Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/697 E. 2019/416 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/697 Esas
KARAR NO : 2019/416

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 28/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2019

Bakırköy ….’ncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası Bakırköy ….’ncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1/2 müstemir yetkili hâkimi Yıldırım Bozan’ın uhdesindeki işler yönünden Bakırköy ….’ncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yetkilendirilmesi ve mahkemenin faaliyete geçmesi nedeniyle Bakırköy ….’ncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….Esas numarasını aldığı, Bakırköy …’ncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasının mahkemenin faaliyetinin durdurulması üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1’nci Dairesi’nin 08/09/2014 tarih 1945 Sayılı Kararı uyarınca yapılan devir işlemi nedeniyle, Bakırköy …’nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas numarasını aldığı, mahkememizden verilen 30/04/2015 tarih ve ….Esas … sayılı kararı Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 22/06/2016 Tarih …. Esas, ….KArar sayılı ilamı ile bozulduğu, aynı dairenin 21/06/2018 Tarih … Esas, …. Karar sayılı ilamı ile davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmekle yukarıdaki esasına kaydı yapılan dava dosyasının bozma sonrası yapıla açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı asilin,Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 27/06/2013 tarihli dava dilekçesinde;davalı şirketin genel kurulunun 27/03/2013 tarihinde yapıldığını, yapılan genel kurulda bir çok açıdan genel kurulda alınan kararlara muhalif olmasına rağmen çoğunluk oylarıyla muhalif kaldığı hususlar yok sayılarak genel kurul yapıldığını, sonuç olarak davalı şirket yönetiminin ibra edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunduğu 29/11/2010 tarihli bilirkişi raporu ve buna dayalı mahkeme kararından da anlaşılacağı üzere davalı şirketin gelir-gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığını,davalı şirketin bilerek ve kasten gerçeğe aykırı naylon fatura kullandığını,bu faturaların bedelinin ödenmiş gibi gösterilerek şirketin içinin boşaltıldığını,kimi ortakların ise bu işlemler nedeniyle şirketten para konulmuş gibi hisse almış olduklarını,işlemlerin yapıldığı bir yıl içinde 72 adet sahte fatura kullandığının mahkeme kararı ile bilirkişi raporuyla sabit olduğunu,bu uygulamanın diğer yıllara da emsal teşkil edeceğinden hâli hazırda yapılan işlemler ve genel kurul kararı ile ibra edilen bilanço,gelir-gider tablosunun da gerçeği yansıtmadığını,TTK.’nun ilke ve kurallarına uygun olarak düzenlenmeyen mali tabloların onaylanması doğrudan ve dolaylı bağlantılı genel kurullarının da kanuna aykırılık nedeniyle iptalinin gerektiğini,sahte faturalarla payları ödenmiş gibi gösterilerek şirketten hisse alınıp bu yolla çoğunluk hissesinin oluşturulması da yok hükmünde olduğunu, gerçek hisse oranlarını yansıtmadığını, bu nisaplarla yapılan genel kurul toplantısının da yasal olarak yok hükmünde olduğunu, bu nedenle genel kurul kararlarının iptalini talep etme zorunluluğunun doğduğunu,oluşan zarar nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin olduğunu,davaya verilecek cevaba göre gerekirse kayyım atanmasını talep edebileceğini belirterek davanın kabulü ile 27/03/2013 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmesini,mahkeme masraflarının davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket mahkememize sunduğu 09/12/2013 tarihli cevap dilekçesinde;davacının iş bu davada 27/03/2013 tarihli genel kurulun iptalini talep ettiğini, müvekkilinin bu davadan haricen haberdar olduğunu,müvekkili şirkete yapılan tebligatın usulsüz yapıldığını, müvekkili şirketin İTO kayıtlarında yer alan adresinde yer alan adreste faaliyetine devam ettiğini, tebligat memurunca şirketin kapısına hiçbir bildirim yapıştırmamış olduğunu,tebligat parçasında muhtar tasdikine rastlanılmadığını,usulsüz işlem sebebi ile memur hakkında yasal işlem yapılması gerektiğini,davacı tarafın iptalini talep ettiği genel kurul toplantısına katıldığını ve her türlü beyanını tutanağa geçirdiğini,kendisi yönünden 27/03/2013 tarihli genel kurulun iptalini talep etme süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığını, davacının iş bu genel kurul iptal davasını en geç 27/06/2013 tarihinde açması gerekirken dosyadaki kayıtlara göre davanın 28/06/2013 tarihinde harç yatırılarak açıldığını ve tevziinin de buna göre 28/06/2013 tarihinde yapıldığını, bu sebeple davanın TTK md. 445 amir hükmünde yer alan 3 aylık süre içerisinde açılmamış olduğunu, hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini,davacı tarafın dava dilekçesinde değindiği hususların mücerret iddialar ve asılsız isnatlardan ibaret olduğunu,dosyaya sunmuş olduğu belgelerin iptalini talep ettiği iş bu genel kurulla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını,dilekçe ekinde sunulan deliller incelendiğinde görüleceği üzere davacı tarafından 04/04/2007 tarihli genel kurul toplantısında bilançoları incelemek için süre istediğini,bu isteminin yerinde görülerek genel kurulun 1995 ilâ 2003 arası tüm bilanço ve gelir gider hesapları ile ilgili maddelerinin görüşülmesi ve onaylanması 12/06/2007 tarihinde yapıldığını ve genel kurulun kesinleştiğini,12/05/2008 tarihli genel kurulda 2004-2005-2006 yıllarına ait bilanço ve gelir gider hesapları ile ilgili maddelerin müzakere edildiğini,bu genel kurula ilişkin yine işbu davanın davacı tarafından ikame edilen genel kurul iptali davasının Bakırköy …’ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında görüldüğünü, kararın hâlen Yargıtay’da temyiz incelemesinde olduğunu,24/05/2011 tarihli genel kurulda şirketin 2007-2008-2009 yıllarına ait bilanço ve gelir gider tablolarının yapılan oylama neticesinde oybirliği ile kabul edildiğini ve bu genel kurulun kesinleştiğini,davacının 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin bilanço ve gelir gider tablolarının oylandığı 27/03/2013 tarihli genel kurulun iptali dilekçesinde 2010 yılı ve öncesine ilişkin bilanço ve gelir gider tabloları ile ilgili iddialarını dile getirdiğini, ancak davacının gerek hukuk gerekse de ceza mahkemeleri kararları ile asılsızlığı sabit olan bu iddialarını yeniden,2010-2011 yıllarına ait bilanço ve gelir gider tablolarının gündeme alındığı 27/03/2013 tarihli genel kurulun iptalini talep ettiği davada da ileri sürmesinin davacının kötü niyetini gösterdiğini,ilgili Bakırköy …’ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyasındaki kararın müvekkili şirket tarafından temyiz edildiğini,yine davacı tarafından organ seçimine ilişkin 02/02/2007 tarihli genel kurulun iptali talebi ile müvekkili şirket aleyhine İstanbul …’ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyasında açılan ancak mahkemenin görevsizlik kararı ile Bakırköy …’nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….E.,…K. Sayılı dosyasında yargılaması yapılan davanın ret kararı ile sonuçlandığını ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini,davacının müvekkili şirketin münfesih duruma düşmemesi için sermaye artırımına ilişkin yapılmış bulunan 04/04/2007 tarihli genel kurulun iptali talebiyle davacı tarafından İstanbul ….’ci Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … E. Sayılı dosyasında açılan ve yine görevsizlik kararı ile Bakırköy …’ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyasında açtığı davanın, davacı tarafından takip edilmemesi sebebiyle Mahkemece açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini,davacının Bakırköy …’ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E., … K. Sayılı dosyasında davacı tarafın iptal talebine konu 12/05/2008 tarihli genel kurul iptal davasında ileri sürülen asılsız gerekçelerine Sayın Mahkemenizde ikame edilen işbu davada ısrarla tekrar öne sürdüğünü,öne sürdüğü naylon fatura kullanıldığı, gelir gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığı, şirketin içinin boşaltıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını,Bakırköy ….’nci Asliye Ceza Mahkemesi …E. Sayılı dosyasındaki davanın şirket yöneticileri hakkında açılmış olan kamu davası olduğunu, yapılan yargılama neticesinde şirket yöneticileri hakkında verilmiş herhangi bir mahkûmiyet veya ceza kararı bulunmadığını,yine davacının şikayeti sonucunda açılan Bakırköy ..’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyasındaki kamu davasının da Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki kamu davasındaki gibi yalnızca şirket ortakları aleyhinde açılmış kamu davası olduğunu ve Bakırköy …’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyası ile görülen davanın yargılaması neticesinde ise tüm sanıkların beraatine karar verildiğini,davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü soyut iddiaların hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını müvekkili şirketin zararlarıyla ilgili TTK 448/3 gereği davacı tarafın yargılama öncesinde iş bu dosyaya teminat yatırması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davalı şirketin 27/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce temyiz incelemesi öncesi verilen karar gerekçesine göre;
Bilirkişiler Yard.Doç.Dr… tarafından düzenlenen 08/08/2014 havale tarihli bilirkişi kök ve 06/03/2015 havale tarihli bilirkişi ek raporlarında;Olayda iptali istenen genel kurul kararının alındığı tarih 27/03/2013 ve dava tarihi 28/06/2013 olduğundan davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını,bu bakımdan davacının iptal davası açma hakkı bulunmadığını,ancak Sayın Mahkemece esasa girilerek karar verilecek ise;(3), (4), (5), (6) ve (7) no.lu kararların iptali kabil olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Dava, davalı şirketin 27/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup dava konusu genel kurul toplantısı ve alınan karar (hukuki işlem) tarihi itibari ile taraflar arasındaki uyuşmazlığa 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Anonim ortaklık genel kurul kararlarının hukuken varlık ve geçerlilik kazanabilmesi için gerekli şartlar kanunda çeşitli hükümlerde düzenlenmiş olup bir genel kurul kararı ilgili hükümlere ve bu hükümler çerçevesinde düzenlenmiş ana sözleşme hükümlerine veya iyiniyet kurallarına aykırılık taşıdığı takdirde hukuken sakatlanır.Yokluk,butlan,askıda hükümsüzlük ve iptal edilebilirlik şeklinde sakatlık halleri ortaya çıkabilir (M. BAHTİYAR, Ortaklıklar Hukuku, Yeni TTK.’ya Göre Yazılmış ve Güncellenmiş 8. Bası, İstanbul, 2014, s. 181).
İptal davasını açabilecek olanlar, pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden her birisidir (TTK.m.446). Toplantıya katılan pay sahipleri karara olumsuz oy vermiş ve muhalefetini zapta geçirmiş olmaları hâlinde iptal davası açabilirler.Somut olayda genel kurul tutağından davacı pay sahibinin olağan genel kurul toplantısına katıldığı ve iptali istediği kararlara karşı olumsuz oy kullandığı ve ayrıca muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırdığı görülmektedir.Bu bakımdan toplantıya katılan davacı pay sahibinin bu yönü ile davacı sıfatını haiz olduğu anlaşılmaktadır.
İptal davası açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından (iptal şartlarından) ilki ise ortada bir genel kurul kararının bulunmasıdır.Ortada şeklen dâhi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı ile karşılaşılır.İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır Üçüncü olarak aranacak şart ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır.
Davacı her ne kadar bir bütün olarak “genel kurul kararından bahsetmiş ise de; genel kurulda alınan tek bir karar olmadığı gibi, bir genel kurul toplantısını değil ancak alınan kararların iptali söz konusudur. Sonuç olarak,davalı şirketin 27/03/2013 tarihinde alınan (3), (4), (5), (6) ve (7) no’lu kararların davalı şirketin ana sözleşme hükümlerine,kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu,bu nedenle hukuken sakat olduğu anlaşılmakla iptali kabil olduğu,anılan genel kurul toplantısında alınan diğer kararların iptali kabil olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 27/03/2013 tarihinde alınan (3), (4), (5), (6) ve (7) no’lu kararların iptaline, davacının diğer maddelere yönelik iptal isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ
Önceki hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 22/06/2016 tarih …. Esas … Karar sayılı ilamı ile;
Mahkemece, vergi denetim raporu dayanak alınarak hazırlanan bilirkişi kök ve ek raporu benimsenerek, 2004 yılından itibaren kasa, ortaklara borçlar ile hizmet üretim giderleri hesaplarının ve buna bağlı olarak 2004 yılından itibaren tüm bilanço ve gelir tablolarının düzeltilmesi gerektiği, usulsüz işlemler nedeniyle 2010- 2011 yılı bilançolarının reel durumu yansıtmadığı bu nedenle gelir gider hesaplarının ve buna bağlı olarak Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu faaliyet raporlarının onaylanması ve belirtilen kurul üyelerinin ibrasına yönelik kararların hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, oysa davalı taraf savunmasında, vergi uzmanları tarafından düzenlenen rapor üzerine usulsüz işlemler yapıldığına dair kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı bulunmadığını savunduğu, bu durumda mahkemece karara dayanak vergi denetim raporu üzerine davacı tarafça ödenen herhangi bir vergi cezası veya fer’isinin bulunup bulunmadığı ve vergi denetim raporunun yargısal denetiminin yapılıp yapılmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle BOZULMASINA karar verilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada davacı vekili önceki kararda direnilmesini, uyulmasını, davalı vekili lehe olanlar açısından uyulmasını, aleyhe olanlar açısından karara direnilmesini istemiştir.
Mahkememizce usül ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı uyarınca İstanbul Vergi Dairesi Denetim Gurup Müdürlüğü Vergi Denetmeni …tarafından hazırlanan 22.01.2009 tarih ve …. nolu vergi raporu , 22.01.2009 tarih ve… nolu vergi inceleme raporu üzerine davacının ödediği herhangi bir vergi cezası veya fer’isinin bulunup bulunmadığının ve vergi denetim raporunun yargısal denetiminin yapılıp yapılmadığı hususunda yazılan müzekkereye cevap verildiği, müzekkere cevabında; dairenin … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi …A.Ş.ile ilgili olarak tarh dosyasının ve kayıtların tetkikinde ; şirketin kanuni temsilcileri hakkında, 213 sayılı VUK.nun 359/b-1 fıkrasında belirtilen ceza hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı Kanunun 367.maddesi uyarınca İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının mütalaasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerektiği sonucuna varıldığı, Katma Değer Vergisi için 22/01/2009 tarih ve …. sayılı vergi inceleme raporuna istinaden tarhiyatlar yapıldığı, söz konusu tarhiyatlara ilişkin olarak dava konusu yapılmadığı ve 03/03/2009 tarih ve …. sayılı dilekçe ile V.U.K.nun 376.maddesine göre tahakkuk ettirerek ödemelerin yapıldığının anlaşıldığı, ayrıca ihbarda bulunan …’a ihbar ikramiyesinin ödenmemesi için 22/01/2009 tarih ve …. sayılı Basit rapor düzenlendiği, rapora istinaden yargısal denetimin yapılmadığının anlaşıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, Taraflar arasında görülen davalara ve davalı şirketin GK kararlarına kronolojik olarak bakıldığında; Gelen İTSM kayıtlarına göre Şirkete ait 1995,1996,1997,1998,1999, 2000, 2001, 2002, 2003 bilanço ve gelir gider hesapları ile ilgili maddelerinin görüşülmesi ve oylanması 12.06.2007 tarihinde yapılmış ve bu genel kurul kesinleştiği anlaşılmıştır.
12.5.2008 tarihli genel kurulda 2004-2005-2006 yıllarına ait bilanço ve gelir gider hesapları ile ilgili maddeler görüşülmüş, bu genel kurula ilişkin davacı tarafından açılan genel kurul iptali davası Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasında iptal kararı verilmiş kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
24.5.2011 tarihli genel kurulda şirketin 2007-2008-2009 yıllarına ait bilanço ve gelir gider tabloları yapılan oylama neticesinde oybirliği ile kabul edilmiş ve bu genel kurul kesinleştiği gelen sicil kayıtlarından anlaşılmıştır.
İş bu davaya konu 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin bilanço ve gelir gider tablolarının oylandığı 27.3.2013 tarihli genel kurulun iptali gerekçesi olarak 2010 yılı öncesine ilişkin bilanço ve gelir gider tabloları ile ilgili iddiaları da olduğu dikkate alındığında;
Davanın esası, 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin bilanço ve gelir gider tablolarının oylandığı 27.3.2013 tarihli genel kurula karşı açılan işbu iptal davası olup, davacı tarafın bazı taleplerinin 2010 ve 2011 yıllarıyla ilgili olmadığı görülmüş ve daha önce yargılama konusu olmuş ve 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin herhangi bir belge sunmadığı ve bu yıllara ilişkin herhangi bir vergi inceleme raporunun ibraz edilmediği de anlaşılmıştır. Buna göre 27.3.2013 tarihli genel kurulda davacı tarafın önceki genel kurul iptal davasına konu taleplerini tekrarla önceki genel kurul iptal nedenlerine dayanarak açmış olduğu anlaşılmış olup bilirkişi heyeti her ne kadar söz konusu kararların bilançoların gerçeği yansıtmadığı argümanına dayanarak söz konusu kararların bir kısmının iptali yönünde görüş bildirmiş iseler de, mali yönden alınan raporda 2004 yılı dönemi içindeki faturalar konusundaki usulsüzlükler üzerinde durulmuş ve 2010 ve 2011 yıllarına ait bilançolarla ilgili iptali gerektirir gerekçe herhangi bir somut belge veri kayıt ortaya koymadan öcenki döneme ait vergisel denetime konu işlemlerle iligli düzeltme yapılamamış gibi 2010-2011 yıllarına ait bilançolarına yansıdığı beyan etmiş ise de bu tespitin mali hiçbir dayanağının olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki söz konusu işlemlerle ilgili Bakırköy ….ATM’nin ….esas sayılı dosyasında bu mesele tartışılmış ve aynı 22.01.2009 tarihli vergi denetim raporu ilgili dosyada bilirkişilerce tartışılmış ve nihayetinde 2004 yılı vergisel dönemde yapılan usulsüzlükler sebebiyle 2004 yılına ait bilanço ve gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığını tespit etmişler mali tabloların bu sebeplerle yeterince açık olmadığı bilançonun yapılan usulsülükler nedeniyle gerçeği yansıtmadığını tespiti üzerine mahkemece bununla bağlantılı ibra kararı ve yönetici ve denetçi seçimlerine dair GK kararlarının iptaline karar verilerek söz konusu mahkeme kararı kesinleşmiştir. Kısacası mali yönden bu dosyada alınan bilirkişi raporu dayanağını 2004 yılındaki usulsüzlüklere dayandırmış olup bu davanın sebebi olan 2010-2011 yıllarına ait bilançolara yansıdığı hususunu somut veri ve belgelerle açıklayamamış ve buna dair mali veri de ortaya koymadığı dikkate alındığından zaten 2010-2011 yılların ait bilançolarla ilgili reel durumu yansıtmadığı yönündeki soyut tespitler yerinde görülmemiş ve iş bu dava esasen 2004 yılına ait sebeplere dayandırıldığı dikkate alındığında bu hususlar Bakırköy …ATM dosyasında tartışılarak karar bağlandığından dava konusu 2010-2011 yıllarına it herhangi bir vergi incelemesi ya da rapor belge sunulmamış olup bilirkişi sadece gerçeği yansıtmadığı tespitiyle dayanaksız şekilde düzenlediği rapora itibar edilmemiştir.
Kaldı ki söz konusu 22.01.2009 tarihli rapora göre 2004 yılına ait vergilendirme dönemine ait usulsüzlüklerden dolayı hazırlanmış bir rapor olup 2009 tarihli Vergi denetmeni raporuna ilişkin olarak gerek hukuk gerekse de ceza yargılamasına konu davalı şirket veya yetkilileri aleyhinde kesinleşmiş Mahkeme kararı bulunmamış ve KDV beyanı yönünden de gerekli düzeltmelerin yapıldığı dikkate alındığında raporda da belirtildiği üzere 2010-2011 yıllarına it sahte fatura kullanımına ilişkin herhangi bir dava dosyası ya da vergi inceleme raporu bulunmadığından bilançonun gerçeği yasıtmadığı yönündeki kendi içinde çelişki rapora katılmak mümkün görülmediğinden gelen emsal mahkeme dosyası toplanan delilere sunulan ceza mahkemelerindeki dosyalara ve incelenen dosya kapsamına göre davalı şirketin 27/03/2013 tarihinde alınan Genel Kurul kararlarının iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığından davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE;
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 – TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 24,30-TL harçtan mahsubuna, bakiye 20,10 TL harcın karar davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 33,00 TL tebligat gideri, 53,20 TL müzekkere gideri, 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 486,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸