Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/524 E. 2020/163 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/524 Esas
KARAR NO : 2020/163

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İnşaat işleriyle iştigal ettiğini, müvekkil şirket ile davalı arasında Büyükçekmece … Noterliği …. Yevmiye vc 16.02.2010 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı inşaat Sözleşmesi ile davalının sahibi olduğu arsa üzerine sözleşmede belirtilen nitelikte bina inşası adına anlaştıklarını, müvekkilinin sözleşmede belirtilen vasıf vc şartlarda imalatlarını tamamlayarak, teslimi ve tescili için üzerine düşen edinimleri yerine getirerek, iş bitiminden sonra kendisine fatura tanzim ettiğini, ilgili bağımsız bölümlerin ferağ işlemlerini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin ilgili faturaları tamamen Usul ve Yasaya uygun olarak kestiğini, davalı yana tebliğ edilen faturaların müvekkil tarafından ödenen KDV bedellerinin davalı tarafından müvekkile ödenmediğini, davalı yanın ilgili faturalardan kaynaklanan KDV tutarlarını indirim veya maliyet unsuru olarak kullanıp kullanmadığının da özellikle incelemesini talep ettiklerini, davalının müvekkiline olan KDV borcu toplamı olarak 375.013,15 TL ve takip talebi tarihine kadar işlemiş 149,892,24 TL tutarındaki faiz borcunun likit ve muayyen nitelikte olduğunu, fatura tutarlarının KDV hariç miktarının arsa payı karşılığı olarak ödendiğini, ancak KDV miktarının ödenmediğini, icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile devamına ve alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz, fer’i ve yargılama giderleriyle birlikte tahsilini, davalı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesinc, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükleri Imesine” karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında imzalanan Büyükçekmeoe …. Noterliği …. Yevmiye ve 16.02.2010 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile müvekkili arsa sahibine ait taşınmaz üzerine davacının belirlenen vasıflanma inşat yapımım üstlendiğini, müvekkilinin; ediminin sözleşme gereğince yükleniciye isabet eden arsa payının devri olduğunu, bunun dışında söz konusu inşaat ile ilgili olarak yapılacak olan tüm imalat, işçilik masrafları, vergiler, SGK Primleri, harç ve sair tüm giderlerin muhatabının davacı yüklenici olduğunun açıkça belirtildiğini, faturalardan kaynaklanan KDV alacağı talebinin haklı ve hukuki hiçbir yanının bulunmadığını ve zaman aşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşme yükümlülüklerinde; Sözleşmede Arsa ve İnşaat Bedeli Başlığı İle “Taraflar Birbirlerine Arsa Payı ve İnşaat Bedeli Olarak Nakdi Ödeme Yapmayacak” olduğunu, “Arsa Bedeli İnşaat Yapılmak, İnşaat Bedeli ise Arsadan Arsa Sahibince Arsa Payı ve/veya Bağımsız Bölüm Payı da Bağımsız Bölüm Verilmek” sureti ile ayni olarak ödeneceğini, yine sözleşmenin 6.1 maddesi hükmünün açık olduğunu “‘Müteahhit İnşaatı Anahtar Teslimi Yapmayı Yüklendiğinden ötürü, Malı Mevzuattan, Sosyal Sigortalar Mevzuatından, İş Mevzuatından, İş Güvenliği Mevzuatından ve sair her türlü mevzuattan doğan bilcümle kanuni vecibeleri ifa etmeyi, kanuni, idari, mali ve cezai sorumlulukları üzerine almış bulunduğunu,” yine sözleşmenin Giderler Başlıklı 10. maddesi hükmünde “İş bu Sözleşmenin Konusu Parseller Üzerinde Arsa Sahibi ile Müteahhit arasında Arsa Payı Karşılığı, Kat Yapımı Esnasında “Anahtar Teslim” şeklinde ve götürü olan cari usulde anlaşma yapıldığından bina yapımına ait bilcümle masrafların müteahhit tarafından karşılanacağını, müteahhide ait olup onun tarafından ödenecek masraflar vergi, resim, harç vc sair giderler ile diğer maddelerde gösterilen giderlerin yanında aşağıdaki bentlerde gösterilen giderler de müteahhide aittir” denildiğini, açıklanan nedenlerden dolayı müvekkile aleyhine açılan haksız ve dayanaksız davanın zaman aşımı ve neticede esastan reddini, alacaklı olmadığını bile bile müvekkile aleyhine açılan davada %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının da davacıdan tahsili ile davalı müvekkiline ödenmesini, masraf ve vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 67.madde uyarınca ticari satım ilişkisinde cari hesap alacağının tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 375.013,15 TL asıl alacak, 149.892,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 524.905,39 TL alacağın tahsili için 27/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 05/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun vekili aracılığıyla Uyap üzerinden e-imzalı olarak mahkememize gönderdiği 05/03/2018 tarihli dilekçesiyle borcun tamamına faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında düzenlenmiş olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında inşa edilen yapıya ilişkin davacı tarafından ödenmiş olan KDV bedelinin davalıdan tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin KDV dahil olarak akdedilip akdedilmediği, alacak mevcut ise miktarının tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Üsküdar …. Noterliğine yazılan müzekkereye cevap verildiği, 12/02/2018 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamenin tebliğ şerhsiz onaysız örneği gönderilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; davalı …’un gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğu, tescil tarihinin 20/01/2014 tarihinde tescil edildiği, …. İnşaat A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılmıştır.
….. Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında; davalı …’un 31/12/2011 tarihinde işi bıraktığı, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
Davaıcnın itirazlarının ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi taraf şirketlerin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde iddia ve savunmalar da değerlendirilmek suretiyle 3’lü bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak; taraflar arasında düzenlenmiş olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamıonda inşa edilen yapıya ilişkin davacı tarafından ödenmiş olan KDV bedelinin davalıdan tahsili koşullarının sözleşme hükümleri değerlendirilerek oluşup olumadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin KDV dahil olarak akdedilip akdedilmediği, alacak mevcut ise miktarının tespiti hususlarında rapor alınmasına, 26/04/2019 tarihli raporda özetle; dava konusunun; taraflar arasında düzenlenmiş olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Kapsamında inşa edilen yapıya ilişkin davacı tarafından ödenmiş olan KDV bedelinin davalıdan tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin KDV dâhil olarak akdedilip akdedilmediği, alacak mevcut ise miktarının tespiti hususlarından ibaret olduğu, davalının ticari defterlerine göre; davacı ile olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Kapsamında incelenen 2013 yasal defterlerinde 20 adet fatura karşılığı 9.732,420,49 TL tutarında mesken ve iş yeri satın aldığı ve %1 KDV 80.989,55 TL + %18 KDV 294.023,58 TL = 375.013,13 TL tutarında KDV’yi indirim konusu yaptığı, taraflar arasında imzalanan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde KDV ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığı, tam aksine, Sözleşmede bütün vergi ve harçların müteahhit tarafından ödeneceğinin karar altına alınmış olduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, bütün harç ve vergilerin Yüklenici tarafından ödenmesinin de genel temayül gereği olduğu, dolaylısıyla davacının dava konusu alacağının hukuki dayanağının bulunmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememiz önceki ara kararı uyarınca vergi konusunda uzman bilikişinin heyete eklenmesi yönünde ara karar kurulduğundan davalının vergi uzmanı raporuna itirazları ve davacı vekilinin heyet raporuna olan itirazlarından ayrıntılı şekilde deneteme el verişli olacak şekilde ek rapor hazırlanmak üzere dosyanın vergi uzmanında bulunduğu bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş, 25/12/2019 tarihli ek raporda; kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik oluşmadığı bildirilmiş, bilirkişi heyetinden vergi uzmanı Münir Temircan ayrık görüşünde; dava konusu olayımızın sözleşmesi davalının 01,01.2007 tarihi ile 31.12.2011 tarihleri arasında ….. Vergi Dairesindeki İkamet Amaçlı Binaların İnşaatı işi nedeniyle mükellef olduğu dönmede 16.02.2010 tarihinde imzalanmış, faturalar ise davalının 24.12.2012 tarihi ile 12.03.2014 tarihleri arasında ….. Vergi Dairesindeki İkamet Amaçlı Binaların İnşaatı işi nedeniyle mükellef olduğu dönmede düzenlenerek yasal kayıtlara intikal ettirilmiş bulunduğu, davalı arsa teslimi sırasında (sözleşme tarihinde) vergi mükellefi olması nedeniyle … Yapı San. Tic. A Ş.’ne Gider Pusulası düzenleyip vermesi Vergi Usul Kanunu hükümlerine aykırı bulunduğu, davalı kat karşılığı teslim ettiği arsa için fatura düzenleyip Katma Değer Vergisi hesaplayıp, tahsil ederek, KDV beyannamesi ile beyan edip maliye hâzinesine ödemesi gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, 5 yıllık zamanaşımı nedeniyle ödenmesi gereken Katma Değer vergisi ve teslimden doğan kazancın vergisi zamanaşımına uğramış bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen 16.02.2010 tarihli sözleşmenin 10/1 maddesinde ’‘bütün vergi ve harçların” müteahhit (Davacı) tarafından ödeneceği hüküm altına alınması özel bir vergi kanunu olan Katma Değer Vergisinin sözleşme de özel bir madde ile müteahhit (Davacı) tarafından ödeneceği açık oiarak hüküm altına alınmadığından bu hüküm Katma Değer Vergisi tutarım kapsamadığı, Katma Değer Vergisi mükellefleri tarafından onu faturalarında göstermek vc Katma Değer Vergisi Beyannamesi ile beyan etmek ve Ödenecek KDV çıkarsa Vergi Dairesine ödemekle mükellef oldukları, davalı tarafın faturalar üzerinde yer alan KDV sini ‘indirilecek Katma Değer Vergisi” olarak yasal KDV beyannamesinde beyan etmesi, ödemesi gereken Katma Değer Vergisinden indirmesi sonucu toplamda dava konusu olan 375.013,09 TL kadar ayrıca bir menfaat sağladığı, davalı tarafından düzenlenen faturalar üzerinde yer alan 375.013,09 TL Katma Değer Vergisisinin 2013/6 (Haziran) dönemi KDV beyannamesinde indirim konusu yaptığı bu nedenle davacının talep edebileceği KDV si tutarının 375.013,09-TL’si ve yasal faizi olduğu; takdiri halinde davacının ….. (VKN-…), davalının ise …. ve …. Vergi Dairesindeki (VKN-…..) mükellefiyet başlangıç ve bitiş tarihlerinin istenilmesi yönündeki ayrışık görüşünü bildirmiştir.
Dava; taraflar arasında düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle yüklenicinin ödemiş olduğu KDV bedelini mal sahibinden isteyip isteyemeyeceğine ilişkindir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı, iddia ve savunmalar doğrultusunda yapılan değerlendirmede; taraflar arasında Büyükçekmece … Noterliği …. Yevmiye ve 16.02.2010 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı, davacı yüklenicinin arsa sahibi davalıya ait taşınmaz üzerine inşaat yapımını üstlendiği, davalının ediminin sözleşme gereğince yükleniciye isabet eden arsa payının davacıya devri olduğu açıktır. Her ne kadar davalı zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de, faturaların düzenleme tarihinin 2013 olduğu dikkate alındığında, somut olay bakımından on yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmış, davalının itirazı kabul görmemiş davanın esası hakkında incelemeye geçilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin Giderler başlıklı 10.maddesi ”İş bu sözleşmenin konusu parseller üzerinde ARSA SAHİBİ ile Müteahhit arasında arsa payı karşılığı ,kat yapımı esnasında ”Anahtar Teslim ” şeklinde ve götürü olan cari usulde anlaşma yapıldığından bina yapımına ait bilcümle masrafları müteahhit karşılayacaktır.Müteahhide ait olup onun tarafından ödenecek masraflar vergi ,ressim harç ve sair giderler ile diğer maddelerde gösterilen giderlerin yanında aşağıdaki bentlerde gösterilmiş gösterilen giderlerde müteahhide aittir.” denmiştir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri götürü bedelli sözleşmelerden olup, yükleniciye belli bir arsa payının/bağımsız bölümlerin/taşınmazın devri karşılığında belirlenen bedelin “götürü bedel” olduğu, bu tür sözleşmelerde yüklenicinin “götürü bedel” karşılığında anahtar teslim şeklinde ifayı yüklendiği gerek doktrinde gerekse de Yüksek Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/736 E, 2014/2984 K. 16.04.2014 tarihli kararı) Götürü bedel ise Türk Borçlar Kanunu’nun 480. Maddesinde; “MADDE 480- Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez. ” şeklinde düzenlenmiştir. Aksi kararlaştırılmadıkça “götürü bedelli” kabul edilen arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinde iş sahibinin sözleşmede kararlaştırılan bedel dışında hiçbir harcamaya katlanması söz konusu değildir. Somut olayda davacı, inşaat sonunda arsa sahibine devredilen bağımsız bölümlere ilişkin, arsa sahibi adına kestiği İnşaat faturasından kaynaklanan KDV bedelinin tahsilini talep etmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin niteliği gereği yüklenici, arsa sahibi adına kestiği faturada yer alan KDV bedelini, aksine düzenleme olmadıkça arsa sahibinden talep edemeyeceği kabul edilmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede aksine bir düzenleme olmadığı gibi, gerek 26/04/2019 tarihli kök bilirkişi raporunda, gerek 25/12/2019 tarihli ek raporda Prof. Dr. …., Dr. …. , SMM …. tarafından da tespit edildiği üzere, sözleşmenin 10. Maddesinde her türlü resim harç ve vergilerin davacıya ait olduğu da açıkça düzenlenmiştir. Uygulamada zaten yüklenicinin üstlenmesi gereken KDV bedeline ilişkin sözleşmede özel bir düzenleme yer almadığı gibi, sözleşmedeki “vergilere” ilişkin genel düzenlemeden KDV’nin ayrık tutulmasını gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değildir. Her ne kadar vergi uzmanı bilirkişi ….. olayı vergi prensipleri çerçevesinde değerlendirmiş ve muhasebe yönünden değerlendirme yaparak -taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin özelliklerini dikkate almaksızın- yalnızca davalının vergi mükellefiyetini ve yasal kayıtları dikkate alarak yaptığı değerlendirmede davalının KDV tutarını davacıya ödemesi gerektiği kanaatine varmış ise de, somut olayın çözümü öncelikle hukuki bilgi ve değerlendirme gerektirdiği kanaati ile ayrık uzman görüşü karara esas alınmamıştır.
Nitekim benzer bir olayda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde davalıdan istenen katma değer vergisi alacağının tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olarak verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2015 tarih 2014/23-718 2015/1433 sayılı kararında aynen “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin götürü bedelli sözleşme olduğu tartışmasız bulunduğuna göre yükleniciye ait bir edimin, sözleşme ile dahi olsa arsa maliklerine devrine de yasal olanak bulunmamaktadır. Bu şekilde sözleşmenin 13 üncü maddesinde yapılan düzenlemenin yazılmamış sayılması gerektiği kabul edilmelidir. Sırf bu şekilde sözleşmeye derc edilen vergi yükümlülüğü, zaten doğmamış bir vergi alacağının ödenmesi mükellefiyeti de getirmez.” ifadesi yer almaktadır. Bu halde, somut olayda sözleşmede yer alan “vergi” ibaresinin KDV’yi de kapsayıp kapsamadığının tartışılmasına dahi lüzum bulunmaksızın yüklenici üzerinde olduğu açıktır.
Somut olayın özellikleri, alınan bilirkişi raporları ve KDV alacağının yüklenici tarafından talep edilemeyeceğine dair 27.05.2015 tarih 2014/23-718 2015/1433 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı dikkate alınarak, yukarıdaki gerekçelerle davacının açmış olduğu davanın reddi gerekmiş, ancak davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.sözleşme olduğu tartışmasız bulunduğuna göre yükleniciye ait bir edimin, sözleşme ile dahi olsa arsa maliklerine devrine de yasal olanak bulunmamaktadır. Bu şekilde sözleşmenin 13 üncü maddesinde yapılan düzenlemenin yazılmamış sayılması gerektiği kabul edilmelidir. Sırf bu şekilde sözleşmeye derc edilen vergi yükümlülüğü, zaten doğmamış bir vergi alacağının ödenmesi mükellefiyeti de getirmez.” ifadesi yer almaktadır. Bu halde, somut olayda sözleşmede yer alan “vergi” ibaresinin KDV’yi de kapsayıp kapsamadığının tartışılmasına dahi lüzum bulunmaksızın yüklenici üzerinde olduğu açıktır.
Sonuç olarak somut olayda olduğu gibi arsanın müteahhidin kullanımına terk edilmesi işleminin arsanın değerlenmesine yönelik bir tasarruf olduğunu kabulü gerekeceğinden bu işlemin satım ya da trampa niteliğinde bir işlem gibi değerlendirilerek KDV’ye tabi tutulması mümkün bulunmadığı gibi arsa sahibine sözleşme gereğince bağımsız bölüm verilmesi Katma Değer Vergisi Kanunun kapsamında ticari faaliyet yapılmış teslim olarak kabul edilemez. Taraflar arasındaki sözleşme arsa payı karşılığı inşaat yapımına ilişkin olup, T.B.K’nun 480 . maddesi gereğince götürü bedelli yüklenilmiştir. Bu nedenle arsa payı dışında bir bedel istenemez. Çünkü, eser sözleşmesinde arsa sahibi yükleniciye arsadaki tapu payını devretmeyi, yüklenici de buna karşılık daireler vermeyi kararlaştırmışsa arsa payı olarak ödenen bedel götürüdür. Götürü bedele KDV de dahildir.Yüklenici bağımsız bölümler için tahakkuk ettirilen KDV den dolayı arsa sahibinden hak talep edemez. Sözleşmede aksine hüküm bulunması geçerli değildir.Davalı arsa sahibi fatura konusu KDV bedelinden sorumlu olamacağından davacının açmış olduğu davanın reddi gerekmiş, ancak davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2- DAVALININ KÖTÜ NİYET TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 6.339,55 TL harçtan ve icra aşamasında yatırılıp mahsup edilen 2.624,53 TL harçtan mahsubuna, artan 8.909,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 43.295,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen 100,00 TL tebligat ve müzekkere masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip ……
¸