Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/913 E. 2019/145 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/913
KARAR NO : 2019/145

DAVA : TAZMİNAT (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….Mahallesi, … Cad. No:…. 34164 Merter-Güngören/İstanbul adresinde bulunan müvekkili site yönetiminin sahip olduğu kıymetlerini çeşitli risklere karşı sigorta ettirdiğini, sigorta poliçelerinde ve genem şartlarda belirtilen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, iptal tarihine kadar olan tüm primleri ödediğini, poliçelerin 30/12/2016-30/12/2017 dönemini kapsadığını, 28/07/2017 tarihinde meydana gelen dolu yağışı nedeni ile poliçe klozları arasında sayılan risklerin gerçekleştiğini, müvekkili sitede bulunan D, B ve Ofis Bloklarının üstündeki …. gruplarının hasar gördüğünü, hasarın derhal karşı yana ihbar edildiğini, karşı tarafın çalışanlarının mahalde gerekli tespitleri yaptığını, ancak aradan geçen bir yıllık süreye rağmen başkaca bir gelişme kaydedilmediğini, bunun üzerine Bakırköy …Noterliğinin 06/03/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarın keşide edildiğini, ihtarın muhatabın daimi çalışanına 08/03/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, hasarın giderimi için toplam KDV hariç 42.813,40 Euro’ya ihtiyaç bulunduğunu, hasarın varlığının, boyutlarının ve hasarın giderilmesi için gerekli miktarın belirlenmesi için Bakırköy …Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Değişik iş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını, hasar bedelinin yüksek çıkması ve müvekkili yönetiminin bu bedeli karşılamaktan aciz olması nedeni ile sistemin hasarlı hali ile çalıştırıldığını, bu da olması gerekenin üzerinde enerji sarfına ve sistemin diğer ekipmanlarında hasar oluşmasına neden olduğunu ileri sürerek, şimdilik 7.500,00-Euro’nun değişik iş dosyası masrafı için 1.029,60-TL ve ihtarname masrafı için 181,57-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketi tarafından tazminine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …üvekkili şirket nezdinde 30/12/2016-2017 tarihleri arasında sigorta poliçesi ile poliçede yer alan sigorta teminatları kapsamında sigortalı olduğunu, dava konusu hasar nedeni ile müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası kapsamında yer alan hasar belgeleri ve düzenlenen ekspertiz raporu ile meydana gelen hadisenin poliçe teminatında yer almadığının tespit edildiğini, hasarın reddedildiğini, meydana gelen hasarın dolu yağışına bağlı meydana geldiğini, müvekkili şirket nezdinde düzenlenen poliçede dolu teminatının yer almadığını, poliçe teminatında olmayan hasar talebi nedeni ile müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 28/07/2017 tarihindeki dolu yağışı nedeniyle davacı … yönetiminde meydana gelen hasarın tazmini için sigorta sözleşmesinden kaynaklanan belirsiz alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, taraflar arasında hizmet sözleşmesi vardır. Buna göre dava hukuk davası yani nispi ticari dava da değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. Maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulandaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu açıklanmış; “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde de aynen ; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin (k) bendinde tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (i) bendi kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden tüketiciye mal sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder hükmünü içermektedir.
6502 Sayılı Kanunun tanımlar başlıklı 3/1 maddesinin (L) bendinde tüketici işlemi açıklanmıştır. Buna göre mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemi olarak kabul edilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda davacı sigortalı olan tüketici, davalı hizmet satan sigortacı satıcıdır. Site Yönetimleri kat maliklerinin vekili sıfatıyla imzalanmış olduğu sözleşmelerde kat malikleri de sözleşmenin tarafı haline gelir. Bu nedenle aralarındaki hukuki ilişki de 3-1-L maddesinde tanımlanan hizmet akdinden doğmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında tüketici işlemi söz konusudur.
6502 sayılı yasanın 73.maddesi tüketici işlemleriyle tüketiciye yönelik uygulamalardan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmakla görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
HMK 114/C maddesine göre görev dava şartlarındandır. Davanın HMK 114/1-C 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde HMK 20.maddesinde belirtilen süre içerisinde talep halinde dosyanın Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 06/02/2019

KATİP …
¸e-imza

HAKİM …
¸e-imza