Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/684 E. 2018/843 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/684
KARAR NO : 2018/843

DAVA : TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, uzun yıllardır ticari hayatta faaliyet göstermekte olduğunu bu faaliyetlerini sürdürebilmek için , davalı…… Üretim Aş’den Mayıs 2010 Aralık 2011 tarihleri arasında elektrik hizmeti satın aldığını, davalı elektrik şirketinin ,davalının, müvekkili şirkete sağladığı elektrik hizmeti için her ay fatura düzenlediğini ancak faturalarda , elektrik tüketim bedelinin haricinde , herhangi bir hizmet karşılığı olmayan ”kayıp -Kaçak Elektrik Bedelleri” , ”Dağıtım Bedeli” ,”İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli” ve ”Parekende Satış Hizmet (Sayaç Okuma) Bedeli” gibi bedelleri haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, bu husularda davalı şirketin müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiği bu bedellerin tam ve kesin olarak tespit edilebilmesi için , davalı elektrik şirketinin kayıtlarının mutlaka incelenmesi gerektiğini , kayıp kaçak elektrik bedellerinin, 01/01/2011 tarihinden önceki elektrik faturalarında ” Perakende satış (aktif enerji) bedeli” içerisinde yer aldığı ve bu şekilde başka adlar altında abonelerden tahsil edildiği EPDK tarafından yapılan basın açıklamasında da ifade edildiğini, talep ettikleri kayıp kaçak elektrik bedelleri, 2003 yılından itibaren, borcunu zamanında ödeyen ve dürüst bir abone olan müvekkili şirketten başka adlar altında tahsil ettiğini, bu bedellerin 2011 yılına kadarki faturalarda ve 2011 yılından sonraki bazı faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmediğini ve ” parekende satış (aktif enerji) bedeli” gibi başka kalemler içerisine dahil edilerek tahsil edildiğini,tüketicilerin ödediği kayıp kaçak bedellerini görmelerini engellemek ve hak aramalarının önüne geçebilmek için , 2011 yılından sonraki dönemlerde elektrik şirketlerinin faturalardan kayıp-kaçak bedeli kalemlerini kaldırması, bir çok basın ve yayın organında da haber olduğunu, elektrik faturalarından kayıp-kaçak bölümünün çıkarılması, bu bedelin tahsil edilmediği anlamına gelmediğini, aboneler faturalarda göremese de kayıp kaçak elektrik bedellerini ödemeye devam ettiğini , bu husus davalı elektrik şirketi tarafından da kabul edildiğini, ancak bu uygulama hukuka ve yasalara aykırı olduğunu , birçok Yargıtay kararında da belirtildiğini, müvekkili şirketin dürüst bir tacir ve tüketici olarak bugüne kadar bütün elektrik faturalarını zamanında ve tam olarak ödendiğini, bu nedenle , herhangi bir hizmet karşılığı olmadığı açıkça belli olan , kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak elektrik kullanım bedelleri ile elektrik dağıtım firmalarının ağır ihmal ve kusurları ile alt ve üst yapı eksikliklerinden kaynaklanan kayıp elektrik bedellerinin müvekkili şirket gibi dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemez bir durum olduğunu, kayıp elektrik bedeli , elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp bedel anlamına geldiğini, bu kaybın önlenmesi için gerekli teknik alt ve üst yapı hizmetlerinin yapılması davalı elektrik şirketinin sorumluluğunda olduğunu, aynı şekilde kaçak elektik bedeli, kötü niyetli kullanıcılar tarafından herhangi bir bedel ödenmeksizin ve sayaçtan geçirilmeksizin kullanılan elektrik bedeli olduğunu, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem almak ve hırsızı takip edip bedeli ondan tahsil etmek yine enerji dağıtan davalı şirkete ait olduğunu, davalı elektrik şirketi tarafından müvekkili şirketten tahsil edilen kayıp/kaçak elektrik bedelleri herhangi bir hizmetin karşılığı olmayıp, müvekkili şirketin hiçbir şekilde kullanmadığı bu elektrik bedellerinin müvekkili şirketten tahsil edilmesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, elektrik enerjisinin nakli sırasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kullanılan kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek Anayasa’ya ve Borçlar Kanununa aykırı olduğu gibi, hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile de bağdaşmadığını, davalı elektrik şirketinin müvekkili şirkete gönderdiği elektrik faturalarında , elektrik tüketim bedelinin haricinde tahsil ettiği ”Kayıp-Kaçak Elektrik Bedelleri” ile ”Dağıtım Bedeli” , ”Perakende Satış Hizmet Bedeli” ve ”İletim Bedeli” gibi bedelleri, iş bu dava ile talep ettiklerini, sonuç olarak…… Üretim Aş.’nin Mayıs 2010-Aralık 2011 tarihleri arasında davacı şirketten haksız olarak tahsil ettiği bedellerin iadesi için kayıp-kaçak elektrik bedeli için ¨2.000,00 , dağıtım bedeli için ¨500,00, iletim bedeli için ¨500,00 ve perakende satış hizmet (sayaç okuma) bedeli için ¨500,00 olmak üzere toplamda şimdilik ¨3.500,00’nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avans (reeskont) faizi ile davalı…… Üretim Aş.’den alınarak davacı şirkete verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunma hakkının bulunmadığını, davanın …… Dağıtım Aş’ye ihbarını talep ettiklerini, davacının hiç bir delile dayanmadığını, davacının sadece müvekkili şirket tarafından kesildiği belirttiği faturalara dayanmakla , bu fatura bedellerini ödendiğine dair herhangi bir makbuz ve dekont sunmadığını, davacının bu bedelleri ödediğini ispat eder belge sunmadığını, ayrıca davacı tarafın bir tacir olmakla , dava konusu ettiği her belgeyi delil olarak sunmakla yükümlü olduğunu , müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp, özel sektör mensubu bir elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak , sayaç okuma ve sait bedellerin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin , elektrik satmak üzere kurulmuş özel bir tüzel kişilik olduğunu, kâr amacı ile bu işi yapmakta olduğunu ve sadece elektriğin net bedelini kendisi için tahsil ettiğini, müvekkili, kayıp-kaçak ve sair yan bedeller olarak tahsil ettiği bedellerin alacaklısı olmadığını, ve bu bedeller kendi uhdesinde kalmadığını, müvekkili şirketin elektrik satması nedeni ile elektrik bedeli ile elektrik tüketicisinden toplanması mevzuat gereği olan bir tutarın sadece tahsilatçısı konumunda olduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği dağıtım şrketleri olan….. , …… , ….. , ….. , ……, …… adına toplamakta olduğunu ve topladıktan sonra da bu kurumlara intikal ettirmekte olduğunu, bu itibarla bugüne değin kayıp-kaçak bedeli olarak tahsil ettikleri tutarları kendi adına tahsil etmediğinden bu kurumlara intikal ettirdiğinden iade etmesinin mümkün olmadığını, somut olayda müvekkili davacıdan tahsili ettiği kayıp kaçak bedellerini ilgili dağıtım şirketi olan …… Dağıtım Aş’ye ödemiş bulunduğunu, bu ödemelere ilişkin dekontlar ve …… Dağıtım Aş. Faturaları delil listesinde sunduklarını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp kaçak bedeli, elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini, kayıp kaçak bedeli 2011 yılı itibariyle tanımlanmakta ve belirlenmekte olan bir bedel olmadığını, bu bedel 2011 yılı öncesinde de perakende satış lisanslarına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içerisinde tahakkuk ettirilen bir bedel olduğunu , davacının dayanak yaptığı kararlar kanun maddesi olmadığı gibi içtihadı birleştirici bir niteliği de haiz olmadığını, davacının faiz talep etme hakkı hukuken bulunmadığını, davacının tacir olup, söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmemiş , fatura ve içeriğini kabul ettiğini, davacı aldığı hizmetlerin bedeli ödemekle yükümlü olduğunu, sonuç olarak davanın yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibari ile davalı tarafından davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak,dağıtım,iletim sistemlerini kullanma ve parekende satış hizmet (sayaç okuma) bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanıp bilirkişi raporu alındıktan sonra mahkememizce …… Esas ….. Karar sayılı 30/03/2016 tarihli karar ile, davalı şirketin kayıp kaçak, sayaç okuma ve iletim sistemlerini kullanma bedelini, elektirik abonesi olan davacıdan tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 277.143,53-TL’nin dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin …….. Esas, ……. Karar sayılı 27/02/2018 tarihli bozma ilamı ile;
“…. dava konusu uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle elektrik mühendisi, hukukçu ve mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulunun görüşüne başvurulmuş, anılan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan hazırlanan 14.12.2015 tarihli raporda; davalı şirketin EPDK kararına dayalı olarak tahsil ettiği kayıp-kaçak bedeli yanında, ayrıca mükerrer kayıp-kaçak bedeli tahsil ettiği belirtilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan raporda yer alan, hukukçu ve mali müşavir bilirkişiler konunun uzmanı değildir. Ayrıca, raporda; mükerrer kayıp-kaçak bedeline ilişkin hesaplamanın neye göre yapıldığı hususunda bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, alınan rapor hüküm vermeye elverişli değildir.
Bu durumda, mahkemece; mükerrer alındığı bildirilen kayıp – kaçak bedeli hususunda, tamamı konunun uzmanı olan elektrik ve elektronik mühendislerinden oluşturulacak 3 bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, hüküm vermeye yeterli olmayan raporun esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması…”denilerek bozulmuş, davacının karar düzeltme talebi aynı daire tarafından reddedilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada davacı vekili önceki kararda direnilmesini, davalı vekili ise bozma ilamına uyularak yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulanan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6719 sayılı Kanunda yer alan söz konusu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla aynı mahiyetteki davalarda başkaca mahkemelerce Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuş, 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da Anayasa Mahkemesi tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir. Böylece yürürlükte olan, 6719 sayılı yasanın Geçici 20. Maddesine göre dava 6719 sayılı yasa ile değişik 6446 sayılı yasa hükümlerine göre değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır.
Davacı vekilinin dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasıyla açmış olduğu iş bu davada, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Geçici 19 , 20. Maddeleri ve Geçici 21. Maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesi ile söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale geldiğinden ve bu davalarda mahkemelerin yetkisi kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmek gerekmiştir. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 28.06.2017 tarih …… Esas – …… Karar ; 16.06.2017 tarih …..Esas- …. Karar; 28.06.2017 tarih ….. Esas- …… Karar ; 23.06.2017 tarih …. Esas- ….. Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır. ) Her ne kadar dava konusu bedeller 6719 sayılı yasa ile yasal hale gelmiş ise de dava tarihinde geçerli olan Yargıtay içtihatlarına göre davacı dava açmakta haklı bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü taşımaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin bu madde 1086 sayılı HUMK’nun 425. Maddesinde sadece iki durum için yani sınırlayıcı şekilde düzenlenmiş iken yeni getirilen 6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ile davanın konusuz kalmasına yol açan tüm haller için düzenlenmiştir. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün, …… E., …… K. Sayılı ilamında ” Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine ” hükmedilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, HMK’nun 331. Maddesi ve Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı içtihadı dikkate alındığında yargılama harç ve giderinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 59,78-TL harç ile 4.674,00-TL ıslah harcından mahsubuna, artan 4.697,88-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Ravacının kendini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafından yapıalan 27,70-TL başvurma harcı, 59,78-TL peşin harç, 4.674,00-TL ıslah harcı, 323,00-TL tebligat, 73,00-TL posta, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.657,48-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 19/12/2018

KATİP …..
¸e-imza

HAKİM …..
¸e-imza