Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/581 E. 2019/204 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/581
KARAR NO : 2019/204

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/06/2018
KARAR TARİHİ : 19/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesiyle; davalıların birlikte geliştirdiği Park Mavere projesindeki ticari ünitelerin satışının 15.03.2015 tarihinde gerçekleştirildiğini, müvekkillerinin de ihaleye katılarak …. ada … parsel …. blokta yer alan …. no.lu bağımsız bölümü 3.210.000,00 TL bedelle satın aldıklarını, ihale sonrası satış vaadi sözleşmesi düzenlenerek tüm satış bedelinin ödendiğini, ancak davalıların davacıları aldattıklarını, botanik park manzaralı olduğu belirtilmiş olmasına rağmen böyle bir durumun söz konusu olmadığını, taşınmazın ihale şartları ile projeye aykırı olduğunu, merdivenlerde korkuluk bulunmadığını, buna rağmen müvekkillerinin taşınmazı 08/06/2018 tarihinde teslim almak zorunda kaldıklarını, taşınmazın tanıtımda belirtilen ulaşım, görsel ve kullanım açısından vaat edilen özellikleri taşımadığını, taşınmazın bu hali ile satışının mümkün olmadığını, davacıların zararlarının giderilmesi nedeniyle davalıya başvuru yaptığını, ancak bunun sonuçsuz kaldığını, bu haliyle taşınmazın eksik ve ayıplı olduğunu belirterek sözleşmeden kaynaklı maddi zararları, projeye aykırılık nedeniyle uğradıkları zarar, ayıplı ve eksik iş nedeniyle doğan zarar ile değer farkı bedeli olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….A.Ş vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin adi ortaklık olması nedeniyle husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, davacıların taşınmazı mevcut ve çevresel durumunu görerek satın almaları nedeniyle müvekkilinden talepte bulunmalarının mümkün olmadığını, davacıların imzalamış olan ihale şartlanamesi ve satış vaadi ile bağlı olduklarını, davacıların taşınmazı fiilen teslim aldıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davalı ortak girişim grubu arasında gelir paylaşımına ilişkin sözleşme düzenlendiğini, sözleşme kapsamında inşa edilen taşınmazların sözleşme gereğince yüklenici olan ortak girişim tarafından satıldığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, eksik ifa ve ayıp iddiasının yerinde olmadığını, müvekkilinin taahhüdünü sözleşmeye uygun olarak yerine getirmiş olduğunu, imalatların teknik şartlanameye uygun yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacıların tacir vasfında olup olmadığı hususunda gerekli araştırmalar yapılarak yazı cevapları değerlendirilmiştir.
Dava, ayıp, projeye aykırılık ve eksik iş iddialarına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, davacılar tarafından davalıdan satın alınan taşınmazın projeye aykırılığı, ayıplı ve eksik iş iddialarına dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın TTK.’nın 4. maddesinde sayılan ve diğer kanunlara atıf yapılan hususlardan kaynaklanmadığı, davacılar tacir olmadıkları gibi taraflar arasındaki ilişkiye göre de tacir olarak kabullerinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ticari olmayan işbu davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK.nn 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları ise dava şartıdır. Bu itibarla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi.19/02/2019

Katip …

Hakim …