Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/527 E. 2020/1073 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/527 Esas
KARAR NO : 2020/1073

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil tarafa karşı Büyükçekmece …… İcra dairesince 40.000,00 TL bedelli çeke dayanarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirketin çekte kaşesi bulunan şirketten farklı bir ünvanlı şirket olduğunu, takibe konu olan çekteki borçlunun ünvanının ve vergi numarasının farklı olduğunu, müvekkil şirketin adresinin bayrampaşada bulunduğunu, icra takibine konu olan çekte bulunan imzanın taraflarına ait olmadığını, müvekkilin bu çeke istinaden herhangi bir borcu olmadığını, açıkça alacaklı vekili tarafından bu hususların görmezden gelinerek icra takibi işlemlerinin yürütüldüğünü, davalı tarafından müvekkil …… adına kayıtlı taşınmazlara haciz konulduğunu, müvekkilin mağdur edildiğini, çekte açıkça belli olmasına rağmen müvekkil hakkında icra takibi açılmasının kötüniyetli olduğunu, bu sebeplerle icra takibinin durdurulmasına, davacıların davalılara ilgili dosya yönünden borcu olmadığının tespitine, ilgili icra takibinin iptaline, müvekkil adına konulan hacizlerin kaldırılmasına,davalının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, icra takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmaması nedenine dayanan ve İİK. 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasında tartışmalı olan husus ise davaya ve takibe esas çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, keşide tarihi öncesi itibari ile davacıya atfedilebilecek herhangi bir mukayese imzanın bulunup bulunmadığı, davacının çekten dolayı borçlu bulunup bulunmadığı, taraflar lehine tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği notkasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyası kapsamına göre alacaklının dosyamız davacısı, borçlunun dosyamız davalısı, takibe esas olan çekin keşide tarihinin 5/01/2015, bedelinin 40.000,00-TL, muhatap bankasının ……. bank ……. Şubesi olduğu tartışmasızdır.
Dayanak çek aslı, dayanak icra dosyasında ve tüm belgelerde davacıya atfedilen imzalı belgeler var ise bunların asılları ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, dava konusu çekteki imzanın diğer mukayese konusu belgelerdeki imzalar ile kıyaslandığında, aynı el ürünü olduğuna dair teknik bir veri olup olmadığı, çekteki imzanın davalı şirket temsilcisinin yokluğunda atıldığının, davalı tarafından savunulması da gözetildiğinde, çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı, bu konuda davacıyı bağlayan teknik veri olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Sahtecilik ve grafoloji uzmanı üçlü bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 15/08/2020 tarihli raporunda mevcut inceleme şartları, belirlenen ve mukayese tablosunda gösterilen bulgular ışığında inceleme konusu çekin arka yüzünde atılı bulunan ciranta imzasının, mukayeseye esas imzalarına kıyasla … ‘ın elinden çıktığını gösterir bulguların bulunmadığı teknik görüş olarak açıklamıştır.
Esasen bilirkişi raporu gerekçeli, ayrıntılı hükme elverişli olup teknik olarak yeterli niteliktedir. Zaten çıplak gözle yapılan incelemede dahi imzalar arasındaki farklılık hayatın olağan akışı içinde normal bir kişi tarafından dahi tespit edilebilecek niteliktedir.
T.T.K. ‘nun 818/1-c maddesi yollamasıyla ve TTK’ nun 677. maddesi uyarınca bir çek üzerinde bulunan imzanın sahte olması halinde imza sahibinin bu çek ile bağlı olamayacağı sonucuna varmak gerekir. Elbette bu durum diğer imzaların sıhhatini etkilemediği halde kendisine imza atfedilen şahsen sorumlu olmasını ise engeller.
Esasen çekteki imzanın sahte olduğunun açıklanmış olması imza atfedilen kişi tarafından ileri sürülen bir def’i niteliğindedir. Bu def’inin niteliği ve imzanın sahte olmasına dayanılmış olması, bu def’in herkese karşı ileri sürülmesinin mümkün kılan bir def’idir. Nitekim doktrinde dahi kambiyo evrakı niteliğindeki belgede yer alan imzanın sahte olması halinde ileri sürülen definin herkese karşı ileri sürülebilen bir defi olduğu kabul edilmektedir.(Prof Dr. Oğuz İmregün, Kara Ticaret Hukuku Ders kitabı )
Açıklanan durum karşında davalı şahsın iyi niyetli olması dahi herhangi bir önem arzetmeyecek olup bu def’inin adı geçen davalıya karşı ileri sürülmesi de yasal olarak mümkün olacaktır.
“Çek, davalının huzurunda düzenlenip imzalanmamış olmakla imzası sahte çekin icra takibine konulmasında davalıyı kötü niyetli kabul etmek olanaksızdır (Yargıtay 19. H.D. 19/11/1993 T. ve 1768/7698 sayılı kararı)” O halde davalıların kötü niyetli olduğu anlaşılamadığından davacı lehine tazminata hükmedilmesi mümkün değildir. Öte yandan davanın kabulü nedeniyle davalılar lehine tazminata da hükmedilmemiştir.
Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar gözetilerek Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı icra dosyasına konu çek sebebi ile davacıların davalılara borçlu olmadığının tespitine tarafların tazminat taleplerinin şartlarının oluşmaması nedeni ile ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE
a) Büyükçekmece…… İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasına konu çek sebebiyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine,
b)Şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 3.142,94 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 785,74 Tl harcın mahsubu ile bakiye 2.357,20-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 6.781,00 -TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından ödenen 35,90 -TL başvurma harcı, 785,74 peşin harç, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 215,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.837,04 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 22/12/2020

KATİP … HAKİM …
¸e-imza ¸e-imza