Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 E. 2021/564 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/765 Esas
KARAR NO : 2021/564

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/08/2018
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un … Turizm A.Ş. Nin yönetiminde bulunduğunu, 08/02/2017 tarihinde gerçekleştirilen 2015 ve 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında 3 yıllığına şirketi münferiden her hususta en geniş şekilde temsil, ilzam ve idare etmeye yetkili kılındığını, yapılan araştırmalar neticesinde müvekkilinin İstanbul … .Noterliği’nin 05/06/2018 tarih ve … sayı ile tasdikli, 05/06/2018 tarihli … sayılı yönetim kurulu kararını gördüğünü, kararda özetle …’un … ile kira sözleşmesi imzalamış ve taraf olduğu lira sözleşmesi 30/11/2018 tarihi itibariyle feshedilmiş olan …. Turizm Yatırım İşletmeciliği A.Ş. Nin tüm paylarını iktisap etmiş ve … Turizm’in tek yönetim kurulu üyesi olmasının ve şirketin kontrolüünü tek başına üstlenmesinin TTK m. 393 ve 395 ışığında …’un yönetimini haiz diğer pay sahiplerinin güvenini ihlal ettiği, TTK’nın ”şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı” başlıklı 395. Maddesi uyarınca pay sahibi olmayan yk üyelerinin şirkete nakit borçlanamayacağı, 12/10/2017 tarihli yk kararı içeriğinde …’un paylarının … Holding AG ünvanlı yabancı tüzel kişiliğe devredilidği bildirildiğinden …’un …’da pay sahipliğinin kalmadığı, pay devrine ilişkin hukuki tasarrufun sonuçlarından diğer pay sahiplerinin herhangi bir zarar görmesi hususu ayrık kalmak kaydıyla, başkan yardımcısı …’un kiracı sıfatı ile …’a borçlanmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğu, …’un TTK’da yk üyesine yüklenen hukuki sorumlulukları ihlal ettiği, …’a karşı olan özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve güveni ihlal edici eylemlerde bulunması sonucunda …’u zarara uğrattığı iddiasıyla müvekkilin …’u temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasına, … adına yapacağı hiçbir hukuki işlem ve eylemin …’ u bağlamayacağına, …’un herhangi bir sorumluluğunun olmayağına karar verildiğini, müvekkilin yokluğunda alınan ve hukuki dayanağı olmayan yk kararının hükümsüzlüğünü talep ettiklerini, hükümsüzlüğü talep edilen yk kararında bahsi geçen kira sözleşmesinin taraflarının … Turizm AŞ ve … olduğunu, sözleşmenin 16/05/2016 tarihinde imzalandığını, kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte müvekkilin … Turizm’in yk üyesi sıfatını haiz olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen yk kararı öncesinde 23/05/2018 tarihi itibariyle … ile yöneticilik bazında bağı kalmadığını, TTK 395 e aykırılık bulunmadığını, gerçeğe ve fiili duruma aykırı haklı sebebe dayanmayan yk kararının TBK m.27 ye aykırılık teşkil ettiğini ve kesin hükümsüz olduğunu, müvekkilin …’a karşı olan özen ve sadakat yükümsüzlüğüne aykırı davranmadığını ve güveni ihlal edici eylemlerde bulunmadığını, … tarafından kira bedelinin zamanında ödendiğini ve kiralanan 16/05/2016 tarihli kira sözleşmesine uygun şekilde kullandığını, …’nin hissedarlık yapısındaki değişikliklerin kiralanan taşınmazın kullanımına ve şirkete zarar vermesinin söz konusu olmadığını, TTK m.395’in kapsamına giren borçlanma tabirinin, şirketin menfaatinin şirketin hukuki tasarruf alanından çıkarılarak pay sahibi olmayan yk üyesinin hukuki tasarruf alanına dahil edilmesi, diğer bir değişle şirketin bir değerinin şirket mal varlığından çıkarılması anlamına geldiğini, TTK m.358 ve 395’in birbirini tamamladığını, her türlü taahhüt niteliğindeki işlemin 358.maddenin kapsamına girmediğini, borçlanma kavramının özünde sonradan iade edilmek üzere bir menfaatin kişinin hukuki tasarruf alanından çıkarılarak başka bir kişinin hukuki tasarruf alanına dahil edilmesi gerektirdiğini, borçlanma niteliğindeki tasarruflar bakımından söz konusu değerin şirketin mal varlığından çıkarılmasının zorunlu olduğunu, müvekkil ve şirket arasında menfaat çatışması bulunmadığından müvekkillerinin TTK m.393 gerekçe gösterilerek yk toplantısına davet edilmeyerek katılmasının engellenmiş olmasının da hukuka, dürüstlük kuralına ve yasaya aykırı olduğunu, madde gerekçesinde kişisel menfaatin şirket dışı olması gerektiği, yoksa bir üyenin kendisinni şirket görevine seçimi, atanması görevden alınması, yolluk belirlenmesi gibi şirketi ilgilendiren bir işte müzakerelere katılmasının yasak kapsamında olmadığının açıkça belirtildiğini, ilgili yk kararının hükümsüzlüğünün tespitine, bu talebin kabul edilmemesi halinde ilgili kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin turizm işi ile ilgilendiğini, … Otel ünvanlı turizm tesisini işletme hakkına sahip olduğu, söz konusu turizm tesisi ve tesisi işletme hakkının şirketin tek ekonomik varlığı olduğu, …. ve …’un şirketi münferiden en geniş anlamda temsil ve ilzam etmelerinin kararlaştırıldığını, 12/10/2017 de nama yazılı payların tamamını ….’ ye devrettiğini, 15/02/2018 tarihinde davacının kiracı … ‘nin hisselerinin tamamını devralarak tek pay sahibi konumuna geldiğini, ancak bu durumun müvekkile bildirilmediğini, 20/02/2018 de davacının …’nin en geniş anlamda temsil ve ilzama yetkili yk üyesi olarak seçildiğini, bu durumun da müvekkile bildirilmediğini, müvekkile hiçbir bildirimde bulunulmadan kiralanan bu sefer … AŞ ve … AŞ tarafından işletileceği haberleri yazılı ve görsel basından duyulduğundan, bu hususun kabul edilmediği de aynı ihtarnamede müvekkil şirket tarafından muhataplarına bilidirldiği, kiralanan alt kullanım hakkının 3. Kişilere devrinin de hukuken mümkün olmadığı, …’nin paylarının devri dahil tüm devir ve temlik yöntemlerinin ancak muvazaa ile gerçekleşebileceği, …’nin tek pay sahibi ve yetkilisi davalının aynı zamanda şirket yetkilisi olarak da tasarruf işlemini gerçekleştiremeyeceğinin vurgulandığı, 23/05/2018 tarihinde davacının …’deki tüm paylarını dava dışı …’e devrettiği, …’deki yk üyeliğinin de sona erdiği, 05/06/2018 tarihinde şirketin menfaatini gözetmek ve tek varlığı ekonomik bütünlüğünün simgesi olan işletmenin zarar verici tasarrruflardan uzak tutulması için davacının temsil yetkisinin davaya konu yk kararı ile kaldırıldığı, yönetim kurulu kararlarının iptalinin TTK 192 ve 460’taki 2 istisnai hal dışında iptalinin mümkün olmadığı, davacının şirketin genel kurulunun aldığı karara aykırı olarak yk tarafından karar alındığını belirtmişse de bu iddiaların yerinde olmadığını, genel kurulun davacıyı yk üyesi seçtiğini, oysa imza yetkisinin kendisine yk tarafından verildiğini, kaldırılması için de yk kararının yeterli olduğunu, kanunen şirkete borçlanma yasağına genel kurul tarafından izin verilmesinin mümkün olmadığını, izin verilse de geçerli olmayacağını, davacının dayanağı olmaya, hukuki sebep ve gerekçelerden yoksun haksız ve yasaya aykırı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı … Turizm A.Ş. Yönetim kurulunun 05/06/2018 tarihli ve … nolu kararının iptaline ilişkindir.
Usulünce duruşma açılmış, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden,davacı ve davalı şirketlere ait ticaret sicil dosyaları celp edilmiştir.
Davacı tarafından iptali talep edilen yönetim kurulu kararının durdurulması için ihtiyati tedbir talebinde bulunmuşsa da mahkememizce reddine verilen karar verilmekle İstanbul …. BAM … esas ve … karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacı tanıkları dinlenmiştir.
Davacı tanığı … beyanında; ben havacılık teknik aş. De muhasebeci olarak çalışmaktayım. … şirketi tahminimce 2011 yılında patronumda olan … tarafından alınmıştır. Bu şirketler grup şirketi olduğundan her ne kadar bordro kaydım havacılık teknik aş. De gözüksede bana … şirketininde muhasebesel sorumluluğu yüklenmiştir. Bu şirket ile ilgili tüm ticari kayıtlar defter tutma işlemleri tamamı benim tarafımdan yapılmıştır. Ve ticari defterlerde şirkette benim gözetimim altında iken bir gün şirkete bir tebligat geldi. Tebligatta … un yetkilerinni alındığı yazıyordu. Biz şaşırdık. Çünkü ticari defterlerin bizim bünyemizde olduğunu sanıyorduk. Haberimiz olmadan fakat ticari defterler bir şekilde şirket bünyesinden çıkartılarak bu kararın alındığı gördük. Kamera kayıtları ile de araştırdık. Kamera kayıtları silinmişti. Sonradan şirketin avukatlarıyla görüşmeler yapılarak eldeki dava yoluna gidilmiştir. Ticaret sicil gazetesine de öğrendikten sonra kontrol ettik . … kendi kurmuş olduğu şirkete karşı sadakatsiz davranabilecek, başka bir şirket kurabilecek , rekabet oluşturabilecek tutumlar içine girebilecek birisi değildir. Böyle birşey yapmasına da ihtiyaci olduğunu sanmıyorum.demiştir.
Davacı tanığı .. beyanında; havacılık teknik aş. De muhasebe personeliyim. … firmasınında muhasebe kayıtlarını biz tuttuk. 2011 yılında işe başladığımda bu firmanın muhasebe işlerini yapma yetkisi bize verildi. … Araç benim müdürümdür. İkimiz birlikte … un muhasebesini tuttuk. O gün den 2018 yılının ortalarına kadar imza yetkisi … Beyde olduğundan onun imzasıyla iş yapıyorduk. 2018 yılı ortalarında gelen tebligatla davacının yetkilerinin elinden alındığını öğrendik. Aynı gün bu kararın alınabilmesi için gerekli olan yönetim kurulu karar defterinin bizim haberimiz olmadan bizim bünyemizden alındığını o gün farkettik. Farkeder farketmez durumu avukatlara bildirdik. Benim bildiklerim bundan ibarettir. … Bey in grup şirketleri vardır. Ama … şirketine karşı kurmuş olduğu rakip bir şirket yoktur. Olacağını da sanmıyorum. … şirketini … yapan da … dur diycbilirim. Biz diğer şirket yetkililireni ismen biliyoruz ama görmedik. Şirketede hiç geldiklerini görmedim. demiştir.
Dosya, konusunda uzman bilirkişi Dr. …’na tevdii edilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen 19/03/2021 tarihli raporda; dava konusu yönetim kurulu kararının, yönetim kurulu üyeleri için toplantıya katılmanın vazgeçilmez ve sınırlandırılamaz bir hak niteliği taşıdığından, çağırının usulsüz yapılması sebebiyle bazı üyelerin katılamadığı toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduğu doktrinde kabul edilmekte olup, dava konusu yönetim kurulu toplantısına davacı şirketin çağrıldığının ispatlanamaması halinde, kararın yok hükmünde olduğu sonucuna varılabileceği belirtilmiştir.
TTK’da yönetim kurulunun toplantıya çağrılma usulü hakkında özel bir düzenleme mevcut değildir. Olağanüstü durumlarda, her üyenin başkan veya vekilini yazılı olarak müracaat ederek yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasını isteyebileceği öngörülmüştür. Toplantıya davet usulü kanunda düzenlenmediği için çağrının belirli şekilde yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Önemli olan tüm üyelerin toplantıdan haberdar edilmiş olmasıdır. Yönetim kurulu üyelerinin toplatıya davet edilmesi zorunlu olmak ile birlikte, bu davetin ne şekilde yapıldığının önemi yoktur. Davetin yapıldığının herhangi bir şekilde ispatlanması mümkündür. Davetin toplantıdan makul bir süre içerisinde toplantı gündemini içerecek şekilde yapılması gerekir. Çağrının usulsüz yapılması sebebiyle bazı yönetim kurulu üyelerinin katılmadığı toplantılarda alınan kararlar yok hükmündedir. TTK’da toplantı yapılmaksızın karar alma imkanı tanınmış ise de bu şekilde karar alınabilmesi için önerinin bütün üyelere yapılmış olması şart kılınmıştır. Böylece yönetim kurulunda alınan kararlardan bütün üyeler haberdar olacaklar, yeteri kadar kabul oyununun sağlanmasıyla karar alınmış olacaktır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17/11/2015 tarih, 2014/17476 E., 2015/12128 K.sayılı ilamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/06/2015 tarih, 2015/3013 E., 2015/8295 K.sayılı ilamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2017 tarih, 2015/14750 E., 2017/2344 K.sayılı ilamı)
Davaya konu somut olayda; davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacının 5/06/2018 tarihli ve 2018/ II nolu yönetim kurulu toplantısına çağrıldığı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle yönetim kurulu toplantısına çağrının usulsüz olduğu, dolayısıyla davaya konu yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı davalı … Turizm A.Ş’nin 05/06/2018 tarihli ve 2 no.lu yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubuna, bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 339,60 TL posta masrafı, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.311,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza