Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/805 E. 2018/896 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/805
KARAR NO : 2018/896

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 29/08/2018
KARAR TARİHİ : 27/12/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan şirketin ihyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …… Müdürlüğünde …. sicil nosunda kayıtlı iken 11/09/2015 tarihinde TTK.nun geçici 7.maddesi gereğince resen terkin edilen dava dışı …..ve Tic.Ltd.Şti.nin adına kullandırılan genel kredi sebebiyle söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi için takip yapıldığını, icra dosyasında yapılması gereken işlemlerin devamı için söz konusu şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini müvekkili sicil müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Tapu Sicil Müdürlüklerine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, Bakırköy ……. İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabının Uyap üzerinden gönderildiği görülmüştür.
Dava; TTK ‘nun 643.maddesi atfıyla aynı kanunun 547.maddesine dayalı tasfiyesi sona erdirilerek ticaret sicilinden terkin olunan limited şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
Ek tasfiye kavramı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen ve yukarıda izah etmiş bulunduğumuz ihya ile benzerlik gösteren hatta ihyanın kanuna dökülmüş hali de diyebileceğimiz bir kurumdur. Ek tasfiye, kanunun 547. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
01.07.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’un 38’inci maddesi ile “geçici madde 7” eklenmiş olup, söz konusu madde ile münfesih olmasına veya sayılmasına karşın tasfiye edilmeyerek ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmeyen anonim ve limited şirketler (AŞ ve LŞ) ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve sicilden terkinine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsama alınan anonim ve limited şirketler ile kooperaitiflerin sicil kayıtları ticaret sicili müdürlüklerince gerekli ihtar ve ilanlar yapılmak suretiyle terkin edilmiştir.
İhya davalarında davalı taraf ise; şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.
Şirketin ihyası, tasfiye memurları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü davalı gösterilerek hasımlı açılacak bir davayla talep edilir…… HD. 29.11.2004 T. ….. E…… K.
Davacı vekiline tasfiye memuru ….’a karşı birleştirme talepli dava açması ve mahkeme derkenarı sunması için tensip zaptının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmiş, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen ara kararını yerine getirmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 114’ncü maddesinde dava şartları sayılmış olup taraf teşkili de dava şartlarındandır. Buna göre davacı vekilinin taraf teşkilini sağlamak için verilen kesin süre içerisinde tasfiye memuru ….’a karşı birleştirme talepli dava açmadığı dolayısıyla taraf teşkili verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından sağlanmadığı görülmüştür.
…… Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; davacı olan şirketin tasfiyesinin sona erdirilerek 11/09/2015 tarihinde sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memurunun ise ( …. ) davalı olarak gösterilmediği, verilen kesin süreye rağmen davaya dahil edecek şekilde işlem yapmadığı ve birleştirme talepleri dava da açmadığı anlaşıldığından verilen kesin süre usulüne uygun makul süreye göre sonuçları da açıkça hatırlatılarak davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği de anlaşılmıştır.
Yargılamada süreler kanunun belirlediği süreler ve hakimin belirlediği süreler olarak ikiye ayrılırlar. Bu husus HUMK 163. (HMK 94madde) maddesin de “Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini isteyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez.” Görüldüğü üzere kanunun belirlediği süreler kesindir. Hakimin verdiği sürenin uzatılmasını taraflar isteyebilir. Talep üzerine verilen ikinci süre kesindir. Ancak hakim verdiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu durumda kesin süre içinde yapılmayan işin tekrar yapılmasını kesin süreye uymayan taraf isteyemez. davanın kesin süre nedeniyle taraf teşkili sağlanamaması nediyle usulden reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Usulden Reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı …… Müdürlüğü kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde gider avansından artan olur ise yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2018

Başkan …..
¸
Üye ….
¸
Üye ….
Katip …
¸