Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/908 E. 2020/456 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/908 Esas
KARAR NO : 2020/456

DAVA :Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …… sicil nosunda kayıtlı ….. San.Tic.Ltd.Şti’nde eşit oranlı hissedar olduklarını, şirket müdürünün davalı olduğunu, müvekkilinin şirket için birçok ödeme yaptığını, kendi cebinden para harcadığını, davalı tarafla şirketin mali durumunu konuşmak için toplantı yapmak istediğini ancak davalının sürekli müvekkilini oyaladığını, yapılan araştırmalar sonucunda davalının sürekli şirket hesabından kendi hesabına para transferleri gerçekleştirdiği, kazanılan paraları müvekkilinden sakladığı, SSK ve vergi borçlarını ödemediği, şirketin paralarıyla kendi ev taksitlerini ödediği, evinin ihtiyaçlarını karşıladığının öğrenildiğini, iş bu dava konusu ile daha önce Bakırköy …… ATM’nde ….. esas sayılı dosya ile tazminat, şirketin fesih ve tasfiyesi davasını açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda mahkemece ….. karar sayılı karar ile talep edilen zararın doğrudan zarar olduğu, mevcudiyeti kanıtlanan zararın ancak şirket adına istenilebileceği dikkate alınarak tazminat talebinin reddine, şirketin TTK 636/3 maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, 03/05/2017 tarihinde karar verildiğini, kararın aleyhe olan kısım yönünden taraflarınca istinaf edildiğini, İstanbul BAM …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas ……. karar sayılı kararı ile istinaf taleplerinin reddedildiğini, İstinaf kararının yine taraflarınca temyiz edildiğini, Bakırköy …… ATM’nin …… esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın usulsüz tüm işlemlerinin açık ve net olarak belirlendiğini, iş bu bilirkişi raporu dayanak yapılarak davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halen Bakırköy C.Başsavcılığı’nın ….. sayılı soruşturma dosyası ile devam ettiğini, Bakırköy ……. ATM dosyasında davalı tarafın bilerek ve isteyerek şirketi zarara uğrattığı ve şirketi gayri faal hale getirdiğinin bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu ileri sürerek öncelikle şirket aracının kaydına şirket ve davalı …’ın …… Bankası ….. Şubesi’ndeki hesaplarına, dava dışı …… Pazarlama Tic.A.Ş., ….. İletişim, ….. İletişim firmalarından alınacak ödemelere ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama sonucunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şirketin uğradığı zararlar için şimdilik 10.000,00 TL’nin en yüksek faiziyle birlikte müvekkiline veya şirkete ödenmesine, müvekkili …’in uğradığı zararlar için şimdilik 10.000,00 TL nin en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, tarafların ortağı olduğu şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu davanın usulden reddi gerektiğini, zira davacının tarafların dava konusu ve sebebi aynı olan daha önce açtığı Bakırköy ….. ATM’nin ….. esas …… karar sayılı dosyasının karara çıktığını, iş bu davada tarafların ortağı olduğu şirketin fesih ve tasfiyesine, davacının alaca ve tazminat taleplerinin reddine karar verildiğini, anılan karara karşı reddedilen alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olarak davacı yanca istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, İstanbul BAM ….. Hukuk Dairesi’nin ……. esas ….. karar sayılı ilamı ile davacının İstinaf talebinin reddine karar verildiğini, davacı tarafça istinaf ilamına karşı bu kez temyiz yoluna gidildiğini, dosyanın halen temyiz aşamasında olduğunu ancak şirketin fesih ve tasfiyesine dair verilen kararın kesinleştiğini, davacının fesih ve tasfiye talebi yönünden iş bu davadan önce kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğundan kesin hüküm nedeniyle bu talebin usulden reddi gerektiğini, yine davacının tazminat talebi yönünden ise aynı konuda daha önce açılmış bir dava olması sebebiyle derdestlik yönünden usulden reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde hem davacı hem davalı olarak gösterilen şirketin temsili konusunda davacı …’in yetkili olmadığı gib davacı vckilinin de yetkili olmadığını, mahkemece vekaletname sunulması için ara karar oluşturulmuş ise de; davacı vekilinin vekaletnamesini sunamadığı, şirket müdürünün davalı müvekkili olup müvekkili tarafından davacı vekiline çıkartılmış herhangi bir vekaletnamenin sözkonusu olmadığını, davacı şirket yönünden açılan davanın açılmamış sayılması gerektiğini, davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak ise davacının delil olarak gösterdiği Bakırköy C.Başsavcılığı’nın …… sayılı soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, takipsizlik kararı suretini cevap dilekçesi ekinde sundukları, davacının farklı tarihlerde müvekkili hakkında birçok ceza-i şikayette bulunduğunu, tüm soruşturma ve kovuşturmalardan sonra müvekkili hakkında takipsizlik ve beraat kararları verildiğini, bu kararların kesinleştiğini, şirket hesapları ve muhasebesinin şeffaf tutulduğunu, tüm bilgilerin davacı ortakla her zaman paylaşıldığını, şirket defter ve kayıtlarının düzenli tutulduğunu, davacının şirkete sürekli olarak borç para verdiği yönündeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu, vergi, SGK prim borçları gibi kamu borçlarının müvekkili tarafından yapılandırıldığını, bu borçların bir kısmının müvekkili tarafından ödendiğini, halen de ödenmeye devam edildiğini, davacının tedbir taleplerinin hukuka ve kanuna aykırı olduğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Bakırköy …. ATM’nin …… esas sayılı dosyasında iş bu davada talep edilen tüm delillerin toplandığını belirterek davacının tüm tedbir taleplerinin reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden reddine , aksi halde ise esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat ile limited şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesi istemlerine ilişkin olduğu, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin 08/06/2018 tarihli ara karar ile reddedildiği, ara kararın taraf vekillerine tebliğ edildiği, davacı şirketten vekaletname ibraz edilemediği, fesih ve tasfiyesi talep edilen şirketin Bakırköy ….. ATM’nin …… esas sayılı dosyasında fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına karar verildiği, ilamın Yargıtay aşamasında olduğu anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; TTK 553.madde ve devamı uyarınca yönetici sorumluluğuna dair tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizde yargılama sırasında 06/06/2016 tarihli heyet raporu alındığı anlaşılmıştır.
Heyet Raporu incelemensinde :davanın ticari dava niteliğinde olduğu, tüm ortaklar davacı ve davalı olduğu için taraf teşkilinin sağlandığı, haklı sebeple fesih için gerekli koşulların gerçekleştiği, şirket gayri faal olduğu için daha uygun olan başka bir çözümün ihtilafı ortadan kaldırmayacağı, davalının kasıtlı olarak şirketin aktiflerini kendi şahsi malvarlığına aktarması sebebiyle, davanın aynı zamanda bir tazminat davası niteliğini taşıdığı, şirketin içinin boşaltıldığın ve gayri faal olduğu için davacının zararımın doğrudan zarar mahiyetini taşıdığı, böylece davacının payının gerçek değerini teşkil eden ayrılma payını da davalı fiilleri sebebiyle alamadığı, bunun da davacı yönünden doğrudan zarar niteliğini taşıdığı, bu nedenle payının gerçek değeri ve davacının gerek ayrılma payını, gerekse tespit olunan zararın karşılığı olan tazminat miktarının kendi payına isabet eden kısmının doğrudan davalıdan tahsilini talep hakkının bulunduğu kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizde yargılama sırasında 16/07/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu alındığı anlaşılmıştır.
Heyet Raporu incelemensinde :
Kasa hesabına bulunan bakiyenin yıl sonlarında SGK borcunun ödenmiş gibi ya da alınan sipariş avansları kapatılmış gibi kayıtlanması ve sonraki yıllarda düzeltme kaydının yapılması kasada fiktif bir tutarın olduğunu gösterdiğini, kasada yapılan gerçekte olmayan işlemler sonucu kasadaki tutarın olası gereken tutara eşitlenmeye çalışıldığı için 2013 yılında 213.770,56-TL tutarındaki kasa alacaklandırma yevmiye hareketine göre 213.770,56-TL ‘lik tutarın kasada olmayan bir tutar olduğunu,
Dosyaya mübrez belge, bilgi, dava dışı şirket ticari defterleri ile sınırlı yapılan tespit, inceleme ve değerlendirme neticesinde; dava konusunun, davacı ile davalı arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan tazminat talebinden ibaret olduğu, dava dışı şirketin 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerden sonra Kasa hesabında bulunan bakiyenin yıl sonlarında SGK borcunun ödenmiş gibi ya da alınan sipariş avansları kapatılmış gibi kayıtlanması ve sonraki yıllarda düzeltme kaydının yapılması kasada fiktif bir tutarın olduğunu gösterdiği, kapatılan tutar kadar(213.770,56) şirket zararı söz konusu olduğu, dava dışı şirketin zararının davacı ortak bakımından dolaylı zarar oluşturduğu ve bu durumda hükmedilecek tazminatın davacıya değil, dava dışı şirkete ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi heyeti kök ve ek raporları, yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacının talebi yönetici sorumluluğuna dayalı olup Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır.
Atıf yapılan anonim şirketlere ilişkin hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının sonunda, onbirinci bölümde m. 549 ilâ 561 arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m. 549-555 de sorumluluk halleri altı başlık altında toplanmış bulunmaktadır. Sorumluluk hallerinin özel olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir.Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.
TTK. 555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin şirkete ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı şirket doğrudan zarar gören konumundadır.
Müdürlerin denetim ve gözetim görevi ile ortaklara eşit işlemde bulunma, şirkete karşı
rekabette bulunmama, şirketle işlem yapmama, özen ve bağlılık yükümünün yerine getirilmemesi bir zarara yol açmışsa, bunlara aykırılık müdürlerin sorumluluğuna yol açacaktır.
İşte müdürlerin işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayan şirkete, meydana gelen zararın giderimini sağlamak için kanunda hukuki sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu çeşitli durumlara göre farklılıklar gösteren hallerde, şirkete veya ortaklar ile şirket alacaklılarına uğradıkları zararları müdürlerden veya diğer sorumlulardan talep etme hakkı vermektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki, müdürlerin hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, ortada somut bir zararın bulunması gereklidir. Zira zarar tehlikesi sorumluluk için yeterli değildir. Ayrıca meydana gelen zararın müdürlerin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları, yani uygun illiyet bağı sonucu meydan gelmesi şarttır.
Müdürlere (organa) özgü genel sorumluluk hallerini düzenleyen, TTK m. 553, 6762 sayılı TTK m. 336 dan farklı olarak, ayrı ayrı hangi hallerin sorumluluk doğuracağını belirtmemiş, genel ve kapsayıcı bir şekilde müdürlerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl edip şirketin zarar görmesine sebep olmaları hallerine hasretmiştir. Maddede belirtilen kanun ifadesi, sadece TTK’nu değil, diğer kanunlardaki yükümlülükleri de kapsar şekilde anlaşılmalıdır.
Madde anlamındaki yükümlülük, müdürlerin kanunlardaki veya esas sözleşmede bir görev veya yetki bağlamında öngörülen hususlardaki yapma ve yapmama zorunluluğunu ifade eder. Bu bağlamda ilk olarak müdürlerin TTK m. 626 anlamında özen ve bağlılık yükümü ile rekabet yasağına aykırı davranması, eşit işlem ilkesini ihlâl etmesi açıkça yükümlülük ihlâli olarak tespit edilebilir. Öte yandan, TTK m. 623/3 müdürlerin kanunla veya şirket sözleşmesiyle genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda
karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğunu, TTK m.625/1 ise kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğunu belirterek müdürlerin kullanacakları yetki kapsamındaki yükümlülükleri gösterilmiştir. Yükümlülükler, müdürlerin limited şirketi, ortakları ve alacaklıları korumaya yönelik görev ve yetkilerdir.Yükümlülüklerin kusurlu olarak ihlâli nedeni ile müdürlerin sorumlu olabilmesi için, ihlâl sonucu, şirketin, ortakların ya da alacaklıların bir zarara uğraması gereklidir.
Limited şirket müdürlerinin hukuki sorumluluğunun kusura dayalı bir sorumluluk olduğu, hem TTK m. 553/1 de hem de 557 de açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle yükümlülüğün ihlâlinde kusur olmadan müdürlerin sorumlu tutulması mümkün değildir. Hatta şirketin zarar etmiş olması veya beklenen gelişmeyi göstermemesi müdürleri sorumlu tutmak için yeterli değildir. Buna karşılık müdür kendisine kanun ve esas sözleşmenin yüklediği görevlerden birisini kusurlu olarak yerine getirmeyerek bir zarara neden olmuşsa, sorumlu olacaktır. TTK m. 553/1, 6762 sayılı TTK m. 336 ve İsviçre BK m. 754 den farklı olarak, “kasten veya ihmal” kavramı yerine, kusur kavramını kullanmıştır. Bu çerçevede zararın kasıt veya ihmalle gerçekleşmiş olması, müdürlerin sorumluluğuna gidilmesi açısından önem taşımayacaktır. Kusur oranı hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde dikkate alınacaktır.
Somut olayda, alınan kök ve ek bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere, şirket muhasebe kayıtlarında yıl sonunda kasa hesabında bulunan bakiyenin SGK borcu ödenmiş ya da alınan sipariş avansları kapatılmış gibi kayıtlandığı, sonraki yıllarda düzeltme kaydı yapılarak kasada fiktif bir tutar yaratıldığı, bu suretle şirketin 213.770, 56 TL kadar zarara uğratıldığı anlaşılmış ve yönetici sorumluluğu koşullarının oluştuğu değerlendirilmiştir. Zira bilindiği üzere yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK m. 626 hükmü uyarınca müdürler, görevlerini yerine getirirken şirket menfaatinin gerektirdiği tüm özeni göstermek zorundadırlar. Kanun, maddede özen yükümlülüğünü öngörmekle beraber bu özenin sınırlarını somut olarak çizmemiş, soyut bir çerçeve oluşturmakla yetinmiştir. Madde gerekçesinde ise, özen kavramının iş ve işlemlerde gösterilmesi gereken dikkati, ciddiyeti ifade ettiği, borçlara ve etiğe uygunluk denetimi yapılması gibi hususların da özen kavramına dahil olduğu sayılmıştır. Burada bahsedilen özenin objektif olduğu yani ortalama bir yöneticiden beklenebilecek özen olduğu kuşkusuzdur. Bu çerçevede, kayıt düzenine uymayan fiktif işlemlerin şirket muhasebe kayıtlarında yer almasında müdürün ihlali olduğu ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı tartışmasızdır.
6098 sayılı TBK’nun 117, 6102 sayılı TTK’nun 10.maddeleri uyarınca dava tarihinden önce faiz başlangıcı için davalılara temerrüt ihtarnamesi gönderilmesi gerekmekte ise de, somut uyuşmazlıkta davacının aynı taleplerle davalıya karşı ilk davayı Bakırköy ….. ATM’nin ……. sayılı dosyası ile açtığı ve tazminat talebini esasen ilk o dosyada dile getirdiği ancak anılan davanın usulden reddedildiği de gözetilerek, aynı taleple açılan ilk dava tarihi olan 02/10/2014 tarihi temerrüte tarihi olarak kabul edilerek, faizin bu tarihten itibaren işlemeye başlatılması hakkaniyete uygun görülmüştür..
Anılan gerekçelerle davanın kabulü gerekmiş, davacı taraf ıslah talebinde bulunmadığından taleple bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
10.000,00 TL tazminat alacağının 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak dava dışı …’ne verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 683,10-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 172,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 511,10-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 172-TL peşin harç, 3.087,30-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.303,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/07/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Katip …
¸e-imzalıdır.