Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/698 E. 2019/342 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/698
KARAR NO : 2019/342

DAVA : Tazminat (Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2014
KARAR TARİHİ : 14/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2019

Mahkememizin 25/11/2014 Tarih ….. Esas, …. Karar sayılı kararının davacı vekilinin istinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …..Hukuk Dairesinin 27/06/2018 tarih …. Esas, …..Karar sayılı ilamı ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiş olmakla mahkememizin …. Esasına kaydı yapılan dava dosyasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ….. sicil nosunda kayıtlı müvekkili şirketin 2009 yılında 100.000,00- TL sermaye ile kurucu ortaklar %60 hissesi ….., % 40 hissesi ‘a ait olmak üzere kurulduğunu, şirketin kuruluşunda …. ….. ile birlikte davalı …’ın temsil ve ilzama yetkili kılındığını, …. …..’ın 02.09.2013 tarih 8395 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı üzere uhdesindeki 1.600 paya isabet eden 40 hisseyi davalı …’a devrederek şirket müdürlüğünden ayrıldığını, yerine davalının müvekkili şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığını, 02.09.2013 tarihinden sonra davalının şirket hesaplarını düzgün tutmadığını ve şirket borçlarını ödemediğini, diğer ortakların şahsi kefaleti bulunan şirket borçlarını ödemediğinden kurucu ortakların kefalet verdikleri ve şirket adına aldıkları borçları şahsi hesaplarından ödemek zorunda kaldıklarını, şirketin hukuka uygun olarak idare edilmemesi nedeniyle davalının şirketin acze düşmesine sebebiyet verdiğini, şirketin ekonomik durumunun davalının kötü yönetimi nedeniyle giderek bozulması karşısında kurucu ortakların genel kurul yapılması talebini kabul etmedigini, bunun üzerine davalı dışındaki diğer ortakların Bakırköy…..Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyası ile açtıkları dava sonucunda 05.06.2014 tarih…. karar sayılı ilam gereğince şirkete genel kurulu toplayıp belirlenen gündem maddelerini karara bağlamak üzere kayyım tayin edilmesi üzerine 15.09.2014 tarih … sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği üzere mahkemece belirlenen gündem maddelerinin genel kurul tarafından görüşüldüğünü ve davalının şirketi zarara uğratması nedeniyle şirket müdürlüğünden azline karar verildiğini, müvekkili şirket müdürü …. ….. tarafından şirketin ticari defter ve banka hesaplarının incelenmesinde banka kredi borçları ile bir kısım firmalara olan borçların bilançoda gösterilmediğinin, şirket hesaplarında yaptığı usulsüzlüklerle davalının kendine haksız kazanç sağladığının tespit edildiğini, davalı hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının…..soruşturma nolu dosyası ile şikayette bulunduklarını belirterek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, belirtilen zararların müvekkilinin hangi tarihte yaptığı, hangi işlem ya da işlemler sonucu oluştuğunu net ve somut olarak ortaya koymadığını, şirket ticari defter ve kayıtlarının şirketin diğer hissedarı ve aslında davanın asıl ikame edeni olan …. ….. yedinde bulunması nedeniyle davaya ayrıntılı cevap verme imkanı bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirket bünyesinde müdür olarak görev yaptığı süre içinde şirketin ve şirketin ticari işletmesi olan Tekirdağ ili ….. Merkezinde bulunan…. isimli işyerinin layıkı ile idaresi için üzerine düşen her türlü görevi ihtimamla yerine getirdiğini, dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine şirketin kendisini münferit yetkili müdür olarak atamasından önceki dönemde doğmuş bulunan banka kredi, vergi ve sigorta prim borçlarını dahi ödediğini veya ilgili kurumlarla görüşerek borçları taksitlendirdiğini, şirket borçlarının diğer ortakların ve müvekkilinden önce müdürlük yapan …. ….. isimli ortağın ilgisizliği nedeniyle katlanıp büyüdüğünü, yine müvekkilinin müdür olduğu dönemde diğer ortak …. …..’ın müvekkilinin bulunmadığı zamanlarda Tekirdağ ilindeki…. isimli işletmeye gelerek eşi ile birlikte şirketin % 60 hissesine sahip olması hususunu baskı aracı olarak kullanarak işletme kasasından 40.000,00- TL yi aşan miktarda elden ödeme aldığını, resmi dayanağı olmayan bu ödemelerin, müvekkilinin kusuru olmaksızın muhasebe kayıtlarına yansıtılmamış olabileceğini, ancak işletme çalışanlarının keyfiyete ilişkin tuttuğu tutanakların mahkemeye ibraz edileceğini, huzurdaki davanın asıl sebebinin ise şirket hissedarı …. …..’ın müvekkilini şirket yönetiminden ve ortaklıktan uzaklaştırmak ve şirket kârını müvekkilinle paylaşmamak olduğunu, müvekkilinin bir yıl içinde asılsız iddialarla 3 kez Savcılığa şikayet edildiğini, şikayetler sonucunda Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma ve….. karar, ….. soruşturma ve …. karar sayılı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının…..soruşturma sayılı dosyaları üzerinden takipsizlik kararları verildiğini, ayrıca …. …..’ın müvekkilinin müdürlük yetki ve süresi devam etmekte olmasına rağmen mahkeme kararı ile kayyım tayini ve ortaklar kurulu toplantısı yapılmasını, eşi ile birlikte sahip olduğu hisse ve oy hakkı çoğunluğunu kullanarak müvekkilinin azlini ve kendisinin müdür olarak atanmasını sağladığını, müvekkilinin müdürlük görevi süresince şirketin kârlılığını arttırmak için arabasını satıp bedelini şirket borçları için kullandığını, şirketi layıkı ile idare ettiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
Dava; davacı limited şirket eski müdürü olarak görev yapan davalı …’ın yaptığı iş ve işlemlerle şirketi zarara uğrattığı iddiası ile sorumluluk hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Davacı şirketin sicil kayıtları getirtilmiş, şirketin 16/12/2009 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, şirket merkez adres itibariyle mahkememizin yetkili olduğu, şirket ortaklarının % 40 pay ile , % 20 pay ile …. ….. ve % 40 pay ile davalı … oldukları, davalının davacı şirketin 23/08/2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 40.000,00 TL sermaye ile ortak olduğu, yine aynı tarihli genel kurulda davalının şirket müdürlüğüne 4 yıl süreyle münferiden yetkili olmak üzere atandığı, 29/08/2014 tarihinde şirket müdürlüğünden azledildiği ve şirket ortaklarından …. …..’ın müdürlüğüe atandığı, hali hazırda bu görevinin devam ettiği anlaşılmıştır.
Bakırköy C.Başsavcılığının…..soruşturma sayılı dosyasında müştekiler , …. ….., … ve Tic. Ltd. Şirketi tarafından davalı … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan yapılan şikayet sonucunda taraflar arasındaki ihtilafın Hukuk Mahkemelerinde dava konusu yapılması gereken hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, müştekilerin itirazı üzerine Bakırköy ….Sulh Ceza Hakimliğinin … D.İş sayılı 08/01/2016 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği böylece takipsizlik kararının kesinleştiği görülmüştür.
Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dava dosyasının örneği, ilgili bankalardan kredi hesap ekstreleri, delil olarak dayanılan icra dosyalarının onaylı örnekleri, Tekirdağ C.Başsavcılığının ….. Soruşturma,….. Karar sayılı takipsizlik kararı, İstanbul C.Başsavcılığının …. Soruşturma sayılı dosyasında senetlerle ilgili verilen takipsizlik kararı dosyamız arasına getirtilmiştir.
Davacı şirketin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak ön inceleme duruşmasında tespit olunan uyuşmazlık konularında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler mali müşavir …., bankacı ….., şirketler konusunda uzman Doç.Dr….. tarafından düzenlenen 10/10/2016 tarihli kök raporda özetle; dava konusunun, davacı şirketin ortaklarından davalı …’ın davacı şirkette müdür olarak görev yaptığı dönemde şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, zarar var ise davalının müdür olarak sorumlu tutulup tutulamayacağı ve zarar miktarırın tespiti hususlarından oluştuğu, davalının davacı şirkete 23.08.2013 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile 40.000 TL sermaye ile %40 nispetinde ortak olduğu, yine 23.08.2013 tarihlî genel kurul ile davalı…..’ın şirket müdürlüğüne 4 yıllığına atandığı, davalı …’ın 29.08.2014 tarihinde şirket müdürlüğünden azledildiği ve şirket ortaklarından …. …..’ın şirket müdürlüğüne atandığı hali hazırda bu görevinin devam ettiği, davacının 2014 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, inceleme günü davacının kasa açığı, banka borçları, cari hesaplar ve senetlerden dolayı davalının davacıyı zarara uğrattığı iddia edilen tüm belgelerin ibrazı talep edilmiş olmakla birlikte dosya haricinde başka bir evrak sunulmayacağının beyan edildiği, kasa açığının tespiti için davalı …’ın şirket müdürlüğünden azledildiği tarihte davacı şirketin yeni yetkilileri tarafından kasa sayımının yapılmış olması gerekmekle birlikte, dosyaya sunulu böyle bir Kasa Sayım Tutanağının bulunmadığı, davacı şirketin kasa açığı olarak tanımladığı olgunun davacı şirket ticari defter ve belgeleri ile kanıtlanamadığı, banka kredilerine ilişkin davalının yetkili olduğu dönemde ilave bir kredi kullanımı ve olumsuzluğun bulunduğuna dair somut bir evrakın bulunmadığı, neticeten davacı şirketin davalı yönetiminde kasa açığının oluştuğunu ispatlar delil sunamadığı, bu itibarla davacının kasa açığı iddiasının ve diğer iddialarının davacı tarafından delillendirilmediğinden davalının şirketi zarara uğrattığı iddialarının tümünün ispata muhtaç olduğu ve bu koşullarda sorumluluğuna gidilemeyeceği mütalaa olunmuştur.
Davacı vekilinin rapora itirazlarının değerlendirilmesi ve şirket defter ve kayıtlarının yeniden incelenmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 19.06.2017 tarihli ek raporda özetle; davacı beyanları, kök rapor sonrası sunulan belgeler ile tüm dosya kapsamının ikinci kez incelenmesi sonucunda mevcut delil durumuna göre kök rapordaki görüş ve kanaatin muhafaza edildiği davacının 2014 yılını ticari defterlerinin yevmiye defterinin kapanış tasdiki yasal süresinde yaptırılmış olduğundan usulüne uygun tutulduğu, davalının görevden ayrıldığı gün kasa sayım tutanağı düzenlenmediği, kasa mevcudu karşılaştırılması yapılmadığı, …. Bankasından 09.03.2015 tarihinde davacı şirketin 85.000 TL ticari kredi kullandığı, kefilin şirketin davalıdan sonradaki müdürü …. ….. olduğu, davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonra kredinin kullanıldığı, …. Bankasından kullanılan kredi nedeniyle şirketin 05.11.2012 tarihinden sonra ödemelerini gecikmeli olarak yapmaya başladığı 27.03.2014 ve 31.03.2015 tarihlerinde borçların yapılandırıldığı ve ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, bankalarca kredi hesaplarının yapılandırılmasının davacı şirketin ve ortaklarının zarara uğratıldığı anlamını taşımadığı bir firmanının kredi hesabının yapılandırılmasının o şirkette usulsüz işlemler yapıldığını göstermeyeceği, davacının dayandığı icra takip dosyalarına konu bonoların tamamının davalının şirket müdürü olmadığı dönemde tanzim edildiği, Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …..Esas sayılı menfi tespit dosyasına ibraz olunan bilirkişi raporuna göre, davaya konu 2 adet bononun davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının ispata muhtaç bulunduğu belirtilmiştir.
Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır.
Atıf yapılan anonim şirketlere ilişkin hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının sonunda, onbirinci bölümde m. 549 ilâ 561 arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m. 549-555 de sorumluluk halleri altı başlık altında toplanmış bulunmaktadır. Sorumluluk hallerinin özel olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir.Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.
Müdürlerin hukuki sorumluluğu esas itibariyle TTK’nun 553 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde organa özgü sorumluluğu, müdürlerin, yöneticilerin, tasfiye memurlarının sorumluluğu yanında, kurucuların sorumluluğunu da içerecek şekilde hüküm altına almıştır.
Müdürlerin denetim ve gözetim görevi ile ortaklara eşit işlemde bulunma, şirkete karşı
rekabette bulunmama, şirketle işlem yapmama, özen ve bağlılık yükümünün yerine getirilmemesi bir zarara yol açmışsa, bunlara aykırılık müdürlerin sorumluluğuna yol açacaktır.
İşte müdürlerin işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayan şirkete, meydana gelen zararın giderimini sağlamak için kanunda hukuki sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu çeşitli durumlara göre farklılıklar gösteren hallerde, şirkete veya ortaklar ile şirket alacaklılarına uğradıkları zararları müdürlerden veya diğer sorumlulardan talep etme hakkı vermektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki, müdürlerin hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, ortada somut bir zararın bulunması gereklidir. Zira zarar tehlikesi sorumluluk için yeterli değildir. Ayrıca meydana gelen zararın müdürlerin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları, yani uygun illiyet bağı sonucu meydan gelmesi şarttır.
Müdürlere (organa) özgü genel sorumluluk hallerini düzenleyen, TTK m. 553, 6762 sayılı TTK m. 336 dan farklı olarak, ayrı ayrı hangi hallerin sorumluluk doğuracağını belirtmemiş, genel ve kapsayıcı bir şekilde müdürlerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl edip şirketin zarar görmesine sebep olmaları hallerine hasretmiştir. Maddede belirtilen kanun ifadesi, sadece TTK’nu değil, diğer kanunlardaki yükümlülükleri de kapsar şekilde anlaşılmalıdır.
Madde anlamındaki yükümlülük, müdürlerin kanunlardaki veya esas sözleşmede bir görev veya yetki bağlamında öngörülen hususlardaki yapma ve yapmama zorunluluğunu ifade eder. Bu bağlamda ilk olarak müdürlerin TTK m. 626 anlamında özen ve bağlılık yükümü ile rekabet yasağına aykırı davranması, eşit işlem ilkesini ihlâl etmesi açıkça yükümlülük ihlâli olarak tespit edilebilir. Öte yandan, TTK m. 623/3 müdürlerin kanunla veya şirket sözleşmesiyle genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda
karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğunu, TTK m.625/1 ise kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğunu belirterek müdürlerin kullanacakları yetki kapsamındaki yükümlülükleri gösterilmiştir. Yükümlülükler, müdürlerin limited şirketi, ortakları ve alacaklıları korumaya yönelik görev ve yetkilerdir.Yükümlülüklerin kusurlu olarak ihlâli nedeni ile müdürlerin sorumlu olabilmesi için, ihlâl sonucu, şirketin, ortakların ya da alacaklıların bir zarara uğraması gereklidir. Yükümlülüğün ihlâline rağmen ortada bir zarar yoksa müdürlerin sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
Limited şirket müdürlerinin hukuki sorumluluğunun kusura dayalı bir sorumluluk olduğu, hem TTK m. 553/1 de hem de 557 de açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle yükümlülüğün ihlâlinde kusur olmadan müdürlerin sorumlu tutulması mümkün değildir. Hatta şirketin zarar etmiş olması veya beklenen gelişmeyi göstermemesi müdürleri sorumlu tutmak için yeterli değildir. Buna karşılık müdür kendisine kanun ve esas sözleşmenin yüklediği görevlerden birisini kusurlu olarak yerine getirmeyerek bir zarara neden olmuşsa, sorumlu olacaktır. TTK m. 553/1, 6762 sayılı TTK m. 336 ve İsviçre BK m. 754 den farklı olarak, “kasten veya ihmal” kavramı yerine, kusur kavramını kullanmıştır. Bu çerçevede zararın kasıt veya ihmalle gerçekleşmiş olması, müdürlerin sorumluluğuna gidilmesi açısından önem taşımayacaktır. Kusur oranı hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde dikkate alınacaktır.

6102 sayılı TTK da değişiklik yapan 6335 sayılı Kanun, m. 553’ü ilk haline dönüştürerek, önceden olduğu gibi kusurun ispatını davacıya yüklemiştir.Buna göre meydana gelen zararın oluşmasında müdürün kusurlu olduğu davacı tarafından ispat edilecektir.
Yeni TTK kusurun niteliğini, İsviçre hukukundaki gelişmelere uygun olarak, objektifleştirmiştir. Objektifleştirilmiş kusura göre, sorumlu olan kişi aynı olayda, bilinçli ve mantıklı bir kişinin aynı şartlar altında göstermesi gereken özeni göstermiş olmalıdır. Bu nedenle hakkında sorumluluk davası açılan müdürün kendi işinde göstermesi gereken özeni gösterdiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığı gibi, tecrübesizliği ve yeterince bilgi sahibi olmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulması da mümkün değildir.
Hâkim, müdürler aleyhine açılan sorumluluk davalarında, özen borcunun kapsamını dikkate alarak, onların kusurlu olup olmadığını, kendilerine yüklenen özen borcunu yerine getirip getirmediklerini araştıracaktır. Müdürün söz konusu kararı verirken, konu hakkında yeterince bilgi sahibi olup olmadığı, gerekli dokümanların toplanıp toplanmadığı, konu hakkında uzman kişilerden görüş alınıp alınmadığı özen borcu kapsamında incelenecektir. Hâkim, müdürlerin karar verdikleri konuya vakıf olup olmadıklarını, verdikleri kararın bilincinde olup olmadıklarını ve şirketin çıkarlarına yabancı hususların karara etkisinin bulunup bulunmadığını, TTK m. 626’da benimsenen özen ölçüsünde araştıracaktır. Bir karar alınmadan önce gerekli araştırmanın yapıldığı, şirket çıkarına yabancı etkilerin söz konusu olmadığı bir kararın özen borcuna aykırı olamayacağı ve müdürlerin sorumlu tutulamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü bu durumda müdürlerin tercihine saygı duyulmalı,kararın yerinde olup olmadığı tartışılmamalıdır. Zira müdürler, kanunun kendileri için getirdiği objektif özeni göstermiş ve bu kararı almıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlığın değerlendirilmesine gelince; davalı …’ın davacı şirkete 23.08.2013 tarihinde % 40 pay ile ortak olduğu, yine aynı tarihli genel kurul kararı ile şirket müdürlüğüne münferiden temsil ve ilzama yetkili olmak üzere atandığı, 29.08.2014 tarihinde müdürlük görevinden azledildiği sicil kayıtları ile sabittir. Davacı somut olarak davalı şirket müdürünün müdürlük yaptığı dönemde kasa açığı oluştuğunu, şirketi borçlandırdığını, zarara uğrattığını, müdürlük görevinden ayrıldıktan sonra borç senetleri düzenlediğini iddia etmiştir. Gerek dosyaya sunulan deliller gerek incelenen soruşturma dosyaları, halen devam etmekte olan menfi tespit davası, gerekse uzman bilirkişilerin raporları bütün olarak irdelendiğinde sorumluluk davasının şartlarından birisi olan zarar unsurunun bu dava açısından meydana geldiğinin davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Davacının incelenen ticari defterlerinde senetlerin sipariş avansı olarak kayıtlı olduğu, davacının ileri sürdüğü kasa açığına ilişkin olarak, davalının şirket müdürü sıfatıyla görevde bulunduğu 1 yıllık dönemde davacı şirketin yeni yetkilileri tarafından kasa sayımının yapılmış olması gerekmekle birlikte, dosyaya sunulu böyle bir Kasa Sayım Tutanağının ve buna dair bir muhasebe kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalının görevden ayrıldığı gün kasa sayım tutanağı düzenlenmediği, kasa mevcudu karşılaştırılması yapılmadığı, …. Bankasından 09.03.2015 tarihinde davacı şirketin 85.000,00- TL ticari kredi kullandığı, kefilin şirketin davalıdan sonradaki müdürü …. ….. olduğu, davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonra kredinin kullanıldığı, …. Bankasından kullanılan kredi nedeniyle şirketin 05.11.2012 tarihinden sonra ödemelerini gecikmeli olarak yapmaya başladığı 27.03.2014 ve 31.03.2015 tarihlerinde borçların yapılandırıldığı ve ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, bankalarca kredi hesaplarının yapılandırılmasının davacı şirketin ve ortaklarının zarara uğratıldığı anlamını taşımadığı, bir firmanının kredi hesabının yapılandırılmasının o şirkette usulsüz işlemler yapıldığını göstermeyeceği, davacının dayandığı icra takip dosyalarına konu bonoların tamamının davalının şirket müdürü olmadığı dönemde tanzim edildiği, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı menfi tespit dosyasına ibraz olunan bilirkişi raporuna göre, davaya konu 2 adet bononun davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının ispata muhtaç bulunduğu kanaatine varılmıştır. Kaldı ki davacının şikayeti üzerine davalı müdür hakkında yapılan Savcılık soruşturmalarında takipsizlik kararı verilmiştir.
Mahkememizin 25/11/2014 Tarih ….. Esas, …. Karar sayılı kararı ile; sorumluluk davalarında zararın ispatının davacıda olduğu, her türlü defter ve kaydı elinde bulunduran davacının, davalı tarafından sebebiyet verildiğini iddia ettiği zararların ispatını sağlayacak kasa sayım tutanağı sunamadığı, …. Bankasından kullanılan kredinin davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonraki dönemde çekildiği, diğer bankalara olan borçların yapılandırılması suretiyle ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, şirketin kredi hesabının yapılandırılmasının usulsüz işlemler yapıldığını göstermediği, diğer bir ifadeyle borç yapılandırılmasının usulsüz bir işlemin ispat aracı olamayacağı, İstanbul ….İcra Müdürlüğü takip dosyalarına konu bonoların tanzim tarihlerinde (11.04.2013, 29.05.2013 ) davacı şirketin müdürünün davalı … olmadığı, Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı menfi tespit dosyasına konu olan 25.07.2014 tanzim tarihli 2 adet bononun ise davacı şirket ticari defterlerinde sipariş avans hesabında kayıtlı olduğu, hali hazırda menfi tespit davasının devam ettiği, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının da ispata muhtaç kaldığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İLAMI:
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …….Hukuk Dairesinin 27/06/2018 tarih …. Esas,…. Karar sayılı ilamı ile; belirtilen yasal düzenlemelere göre, sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup, bu husus dava şartıdır. Bu nedenle, dava konusu olayda sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurulu kararı bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması, bulunmaması halinde bu hususun yargılama sırasında tamamlanabileceği gözetilerek, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için davacı tarafa mehil ve gerektiğinde kesin mehil verildikten sonra sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekirken bu eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından; davacının esasa yönelik istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin HMK’ nın 353/1-a/4 ve 355. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının resen kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 29/11/2018 tarihli celsesinin (1) nolu ara kararı ile davacı vekiline, sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı/Genel Kurul kararı bulunup bulunmadığı hakkında beyanda bulunmak sorumluluk davasına ilişkin alınan karar bulunmuyorsa genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için gelecek celseye kadar süre verilmiş, davacı vekilinin 13/03/2019 havale tarihli dilekçesiyle İstinaf Mahkemesi tarafından dava şartı olarak istenen 2019/2 sayılı yönetim kurulu kararının bir örneğinin dosyaya ibraz ettiği, önceki ara karar uyarınca davalı hakkında davanın açılması yönünden ortaklar kurulu kararı sunduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; sorumluluk davalarında zararın ispatının davacıda olduğu, her türlü defter ve kaydı elinde bulunduran davacının, davalı tarafından sebebiyet verildiğini iddia ettiği zararların ispatını sağlayacak kasa sayım tutanağı sunamadığı, …. Bankasından kullanılan kredinin davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonraki dönemde çekildiği, diğer bankalara olan borçların yapılandırılması suretiyle ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, şirketin kredi hesabının yapılandırılmasının usulsüz işlemler yapıldığını göstermediği, diğer bir ifadeyle borç yapılandırılmasının usulsüz bir işlemin ispat aracı olamayacağı, İstanbul ….İcra Müdürlüğü takip dosyalarına konu bonoların tanzim tarihlerinde (11.04.2013, 29.05.2013 ) davacı şirketin müdürünün davalı … olmadığı, Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı menfi tespit dosyasına konu olan 25.07.2014 tanzim tarihli 2 adet bononun ise davacı şirket ticari defterlerinde sipariş avans hesabında kayıtlı olduğu, hali hazırda menfi tespit davasının devam ettiği, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının da ispata muhtaç kaldığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 – TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 853,88-TL harçtan mahsubuna, artan 809,48 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.850,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan ….ligat masrafından oluşan 27,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara ….liğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın ….liğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine ….liğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/03/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸