Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/648 E. 2018/508 K. 06.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/648
KARAR NO : 2018/508

DAVA : TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ : 06/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … plakalı aracı … no’lu kasko sigorta poliçesi ile 29/06/2017-29/06/2018 tarihleri arasında sigortaladığını, … plakalı aracın 03/11/2017 tarihinde seyir halinde iken aracın motor bölümünden yanarak ağır hasara uğradığını, yaptırılan bilirkişi incelemesi ve ekspertiz çalışması sonucu sigortalı araçtaki yangın başlangıç noktası akü ana kablosunun şanzıman bağlantısının arasına sıkıştırılmış olduğunun tespit edildiği, yine yangına sebep olan aküyü davalı şirketin araca taktığı ve bu takma işleminde davalı şirketin kusurlu olduğunun tespit edildiği, sigortalı araçta meydana gelen yangın sebebiyle müvekkili şirket tarafından yapıtırılan ekspertiz çalışması sonucu araçta 35.000,00-TL hasar olduğunun tespit edildiği, söz konusu hasar miktarının müvekkili şirket tarafından sigortalısına 13/02/2018 tarihinde 35.000,00-TL olarak ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin sigorta poliçe teminatı gereği sigortalı araçtaki hasarı ödemediğini, sigortalı aracın davalı şirketin kusuru sebebiyle hasara uğradığından müvekkili şirket tarafından ödenen tazminatın davalı şirketten tahsilini işbu dava ile talep ettiklerini, davalı şirket ile dava harici yazışmalardan bir netice alınmadığından işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ileri sürerek, 17.500,00-TL tazminatın ödenme tarihi olan 13/02/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi, yargılama gideri, avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28/11/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun’un 87. maddesi uyarınca, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanun’un “amaç” başlıklı 1. maddesinde; “Bu kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemelidir” denildikten sonra, 2. maddesinde, anılan Kanun’un, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı belirtilmiş ve tanımlar bahsini düzenleyen 3. maddesinin (ı) bendinde, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendinde, “tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise, “Tüketici işlemini” tanımlarken ise, “mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder denilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde ve yukarıda tanımları verilen sözleşme ve hukuki işlemin olması gerekir. Tüketici mahkemesinin görevli olabilmesi için sözleşmenin taraflarından birisinin nihai tüketici konumunda olması gerekmektedir. Öte yandan Anılan Yasa’nın 73.maddesinde, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda davacının sigortalısı olan …. gerçek kişidir. Davacının sigortalısı olan dava konusu… plakalı aracın hususi araç olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı ,davacının sigortalısına hizmet sunmuştur. Yani davacının sigortalısı ile davalı arasında hizmet sözleşmesi ilişkisi vardır. Davacı …,sigortalının haklarına halef olarak dava açmış olduğu için ortada bir tüketici işlemi sözkonusudur. Bahsi geçen sebeplerle tüketici mahkemesi görevli olduğundan davanın ususlen reddi yoluna gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 06/07/2018

KATİP …

HAKİM …