Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/70 E. 2021/1251 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/70 Esas
KARAR NO : 2021/1251

DAVA : Menfi Tespit ve Alacak
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ve Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle: müvekkilinin … Grup İç ve Dış Tic.A.Ş. ile Amman -Ürdün’de faal bazı işyerlerinin çadır ve tente işlerinin proje ve tesisi için görüşmelerde bulunduğunu, dava dışı 3. kişi … Grup İç ve Dış Tic.A.Ş. davacı müvekkil ile görüşmelerini yetkilisi …’in kullandığı “….@….com” şeklindeki “….com” uzantılı e-posta hesabından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin kendisinden yapılacak işler avansı olarak talep olunan meblağı sahte olan “…..com” uzantılı e-posta adresinden kendisine bildirilen ve davalıya ait olduğu sonradan öğrenilen bu hesaba havale ettiğini, ancak … Grup İç ve Dış Tic.A.Ş. ile e-posta dışı yollardan iletişim kurduğunda bilgi-iletişim sistemlerinin haksız olarak ele geçirilmesi suretiyle dolandırıldığını ve kendisinden haksız olarak para tahsil edildiğini anladığını, dava konusu kadar meblağa karar kesinleşinceye kadar bloke konulmasını, davalıya herhangi bir borçlarının bulunmadığının tespiti, davalının sebepsiz zenginleştiğinin tespiti ve 41.752,00 EURO’ nun ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizin 08/10/2019 tarihli duruşmasında Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davalı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, davacı tarafından davalıya gönderilen dava konusu paranın neye istinaden gönderilmiş olduğu, bu paranın davalının ticari defterlerine ne suretle yansıtıldığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 16/12/2019 tarihli raporda; Davalı tarafın incelemeye ticari defter ve belgelerini sunmamış olması sebebi ile, tarafımdan davacı tarafından davalı taraf banka hesaplarında yer alan 41.717,00 EURO miktarındaki havalenin ve taraflar arasında ticari defter kayıtları yansıyan herhangi bir ticari ilişkin olup olmadığı yönünde inceleme yapılamadığı, Dava dosyası kapsamında yer alan, …. Bankası A.Ş. tarafından gönderilen müzekkere cevap yazısı incelemesinde; Davalı … Mimarlık İnşaat Taahhüt. Dış Tic, Ltd. Şti. ne ait TR… İban numaralı E hesabına 28.11.2017 tarihinde davacı …. Tarafından gönderilen 41.717,00 EURO havale, davalı taraf hesaplarına kayıtlı olduğu, Davacı tarafın 27.11.2017 tarihinde 41.752,00 EURO miktarında göndermliş olduğu havalenin, davalı taraf banka hesap hareketlerinde 41.717,00 EURO olarak işlenmiş olduğu, aradaki (41.752 – 41.717) 35,00 EURO miktar farkının bankacılık işlem masrafından kaynaklanmış olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 30/03/2021 tarihli duruşmasında Dosyanın bilgisayar mühendisi …’ye tevdi ile dava dilekçesi ve dosya içerisindeki mali müşavir bilirkişi raporu da dikkate alınarak yapılan mail yazışmalarının davacının iddia ettiği şekilde olup olmadığı, sebepsiz zenginleşmeyi gerektirecek şekilde haksız müdahale yolu ile görüşmelerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davacının yapmış olduğu yazışmaların dava dışı … Grup şirketi ile yapıldığı izlenimini uyandıracak şekilde davalı şirketin eylemlerinin olup olmadığı hususunda rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 15/09/2021 tarihli raporda; Somut olayın e-mailde araya girme dolandırıcılığına örnek teşkil ettiği dosyaya mübrez e- mail yazışmaları ile sabit olduğu, e-mailde araya girme dolandırıcılığı mağduru olan davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği şekilde eylemin gerçekleştiği ve davacı yanın ticari ilişki içerisinde olduğu e-mail yazışmalarından anlaşılan dava dışı … Grup İç ve Dış Tic. A. Ş. isimli şirkete ait yasin Galbayrak.com uzantılı gerçek e-posta adresi fark edilmesi zor bir şekilde taklit edilerek …..com şeklinde sahte bir e-posta adresi oluşturulduğu, işbu sahte e-posta hesabı üzerinden dava dışı … Grup İç ve Dış Tic. A. Ş. şirketi ile yapıldığı izlenimini uyandıracak şekilde davacı şirket ile e-mail yazışmalarına girişildiği, Bahse konu sahte e-posta hesabından gönderilen bir mailde farklı bir banka detay bilgisi verileceği, daha önceki banka hesabına herhangi bir ödeme yapılmaması istenilerek yapılacak ödemelerin hedefledikleri banka hesabına yapılmasının davacı yandan talep edildiği, ayrıca e-mail yazışmalarında davalı şirket unvanının … Grup İç ve Dış Tic. A. Ş. isimli şirketin bir yan kuruluşu olarak gösterilmeye çalışıldığı, e-mail yazışmalarında ve dava konusu para transfer işleminde davalı şirkete ait banka hesap bilgileri kullanıldığı gözlendiği, Ayrıca …..com uzantılı alan adının sahiplik bilgilerine ulaşılamadığından söz konusu alan adının davalı yanca kullanılıp kullanılmadığı hususunda bir tespite varılamadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit ve alacak isteminden ibarettir.
Dava konusu, dolandırıcılık iddiasına dayalı olarak davalı hesabına gönderilen miktar yönünden borçlu olunmadığının tespiti ve bu miktarın davalıdan tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda toplandığı görülmüştür.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalının ticari defter ve kayıtlarını dosya içerisine sunmadığı görülmüştür.
Dosya içerisindeki kayıt ve belgeler incelendiğinde;
– Davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı,
– Davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunduğu da görülmemiştir.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının ispat edildiği, yine taraflar arasında borcun doğumuna ilişkin herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı ve yine Bilgisayar Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor içeriğinden de anlaşıldığı üzere, asıl ilişki kurulan şirket dışında araya girme yoluyla benzer mail adresi üzerinden yazışma yapıldığı, bu yazışmaların yapıldığı mail adresinin davacı tarafça aslında muhatap alınmadığı, davacının iradesinin sakatlandığı, asıl ilişkiye girdiği şirket ile yazışma yaptığını düşündüğü, yine mailin karşı tarafının da amacının davacının iradesini sakatlayarak, ödeme yapmasının amaçlandığı, kötüniyetli olduğu ve buna ilişkin soruşturmanın da devam ettiği; davacı tarafça bu mail yazışmalarına binaen dava konusu miktarın davalıya ait hesap numarasına yatırıldığı görülerek, davalının bu miktar yönünden herhangi bir alacağı olmadığı anlaşılmış ve karşılığı olmadan hesabına yatırılmış olan bedel yönünden borçlu olduğu da kabul edilerek, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-Davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile,
41.752,00 EURO yabancı para alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Hükmedilen 41.752,00 EURO tutarlı yabancı para alacağına dava tarihi olan 17/01/2018 tarihinden itibaren ve 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca EURO cinsinden döviz alacağına devlet bankalarının bu yabancı para ile açılmış bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 13.319,22 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 3.329,81 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 9.989,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 3.365,71 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.700,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 22.098,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına,
6-HMK 392/2 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde tazminat davası açılmadığı takdirde ve talep halinde teminatın davacıya iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza