerine binaen 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş ve geçici mühlet süresi içerisinde İİK’nun 294-295-296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete konkordato komiserlerinin atanmasına karar verilmiş ve atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projesinin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiştir. Ayrıca yasada yazılı ihtiyati tedbirlere karar verilmiştir. Verilen geçici mühlet kararı, tedbirler ve atanan komiserler ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir. Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır. Konkordato komiser heyetinin raporları ile davacı tarafın talebi birlikte gözetilerek 3 aylık geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına, kesin mühlet ve ek kesin mühlet kararı verilmesine de karar verilmiştir. Tüm kararların yasa gereği ilanları yaptırılmış ve ilgili mercilerine yazılan yazılarla bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, YMM …., icra iflas hukukçusu Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 15/11/2018 tarihli raporda; davacılardan … Çelik İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin her türlü demir çelik metal ürünleri alım satımı ve ithalatı ihracatı işleri konusunda faaliyet gösterdiği, içinde bulunduğu finansal kriz nedeniyle konkordato talebinde bulunduğu, davacı şirketle organik bağı bulunduğu anlaşılan diğer davacılar (ortak) … ve eşi …’ in de, şirket borçlarına şahsi kefalet vermiş olmaları ve şahsi malvarlıklarını ipotek ettirmiş olmaları nedeniyle, konkordato talebinde bulundukları, şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği; gayrimenkul, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği, şrketin kayıtlı değerler esas alınarak hazırlanan 31.08.2018 tarihli bilançosuna göre özkaynaklar toplamının (+) 3.449.238,67 TL olduğu ve dolayısıyla 6102 sayılı TTK’nın 376’ncı maddesine göre borca batık durumda bulunmadığı, kendileri tarafından tespit edilen rayiç değerler esas alınarak hazırlanan aynı tarihli bilançoya göre ise, özkaynaklar toplamının (+) 5.814.700,14 TL olduğu ve dolayısıyla bu durumda da borca batık durumda olmadığı, şirketin ödeme güçlüğü çekmesindeki en önemli nedenlerin, başta yüksek oranda yabancı kaynak kullanmaları, kur ve faiz oranlarının artması nedeniyle maliyetlerinin yükselmesi ve maliyetlerin müşterilere kısa dönemde yansıtılamaması ve yeterli öz sermayenin bulunmaması olduğu, konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile Şirketin ticari defter kayıtlarındaki borç rakamının uyumlu olduğu; ancak bu borç rakamının doğruluğunun ve fiktif olmayan bir borç olup olmadığının bilahare teyit edilebileceği; bu aşamada, sunulu bilgi ve belgelerle bağlı kalındığı, konkordato ön projesinde, borçlular tarafından tüm alacaklılara tek bir teklif yapılması öngörüldüğü, vade konkordatosu talep edildiği, herhangi bir iskonto/indirim yapılmadan 2 yıl 4 aylık zaman zarfında yaratılacak kaynakla borçlarını ödeyebilecek kapasiteye sahip olunacağının belirtildiği, şirketin aktifleri üzerinde, 6102 sayılı TTK’nın 376/3 maddesi çerçevesinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, konkordato talep eden borçlu şirket “… Çelik İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti” ile şirkete şahsi kefalet ve şahsi malvarlıkları üzerine ipotek tesis ettirdiği anlaşılan … ve …’ in sunduğu ön projelerin ve mali kayıtların incelenmesinde, projelerin uygulanabilirliğinin önünde bir engel bulunmadığı izlenimi edinildiği, ancak komiser olarak görevlendirilmemizden itibaren çok kısa bir süre geçtiğinden ve borçlu şirketin malvarlıklarının rayiç değerleri henüz tespit edilemediğinden, ön projenin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı konusunda bu aşamada yapılacak değerlendirmenin sağlıklı olmayacağı, davacıların konkordato ön projelerinde yer alan tekliflerinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olup olmadığının 3 aylık geçici mühlet sürecindeki işletme performanslarının görülmesi neticesinde değerlendirilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, YMM …., icra iflas hukukçusu Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 17/12/2018 tarihli raporda; şirketin faaliyetine devam ettiği, diğer davacı … ve …’ in şirketle olan organik bağlarının sürdüğü, buna göre, şirketin tek ortağının ve yetkilisinin … olduğu, bu kişinin eşinin de … olduğu, şirket yetkilileri (muhasebeden sorumlu olanlar dahil) ve vekiliyle gerek doğrudan, gerekse iletişim araçları yoluyla sürekli olağan görüşmelerin yapıldığı, şirket faaliyetine heyetce nezaret edildiği, şirketin tüm faaliyetini kapsayacak şekilde bilgiler alındığı, şirket yetkililerine, gerek sermaye artış taahhütleri, gerekse şirket faaliyetinden elde edilmesi öngörülen kâr hususları ile şirket ortağı ile eşi üzerine kayıtlı malvarlığının değer tespitine göre borçların ödenebileceği hususunun hatırlatıldığı, şirket kayıtlarından çıkarılan ve 31.08.2018 ile 30.11.2018 tarihleri esas alınarak tanzim edilmiş bilanço hesap kalemlerinin incelenmesi neticesinde, “Binalar Hesabında” yer alan gayrimenkulün, 2018 yılı Eylül ayı içerisinde (konkordato ilanından önce) satılmış olduğu ve Bina satışından 731.972,96 TL tutarında kazanç elde edildiği bilgisinin alındığı; “Borç Senetleri Hesabında” yer alan tutarın, esasen verilen vadeli çeklere ilişkin olduğu; Kısa ve Uzun vadeli “Banka kredilerindeki” kısmi artışın (kısa vadeli banka kredilerinde 41.105,89 TL artış; uzun vadeli banka kredilerinde 500.000,00 TL artışın) ise, 2018/09 dönemde (konkordato ilan tarihinden önce) sağlanan banka kredisinden kaynaklandığı, şirket borçlarına karşılık gösterilen ve şirket ortağı … ile eşi …’ e ait olan dava dosyasına tapu bilgileri sunulmuş bulunan gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti amacıyla bilirkişi atamasının Heyetimizce yapılmış olduğu, henüz bilirkişinin raporunu dosyasına sunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, YMM …., icra iflas hukukçusu Prof. Dr. …. tarafından tanzim edilen 07/01/2019 tarihli raporda; borçlu şirketin (borçluların) konkordato geçici süresi içerisinde çalışma kabiliyetini kaybetmediği; personel, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetine devam ettiği, kaydi değerler esas alınarak hazırlanan gerek 31.08.2018 tarihli gerekse 30.11.2018 tarihli bilançoya göre şirketin borca batık durumda olmadığı, borçlu şirketin (borçluların) iktisadi kıymetlerinin rayiç değerlerinin tespiti amacıyla görevlendirilen bilirkişi tarafından henüz Heyetimize iletilmiş bilirkişi raporu bulunmadığı, bu doğrultuda rayiç değerler esas alınarak şirketin borca batık olup olmadığının tam olarak tespit edilemediği, dolayısıyla bütün alacaklıların, alacaklarının konkordato mühleti sonunda ödenebilecek durumda olup olmadığı hususunda net bir kanaate ulaşılamadığı, borçlu şirketin gerek 31.08.2018, gerekse 30.11.2018 tarihleri itibariyle dönem kazancının oluştuğu, buna göre, 31.08.2018 tarihi itibariyle mevcut kazancının, 30.11.2018 tarihi itibariyle %74 artış gösterdiği, 31.08.2018-30.11.2018 döneminde esasen kârlı çalışılmış olduğu, dönem şartları ve işletmenin yaşadığı hukuki ve mali süreç dikkate alındığında bu durumun makul kabul edilebileceği, ayrıca, şirket ticari mallarında yer alan tutarın 11 milyon liradan 13 milyon liraya çıktığı, kısa vadeli banka kredilerinin de 8 milyon liradan 9 milyon liraya ulaştığı, bunun yanı sıra, özsermayesinin de 31.08.2018 tarihi itibariyle 3 milyon lira iken, 30.11.2018 tarihi itibariyle yaklaşık 4 milyon liraya artmış olduğu hususları, ticari faaliyetin aralıksız devam ettiğini göstergeleri olarak değerlendirilmiş ve konkordato talep tarihinden önceki faaliyetinin artması yönünde azami çabanın sarf edildiği ve bu hususta belirli ölçüde de başarılı olunduğu, şirket borçlarına karşılık ipotek edilen gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti amacıyla bilirkişi görevlendirilmesi yapılmış, ancak söz konusu bilirkişi değerleme çalışmasının henüz tamamlanamadığı, şirket (borçlular) vekilleri tarafından mahkemeye verilen dilekçe ile geçici mühlet süresinin iki (2) ay süre ile uzatılmasının talep edildiği, kesin mühlet verilip verilmeyeceğinin ve nihai olarak konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı yönünde Heyetimizce sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için geçici konkordato mühletinin iki (2) ay uzatılmasının uygun olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 01/03/2019 tarihli raporda; davacı faaliyetine nezaret edilmesi, Şirketin 31.12.2018 tarihli mali verilerinin incelenip 31.08.2018 tarihli mali verileriyle mukayese edilmesi ve 31.12.2018 tarihli kaydî ve rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançoların değerlendirilmesi neticesinde, takdiri mahkemeye ait olmak üzere; borçlu şirketin konkordato geçici süresi içerisinde çalışma kabiliyetini kaybetmediği; personel, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetine devam ettiği, 31.12.2018 tarihli proforma finansal tablolar ile gerçekleşen finansal tablo kalemlerinde, öngörülenden daha fazla gerçekleşmeler olduğu, gerek kaydi, gerek 6102 sayılı TTK 376/3 maddesi kapsamında rayiç değerlere göre hazırlanan 31.12.2018 tarihli bilançolara göre şirketin borca batık durumda bulunmadığı, kaydi değerler esas alınarak hazırlanan bilançoya göre öz kaynaklar toplamının 4.391.423,40 TL, rayiç değerler esas alınarak hazırlanan bilançoya göre ise öz kaynaklar toplamının 6.431.423,40 TL olduğu, geçici mühlet döneminde Şirket faaliyetlerinde az da olsa bir iyileşme yaşandığı, (01.09.2018-31.12.2018) dönemine ilişkin ön projede yer alan satış ve kârlılık hedeflerinin tutturulduğu, Şirket borçlarının yaklaşık %22’ sinin adi nitelikte olduğu ve olası bir kesin mühlet içerisinde alacaklılar ile anlaşma ihtimallerin bulunduğu, borçlunun mali durumunun iyileşme ihtimali bulunduğu, borçlunun mali durumunu iyileştirmek için projede öngördüğü tedbirlerin bir kısmını uyguladığı, projede öngörüp uyguladığı ve öngöremeyip fiilen uyguladığı tedbirlerin etkili olduğu, bunların devamlılık arz etmesi gerektiği, tasarlayıp henüz uygulayamadığı tedbirleri de hayata geçirmesi gerektiği, şirketin faaliyetine devam etmesi halinde alacaklıların alacaklarının konkordato mühleti sonunda ön projede öngörülen 2 yıllık vadede tahsil edilmesinin gerçekçi bir ihtimal olduğu, kesin mühlet dönemi boyunca komiserin onayıyla doğacak bütün borçların ve imtiyazlı alacaklıların alacaklarının ödenebilecek durumda olduğu, konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktarın borçlunun iflâsı halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu, şirketin 31.12.2018 tarihli mali tablolarından, imtiyazlı alacaklar dâhil toplam borç tutarının 28.068.512,50 TL olduğu ve alacaklı sayısının 250’yi aşmadığı, bu itibarla alacaklılar kurulunun oluşturulma zorunluluğu bulunmadığı, konkordatonun tasdiki ihtimalinin bulunduğu, borçluların konkordato kapsamında borçlarını ödemesinin gerçekçi bir ihtimal olarak gözüktüğü; borçlulara kesin mühlet verilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 17/06/2019 tarihli raporda; şirketin; halihazırda üretim ve satış faaliyetlerini kesintisiz devam ettirdiği, müşteri portföyünü muhafaza ettiği, tedariklerini gerçekleştirebildiği, Kesin Mühlet zarfında ödemelerini ve alımlarını limitler kapsamında Konkordato Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, Davacı şirkette 31.03.2019 tarihi itibariyle 5 kişinin çalıştığı, Ön Projesinde 2019 yılında 7.200.000,00 TL tutarında Net Satış (1/4’ü 1.800.000,00 TL) gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, bunun % 60 fazlasıyla 2019/Ocak-Şubat-Mart ayları itibari ile gerçekleştirildiği, ancak; 2018 yıllık rakamlarının bu üç aylık süreçte ancak 1/10’una ulaşılabildiğinin de bir vakıa olduğu, şirketin karlılık rakamlarının hedeflerin altında kalmakla birlikte ilk üç ayda faaliyet karı ve net kar raporladığı, şirketin ön projesinde öngördüğü 1 Milyon TL tutarında sermaye artışını Şubat 2019’da yapmış olduğu, şüphesiz bu durumun olumlu ve önemli bir aşama olarak değerlendirilidği, şirketin; 31.03.2019 tarihi itibariyle Kaydi Bilançosunda görülen (+) 4.954.141.10 TL’lik Öz Varlık tutarı ile kaydi nolarak borca batık olmadığı, şirketin; Mahkeme Kesin Mühlet Kararında belirtilen hükme ve İİK’nun 299.maddesi hükmüne uygun olarak ‘‘Konkordato Komiser Heyeti Alacaklılara Alacaklarını Bildirmeye Davet’’ ilanları yapılmış olup, yapılan ilanlar neticesinde Alacaklıların Kayıt İşleminin tamamlandığı, rakamlarının teyidinin bilahare yapılacağı, şirketin; finansal durumu incelendiğinde nakit sağlama ihtiyacının devam ettiği değerlendirilmiş, bu konuda davacı şirketin Ön Projesinde öngörülen üretim ve satış faaliyetlerinden kaynaklanacak net karın ve sermaye artışının zaten yapılmış olduğu cihetle diğer nakit girişlerinin gerçekleşmesinin sağlanması gerektiği hususları tespit edilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 10/09/2019 tarihli raporda; şirketin; halihazırda üretim ve satış faaliyetlerini kesintisiz devam ettirdiği, müşteri portföyünü muhafaza ettiği, tedariklerini gerçekleştirebildiği, Kesin Mühlet zarfında ödemelerini ve alımlarını limitler kapsamında Konkordato Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, şirkette 30.06.2019 tarihi itibariyle 5 kişinin çalıştığı, Ön Projesinde 2019 yılında 7.200.000,00 TL tutarında Net Satış (2/4’ü 3.600.000,00 TL) gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, bunun % 67 fazlasıyla 2019/Ocak-Haziran ayları itibari ile gerçekleştirildiği, ancak; 2018 yıllık rakamlarının bu altı aylık süreçte ancak 2/10’una ulaşılabildiğinin de bir vakıa olduğu, şirketin karlılık rakamlarının hedeflerin altında kalmakla birlikte ilk altı ayda faaliyet karı ve net kar raporladığı, şirketin ön projesinde öngördüğü 1 Milyon TL tutarında sermaye artışını Şubat 2019’da yapmış olduğu, şüphesiz bu durumun olumlu ve önemli bir aşama olarak değerlendirildiği, şirketin; 30.06.2019 tarihi itibariyle Kaydi Bilançosunda görülen (+) 562.717,70 TL’lik Öz Varlık tutarı ile borca batık olmadığı, şirketin; Mahkeme Kesin Mühlet Kararında belirtilen hükme ve İİK’nun 299.maddesi hükmüne uygun olarak ‘‘Konkordato Komiser Heyeti Alacaklılara Alacaklarını Bildirmeye Davet’’ ilanları yapılmış olup, yapılan ilanlar neticesinde Alacaklıların Kayıt İşleminin tamamlandığı, rakamlar arasındaki farklıların açıklamalarının kapsamlı olarak yapıldığı, ancak bu doğrultudaki daha ileri incelemelerin devam ettği, şirketin; finansal durumu incelendiğinde nakit sağlama ihtiyacının devam ettiği değerlendirilmiş, bu konuda davacı şirketin Ön Projesinde öngörülen üretim ve satış faaliyetlerinden kaynaklanacak net karın kısmen ve sermaye artışının zaten yapılmış olduğu cihetle diğer nakit girişlerinin gerçekleşmesinin sağlanması gerektiği Hususları tespit edilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 09/12/2019 tarihli raporda; şirketin; halihazırda üretim ve satış faaliyetlerini kesintisiz devam ettirdiği, müşteri portföyünü muhafaza ettiği, tedariklerini gerçekleştirebildiği, Kesin Mühlet zarfında ödemelerini ve alımlarını limitler kapsamında Konkordato Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, Davacı şirkette 31.10.2019 tarihi itibariyle 7 kişinin çalıştığı, Ön Projesinde oldukça temkinli yaklaşımla 2019 yılında 7.200.000,00 TL tutarında Net Satış (10/12’si 5.83 Milyon TL) gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, bunun % 47 fazlasıyla 2019/Ocak-Ekim ayları itibari ile gerçekleştirildiği, ancak; 2018 yıllık rakamlarının bu on aylık süreçte ancak % 30’una ulaşılabildiğinin de bir vakıa olduğu, şirketin karlılık rakamlarının hedeflerin altında kalmakla birlikte ilk on ayda faaliyet karı ve net kar raporladığı, davacı şirketin ön projesinde öngördüğü 1 Milyon TL tutarında sermaye artışını Şubat 2019’da yapmış olduğu, şüphesiz bu durumun olumlu ve önemli bir aşama olarak değerlendirildiği, ancak karlılık hedeflerindeki menfi yöndeki sapmanın da gerektiğinde telafi edilmesi gerektiği, nitekim ön projede 520.000.- TL’si 2019 yılında olmak üzere toplam 2.458.862.76 TL net kar girdisinin anılan sermaye artışı ile birlikte konkordato projesinin tek kaynağı olduğu, şirketin; 31.10.2019 tarihi itibariyle Kaydi Bilançosunda görülen (+)5.464.649,41 TL’lik Öz Varlık tutarı ile (konkordatoya giriş bilançosunun yaklaşık 2 Milyon TL üzerinde) kayden borca batık olmadığı, şirketin; Mahkeme Kesin Mühlet Kararında belirtilen hükme ve İİK’nun 299.maddesi hükmüne uygun olarak ‘‘Konkordato Komiser Heyeti Alacaklılara Alacaklarını Bildirmeye Davet’’ ilanları yapılmış olup, yapılan ilanlar neticesinde Alacaklıların Kayıt İşleminin tamamlandığı, rakamlar arasındaki farklıların açıklamalarının ayrıntılı olarak yapıldığı, mutabakat beyanlarının yapıldığı ve mutabılk olunmayan taraflara posta yoluyla iletildiği, Hazirun cetvelinin taslağının oluşturulduğu, mutabakat neticelerine göre son halinin verileceği, gelinen noktada borç matrahlarının raporda belirtildiği şekilde teşekkül ettiği davacı şirketin; finansal durumu incelendiğinde nakit sağlama ihtiyacının devam ettiği değerlendirilmiş, bu konuda davacı şirketin sermaye artışının zaten yapılmış olduğu cihetle Ön Projesinde öngörülen üretim ve satış faaliyetlerinden kaynaklanacak net karın proje öngörüleri çerçevesinde artırılması gerektiği, süreç içinde olası menfi yönde bir sapmanın da ilave sermaye artışı ile telafisinin yerinde olacağı hususları tespit edilmiştir.
Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 27/05/2020 tarihli raporda; Covid-19 virüsü nedeniyle yaşanan Pandemi sürecine rağmen davacı şirketin halihazırda üretim ve satış faaliyetlerini kesintisiz devam ettirdiği, müşteri portföyünü muhafaza ettiği, tedariklerini gerçekleştirebildiği, kesin mühlet zarfında ödemelerini ve alımlarını limitler kapsamında Konkordato Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, davacı şirkette 31.03.2020 tarihi itibariyle 7 kişinin çalıştığı, Ön Projesinde oldukça temkinli yaklaşımla 2019 yılında 7.200.000,00 TL tutarında Net Satış gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, bunun % 57 fazlasıyla 2019 yılı itibari ile 11.341.326,55 TL lik net satışın gerçekleştirildiği, şirketin ön projesinde öngördüğü 1 Milyon TL tutarında sermaye artışını Şubat 2019’da yapmış olduğu, şüphesiz bu durumun olumlu ve önemli bir aşama olarak değerlendirildiği, ancak karlılık hedeflerindeki menfi yöndeki sapmanın da gerektiğinde telafi edilmesi gerektiği, nitekim ön projede 520.000.- TL’si 2019 yılında olmak üzere toplam 2.458.862.76 TL net kar girdisinin anılan sermaye artışı ile birlikte konkordato projesinin tek kaynağı olduğu, şirketin; 31.03.2020 tarihi itibariyle Kaydi Bilançosunda görülen (+)5.229.158,23 TL’lik Öz Varlık tutarı ile kayden borca batık olmadığı, şirketin; finansal durumu incelendiğinde nakit sağlama ihtiyacının devam ettiği değerlendirilmiş, bu konuda davacı şirketin sermaye artışının zaten yapılmış olduğu cihetle Ön Projesinde öngörülen üretim ve satış faaliyetlerinden kaynaklanacak net karın proje öngörüleri çerçevesinde artırılması gerektiği, süreç içinde olası menfi yönde bir sapmanın da ilave sermaye artışı ile telafisinin yerinde olacağı, Coronavirüs (Covid-19)un toplu alanlarda yayılmasının daha hızlı ve kolay olabileceği hususları da dikkate alınarak zorlu koşulların atlatılmaya çalışıldığı süreçte, insan sağlığına yönelik önemli bir tehdit olduğu ve Alacaklılar Toplantısının içinde bulunduğumuz koşullarda yapılmasının sağlık açısından taşıdığı risk gözetilerek toplantıya davet için ilanların yapılması, toplantı ve iltihak aşamalarının sağlıklı ve verimli sürdürülebilmesi ile tasdik raporunun tanzimi ile tebliği için gerekli süreler de gözetilerek 22.03.2020 tarihinde duran, 15.06.2020 tarihinden itibaren uzayacak olan kesin mühlet süresinin 2 ay süre ile uzatılması hususları tespit edilmiştir.

Konkordato komiser heyeti hukukçu …, SMM … ve finans uzmanı … tarafından tanzim edilen 28/08/2020 tarihli TASDİK raporunda; 31.12.2019 döneminde Şirketin -709.951,15 TL’ lık zarar ettiği Özkaynaklarını pozitif yönde arttırdığı ve 31.12.2019 itibarı ile Özkaynaklarının (+)5.229.158,23 TL, 30.06.2020 tarihinde 6 aylık dönemde 22.497,31 TL kar elde ettiği özkaynaklarının 5.251.655,54 TL olduğu Kaydi olarak Borca Batık olmadığı, yapılan tespitle Rayiç Değer Bilançosunda Özkaynaklarının (+) 4.808.753,46 TL olduğu, Şirketin Kaydi ve Rayiç Değerler yönünden Borca Batık olmadığı, konkordato projesinde kaynaklar asıl olarak faaliyet karına dayandığı, gelinen süreçte elde edilecek sadece faaliyet karıyla mevcut borçları ödeme durumunun oldukça güç olduğu, zira ön projede 2019 yılı için hedeflenen kar 520.000,00 TL iken, -709.951,15 TL zarar ile kapandığı, bu rakamların hedeflenen rakamların oldukça altında olduğu, bu nedenle şirket revize proje sunmuş ve öngörülerini makul hale getirdiği, şirket aktiflerinde yer alan stokların önemli bir kaynak olduğu, konkordato nisabına dahil alacaklı sayısı 44 ve Alacak Miktarı 8.474.869,59 TL olduğu, İİK m.302 doğrultusunda konkordatonun kabulü için en az 23 alacaklının toplam 4.237.434,80 TL alacak tutarı için kabul oyu vermesi gerektiği, alacaklılar toplantısında ve iltihak sürecinde kabul oyu kullanan 26 alacaklı, 4.972.590,10TL alacak miktarlı kabul oyu kullandığı, alacaklı sayısı ve alacak tutarı yönünden İİK m.302 hükmüne göre yeter şart sağlandığı, borçlunun projesinin alacaklılar tarafından onaylandığı, dosya kapsamındaki diğer borçlular olan gerçek kişiler yönünden rapor içeriğinde ayrıntıları belirtildiği üzere şahıs konkordatolarının başarıya ulaşabileceği, borçlu şirketin iflası halinde adi alacaklıların tahsil edebileceği oranın %56 olduğu, borçlu şirketin ise nihai projesinde 48 aylık vadede borçlarının %100’ünü faizsiz ödemeyi teklif ettiği, bu durumda, teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların elde edebileceği miktardan fazla olduğu, şirketin mevcut kaynakları ve 48 aylık sürede elde edilebileceği -heyetimizce de makul görülen kaynakları dikkate alındığında, teklif edilen tutarın kaynaklarla orantılı olduğu, diğer yandan, şirketin yıllar itibariyle öngördüğü kâr rakamları geçmiş yıllarla orantılı olduğundan, ödeme vadesi olarak daha kısa bir süre teklif edilmesinin de gerçekçi olmayacağı, borçlu şirketin konkordato nisabına dahil alacaklı sayısının 44, bu alacaklıların alacaklarının toplamının ise 8.474.869,59 TL olduğu, borçlu şirketin konkordato teklifinin 26 alacaklı tarafından kabul edildiği, kabul eden bu alacaklıların alacaklarının toplamının 4.972.590,10TL olduğu, bu verilere göre borçlu şirketin, dolayısıyla somut olayda borçlunun “Her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksiti Ocak 2021 den başlamak üzere 48 ayda faizsiz ödenmesi” şeklindeki konkordato teklifi için yasada öngörülen çoğunluğu sağladığı, borçlu şirketin, alacakları mühlet içerisinde doğan borcu bulunmadığından teminat göstermesi gerekmediği, konkordatonun tasdik edilebilmesi için, Harçlar Kanununa ekli 1 sayılı tarifeye göre … Çelik Ltd.Şti. için hesaplanan [8.474.869,59 TL’nin binde 2,27’si] 19.237,95 TL tutarındaki harcın, … için [142.252,97 TL’nin binde 2,27’si] 322,91 TL harcın yatırılmasının zorunlu olduğu, borçluların, İİK m.308/h uyarınca rehinli 1 adet alacaklısının bulunduğu, ilgili alacaklı bankanın konkordato teklifinin kabulüne ilişkin beyanın olduğu ancak heyete protokol beyan edilmediğinden harç hesaplamasının yapılamadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
İİK’nun 305.maddesinde konkordatonun tasdik şartları düzenlenmiş olup, konkordato projesi kapsamındaki projede belirtilen zaman dilimi bazında ve varsa rehinli borçlar kapsamındaki ödemeleri gösteren tablonun tanzimi ile teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığının tespiti için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş, Prof. Dr. … ve SMM-…. tarafından tanzim edilen 23/09/2020 tarihli raporda; …YÖNÜNDEN; Adi konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olduğu, konkordato talep eden şirket tarafından teklif edilen tutarın rapor içinde açıklanan nedenlerle borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, borçlu şirketin Kanun’da öngörülen alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu, konkordato talep eden borçlunun ikinci beyanı bakımından …. Bank’ın bir itirazının olup olmadığı konusunda …. Bank’a süre tanınarak usûli eksikliğin tasdik aşamasından önce mahkemece giderilmesi ve itiraz olursa da alacağın çekişmeli hale geldiği kabul edilerek İİK m. 300/V uyarınca bir karar verilmesinin isabetli olacağı, üçüncü kişi ipoteğiyle teminat altına alınan …. Bank’ın alacağının niteliğinin adi veya rehinli alacaklı olduğu konusunda bir karar verilerek ödeme planındaki ödenecek tutarın da buna göre revize edilmesi gerektiği, İİK m. 206 uyarınca teminata bağlanmış olması gereken borcun bulunmadığı, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın rapor içinde yapılan hesaplama sonucunda 19.237,96 TL olarak hesaplandığı; ancak teminatın 3. kişi ipoteği olması sebebiyle …. Bank’ın alacağın tamamının adi alacak olarak kabul edilmesi halinde 800.000 TL için de harç ödenmesi gerektiği, buna göre de konkordatoya tabi alacağın 9.274.870,06 TL, harcın ise 21.053,96 TL olacağı, … YÖNÜNDEN; konkordato talep eden şahsın Kanun’da öngörülen çoğunluğu sağlayamaması nedeniyle bu aşamada konkordato tasdikinin mümkün olmadığı, … YÖNÜNDEN; konkordato talep eden şahsın Kanun’da öngörülen çoğunluğu sağlayamaması nedeniyle bu aşamada konkordato tasdikinin mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
KONKORDATO TASDİK ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Tüm bu veriler ışığında konuyu düzenleyen İİK.nun 304.maddesine göre “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.”
Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288. maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak İtirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir.
Maddenin birinci fıkrasında mahkemeye, kesin mühlet içinde konkordato hakkında bir karar vermek zorunluluğu yüklenmektedir. Bu sebeple, ikinci fıkrada da yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Mahkeme mühlet hükümlerinin uzatılması kararını verirken komiserden gerekçeli bir rapor isteyebilir, Her halde mühlet hükümleri altı aydan fazla uzatılamayacaktır.”düzenlemesi,
İİK.nın 305.maddesinde ” 302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Maddede öngörülen şartlar, kümülatif olup, mahkeme, burada bir içerik kontrolü yapmak suretiyle konkordatonun tasdikine veya tasdik talebinin reddine karar verecektir. Mahkeme, tasdik şartlarını rehinli ve diğer alacaklılar bakımından birbirinden bağımsız olarak değerlendirecektir.
Konkordato ön projesinde alacaklılara bir teklifte bulunulması söz konusudur.
Değişiklikten önce sadece malvarlığının terki sureliyle konkordato için aranan karşılaştırmalı tablo, bundan böyle adî konkordato bakımından da tasdik şartı olarak aranacaktır. Bu bakımdan birinci fıkranın (a) bendinde, teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı halinde her bir alacaklının eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, tasdik şartı olarak düzenlenmektedir. Gerek adi konkordato bakımından yeni getirilen bu şart, gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda var olan bu Şart, borçlunun gerçekte İflâsa tâbi bir kimse olmasını gerektirmeyip, varsayımsal olarak, borçlu İflâs etseydi, alacaklılarının elde edeceği payın hangi miktarda olacağını tespite yöneliktir. Çünkü, konkordato ile alacaklılar, muhtemel bir iflâstan daha kötü bir duruma düşürülmemelidir. Bu husus, konkordato projesini kabul etmeyen, ancak Kanunda öngörülen nisapla konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmesi halinde, azınlıkta kalan alacaklıların korunması bakımından önemlidir.
Fıkranın (b) bendinde mevcut kanunda olduğu gibi, teklif edilen meblağın, borçlunun kaynakları ile orantılı olması ilkesi korunmakta, ancak Kanundaki “borçluya intikal edebilecek mallar” ibaresi yerine, daha kapsamlı ve geniş olması nedeniyle “borçlunun beklenen hakları”nın dikkate alınabileceği ifade edilmektedir. Mahkeme, bu hakların dikkate alınıp alınmayacağı yanında, bunların ne oranda dikkate alınacağını da takdir edecektir.
Böylece mahkeme, somut olaya göre, beklenen hakları hiç dikkate gibi, tamamen veya kısmen de dikkate alabilir.
Fıkranın (c) bendinde ise, konkordato projesinin Kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması mevcut düzenlemedekinin aksine, açıkça konkordatonun tasdik şartlarından birisi olarak sayılmaktadır, fıkranın (d) bendinde, tasdik şartı olan teminat yeniden düzenlenmiştir. Konkordatonun başarılı bir iyileştirme aracı olması önünde büyük bir engel olarak görülen ve doktrinde eleştirilen, “konkordato İşlemlerinin yerine getirilmesi”ni sağlamak amacıyla teminat gösterilmesinden vazgeçilmektedir. Böylece, borçlunun büyük bir teminat yükü ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi ve projenin daha kolay gerçekleşmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak teminat şartından bütünüyle vazgeçilmemekte; teminat, 206. maddenin birinci sırasındaki İmtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet İçinde komiserin İzniyle akdedilmiş borçların ifası bakımından (alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe) korunmaktadır. Öte yandan, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tâbi alacaklıların oylamaya katılmaları halinde, bunların teminat gösterip göstermeyeceğine de mahkeme tarafından karar verilecektir, İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 306. maddesinin ikinci fıkrasında 2013 yılında aynı yönde değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, tasdik İçin gerekli yargılama giderleri yanında, mevcut madde metninde yer alan “ilâm harçları” ibaresi yerine manayı daha net bir şekilde açıklayacak şekilde konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harç” ibaresi kullanılmakta ve bu kapsamda belirlenecek miktarın borçlu tarafından tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi öngörülmekledir. Maddenin ikinci fıkrasında esaslı bir değişiklik yapılmamaktadır. Maddede yer alan “konkordato teklifi” İbaresi, “konkordato projesi” şeklinde değiştirilmektedir. 4949 sayılı Kanun değişikliği ile hukukumuza malvarlığının terki suretiyle konkordato dahil olmuştur. Bundan önce yalnızca adi konkordato kurumu mevcut bulunduğundan konkordato “teklifi” ile çoğunlukla vade veya tenzilat konkordatosu kast edilmekteydi. Daha kapsayıcı olması bakımından “proje” terimi kullanılmıştır. Gerçekleştirilebilir veya uygulanabilir bir proje üzerine mahkemenin kendiliğinden de gerekli gördüğü düzeltmelerin yapılmasını isteyebilmesi, modern yeniden yapılandırma felsefesinin bir görünümüdür. Mahkeme, borçlunun sunduğu, hatta alacaklıların da kabul ettiği bir projede, özellikle konkordatoyu kabul etmeyen alacaklıların menfaati gerektiriyorsa re’sen veya talep üzerine düzeltme yapılmasını isteyebilir; mahkemenin düzeltme yapılmasını isterken komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü alması uygun olur.
Komiser 302. madde uyarınca yapılacak oylama sonrasında her iki sınıf alacaklı için ayrı ayrı rapor hazırlayacak ve mahkemenin değerlendirmesine sunacaktır. Mahkeme yapılan oylama sonrasında alacaklı sınıflarının her ikisinin de kabulü, bunlardan birinin kabulü ve her İkisinin de reddi ihtimallerini ayrı ayrı dikkate alarak hükmünü buna göre tesis edecektir.
Mahkememizce tasdik yargılama duruşma gününün İİK’nun 304/1. maddesi gereğince İİK’nun 288. maddesi uyarınca ilan edilmiş, ilana itiraz edenlerin itiraz sebeplerine duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak mahkememize bildirmek kaydı ile duruşmada hazır bulunabileceklerini şerh düşülmüştür.
Konkordato komiseri tarafından ibraz edilen rapor ve alacaklıların itirazları çerçevesinde mahkememizce tasdik şartları bakımından İİK 305. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede;
İİK m. 305 hükmüne göre, konkordato talep eden şirket hakkında ÎÎK m, 177-179’daki doğrudan doğruya iflas sebeplerinden biri mevcut olmadıkça iflas tasfiyesi, konkordato projesine göre alacaklılar bakımından daha olumlu netice verecek olsa dahi, şirketin iflasına karar verilemeyecektir.
Üçüncü kişi ipoteğiyle teminat altına alınan …’nin alacağının 800.000,00 TL yönünden ,
Üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın, rehinle karşılanan kısmının borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak mı yoksa rehinli alacak mı sayılması gerekeceği, dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekmektedir.
7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemde Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması, üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması gerektiği ve konkordato nisabında dikkate alınması gerektiği yönünde idi. (Yargıtay HGK. 26.06.1971 T., 1970/İc. İf 7/417; Yargıtay 11. HD. 01.12.1988 T., 8456/7281, Yargıtay 11. HD 15.06.1990 T., 3457/4791, Yargıtay 11. HD. 11.07.1990T., 4754/5189 sayılı karar (kararlar için bkz: Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314, dipnot 12’de bahsi geçen sayfalar)) Yargıtay’ın söz konusu yerleşik uygulaması doktrindeki ağırlıklı görüş tarafından da benimsenmekte idi.
Bu noktada 7101 sayılı kanun ile iflas erteleme kurumu kaldırılarak, İİK’nın konkordato hükümlerinin köklü bir şekilde değiştirildiği dikkate alındığında, 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması ve bu alacağın konkordato nisabında dikkate alınması gerektiğine ilişkin Yargıtay içtihatlarının 7101 sayılı yasa ile değişik konkordato hükümleri çerçevesinde geçerliliğini koruyup korumadığının üzerinde durulması gerekmektedir.
Öncelikle işbu kararı verdiğimiz tarih itibarıyla henüz Yargıtay’ın 7101 sayılı yasa döneminde konuyla ilgili olarak verdiği bir kararının olmadığını belirtmek isteriz. Her ne kadar 7101 sayılı yasa döneminde işbu kararın verildiği an itibarıyla verilmiş bir Yargıtay içtihadı yok ise de, doktrindeki ağırlıklı görüşün 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki Yargıtay içtihatları doğrultusunda olduğunu, diğer bir ifadeyle üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak sayılması ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilmesi gerektiği yönünde olduğunu belirtmek isteriz. (Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314 vd, s:366; Müjgan Tunç Yücel, Konkordato Mühletinin Alacaklılar Bakımından Sonuçları, 1. Bası, On İki Levha Yayınları, 2020, s: 185, s:43 vd.;Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, 2. Bası, Adalet Yayınevi, 2019, s: 615)
Mahkememiz 7101 sayılı yasa öncesi verilen içtihatların 7101 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte geçerliliğini yitirdiği, 7101 sayılı kanun ile değişik İİK hükümlerine göre üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından rehinli alacak sayılması gerektiği, kanunun rehinli alacaklılar için öngördüğü hükümlere ve prosedüre tabi olması gerektiği ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısı nisabında dikkate alınmaması gerektiği kanaatine varmıştır. Mahkememizi bu sonuca götüren gerekçeler özetle şu şekildedir:
Öncelikle 7101 sayılı Kanunun konkordatonun rehinli alacakla ilgili hükümlerine bakıldığında, bu hükümlerin sadece borçlunun malvarlığından sağlanan rehinli alacakları kapsadığı, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinleri kapsamadığı ve bunların adi alacak prosedürüne tabi olması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam aksine özellikle 7101 sayılı yasa ile eklenen “II. Rehinli Alacaklılarla Müzakere ve Borçların Yapılandırılması” bölüm başlıklı İİK.m.308h hükmünün madde kenar başlığı, madde metni ve gerekçesi, eski yasa dönemindeki uygulamanın terk edilmesi gerektiğini göstermektedir. Zira, anılan “rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması” düzenlemesi, geçerlilik kazanması, konkordatonun kabulü ve tasdikiyle gerçekleşen konkordato benzeri bir borçların yapılandırılması usulü öngörmektedir. Anılan hükmün sadece borçlunun malvarlığından karşılan rehinle sınırlı olarak uygulanması gerektiğine dair bir hüküm olmadığı gibi, aksine üçüncü şahıs malvarlığı ile temin edilen rehinli alacaklılar açısından da uygulanması gerektiği sonucunu doğuracak lafzi ifadeler mevcuttur. Anılan hükmün birinci fıkrasında borçlunun “alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasını bu madde uyarınca talep edebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Üçüncü kişi rehniyle temin edilmiş bir alacağının hukuki niteliğinin “rehinli alacak” olduğu ve o borcun da “alacaklı lehine tesis edilmiş borç” niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Anılan hükmün ikinci fıkrasında “bütün rehinli alacaklılar” ifadesine yer verilmiş, sekizinci fıkrasında “her rehinli alacaklı” ifadesi kullanılmıştır. Yine anılan hükmün son fıkrasında rehinli alacakların bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 285 ila 309/1 maddelerinin açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklar hakkında uygulanmayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Yasanın anılan hükmünün borçlu malvarlığından ya da üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen ayrımı yapmaksızın bütün rehinli alacakları kapsayacak şekilde geniş düzenlendiği ve açık olduğu ortadadır. Kaldı ki, gerekçe de bu hususu destekler niteliktedir. Gerçekten de maddenin Alt Komisyon Önerge Gerekçesi’nin son iki cümlesi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır: “Kanunun Onikinci Babının “Adi Konkordato” başlıklı Birinci Bölümü rehinli alacaklılar dışındaki alacaklılar bakımından kurgulanmaktadır. Rehinli alacaklıların konkordato karşısındaki durumları ise bu maddeyle Onikinci Baba eklenen İkinci Bölüm be 308h maddesinde düzenlenmektedir. Bu sebeple herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için Kanunun 285 ila 309/1 maddelerinin, açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklılar hakkında uygulanmayacağı hükme bağlanmaktadır.” Netice itibarıyla 7101 sayılı yasa ile değişik İİK hükümlerinde rehinli alacakların borçlu malvarlığından sağlanan rehinler, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinler şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulup, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinli alacakların “adi alacak” sayılmasını ve adi alacakların prosedürüne tabi olmasını sağlayacak bir hüküm olmadığı gibi, tam tersi 308h/son fıkra hükmünde aksine açık yasal bir düzenleme olmadığı müddetçe rehinli alacakların adi konkordato hükümlerine tabi olmasını yasaklayan bir düzenleme söz konusudur.
Bu noktada kanun koyucunun iradesinin tespiti açısından İİK.m.307 hükmünün dikkate alınmasının da yerinde olacağı kanaatindeyiz. Şöyle ki: 7101sayılı Kanun’un tasarısında 307. maddenin kenar başlığı “borçluya ait rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” şeklinde iken, TBMM Adalet Alt Komisyonunun önergesiyle maddenin kenar başlığı “rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” olarak değiştirilmiş, madde başlığındaki “borçluya ait” ifadesi çıkartılmıştır. Kenar başlığına ilişkin bu değişikliğin amacı Alt Komisyon Önerge gerekçesinde şu şekilde açıklanmıştır: “… Tasarının çerçeve 34’üncü maddesi üzerinde verilen önergeyle, rehinli malın üçüncü kişiye ait olması durumunda da madde uyarınca erteleme kararı alınabilmesi sağlanmakta…” Anlaşılacağı üzere madde başlığında yapılan değişiklikle, üçüncü kişiye ait rehinli malların madde kapsamına alınması ve bu mallar hakkında da erteleme kararı verilebilmesi amaçlanmıştır. Şu halde İİK.m.307’deki “rehinli mal” ifadesinin ayrım olmaksızın borçlu veya üçüncü şahıs malvarlığından temin edilmiş tüm rehinleri kapsadığı kabul edilirken, İİK.m.308’deki “rehinli alacak” ifadesinin ve anılan maddenin sadece borçlu malvarlığından temin edilmiş rehinli alacakları kapsadığı, üçüncü şahıs malvarlığından temin edilmiş rehinli alacakları kapsamadığı yorumu kanunun lafzına da uygun değildir. Kanun koyucunun amacı bu olsa idi, 307. maddenin tasarısının başlığında olduğu gibi, 308h hükmünde de anılan hükmün sadece borçlu malvarlığını kapsayacak şekilde uygulanmasını sağlamak için “borçlu malvarlığı ile temin edilmiş rehinli alacak” gibi bir ifadeyi pekala kullanılabilirdi.

7101 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi dönemde üçüncü şahıs ipoteği ile güvence altına alınan alacakların konkordatoda adi alacak sayılmasının sebeplerinden birisi ve belki de en önemlisi kişisel malvarlığından ödemeyi yapma ihtimali olan rehne konu malın sahibi üçüncü şahsın müstakbel rücu hakkının korunması, teminattan yararlanmasına imkan tanınmasıdır. Gerek o dönemki Yargıtay içtihatlarında gerekse doktrinde bu hususun altı özellikle çizilmiştir. Zira 7101 sayılı yasa ile değişiklik öncesi dönemde mülga İİK.m.298 hükmüyle konkordatoya yazılmış bütün imtiyazsız alacaklılar ile tüm imtiyazlı alacaklılar için, bu alacaklılar vazgeçmediği sürece teminat yatırılması gerekmekteydi. Üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan ipotekle güvence altına alınan alacak da adi alacak sayıldığı için, bu alacak için de borçlunun teminat göstermesi aranmakta, üçüncü şahıs borçlunun borcunu ödediği takdirde bu teminattan yararlanabilmekte idi. Böylece üçüncü şahsın olası rücu hakkı korunmuş olmaktaydı. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK.m.305/f.1 d bendinde sadece 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar ile konkordato mühleti içinde komiserin izniyle akdedilmiş alacaklılar açısından (bu alacaklılar açıkça vazgeçmedikçe) teminat yatırılması zorunlu hale getirilmiştir. Şu halde üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacak önceki yasa dönemindeki görüş kabul edilse ve adi alacak sayılsa dahi, teminata tabi olmayacaktır. Başka bir deyişle, ileride kendi malından borçlunun borcunu tahsil edildiğinde doğacak olan üçüncü kişinin rücu alacağı kanunen teminata bağlanabilecek bir alacak değildir ki, bu alacak konkordato komiserine yazdırılmaması ve nisaba dahil edilmemesi halinde teminatsız kalabilsin. Zaten baştan beri olmayan bir teminattan sonradan mahrum kalınması da söz konusu olamaz. Neticede ipotek veren üçüncü kişinin müstakbel rücu alacağının teminat altına alınması gerektiği şeklindeki görüşün, üçüncü şahıs malı üzerindeki ipotekle teminat altına alınan alacağın, konkordato adi alacak olarak değerlendirilmesine 7101 sayılı yasa döneminde artık haklı bir gerekçe teşkil etmez.
Nihayet alacakları üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen rehinle güvence altına alınan alacaklıların, “adi alacaklı” sayılmaları neticesinde, adi alacaklılar arasında eşitlik prensibine dahil olmaları, böylece örneğin faizsiz ve yıllara sari bir ödeme planı havi bir konkordato projesine olumlu oy kullanmalarını beklemek çok mümkün değildir. Olası iflasta dahi, üçüncü şahsa ait rehinli taşınmazın satışı suretiyle rüçhanlı olarak alacağını faiziyle birlikte elde etme imkanı bulunan rehinli alacaklının, adi alacaklı sayılarak faizsiz ve yıllara yayılmış projenin oylanacağı alacaklılar toplantısının nisabına dahil edilmesi, projenin kabul edilmesi için aranan alacak miktarının ve alacaklı sayısının artmasına neden olmakta, bu ise konkordato projelerinin kabul edilebilirliğine ciddi anlamda olumsuz etki etmektedir. İflasa göre konkordatodan çok daha iyi durumda pay alacak olan adi alacaklılar projenin kabulü yönünde oy kullanmalarına rağmen, üçüncü şahıs ipoteğiyle alacakları rehin altına alınan alacaklıların olumsuz oy kullanmaları nedeniyle,gerçek anlamdaki adi alacaklılar iflasta daha az oranla yetinmek durumunda kalmaktadırlar. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik yeni konkordato hukukunun ratio legisi sadece borçlunun yararının korunması düşüncesine dayanmamakta, alacaklıların hak ve yararlarının korunmasını da öngörmektedir. Konkordatoya hakim olan yeni düşünce, alacaklıların iflastan daha elverişli koşullarda tatmin edilmeleri, işletmenin istihdam kabiliyetini sürdürmesi ve bu sayede işletmelerin dağılması sonucunda iflaslarla ulusal ekonominin zarar görmesi önlenerek, son tahlilde kamu yararının sağlanması temeline dayanmaktadır. Nitekim 7101 sayılı Kanunun genel gerekçesinde de “konkordatonun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılmasının ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olduğu” açıkça belirtilmiştir. Şu halde kanun koyucunun 7101 sayılı kanun değişikliği ile konkordatonun yaygın bir şekilde uygulanmasını sağlayarak iflasların önüne geçerek,istihdamın devamlılığını sağlamayı amaçladığı dikkate alındığında, üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacakların adi alacak sayılıp adi alacaklılar toplantısı nisabına dahil edilmesi,konkordato projelerinin kabul edilmelerine ve hayata geçmelerine de ciddi anlamda olumsuz etki yapacak olduğundan, son tahlilde kanun koyucunun amacına da ters düşecektir.
Mahkememizce yukarıda izah edilen gerekçeler ışığında üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacak rehinli alacak kabul ederek, bu alacakları rehinli alacak prosedürü kapsamında İİK.m.308h hükmü kapsamında değerlendirmiş, adi alacak kabul etmeyerek adi alacaklılar toplantısı nisabına da dahil edilmemiştir.
Konkordato projesinin alacaklılar tarafından “Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yansını” aşacak şekilde olumlu oy verilmiş olduğundan kabul edildiği, Şirketin mali tablolarındaki rakamsal veriler dikkate alındığında iflas tasfiyesi neticesinde alacaklıların eline geçecek tutarın (garamenin) adi konkordatoda teklif edilen 3 ay ödemesiz 33 eşit taksit halinde toplam 36 ay içinde gerçekleştirilecek %100 oranındaki anapara ödemesinden daha az olacağı, Şirket kaynaklarının alacaklılara yapılacak ödeme ile orantılı olması İlkesi (İİK m. 305, f. 1. (b) bendi) dikkate alındığında İİK m. 305 / son fıkra hükmüne göre alacaklılara uygun oranda faiz ödenmesi yönünde proje değişikliği yapılmasının gerektirecek bir durumda söz konusu olmadığı dikkate alınarak;
Konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı Tarifenin “B) İcra vc iflas harçları:’1 başlıklı bölümünün “lf- İllas harçları:“ başlıklı alt bölümünün (2) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince binde 2,27 oranında konkordato tasdik harcının yatırıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca borçlu şirket aleyhinde olan ve imtiyazlı alacak kapsamında değerlendirilebilecek bir ilam veya kesinleş bir takibin mevcut olmaması gerekse söz konusu alacakların halihazırda ödenmiş olduğu (dikkate alınarak teminat koşulunu yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Konkordato talep eden şahıslar …, … yönünden yapılan yargılama değerlendirme sonucunda;
Dava, adi konkordato istemli olarak açılmış olup, İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK’nun 297.maddesinde, borçlunun komiserin nezareti altında işlerine devam edeceği, borçlunun 297. Madde hükümlerine aykırı davranması halinde borçlunun malları üzerinde tasarruf yetkisini kaldıracağı veya 292.madde çerçevesinde karar vereceği, 292.maddede ise borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa, borçlu 297.maddeye aykırı davranır ya da komiserin talimatlarına uymazsa komiserin yazılı raporu üzerine kesin mühletin kaldırılarak borçlunun iflasına karar verileceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiş olup, davacı Şirketlerin gelirlerinde ve kârında görülen büyük oranda düşüş nedeniyle Davacı gerçek kişiler ….., …., ….’in şirketlerden bir gelir elde etmesinin mümkün görünmediği mahkemeye sundukları Konkordato Ön Projesi’nin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında mevcut haliyle anılan gerekçelerle konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı anlaşılmış olmakla davacı şahıslar Davacı gerçek kişiler …., …., …. yönünden davanın reddine ve kesin mühletin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Konuyu düzenleyen IİK m.285’e göre gerçek kişilerin de konkordato teklifinde bulunabilmeleri mümkündür. Borçlu gerçek kişinin de, Kanununun kendisine tanıdığı bu imkândan faydalanarak konkordato talebinde bulunduğu görülmektedir. Borçlu gerçek kişinin sunduğu ön proje incelendiğinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının, borçlu Şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı anlaşılmış olup bu nedenle gerçek kişiler …., …., …. tarafından sunulan, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri veya hedefi içermeyen, tamamen borçlu Şirketlerin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin olduğu sabittir. Gerçek kişi borçluların sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep etmesinin mahkememizce konkordatonun amacıyla bağdaşmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Dosya No: 2018/3202 Esas Karar No: 2018/2239 emsal kararı da bu yöndedir.
Somut olayda gerçek kişiye sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato tasdik kararı verilmesi, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte değildir. Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerini ve icra ve İflas Kanununun menfi tespit davası hakkındaki bölümlerini işlevsiz hale getireceği açıktır. Zira kanun koyucunun da, gerçek kişiler bakımından konkordato müessesine başvuruyu kabul etmesindeki amacın bu olmadığı açıktır. Bu anlamda davacının, İİK 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri dosyaya sunamadıkları, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşılmakla Davacı gerçek kişiler …, … yönünden kanunda öngörülen çoğunluğu sağlayamamaları nedeniyle bu aşamada konkordato tasdikinin mümkün olmadığı nazara alınarak şahısların konkordato taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Tüm dosya kapsamına göre 31.12.2019 döneminde şirketin -709.951,15 TL’lik zarar ettiği Özkaynaklarını pozitif yönde arttırdığı ve 31.12.2019 itibarı ile özkaynaklarının (+)5.229.158,23 TL, 30.06.2020 tarihinde 6 aylık dönemde 22.497,31 TL kâr elde ettiği özkaynaklarının 5.251.655,54 TL olduğu Kaydi olarak Borca Batık olmadığı, yapılan tespitle Rayiç Değer Bilançosunda Özkaynaklarının (+) 4.808.753,46 TL olduğu, Şirketin Kaydi ve Rayiç Değerler yönünden Borca Batık olmadığı, konkordato projesinde kaynaklar asıl olarak faaliyet kârına dayandığı, gelinen süreçte elde edilecek sadece faaliyet karıyla mevcut borçları ödeme durumunun oldukça güç olduğu, ön projede 2019 yılı için hedeflenen kâr 520.000,00 TL iken, -709.951,15 TL zarar ile kapandığı, bu rakamların hedeflenen rakamların oldukça altında olduğu, bu nedenle şirket revize proje sunmuş ve öngörülerini makul hale getirdiği, şirket aktiflerinde yer alan stokların önemli bir kaynak olduğu, konkordato nisabına dahil alacaklı sayısı 44 ve Alacak Miktarı 8.474.869,59 TL olduğu, İİK m.302 doğrultusunda konkordatonun kabulü için en az 23 alacaklının toplam 4.237.434,80 TL alacak tutarı için kabul oyu vermesi gerektiği, alacaklılar toplantısında ve iltihak sürecinde kabul oyu kullanan 26 alacaklı, 4.972.590,10TL alacak miktarlı kabul oyu kullandığı, alacaklı sayısı ve alacak tutarı yönünden İİK m.302 hükmüne göre yeter şart sağlandığı, borçlunun projesinin alacaklılar tarafından onaylandığı, borçlu şirketin iflası halinde adi alacaklıların tahsil edebileceği oranın %56 olduğu, borçlu şirketin ise nihai projesinde 48 aylık vadede borçlarının %100’ünü faizsiz ödemeyi teklif ettiği, bu durumda, teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların elde edebileceği miktardan fazla olduğu, şirketin mevcut kaynakları ve 48 aylık sürede elde edilebileceği makul görülen kaynakları dikkate alındığında, teklif edilen tutarın kaynaklarla orantılı olduğu, borçlu şirketin konkordato nisabına dahil alacaklı sayısının 44, bu alacaklıların alacaklarının toplamının ise 8.474.869,59 TL olduğu, borçlu şirketin konkordato teklifinin 26 alacaklı tarafından kabul edildiği, kabul eden bu alacaklıların alacaklarının toplamının 4.972.590,10TL olduğu, bu verilere göre borçlu şirketin, dolayısıyla somut olayda borçlunun “Her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksiti Ocak 2021 den başlamak üzere 48 ayda faizsiz ödenmesi” şeklindeki konkordato teklifi için yasada öngörülen çoğunluğu sağladığı, borçlu şirketin, alacakları mühlet içerisinde doğan borcu bulunmadığından teminat göstermesi gerekmediği, İİK’nun 305/1-e maddesi gereği 700,00-TL ilan gideri, 1.000,00-TL muhtemel bilirkişi gideri ve 1.000,00-TL tebligat gideri olmak üzere konkordatonun gerektirdiği yargılama gideri olarak toplam 2.700,00-TL gider avansı ile … için konkordatonun tasdiki durumunda, alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden; 8.474.870,06 TL adi alacak üzerinden (Üçüncü kişi ipoteğiyle teminat altına alınan …’nin alacağının (800.000,00 TL’nin) niteliğinin rehinli alacak kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle) binde 2,27 oranından harç alınmasına; bu orana göre adi alacaklılar için 19.237,96-TL konkordato tasdik harcının davacı borçlu tarafından mahkememiz veznesine depo edildiği, …yönünden; Adi konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olduğu, konkordato talep eden şirket tarafından teklif edilen tutarın rapor içinde açıklanan nedenlerle borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, borçlu şirketin Kanun’da öngörülen alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu dikkate alınarak şirketin mevcut durumuna göre konkordatonun tasdiki için İİK m. 305’te öngörülen tüm koşulların gerçekleştirildiği, böylelikle konkordato projesinin gerçekleşmesi için İİK’nun 305. maddesindeki şartların gerçekleşmiş olduğu nazara alınarak, mahkememizce konkordato projesinin tasdikine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan İİK.nun 306.maddesinde “Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.” düzenlemesi gereği mahkememizin …. Esas sayılı dosyasına atanan kayyımın görevi bu madde kapsamında gözetim kayyımı olarak atanmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konkordato talep eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı davacı borçlu …’nin konkordato projesinin İİK’nun 305. maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla TASDİKİNE,
2-Konkordato talep edenler davacı borçlu … (TC….) hakkında, davacı borçlu … (TC…)’in konkordato taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Davacı …’nin konkordatoya tabi borçlarını 29/01/2021 (bu tarih dahil) tarihinden başlamak üzere 1.taksit olarak 193.226,45 TL ve ödeme tablosuna göre her ayın son iş gününde 48 eşit taksitle ödenmesi suretiyle 9.274.869,59 TL toplam borcun ödeme planı dikkate alınarak dosyaya şirket tarafından sunulan ödeme takviminin kararın eki olduğunun BİLDİRİLMESİNE,
4-Şirket yönünden konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının TESPİTİNE,
5-Konkordato işbu tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmiş olmakla İİK’nun 308/ç maddesi gereğince geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş hacizlerin (206/1 maddesindeki imtiyazlı alacaklılar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları için konulan hacizler istisna olmak üzere) DÜŞMESİNE,
6-a) İİK’nın 306/2 nci maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim denetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli SMM …’ın tasdik kararından itibaren göreve başlamak üzere gözetim kayyımı olarak GÖREVLENDİRİLMESİNE,
b) Atanan kayyım için aylık 2.500,00 TL net ücret takdiri ile takdir edilen ücretin kayyımın göreve başlama tarihinden itibaren ödenecek ücretin konkordato talep eden şirketler bünyesinden karşılanmasına,
c) Kayyımın borçlu şirketin durumu ve proje uyarınca borcunu ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda İİK.306 madde uyarınca 2 ayda bir mahkememize rapor sunulmasına, sunulan raporun Uyap’a taranmasına,
7-İİK’nun 308/b maddesi gereğince alacakları itiraza uğramış alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içinde dava açmakta muhtariyetlerine,
8-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
9-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
10-İİK’nın 306/son maddesi uyarınca tasdik kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
11-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
12-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
13-Davanın mahiyeti nedeniyle davacılar ve müdahiller lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davacıların yaptıkları yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
15-İİK.nun 293/son ve 164/1. maddeleri uyarınca kararın re’sen taraflara vekillerine tebliğine,
16-Kullanılmayan gider avansının ve bakiye iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Davacılar vekili ile hazır müdahil vekillerini yüzüne karşı, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun308/a madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın konkordato talep eden borçluya tebliğinden,itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilânından itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 08/10/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸