Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/602 E. 2018/728 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/602
KARAR NO : 2018/728

DAVA : ALACAK (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2018
KARAR TARİHİ : 14/11/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/11/2018

Küçükçekmece ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/05/2018 tarih …. Esas …. karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. kayıtlı müvekkiline ait …. numaralı hattın rızası dışında sim kartının değiştirilerek bu hat üzerinden …. Bankasındaki müvekkiline ait kredi kartından kusurlu işlemle nakit avansın çekilmesi, itirazlarına rağmen ve kart miktarını depo etmesine rağmen iadenin yapılmayarak müvekkilin zarara uğratılması sonucu 7.448,90 TLnin en yüksek mevduat faizi üzerinden faizi ile birlikte kart hesabına iadesine, müvekkilinin şu ana kadar ödemiş olduğu 2.910,00 TL nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte geri iadesine, rızası dışı yapılan işlem 5 taksit olduğu için kalan 3 taksitin ödenmemesi için tedbir kararı verilerek 5.000,00TL manevi tazminatın dava tarihi itibariyle en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görev, yetkisizlik ve husumet itirazında bulunduklarını dosyanın mahkememiz yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilip Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, eğer yok ise yine görevsizlik kararı verilip dosyayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerektiğini, her iki halde de görevsizlik kararı verileceği için davanın usulden reddinin gerektiğini, alacaklı-borçlu sıfatının birleşmemesi, müvekkillerinin 3. Kişi konumunda bulunması ve kusurun kendilerine yansıtılamaması, müvekkil şirketin sadece iletişim hizmeti vermekte olup bankacılık işleminin/işlemlerinin taraflarından biri olmadığını, müvekkil şirketin bankacılık işlemlerinin güvenle yapılması konusunda ne davacıya karşı ne de diğer davalı bankaya karşı herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, meydana geldiği iddia edilen olaylar asıl olarak davacının kimlik ve/veya bankacılık işlemlerine ilişkin banka tarafından kendisine verilen veya müşterinin kendisi tarafından oluşturulan şifrelerinin gereği gibi korumamasından ve gerekli özen ve dikkati göstermemesinden kaynaklandığını davacının hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz iddialarının ve davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle: görev, yetkisizlik ve husumet itirazında bulunduklarını dosyanın mahkememiz yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilip Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, eğer yok ise yine görevsizlik kararı verilip dosyayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerektiğini, her iki halde de görevsizlik kararı verileceği için davanın usulden reddinin gerektiğini, davaya konu olayların gelişmesinde, “Olayların Gelişimi” ve yukarıda bahsedilen önlemler çerçevesinde, müvekkil bankanın sistemlerinden kaynaklı herhangi bir sorun ya da kusur olmadığnı, davacının sahip olduğu kimlik doğrulama unsurları, herhangi bir hata vermeden kullanılarak işlemler gerçekleştirildiğini, davacının sim kartının kopyalanmış olabileceğini, müvekkili banka tarafından bilinebilecek bir husus olmadığını, davacının hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz iddialarının ve davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/05/2018 tarih …. Esas …. karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı bankadaki kredi kartı hesabı üzerinden dolandırıcılık iddiasına dayalı olarak kullandırılan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, taraflar arasında hizmet sözleşmesi vardır. Buna göre dava hukuk davası yani nispi ticari dava da değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. Maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulandaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu açıklanmış; “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde de aynen ; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin (k) bendinde tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (i) bendi kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden tüketiciye mal sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder hükmünü içermektedir.
6502 Sayılı Kanunun tanımlar başlıklı 3/1 maddesinin (L) bendinde tüketici işlemi açıklanmıştır. Buna göre mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemi olarak kabul edilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin hukuki işlemin olması gerekir.
Davacı tacir olmayıp, dava; 6102 sayılı TTK’da yer alan bulan mutlak ticari davalardan da değildir. Dava dilekçesindeki ekinde belgeler incelendiğinde iptale konu edilen sözleşmenin “Bireysel Kredi Kartı Sözleşmesi” olduğu, iddia ve savunma kapsamında uyuşmazlığın; taraflar arasında akdedilen “Bireysel Kredi Kartı Sözleşmesi” uyarınca işlem özelinde oluşturulan sim kartın kopyalanması suretiyle davanın bankacılık işleminden doğan alacak olup, somut uyuşmazlıkta davacı ticari ve mesleki amaçlı hareket etmediği için ve tüketici kanunun yürürlük tarihi ile dava tarihi göz önünde bulundurulduğunda tüketici sıfatı bulunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli bankacılık işlemi yani kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı olması nedeniyle tüketici mahkemesi görevlidir. 6502 sayılı Tüketicinin Koruması Hakkında Kanunun 3-(1)/1 ve 73.maddelerince sözleşmenin hukuka uygunluğunu denetleme görevinin “Tüketici Mahkemesine” ait olduğu anlaşıldığından uyuşmazlık konusunun Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği değerlendirilmekle, mahkememizin görevsizliği nedeniyle dosyanın görevli bulunan Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 14/11/2018

KATİP …
¸e-imza

HAKİM …
¸e-imza