Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/719 E. 2020/503 K. 02.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/719
KARAR NO : 2020/503

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 02/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Bursa …. İcra müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe haksız bir şekilde yetki ve esas yönünden itiraz ettiğini, davalının yetki itirazının taraflarınca kabul edildiğini, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünden icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe de itiraz ettiğini, davalının borcu kabul etmeyip inkar ettiğini, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davalı ile müvekkilin 2016 yılından itibaren ticaret yaptığını, davalı ile müvekkil arasında bir güven ilişkisinin var olduğunu daha sonra birçok kez mal almış olduklarını fakat ödeme yapmadıklarını, ticari defterlerde ve düzenlenen faturalarda ve kur farkı faturası ve irsaliyeler nedeni oluşan borçlardan fazlaya kalma hakkı saklı kalmak üzere 2.750,86 TL lik bedelin müvekkile ödenmediğini, borçlunun hiçbir gerekçe göstermeden itiraz ettiğini, takibe konu olan faturaların müvekkil şirketin defterlerine işli olduğunu, davalı tarafında bu faturaları alarak kendi defterlerine işlediğini, bu sebeplerle davanın kabulü ile fazlaya ilişki dava ve talep hakkı saklı kalmak üzere Bakırköy … İcraMüdürlüğündeki takibin devamına, kötüniyetli itirazın iptaline, haksız ve yersiz itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatı ile yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin davacının icra takibine dayanak gösterdiği faturalara ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında kur farkı ödemesi talep edilebileceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi ticari teamül niteliğinde bir uygulamanın mevcut olmadığını, tarafların 2016 yılından itibaren ticaret yaptığını, taraflar arasında kur farkına ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığını, böyle bir ticaretin teamülünün olmadığını, ödemelerin düzenli olarak ve TL olarak yapıldığını, borcun hangi faturadan ya da faturalardan kaynaklandığının icra takibinde belirtilmediğinden itiraz ettiklerini ileri sürerek, davanın reddine, davacı tarafın kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Takibe konu icra dosyası, faturalar ve ticari defter kayıtları dosyamız içerisine alınmıştır.
Usulünce duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 2.750,86 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davacı defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmıştır.
Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan incelemede davacı taraf incelemeye 2016 , 2017, 2018 yılı yevmiye ve kebir defterlerinin yıl sonu kapanış tasdikinin bulunmadığını, bu nedenle lehe delil niteliği olma hususunun mahkememizin taktirinde olduğu, davacının ticari defterine göre 19/12/2017 tarihli kur farkı faturası nedeniyle 2.750,86 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Taraflar arasında 2016 yılında ticari ilişkinin başladığı , davacı şirket tarafından davalı adına 2016 yıllarında düzenlenen faturaların tamamının USD olarak düzenlendiği, ancak Türk Vergi Kanunları gereğince faturaların düzenlendiği tarih itibariyle USD kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek muhasebe kayıtlarına aktarıldığı, davalı defterlerinde sadece Türk Lirası bazında fatura ve tediye kayıtlarının yer aldığı, davacı şirket ticari defter kayıtlarına esas cari hesap ekstrelerinde ise USD ve TL olarak ayrı ayrı takip edildiği anlaşılmakla davacının davalıdan takip ve dava tarihi itibariyle oluşan 2.750,86 TL alacağı olduğu ve davacının alacağına dayanak faturaların e-fatura olarak TEMEL fatura senaryosunda düzenlendiği ve dolayısıyla davalının sistemine Online olarak düştüğü, e-faturaya sadece kayıtlı posta sistemi veya Noter vasıtası ile itiraz edildiği, ancak davacının alacağına dayanak faturalara itiraz edildiğine dair herhangi bir ispat vasıtası sunulmadığından mahkememizde kesin kanaat kanaatinin mahkememizde oluştuğu, her ne kadar davalının taraflar arasında kur farkının uygulanacağına dair herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, taraflar arasında kur farkına yönelik anlaşma olduğuna dair bir belgenin dosyaya sunulmadığı, vade farkının uygulanabilmesi için de taraflar arasında bir sözleşme bulunması ve taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair teamülün olması gerektiğine ilişkin itirazı var ise de; davacı şirket tarafından USD olarak düzenlenen işbu faturalarda Türk Lirası karşılıkları fatura tanzim tarihi itibariyle USD=Türk Lirası karşılığı gösterilmiş olup, her bir fatura altında; “İş bu fatura bedeli bu günlük döviz çeki ya da kur farkı TL çeki olarak ödenecektir. İş bu fatura bedelinin TL olarak ödenmesi durumunda nakit ödeme ya da çek vade tarihinde ….. Bankasının döviz satış kuru baz alınacaktır” ibaresine yer verildiği, dosyaya konu faturanın bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere bedellerinin öncelikle yabancı para cinsinden gösterildiği ve Vergi Usul Kanunundaki zorunluluk nedeniyle Türk Lirası üzerinden düzenlendiği, yabancı para alacağına ilişkin kurla ilgili şerhin bulunduğu, davalı tarafın bu faturalara itiraz etmediği, bu durumda bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğu görülmekle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Y.19.HD’nin 2018/1227 Esas, 2019/1611 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 2.750,86 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiz ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkezi Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalıdan tahsiline,
2-Kabul edilen bedelin %20’si oranındaki 550,00 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 187,91 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 46,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 140,93TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.750,86 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 35,90 TL başvurma harcı, 46,98 TL peşin harç, 2.712,75 TL bilirkişi ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.795,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise davacıya İADESİNE,
Dair, davanın miktarı itibariyle KESİN olarak verilen karar davacı vekilinin yokluğunda davalının yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/09/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza