Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/818 E. 2020/766 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/818 Esas
KARAR NO : 2020/766

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 04/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; alacaklı müvekkili şirket … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin, borçlu davalı şirket ile arasındaki cari hesap mutabakatı uyarınca borçlu şirkete kumaş üretimi ve boyanması akabinde teslimini gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin sektörün önde gelen kumaş üreticilerinden olup cari hesap ilişkisine binaen faturalar kestiğini, ancak davalı tarafın 20.01.2018-10.07.2018 tarihleri arasına ilişkin e-faturaları haksız biçimde ödemediğini, müvekkilinin alacağını geciktirme gayesi ile hareket ettiğini, işbu nedenle müvekkili adına davalı aleyhine bahsi geçen faturalara ilişkin cari hesap alacağına binaen başlatılan iflas talepli Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasında yetkiye, borca, faiz ve fer’ilerine yapılan itirazın haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olup itirazın kaldırılarak iflasına karar verilmesini talep etme zaruretinin hâsıl olduğunu, borcu bulunmadığını iddia eden davalının, bu hususta hiçbir yazılı ve somut delil sunamadığını, fatura sunulmadığı gerekçesine dayanarak borcun aslına itiraz edilmesinin mümkün olmayıp takibe itiraz dilekçesinde de itiraz edilmediği üzere taraflar arasında cari hesap mutabakatının bulunduğunu, şirketin, davalı şirketten aldığı tüm siparişleri davalının talimatları doğrultusunda eksiksiz olarak her türlü ayıptan ari şekilde ve zamanında teslim etmiş olup davalı borçlunun müvekkili şirketin ayıplı ifasından doğan zarar nedeniyle müvekkili şirketten alacaklı olduğu iddiasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davalının haksız ve dayanaksız itirazının kaldırılarak İİK md. 155 vd. uyarınca öncelikle depo kararı verilerek tebliğini, alacağı süresi içerisinde depo etmemesi halinde iflasına karar verilmesini talep etmekle beraber öncelikle müvekkilinin menfaatinin korunması için muhafaza tedbirlerinin alınmasını talep ettiklerini, davalının itirazları varit görülecek nitelikte olmadığından itirazın kaldırılarak alacaklarının ödenmesi yahut depo edilmesi için davalı yana ödeme ve depo emri tebliğ edilmesini talep ettiklerini, davalı buna rağmen ödeme yapmadığı takdirde ise davalının ödeme acziyeti içerisinde bulunup bulunmadığı dahi araştırılmaksızın iflas kararı verilmesinin gerektiğini, davalı tarafın bugüne kadarki yaklaşımının, cari hesap mutabakatını kabul edip ödeme belgesi de sunamadığı halde afaki iddialar ile borca itiraz etmek ve alacaklarının tahsilini sürüncemede bırakmaya çalışmak olduğu için İİK madde 159 gereği müvekkilinin menfaatinin korunması için zaruri muhafaza tedbirlerinin alınması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, bu kapsamda davalının 3. kişilerdeki hak ve alacakları ile menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve dayanaksız itirazının kaldırılmasına, davalı hakkında İİK md. 155 ve devamı uyarınca depo kararı verilmesine ve kararın gereğinin yerine getirilmemesi halinde davalının iflasına, davalının 3. kişilerdeki hak ve alacakları ile menkul ve gayrimenkulleri üzerine İİK md. 159 ve devamına göre muhafaza tedbiri konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin, yurdun muhtelif yerlerindeki üretim tesislerinde büyük boyutlarda tekstil ürünü imalatı gerçekleştirerek dünya çapında çok sayıda global şirkete ihraç eden ve ülkeye milyonlarca Avro/Dolar döviz girdisi sağlayan, yurt içindeki fabrikalarında binlerce işçi istihdam eden, vergilerini düzenli ödeyen, kredibilitesi yüksek, yüzde yüz Türk sermayeli bir kuruluş olduğunu, müvekkilinin, yıllar boyunca üstün teknik donanım ve kaliteli malzeme ile ve yüksek derecede kalifiye, uzman işgücü ekibiyle gerçekleştirdiği büyük çapta üretim potansiyeli ile, dünya çapında global hazır giyim kuruluşlarının Türkiye’den ürün ve imalat taleplerini karşılayan güvenilir, itibarlı bir tedarikçisi olmayı başardığını, müvekkili şirketin uzun yıllardan bu yana asli tedarikçilerinden olduğu, yurt dışında mükim müşterisi Inditex’in (order no/sipariş no: …-…-….) siparişi üzerine, ihraç edilmek üzere imal edeceği tekstil ürünlerinde kullanılmak üzere davacı şirketten siparişe uygun özellikler taşıyan kumaş tedariği konusunda davacı ile anlaşmaya varıldığını, davacı tarafın, söz konusu siparişlere uygun olarak üretip, müvekkili şirkete peyderpey teslim ettiği kumaşlar için 2018 Ocak-Temmuz ayları arasında KDV dahil toplam 1.410.243,98 Euro + 127.200,03 USD tutarında muhtelif faturalar düzenlediğini, bu meblağın 1.277.146,23 Euro + 127.200,03 USD tutarındaki kısmının, müvekkilince davacı şirkete bu dönem içinde peşin olarak ödendiğini, bu hususun, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile kanıtlandığını, ancak, davacıdan tedarik edilen kumaşlarda, bir kısmı dikim ve öncesi yapılan mutad muayenelerde müvekkili tarafça belirlenen ayıpların, bir kısmı da bilahare dikim ve müşteriye yapılan ihracat sonrası, yıkama neticesinde ortaya çıkan gizli ayıpların tespit edildiğini, ürünlerdeki ayıpların, davacı yana derhal, sözlü ve yazılı olarak ihbar edildiğini, bahse konu ayıplı malların üzerinde Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı delil tespiti dosyası üzerinden yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile, ihtilaf konusu alacağın konusu olan ürünlerin (gizli) ayıplı olduğunun tespit olunduğunu, davacının tedarik ettiği kumaşların ayıplı olması, dolayısıyla davacı tedarikçinin kusurlu ve sözleşmeye aykırı olarak ayıplı ifada bulunması nedeniyle, müvekkilinin nezdinde zarar kalemleri oluştuğunu, ürünlerin yeniden imal edilmesinin yurt dışındaki müşteri şirketlere karşı tedarik ve sevkiyat terminlerinde aksamaya yol açtığından, müşterinin talebi ile ürünlerin bu defa havayolu kargosu ile gönderildiğini, bu nedenle müvekkilinin, gümrük müşavirlik firması … Birleşik Giyim İhr. Dış Tic. A.Ş. aracılığıyla 89.520,30 USD tutarında fazladan navlun bedeli ödemek zorunda kaldığını, yurt dışındaki müşterinin, tedarik ve sevkiyat yükümlülüklerinin aksaması sebebiyle kendi yükümlülük takvimi de aksadığından, müvekkilinin tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarında %10 ila %20 arasındaki oranlarda indirime gittiğini, sonuçta, toplam üç siparişte (order) 260.000,- adet ürünün 139.883 adedine indirim uygulandığını, müvekkilinin bu kapsamda 99.671,- Avro tutarında maddi zarara uğradığını, davacıdan kaynaklanan ayıplı ürün teslimi nedeniyle müvekkilinin yurt dışındaki müşteriler nezdinde uzun yıllara dayalı emek ve yatırım ile oluşturduğu ticari itibarın zedelendiğini, müşteri ile ilişkilerinin neredeyse siparişin iptali aşamasına kadar geldiğini, bu durumun uluslararası müşteri portföyü nezdinde müvekkilini çok güç durumda bıraktığını, müvekkilinin itibar, dolayısıyla müşteri kaybı nedeniyle de ciddi miktarda zarara uğradığını,müvekkili tarafça, Büyükçekmece 6. Noterliğinden 34842 yevmiye no. ile 25.07.2018 tarihinde gönderilen ihtarname ile aynı zamanda davacıya ayıplı/eksik/geç ifasından kaynaklanan zararlarından şimdilik tespit edilebilen 99.671,- Avro (EUR-KDV hariç) + 69.590,- ABD Doları (USD-KDV hariç) tutarındaki kısmının, davacının müvekkili nezdindeki henüz ödenmemiş bakiye alacaklarına mahsup edildiğinin bildirildiğini, eş zamanlı olarak müvekkilinin, anılan zarar kalemlerini kapsayan … no.lu, KDV hariç 69.590,- ABD Doları meblağlı, 25.07.2018 tarihli ve …. no.lu, KDV hariç 99.671,- Avro (Euro) meblağlı, 25.07.2018 tarihli faturaları düzenleyerek davacıya gönderdiğini, ihtarnamelerini 27.07.2018 tarihinde tebellüğ eden davacının, yanıt verme gereği dahi duymadığını, hemen akabinde 01.08.2018 müvekkili aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden “cari hesap alacağına” dayanarak 160.010,55 Avro (Euro) tutarında iflas yolu ile adi takip başlattığını, takip açtıktan bir hafta sonra, 08.08.2018 tarihinde davacının bu kez, müvekkilinin düzenlediği, daha önce dökümü yapılan faturalara itiraz ettiğini bildirerek yurt dışındaki müşteriye yapılan teslimatın gecikmesinin kendilerinden kaynaklanmadığını, dolayısıyla müvekkiline hiçbir borcu bulunmadığını savunduğunu, ayrıca, başlattığı icra takip bedelinin ödenmesini istediğini, müvekkili tarafça işbu davaya mesnet icra takibinde ödeme emrine süresi içerisinde “takip alacaklısının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığı gibi aksine müvekkili şirketin takip alacaklısının ayıplı / eksik / geç ifasından kaynaklanan zarar nedeniyle takip alacaklısından alacaklı bulunduğu” belirtilmek suretiyle “ödemezlik def’i” ileri sürülerek, borca ve ferilerine, borcun kaynağına, ödeme emrine, ekli hesap dökümüne itiraz edildiğini, davacının, ayıplı / eksik / geç ifadan kaynaklanan zararların fatura alacaklarından mahsubu yoluyla tazmini istemli müvekkili tarafın verdiği 25.07.2018 tarihli ihtarnamelerini ve müvekkili tarafından daha önce aktarılan zarar kalemleri nedeniyle düzenlenen 25.07.2018 tarihli iki adet faturayı almasına rağmen, sanki taraflar arasında hiç uyuşmazlık yokmuş gibi dava konusu icra takibini (iflas istemli) başlatmasının açıkça haksız olduğunu, her şeyden önce dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, nitekim, aksi kararlaştırılmadıkça cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesinin, tarafların alacağını veya borcunu doğrudan sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmeyeceğini, davacının giriştiği icra takibine müvekkili tarafça ayıplı / eksik / geç ifadan kaynaklı ödemezlik def’i ileri sürülerek yapılan itirazın haklı ve hukuka uygun olduğunu, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının iflas istemli takibi vaki itirazları nedeniyle kesinleşmediğinden, İİK 166 md. vd. uyarınca ilan ve muhafaza tedbirleri alınması yönünde karar verilmesine yer olmadığını belirterek, müvekkili tarafça açıklamış oldukları sebeplerle, davaya konu alacağın sebebi olan edimin davacı tarafından ayıplı / eksik ve geç ifa edildiğinin ve bu nedenle müvekkilinin uğradığı toplam 89.520,30 ABD Doları ve 99.671,- Avro (Euro) tutardaki zarardan davacının sorumlu olduğunun, davacının talep ettiği alacak miktarının, müvekkiline olan borcundan dolayı mahsubu sonucu müvekkilinin davacıya borçlu değil, aksine alacaklı olduğunun tespitine, bu nedenle davacının davasının tüm talepler yönünden reddine, haksız ve kötü niyetli bir takibin iflas yolu ile yönetilmesinin müvekkilinin ticari itibarını zararlandırıcı etkisi de gözetilerek, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının, müvekkili lehine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile İİK.156.maddesi gereği davalının iflası istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; … sicil nolu …’nin …. Mahallesi … Caddesi No:.. ../… adresinde sicilde kayıtlı olduğu, 28/07/2005 tarihinde kurulduğu, şirketin yönetim kurulu üyeleri ile yetkililerinin …., …., …., …. oldukları, şirketin son tescilini 30/10/2017 tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının Büyükçekmece …İ cra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacının davalıya teslim ettiği kumaşların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan şayet mevcutsa olacak alacak miktarı, davalının faturaya konu borçları ödememe noktasında ödemezlik def’i veya takas mahsup hakkında Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde yararlanmasının koşullarının oluşup oluşmadığı, alacağın kaynağını oluşturan ürünlerin süresinde teslim edilip edilmediği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
…. Bankası A.Ş.Genel Müdürlğüne, … Bankası …O.Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verilmiş, Euro cinsinden 1 yıl vadeli mevduat hesabına fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarını gösterir bilgi ve belgeler gönderilmiş, … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkereye ise kısmi olarak cevap verilmiştir.

Davacı şirket merkezinde mal varlığı ve demirbaşları da incelenmek suretiyle re’sen seçilecek bilirkişi kuruluna keşfen inceleme yetkisi verilerek davacının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacının davalıya teslim ettiği kumaşların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan şayet mevcutsa olacak alacak miktarı, davalının faturaya konu borçları ödememe noktasında ödemezlik def’i veya takas mahsup hakkında Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde yararlanmasının koşullarının oluşup oluşmadığı, alacağın kaynağını oluşturan ürünlerin süresinde teslim edilip edilmediği hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, tekstil mühendisi …., SMM …., Dr. … tarafından tanzim edilen 20/09/2019 tarihli raporda; davalının Links-links (Felicia) %95 PES + %5 Elastan kumaşın sert tuşe ayıplı olduğu ve çiçek desenli %96 PES + %4 Elastan LUMF kumaşın esnekliği düşük olduğundan ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının davalıya sattığı jakarlı %100 PES … kumaşın davalının talep ettiği orijinal numunelerine uygun olduğu, davacının 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi (01.08.2018) itibariyle davacının davalıdan … hesap koduna göre 836.793,40 TL (160.010,55 Euro) alacaklı, …. hesap koduna göre 1.307,30 TL (0,07 Euro) borçlu olduğu, hesapların mahsup edilmesinin gerekeceği, ancak … no.lu hesaptaki işlemin kur farkından kaynaklı olduğu takip tarihinden sonra sıfırlanmış olduğu, bu itibarla takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 836.793,40 TL (160.010,55 Euro) alacaklı olduğu, davalının 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (01.08.2018) itibariyle davalının davacıya 42.110,90 Euro borçlu olduğu, davalı şirketten TL cari hesap ekstresinin müteaddit kez istenmiş olmasına rağmen TL cari hesap ekstresinin sunulmadığı, sunulan Euro hesap ekstresi üzerinden değerlendirme yapılabileceği, taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farklılıklarının için tarafların Euro cari hesap ekstreleri karşılaştırılması neticesinde farklılığın (160.010,55 Euro – 42.110,90 Euro) 117.899,65 Euro fark bulunduğu, bu farkın sebebinin ise davalının davacıya düzenlemiş olduğu 25.07.2018 tarihli 117.611,78 Euro tutarlı Kalite Bozukluğu, Teslimatta Gecikme açıklamalı işlemden ve 30.07.2018 tarihli 287,82 Euro tutarlı Reklamasyon faturasından kaynaklı olduğu ve taraf ticari defterleri arasındaki Euro cari hesap farklılığına neden olan faturaların teknik değerlendirme neticesinde “davacının jakarlı %100 PES … kumaşının ayıplı olmadığı, davalı parlak ipliklerdeki kopma nedeniyle zararı oluşmuşsa bunun nedeninin davalının yanlış kumaş seçimi olduğu ve kendi kusurunu davacıya yansıtamayacağı kanaatine varılmıştır” denilmekle davalının davacıya yansıtmış olduğu taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farkına ilişkin olan 117.899,65 Euro tutarlı işlemlerin hesaplama dışı bırakılmasının gerekeceği, neticeten, yukarıda izah edilen gerekçeler ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 160.010,55 Euro alacaklı olduğu (Takip Tarihi Efektif Satış Kuru 5,7646 X 160.010,55 Euro=922.396,82 TL) mahkemece bu tespitlerin aksine, ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun şartlarının oluştuğu kanaatine varılırsa, davalı tarafın muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirdiği, bedelden indirim isteme ve tazminat talep etme haklarını kullandığı, bu kapsamda tespit edilecek ayıpların değerinin sözleşmede kararlaştırılan iş bedelinden düşülebileceği ve bir diğer sözleşme ilişkisinde mahrum kalınan kazançların, ayıp sebebiyle oluştuğu tespit edilebilirse ve kusurunun varlığı halinde yükleniciden talep edilebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı vekilinin Email yazışmaları, sunduğu diğer belgeler, dilekçe ekinde sunduğu kayıtlar ve itirazları dikkate alınarak itirazların tek tek ayrıntılı şekilde değerlendirmek üzere davalının ihbar külfetini yerine getirip getirmediği, ihtirazi kayıtların bulunup bulunmadığı, son sevkiyatın bedelinin ödenip ödenmediği hususlarında ve davalının diğer bütün itirazlarının tek tek ve ayrıntılı, denetime elverişli ve gerekçeli şekilde tespitin yapılması için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine ek rapor alınmak üzere dosyanın günsüz olarak tevdiine karar verilmiş, tekstil mühendisi … SMM …, Dr. … tarafından tanzim edilen 16/01/2020 tarihli ek raporda; kök raporda ifade edilen görüşlerde bir değişiklik söz konusu olmadığını, kök raporda, davalı vekilinin ayıptan kaynaklanan muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı, nitekim eldeki uyuşmazlıkta açık ayıplar bakımından TBK m. 477/f. II’de öngörülen eserin kabul edildiği varsayımının oluşmaması için, davalı tarafın, muayene külfetini yerine getirdiği ve bunları tamir için davacıya gönderdiği, geriye kalan ürünler bakımından, öğretide gizli ayıplarda ihbar külfetinin yerine getirilmesi gereken süre bakımından, TBK m. 477/f. III’te kullanılan “gecikmeksizin” ibaresinin, örtülü bir kanun boşluğu bulunduğu şeklinde yorumlanması ve TBK m. 474/f. I’de kullanılan “uygun bir süre içinde” şeklinde anlaşılması gerektiğinin kabul edildiği ve mahkemece ortada bir gizli ayıp bulunduğu kanaatine varılırsa, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu yurtdışındaki müşterisi ile yazışmaları nazara alındığında, Büyükçekmece 6. Noterliği’nden … yevmiye no. ile gönderilen 25.7.2018 tarihli ihtarname ile ihbar külfetinin yerine getirildiği sonucuna ulaşılabileceği önceki raporda belirtildiği, bu bakımdan tarafların dosyaya sunduğu e-mail yazışmaları ve diğer belgeler ile dilekçe ekinde sunduğu kayıtlar ve rapora itirazlar çerçevesinde, görüşte değişikliğe yol açacak bir husus bulunmadığı, davacı yanın bilirkişi rapora itirazları arasında, davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlere ilişkin bedeli müvekkillerine vadeli olarak ödemiş olmasının dahi ürünlerin kabul edildiğinin kanıtı olduğu, davalı şirketin ürünlerin tesliminden sonra ürünlerin bedelini eksiksiz olarak ödediği, davalı ile müvekkil arasında başka ürünlerin alım satımı ticaretinin devam etmiş olduğu, davalının son teslimattan 3 ay sonra reklamasyon ve geç teslimat açıklamalı faturayı düzenlemiş olduğu ve ticareti devam eden diğer ürünler nedeniyle müvekkilin alacağından haksız mahsup yoluna gittiği iddiası yer aldığı, ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş olması gerektiği, neticeten; dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; kök rapordaki kanaatimizi değiştirecek nitelikte bir hususun bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Gelecek celse itibariyle depo emrine esas alacak, işlemiş faiz, icra harç ve masrafları, icra vekalet ücreti hesabının yapılması, ayrıca 1 günlük faiz miktarının tespiti için önceki bilirkişi mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, SMM … tarafından tanzim edilen 11/02/2020 tarihli ek raporda özetle; bir sonraki celse tarihi olan 20/03/2020 tarihi itibariyle depo emrine esas olacak; 160.010,55 Euro asıl alacak ve 7.746,26 Euro takip sonrası işlemiş faiz olmak üzere 167.756,81 Euro hesap edildiği, 50.845,87 TL icra vekalet ücreti, 4.653,08 TL icra masrafları ve 41.969,09 TL tahsil harcı toplam 97.468,04 TL hesap edildiği, mahkemenin celse tarihinden sonra karar vermesi halinde 1 günlük faiz tutarının 13,15 Euro olarak hesaplamada dikkate alınması gerektiği, 13/08/2020 tarihli 2.ek raporda özetle; TCMB Kamu Bankalarınca Mevduatlara Fiilen Uygulanan Azami Faiz Oranları sitesi üzerinden alınan oranlar göz önünde bulundurularak rapor tarihine kadar sadece 2020/06 ayına ilişkin faiz oranının bulunduğu bu itibarla 01/07/2020-17/09/2020 (kamu bankalarının takip tarihinden gelecek duruşma tarihine kadar geçen süredeki) Euro cinsinden fiilen uygulanan yıllık azami faizi dikkate alınarak ana paraya işletilen faizin 6.511,55 Euro olarak hesaplandığı, 15/09/2020 tarihli 3.ek raporda özetle; 30/05/2020 tarihine kadar dosyada mübrez Vakıfbank ve Halk Bankasından gelen faiz oranları tabloları dikkate alındığı, 01/06/2020 tarihinden bir sonraki duruşma tarihi olan 17/09/2020 tarihleri arasındaki faiz oranları dosya içerisinde mevcut olmadığından TCMB Kamu Bankalarınca Mevduatlara Fiilen Uygulanan Azami Faiz Oranları sitesi üzerinden alınan oranlar göz önünde bulundurularak ana paraya işletilen faizin 5.731,45 Euro olarak hesap edildiği bildirilmiştir.
Büyükçekmece …İ cra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden celp edilen kayıtlarının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhinde iflas yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 06/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin borca, faiz ve sair fer’ilerine, faiz oranına, cari hesap ektresine ve borç miktarının tamamına itiraz ettiği görülmüştür.
Davaya konu Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın asıl alacak üzerinden kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiş, icra müdürlüğü dosyasına bildirimde bulunulmuştur.
Davacılar vekili 17/09/2020 tarihli duruşmada işlemiş faiz taleplerinden vazgeçtiklerini, depo kararı verilmesini talep etmişler, beyanlarını imzalarıyla ayrı ayrı tasdik etmişlerdir.
İflas avansının davacı tarafça mahkememiz veznesine depo edilmiş, İİK’nun 166/2 maddesinde öngörülen usulde iflas ilanları yaptırılmış, ilan gazeteleri gönderilmiştir.
İİK.158.maddesinde; (Değişik: 9/11/1988-3494/26 md.) “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.”düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkememiz dosyasında İİK.158.maddesine göre alınan bilirkişi kök ve ek raporları kapsamında tanzim edilen depo emrinin davalı vekiline duruşmada tefhim edildiği, gerekli ihtaratın yapıldığı, davalının depo emrine esas miktarı yasal süresi içerisinde mahkememiz veznesine depo ettiği, tahsilat makbuzlarının ibraz edildiği ve bu suretle depo emrinin yerine getirildiği görülmüştür.
HMK 331/1.maddesindeki “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesi nazara alınarak; Toplanan ve sunulan deliller, celp edilen icra dosyası, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Kural olarak iş sahibi eseri teslim aldıktan sonra gözden geçirmek ve bozukluk ayıp varsa bunları yükleniciye bildirmekle yükümlüdür (BK.359.md.). İş sahibi gözden geçirme ödevini, işlerin olağan gidişine göre, imkân bulur bulmaz yapmalı ve bozuklukları çabucak yükleniciye bildirmelidir. Aksi durumda yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur. Başka bir deyişle eseri kabul etmiş sayılır (BK.362/II.md.). Böylece inceleme ve bozuklukları bildirme ödevini yerine getirmezse, yükleniciye karşı ayıplar nedeniyle haklarını kullanmaktan yoksun kalır. Eserin kabulü gizli ayıpları kapsamaz. Teslim alınan eserin, usulüne uygun muayenesinde görülemeyen ayıplar, gizli ayıp diye nitelendirilir. İşte bu durumda BK’nın 362/II. maddesindeki kabul karinesi yürümez. Nevar ki, gizli ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibinin öğrenir öğrenmez bunu yükleniciye bildirmesi gerekir. Tersi durumda kabul etmiş sayılır (BK.362/III.md.). Bildirme (ihbar) ödevi ise, derhal yerine getirilmelidir.
Somut olay bakımından taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında icra dosyasına konu alacak nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacının davalıya teslim ettiği kumaşların ayıplı olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık olup tarafların dosyaya sunduğu e-mail yazışmaları ve diğer belgeler ile dilekçe ekinde sunduğu kayıtlar ve rapora göre, davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlere ilişkin bedeli müvekkillerine vadeli olarak ödemiş olmasının dahi ürünlerin kabul edildiğini anlamın geldiği gibi davalı şirketin ürünlerin tesliminden sonra ürünlerin bedelini eksiksiz olarak ödediği, davalı ile müvekkil arasında başka ürünlerin alım satımı ticaretinin devam etmiş olduğu, davalının son teslimattan 3 ay sonra reklamasyon ve geç teslimat açıklamalı faturayı düzenlemiş olduğu ve ticareti devam eden diğer ürünler nedeniyle müvekkilinin alacağından haksız mahsup yoluna gittiği iddiası yer aldığı, ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş olması gerektiği dikkate alındığında Bilirkişilerin isabetli bir şekilde belirttikleri üzere sadece birkaç tane numuneye bakılarak dava konusu ürünlerin tamamının ayıplı olduğu sonucuna varılamayacağı sabit olup nitekim YARGITA 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/5388 Karar No : 2018/1247 sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere ”…Davalı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmakta ise de ayıplı olduğu ileri sürülen fason boyama yapılan kumaşların tamamı üzerinde ayıpların niteliği ve onarım bedeli konusunda inceleme yaptırılmadan taraflar arasında mutabakat sağlandığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.” denilerek ayıp incelemesi için fatura içeriği ürünlerin tamamı üzerine de ya da büyük bir kısmı üzerinde en azından inceleme yapılarak sağlıklı sonuç almak mümkün olup iş bu davada numuneler üzerinden inceleme yapılmış olup ürünler zaten yurt dışına işlenip satıldığından fiilen tamamı üzerinde inceleme imkanı yapma olanağı bulunmadığı da gözetilerek ayıplı ürün var idi ise davalı tarafın ayıplı olduğu iddia edilen ürünleri neden kestiğinin ve diktiğinin anlaşılamadığı, kalan ürünlerin tamamının gönderilmiş olduğu, bedelde indirim iddiasının kanıtlanamadığı dikkate alınarak davalının itirazları yerinde görülmeyerek davaya devam olunarak mahkememizce takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verilmiş ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan etmiştir. (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı).
Sonuç itibariyle de depo emrine esas bedelde işlemiş faiz yönünden kamu bankalarından gelen müzekkere cevapları da dikkate alınarak fiilen uygulanan faiz esas alınarak depo bedeli hesaplanmış ve 7 günlük kesin süresi içinde olup depo emrindeki bedelin davalı tarafça mahkememiz veznesine depo edildiği dikkate alınarak davacının iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK 331.madde ve devamı uyarınca takip tarihi itibariyle davacı dava açmakta haklı olduğundan davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karara vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DEPO EMRİNİN YERİNE GETİRİLMESİ SEBEBİYLE İFLAS TALEBİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Depo Edilen Bedelin Davacıya İcra Müdürlüğü aracılığıyla ÖDENMESİNE,
3-Harçlar Tarifesi Uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubuna, bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 432,80 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.663,80 TL Basın İlan Kurumu ilan masrafı, 197,00 TL TTSG ilan masrafı olmak üzere toplam 6.865,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 18.000,00 TL iflas avansının karar kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-İİK.nun 164/1 maddesi uyarınca kararın re’sen taraflara/vekillerine tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/10/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸